artık alttan gelen yeni nesilin yavaş yavaş asalak hale gelmesine yol açacak bir sistemdir. büyük ihtimalle seçmeli kuran dersi gibi saçmalıkları seçmeyen öğrenciler dışlanacak, fişlenecek ve psikolojik baskı uygulanacaktır, ayrıca seçmeli kuran ve benzeri derslerde kızlar "dinin gereği" olarak türbanı takacak ve yavaş yavaş türban okullara ve çeşitli devlet makamlarına iyice oturacaktır, alttan yavaş yavaş sözde "dindar" olan tek düze düşünen koyun bir nesil türeyecektir. ayrıca da "kuran", "hz.peygamberimizin hayatı" gibi derslerin seçmeli bile olsa okulda öğretilmesine son derece karşıyım, çünkü herkes müslüman olmak veya bir dine inanmak zorunda değil. bugünlerde sözde "müslümanız" diyen adamlar günümüzde haram para yiyor, başkasının hakkını gaspediyor, vergi üstüne vergi ile devletini soyuyor ve dini kullanarak insanları uyutuyorlar. kaldı ki bugün "din" gibi bir kavramın öğrenilmesi okulda din dersleriyle değil de kişinin kendi isteği doğrultusunda kendi kendine öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum. yeni nesilin ve türkiyenin ilerdeki durumuna gerçekten üzülüyorum.
edit: ayrıca o yaştaki çocuğa "gerçekten" din eğitimi verilecek ise bütün dinler(deizm,ateizm,agnostizm,hristiyanlık,islam,musevilik vb.) hakkında önce düzgünce bilgi verilmeli sonra bunlar arasından seçim yapması istenmelidir.
herkesin inancı farklıdır,eğer "gerçekten" din eğitimi verilecek ise bütün dinler hakkında önce düzgünce bilgi verilmeli sonra bunlar arasından seçim istenmelidir.
ayrıca okullarda kuran-ı kerim dersi vasıtasıyla türban olayı da oturacaktır o zaman ben de makarna süzgeciyle gideyim.
artık alttan gelen yeni nesilin yavaş yavaş asalak hale gelmesine yol açacak bir sistemdir. büyük ihtimalle seçmeli kuran dersi gibi saçmalıkları seçmeyen öğrenciler dışlanacak, fişlenecek ve psikolojik baskı uygulanacaktır, ayrıca seçmeli kuran ve benzeri derslerde kızlar "dinin gereği" olarak türbanı takacak ve yavaş yavaş türban okullara ve çeşitli devlet makamlarına iyice oturacaktır, alttan yavaş yavaş sözde "dindar" olan tek düze düşünen koyun bir nesil türeyecektir. ayrıca da "kuran", "hz.peygamberimizin hayatı" gibi derslerin seçmeli bile olsa okulda öğretilmesine son derece karşıyım, çünkü herkes müslüman olmak veya bir dine inanmak zorunda değil. bugünlerde sözde "müslümanız" diyen adamlar günümüzde haram para yiyor, başkasının hakkını gaspediyor, vergi üstüne vergi ile devletini soyuyor ve dini kullanarak insanları uyutuyorlar. kaldı ki bugün "din" gibi bir kavramın öğrenilmesi okulda din dersleriyle değil de kişinin kendi isteği doğrultusunda kendi kendine öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum. yeni nesilin ve türkiyenin ilerdeki durumuna gerçekten üzülüyorum.
edit: ayrıca o yaştaki çocuğa "gerçekten" din eğitimi verilecek ise bütün dinler(deizm,ateizm,agnostizm,hristiyanlık,islam,musevilik vb.) hakkında önce düzgünce bilgi verilmeli sonra bunlar arasından seçim yapması istenmelidir.
ac/dc grubunu her dinlediğimde o klasik rock n roll'u, o eski rock müziği daima hissediyorum. Eğlenceli gitar riffleri ve rock'n roll tadını bana hissettiren soloları ile favori gruplarımdan biridir.
Müzik tarzını bozmamışlardır. Sürekli çizdikleri yolda başarılı bir şekilde ilerleyen ve ilerlemeye devam eden favori heavy metal grubumdur. içlerinde en beğendiğim isim bana göre dünyada sayılı bas gitaristlerden olan steve harris'tir.
Şarkılarında yaptığı o derin felsefeyi(!) bir türlü çözemediğim pop şarkıcısı. Her yaz belirli şarkıları patlar ve gece kulüplerinde vs. yerlerde her yerde parçaları çalar.
yılda 1 şanslıysanız 2-3 defa görülen tatil durumu. eğer ertesi günü yazılınız sınavınız vs. varsa bu durum sizin için iyi bir nimet haline geliyor, konulara daha çok çalışma şansı doğuyor.
Bildiğim kadarı sadece satılık isimli 2. albümü satışta olan türkiye'nin eşsiz blues/rock'n roll gitaristlerinden biridir. Zamanında Batu mutlugil'in de içinde bulunduğu blue blues band'da çalmıştır. Genç yaşta boğaz köprüsünden atlayıp intihar etmiştir, onu olması gerektiğinden erken kaybettiğimizi düşünüyorum. "Yaşamak istemem" dedi ve gitti.
Metal müzik dünyası için dönüm noktasıdır bence bu adam. Çünkü kendi zamanı için alışılmış sıradan riffler değil de hareketli, teknik çok baba death metal rifflerini şarkılarında yansıtmıştır. Benim müzik hayatımda en çok ilham aldığım müzisyenlerden biridir. 13 Aralık 2001 de ölmüştür, bu sene 10. ölüm yılıdır. Bence şimdilik teknik olarak onun varisi necrophagist grubundaki Muhammet Suiçmez'dir.
kesinlikle bir rock efsanesi. günlük hayatında son derece utangaç olan, sahnene ise adeta devleşen bir yıldızdı jimi hendrix. müzik dünyasını kavurur kavurmaz yitip giden bir star varsa, bu jimi hendrixtir. bir süperstar bilindiği dört yıl boyunca elektrikli gitarıyla yaptığı çılgınlık ve uçuklukları o zamana değin hiç bir gitarist yapmamıştı, zaten ondan sonra da hiç bir gitarist yapamadı. bilgisini konuşturan bir sanatçı değildi ama o sahneye binlerce insanın karşısına çıktığında başka bir şey konuşmaya başlıyordu sanki. gitarını sırtında ya da dişiyle çalıyor, onu ateşe veriyordu. binlerce hayranın önünde ne kadar delirircesine çalarsa çalsın kendini en beğendiği zamanlarsa arkadaşları arasında çaldığı zamanlarmış.
sınıfında beyaz bir kızla elele tutuştuğu için 16 yaşında okuldan atıldı, sonra 17 yaşında orduya alındı. 14 ay süresince paraşütle atladı, sonunda kendini sakatladı ve askerden de uzaklaştırıldı. sanırım tüm bunlar, hakkını vererek yapabildiğini düşündüğü tek şey olan müziğe daha da fazla yoğunlaşmasını sağlamış olmalı.
3d filminin çekildiğini gördüğümde uzun zamandan sonra şirinleri göreceğim diye sevindiğim; ancak daha sonra abd'nin ortasında arkalarında bir sürü büyük şirketin reklamlarıyla hoplayıp durduklarını görünce hayal kırıklığına uğradığım, hayaller dönemlerine ait sevimli yaratıklar.
eskiden yaşadığım mahallede, bazı teyzelerin damarlarına çok basılınca ne kadar çirkef ve yırtıcı olabildiğini her cuma bana göstermiş marketler zinciri.
o zamanlar cuma günleri böyle normalde dönüp bakınca kimsenin almayı düşünmediği, ama "bu cuma şunlar geliyor", "başka zaman gelmez, sadece bu cuma" gibi reklam taktikleri ile satışı sağlanabilen ürünler gelirdi. mesela kamp çadırı kapış kapış gitmişti bi kere. mahallemde bu kadar kamp sevdalısı olduğunu bilmiyordum. kar eldiveni geldiği hafta kavga çıkmıştı lan shfdjklş. hala var mı bu olay bilmiyorum.
kısacası bu teyzelerin "herşey 1 milyoncuya girip 30 milyon harcadıkları günler" geride kaldığı için edindikleri yeni uğraştır bim benim gözümde. hatırası bu şekilde yapıcak birşey yok.
kozlenen patlicanlar soyulduktan sonra, didik didik edilir haslanmis tavuk gibi; hafif zeytinyagi gezdirilir ve sarimsak dogranir icine minik dilimler halinde. sogutularak servis edilir.
ve yahut, sarimsaklanmadan sadece, kozlenen patlicanlar sogutulduktan sonra ustune kasar eritilir. servis edilir..
veya diger kalan 79 servis etme yontemiyle birlikte de, hep harika olan mezedir benim için.
genelde hocalarıyla okuldakilerinden daha samimi olur, doğru. bu çocuğun dersaneye para vermesinden mi, derhane hocalarının genelde gençlerden oluştuğundan mı yoksa aradaki resmiyetin daha az olmasından dolayı mı orası tartışılır ama ben şahsen söyleyebilirim ki dershane hocalarımla hep daha samimi oldum.
çokomel, mis gibi kokan lastik top, sek sek oynamaya müsait yassı bir taş bulmak,
beş taş oynamaya müsait güzel taşlar bulmak,
çeşme ahırındaki kurbağa yavruları (ki biz onlara kurbiş der, ahırdan ayakkabılarımızla toplardık),
dolu bir piknik tüpü (bakkala tüp için gitme eziyeti olunca tabii),
çokonat, balık kraker, yağlı ekmek, boyama kitabı;
çok açık içtiğin çaya atılan şekeri karıştırıp yeniden atmak, o da eriyince yine şeker atıp yine karıştırıp yine şeker atmak;
çaya batırılan bisküvinin erimeden ağıza kadar taşınabilmesi,
eve kumandalı televizyon alınarak kanal değiştirme görevinden kurtulmak.