yalnız düşülnülmeyen bir şey var. şimdi sen çocuğuna çeşit çeşit kıyafet alıp, her gün defileye çıkar gibi giydirme imkanına sahipken, asgari ücretle çalıştırdığın adamın evladı ne yapacak. bırakın liseyi ilkokula giden çocuklar bile birbiriyle kalem, silgi, kalem kutusu yarışı yaparken, marka delisi olup birbirlerini sınıf ortamında yerin dibine sokmayı marifet olarak görüyorken yapılan işte bir hata var sanki. siz hiç arkadaşları tarafından ucuz boya aldığı için alay konusu olmuş bir çocuğun gözyaşlarını silmek zorunda kaldınız mı? önce işçinin, memurun karnını doyurup, açlık sınırından çıkarıp, gelir artışını mutfağa ve cüzdana bir yansıt da kıyafet kısmı kolay.
al gülüm ver gülüm dünyasıdır. bugün sana, yarın bana felsefesi ile hareket etmektedir. yoksa yürek dayanmaz, mide kaldırmaz.
ayrıca midesizliğin cinsiyeti, vatanı, dini olmaz.
diyelim ki film kötü, öykü kötü, hadsiz uzun... peki ya o bittikten sonra boğazınızda kalan yumruya ne demeli. bence anlatılmak istenen öykü değil, seyirciye geçirilmek istenen his.
içinde sürekli kendini yargılayan bir mizan vardır bu kadının. "neden yaptın, bunu söylememeliydin, düşünmeden konuşmak sana yakışmadı vs.". ayrıca bu kadın intikam almayı sevmez çünkü bilir ki susup beklediği zaman, kendini üzen kişinin cezasını en kötüsünden çekeceğini bilir. bu durum onu mutlu eder mi? asla. çünkü kimse üzülmesindir. ne yazık ki kalp yanığının tadını iyi bilir.
hayat çok zordur ona göre, anlamsızdır. zaman da öyle. o hep geçmişte yaşamayı ister, geçmiş dediysem 10-15 yıl öncesi ya da çocukluğu değil. doğanın kirlenmediği, teknolojinin gelişmediği, topraktan çıkanın direkt olarak tencereye koyulduğu asırlar öncesinden bahsediyorum.
gariptir kısacası anlayamaya çalışmayın yalnızca kibar, ilgili ve akıllı olun. sakın saçma sapan maceralarınızın içine çekmeye çalışmayın. kendine ait olmayan hiçbir hayal onu cezbetmez. kolay kolay hata yapmaz. çünkü beyni sürekli ona temkinli olmayı emreder. bir kaç adım sonra nereye basacağını bilmediği yollara çıkmaz.
aslında acınası bir gruptur. milyarlarca insanın yaşadığı dünyada çoğu zaman tek başına kalmaya ihtiyacı vardır. çünkü hayat çok kötüdür. zaman da öyle.
bıktırandır. her an her dakika yalan söyleme kapasitesine sahip olupta doğrucu davut kesilendir. en acısı da gerçekten isteyip güvenememektir. ne zormuş sevdiğine güvenmemek, ne zormuş her kelimesinden sonra acabasız dediklerini kabul edememek.
--spoiler--
Üç yumurtayı kırdım önce
Portakal dilimledim ince ince
Göz kararı da biraz süt kattım
Kalktım, sana kek yaptım
insan neler yapar isteyince
Bu bir şey değil düşününce
Ben de tarifi öğrenince, kalktım sana kek yaptım
Gözlerin dönmüş kızı görünce
Yerli yersiz bakıp sana gülünce
Ben de tesadüf o gece erken yattım
Bana kelek yaptın
insan neler yapar isteyince
Bu bir şey değil düşününce
Sen de elektriği hissedince
Kalktın bana kelek yaptın
Çırptım, çırptım, karıştırdım
Kendimi onunla yarıştırdım
Kimse kimseye benzemez
Kendimi kekle yatıştırdım
--spoiler--
ooo bu yanlış kek tarifi. tarçın koyun biraz, portakal yerine de havuç ve ceviz. işte oldu ıssız adam keki.
gökyüzünde parlayan, hayalleri süsleyen ve ışıltısıyla göz kamaştıran bir yıldız olmak. uzak, soğuk ve taştan bir yıldız olmak. insan olmaktan daha kolay olsa gerek, öyle yalnızca geceleri görün, insanoğlunu parlaklığınla mest et ve orada öyle taş gibi kal. kırılmadan ve incinmeden. tüm güzelliğine rağmen kimse seni üzemesin, kimse ışığını söndürmesin. hep mutlu parlayan yıldız olarak kal. tüm kalbi kırıklar, yalnızlar ve umutsuzlarda sana bakıp kıskansın. kolaysa insan ol da görelim, hala öyle parlak ve ışıltılı kalabiliyormusun. bir gün yer değiştirsek gün bitmeden atlayacak kara delik ararsın.
ne vurdumduymaz, ne gaddar ne de ağlak çok yanlış tanınan güzide burç insanı. kalbi o kadar kırılgandır ki onu korumak için sert ve aşılmaz bir duvar örer etrafına. göz yaşlarıyla da dalga geçmeyiniz. onlar yalnızca dolan küpünün dışına taşan kısmıdır.gözyaşlarının büyük kısmını içine akıtır. çünkü zayıf bir görüntü çizmekten nefret eder aynı sebepten dolayı sert bir maske takar genelde. yüzüne bakıp cigerini okuyamazsınız o içinde farklı bir dünya da yaşar. o dünyaya girebilmek her kula nasip olmaz. eğer ki sen onun içindeki dünyada yer edinebilmişsen artık tamamsındır, dünyanın en mutlu insanı olmak kaçınılmazdır. tabi bu mutluluğun da bedelini, onu depresif hallerinde şefkat göstererek normal haline getirerek ödersin.
tanrı bu sorunun sorulup internet gibi herkesin rahatlıkla ulaşabileceği bir ortamda yayınlanmasına izin veriyorsa demek ki kulun; düşünce, ahlak ve vicdanına herhangi bir müdahalede bulunmuyor. öyleyse auschwitz olan soykırıma neden müdahale etsin aklını kullanmayıp tanrıyı suçlamak aslında seni kabul ediyorum ama kibrime yediremiyorum demek değilde nedir?
ailecek geçirilecek bir günlük tatil. ona özel olduğunu hissettirir. çünkü o özeldir bağrında büyüttüğü evladını vermiştir sana karşılığını hiç bir şekilde veremezsin.
en basit olanı mutlu olmaktır. beyin mutlu olabilmek için her an müsaittir. yeter ki onun önüne çektiğin setleri kaldırmayı bil. kalbinin etrafındaki duvarlar ne kadar kalın olursa, gözündeki perde o kadar ağır olur. derin bir nefes al, çek onu içine ve alamayanları düşün, toprağın altında üç günlük dünya mücadelesiyle ömrünü tüketenleri düşün. düşün ki aydınlanasın, düşün ki onların durumuna düşme. herşeyin süpriz geliştiği ömrümüzde daha kaç saniye yaşacağımızı bilmediğimize göre. elbette ki sorunlarımız olacak tatile gelmedik ki bu dünyaya.
--spoiler--
sabır; kabulleniş değil başkaldırıdır.
--spoiler--
demiş adam. ne güzel söylemiş. mutlu olmak için neden başımızı kaldırmayalım.
benim sevgilim adama benziyor. adam gibi adama hani şu en dürüst, en düşünceli ve en merhametli olanından. neyse o olanından, olduğu gibi görüneninden, doğrusuyla, yanlışıyla kendini insan gibi sunanından.
(bkz: dünyalar durdukça dur isterim ama ben yoksam sıkılırsın)
benim sevgilim hiç kimseye benzemez. benzemesin zaten o bana özel, benim için, eşsiz, benzersiz o nedenden ötürü benim yalnızca ve sonsuza kadar. ha çok mu yakışıklı? normal standartlarda bir adam ama ona baktığım zaman gördüğüm tek şey aşk.
nihal yalçın'dır kendisi. o nasıl göz pörtletmedir anlayabilmiş değilim. konuşmadan gözleriyle bile küfredebilme, tehdit etme, laf sokma kapasitesine sahip oyuncu. bravo.
baba: bozoklardan oğuz kağan'ın oğlu gün han'ın soyundan olan bayat boyu. bildiğin yörük.
anne: cezayir izmemre aşireti.bildiğin afrika arabı.
(bkz: nüfusuna mı alacaktın)