gerekli ayrılıktır. istihbarat akışının kesilmesi, insanların birbirlerini unutmasının kolaylaşması açısından.
öncelikle sevgilinin arkadaşlarıysa tabii.
benim pek zeki, biricik eski sevgilim, ilişkimizi anlatıp, çekiştirdiği kişilerin aslında benim çocukluk arkadaşım olduklarını fark edememişti nedense.
her yaptığı, her anlattığı bir şekilde benim kulağıma geliyordu.
be çocuğum, tamam, aynı evlerde yattık kalktık, beraber yedik, içtik, gezdik, tozduk da mal mısın? o insanların benimle samimiyet derecelerini anlamayacak kadar mı kördün de 'canlarım' diye bağrına bastın onları.
Yalanlarıdır.
Herşey kendi hatasından dolayı bitmiş ama iyi niyet(!) gösterir konuşmalar yapmakla birlikte kendisi, utanmadan insanlara ilişkisinin arkasında nasıl durduğunu anlatır. Hem de sizin öyle olmasını istediğiniz konularda.
Aynı hataları tekrarlamayacakmış. Demek isteyince oluyormuş ama iki sene bi kadına her konuda, sadakat ve kafasına görelik konusunda kan kusturduktan sonra.
He ben de sessizce hayatından çıktim artık. Senin bana vereceğin bir selama muhtacım sanki. Ayıp be insan kadınım dediği gelwcek planladığı insanla paylaştıklarıni ayaklar altına almaz bu kadar.
ara sıra bazı bazı gelsen bile gönlüm razı
yeter ki görsün gözlerim, aşkın olmaz çoğu azı!
bu şarkıyı, öyle çok dinledim ki biten ilişkimizin ardından.
yorgunum. çelikten duvarlarım var sanıyor. oysa gelip sarılsa, ne yaparım bilmiyorum. bu beni korkutuyor. kendi kendime bulunduğum telkinlerim boşa gidecek, 'çok mu iradesizim ben!?' diye panikliyorum. hem de aşk kırıntısıyla doymamak için gitmişken, aşkın olmaz çoğu azı diyecek yere geldim.
dersleri savsaklamayın. ilk sene ne kadar derslerin mantığına ererseniz, önünüzdeki yıllarda o denli rahat edersiniz.
'daha okulun bitmesine var yea' diye salmayınız, iş koşullarını araştırınız, birikimlerinizi arttırınız. dördüncü sınıfta ağlarsınız.
benden söylemesi.
gayet subjektif olmakla birlikte haklı tavsiyelerdir. uyunuz.
bodur tavuk her dem piliç sözünü kanıtlayan kızdır.
cüce denilen boyuyla, 1.90lık sevgili yapmışlığı vardır, netekim insanların sandığı gibi boya bakmaz sevmek...
olur yani kasmamak lazım.
bir zamanlar herşey çok yolunda olmuştur. yolunda olan şeyler yolundan çıktıktan sonra, anlar ki kişi, hayat hiç bir zaman o denli dolu ve manalı olamayacaktır. gene dolacaktır da hava kabarcıkları kalacaktır hep.
ruhun gittikçe genişlemesinden kaynaklanan eylemdir. yaşadıkça genişleyen ruhtan.
hayatla artık mücadele etmek istemeyen insanın mottosudur.
kovalasan, çabalasan, emek versen, fedakarlık etsen, özveride de bulunsan, olmadı mı olmaz ya hani bazen, işte öyle anlarda, 'ne olacaksa olsun yahu' diye fısıldar insanın ruhu.
o vakitten sonra, ne gelse, kabul edecektir insan, akışına bırakacaktır.
ne geldiyse, benden geldi, ne geldiyse benim yüzümden der, susar.
spoiler
raif efendi o küçük kızla rastlaştığında, direk baba kız olduklarını anlamıştım.
spoiler
okunabilecek en fantastik aşk hikayelerinden biridir. sevip de kavuşamamak, özgürlüğüne düşkün olmak ve insanlara inanıp güvenemiyor olmak ne demek okuyunca içinizde hissedersiniz. ne acı, ah ne acı.
hem maria puder için, hem raif efendi için.
af dileyip de hatayı tekrarlayan erkeğin, artık buna yüzünün olmamasıdır.
açılan kapıları, hoyratça tekmelediğini, kırdığını anlamıştır.
onulamayacağını bazı yaraların. beni affet, demez, diyemez. özür diler ve gitmesine izin vermenizi ister. verirsiniz de...
'beni hiç hatırlama. git. ama bir gün, acı çek bir sebepten. o gittiğinden, karından, çocuğundan, ailenden... işte o acıyı çekerken hatırla beni. bunun dışında, hatırlama hiç. beni mutlu ettin sen, bunlaırn karşılığını alacaksın, ama canımı da yaktın, elbet karşılığını alırsın, işte o zaman anımsa.'
dedim.
büyüdü göz bebekleri, şaşırdı, ağzından şu cümleler fırladı 'benim seni hatırlamama gerek yok. unutmuyorum zaten, unutmadım'
he ama bir ay olmuşken ayrılalı, hemen onun yanında, onunla şimdi. bana mı ona mı kendine mi yalan söyledi... ne güzel şey merak...
içeriği önemli olamayn sözlerdir. ne olursa olsun, acıtır.
reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığıyla hareket ettiği açıkça belli olan insanlardan sadece biri.
insanları sağılmalık inek olarak görüp faydalanmak, bi yemeğe maskotluk yaptırmak. ye kürküm ye hikayesi olmuş tam.
eski türk filmler, yeni türk filmleri, gerek diziler gerek reklamlarla ustalığını kanıylamış oyuncu.
kim badi ekremle eşkiyanın, ikinci bahardaki ali haydar ustayla, telekom reklamındaki başkanın aynı insan tarafından canlandırıldığını fark edebilir.
ruh vermiştir her birisine.
sevgili, eski sevgiliyse, hem de yeni ayrılmışsanız daha komik olan triplerdir.
ayrılırsınız. aradan bi kaç hafta geçer. mesaj atar bir sabah 'bu saatte servise binmek şahaneymiş gerçekten * günaydın' şeklinde.
uyku sersemi, 'günaydın..' der geçersiniz.
çünkü başka kollara koşması muhtemel, başka kadınların olması muhtemel bi adamla çok da eskisi gibi muhattab olmak istememektesinizdir artık.
derken, gün içinde, yine bir yolla ulaşır size ve der ki 'sabah uykuluydun, herhalde, kupkuruydu günaydının * '
be yaprağım, demezler mi adama, ulan herşey güllük gülistanlıktı da ben mi bozdum diye? gülüp geçtim bu dediğine. bir gülücük attım, birşey söylemedim başka.
beirut veya elif çağlar dinlenebilir.
keyfi yerine gelir insanın. anlık heyecanlar olabilir-haber bekleyen kişinin, telefonunun çalması ama beklediği haberin gelmemesi vs vs-
uyunur en güzel de...
uyunabilirse işte.
tanım: sözlük yazarlarının an itibariyle yapmıyor olduklarıdır. geldik yazı yazıyoruz işte.
bugün ayrılığımızın birinci ayını üç geçiyor.
terk edilmedim, terk ettim seni. üzülmemem gerekir gibi görünüyo dışarıdan. ben bırakmışım nasıl olsa, toplanıp gitmişim, ardıma bakmamışım gibi. öyle değildi biliyorsun. biliyorum ben de. sabrımı her deneyişin, gururumdan bir parça kaybedişimdi. aşkta gurura yer yoktu, öyle öğrenmiştim. ama aşkta suistimale yer vardı, işte sen göstermiştin. ve sen kendimden vazgeçişimi fırsat bilmiştin, özgür çocuk vakitler geçirmeye.
seni koparıp atmadım diyorsun, bunu amaçlamadım diyorsun, özelsin diyorsun. bazı şeyleri saklıyorum, sakladım bu yüzden diyorsun. neleri acaba? eskicileri dolaşıp bulduğum, fotoğraflarla süslediğim o albüm duruyor mu mesela? ya fotoğraflar? basılı olanlar, dijital bi biçimde görülmeyi bekleyenler... mektuplarım? bulduğun saç teli hala yorganında mı? yoksa yorganında buldukların başkalarının saçları mı?
ne yazık... en mutlu anımızda bitirdin. evet ben bitirdim, ben suçluyum di mi...
ama şunu unutma, ne kadar doğruymuş, bizim için: 'aslında giden değil, kalandır terk eden. giden de bu yüzden gitmiştir zaten'
-demir demirkan'ın zaferlerim şarkısını aşd tesadüfleri sever'i izleyene kadar hiç dinlememiştim. iyi ki dinlememişim, böyle çok daha vurucu oldu. oh olsun bana, bin kat daha fazla parçalıyo içimi.
-sevgilim burada okuduklarımı okuyormuş. oysa ben burayı paravan kimlik olarak kullanıyordum. aşkım, biliyordun zaten yazdığımı ama okuyacağını tahmin etmemiştim ya... fenaymışsın yani. rahat görünüp de alttan altta beni takip ediyormuşsun aferin!