özgecan'ın vahşice ölümü hepimizi derinden etkiledi... yapanlara uygulamak istediğim işkeceler içimde saklı. burada, sosyal medyada zaten herkes benzer şeyleri yazıp söyleyip duruyor... ben başka birşey söyleyeceğim...
bu kadar otoriter, bu kadar sert ve elindeki yetkileri sonuna kadar kullanmaktan çekinmediğini her zaman her platformda ortaya koyan... elde ettiği yetkileri her zaman bazı sosyal sınıfların aleyhinde kullanmaktan çekinmeyen bir iktidara / başkana / polise silah kullanma yetkisini vermek; bu kadar laçka bir hukuğa idam yetkisini vermek intihardır... bunu unutmayın!
idam cezasının bu sapık pisliklere uygulanacağını beklemek / apoya uygulanacağını beklemek hayalperestliktir. toplumsal destekle çıkardıkları idam cezasının ilk kurbanları sen, ben, sen ve ben gibiler olacaktır... bunu da unutmayın, gaza da gelmeyin...
bilimum mecrada albayrak'ın yalakalık yaptığı, böyle bir yalakalığa galatasaray'ın ihtiyacının olmadığı, bla bla yazılmış...
ben böyle düşünmüyorum, vatandaş profiline, sosyo kültürel yapısına, eğitim durumuna, iş ilişkilerine baktığımda sayın albayrak'ın yalakalık yapmadığını bilakis kendi düşüncelerinin gerçekten de bu yönde olduğu yönünde kanaatim. yalakalık herhangi bir menfaat için gerçekten inanmadığı bir obje üzerinden yapılır. oysa bu durum öyle değil... sözlerime son verirken bir noktaya daha değinmek istiyorum...
taner yıldız yeni bir yangın çıktığını, kalan 2-3 işçinin çıkarılamayacağını söyledi... allah gani gani belanızı versin!
içeride kalan 100lerce ölü tıpkı ali tezel'in iddiasında olduğu gibi kapatıldı...
yazık bu ülkeye... 300 yada 3000 ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum...
madende çalışan resmi olarak kayıtllı işçilerin isim listesi... 787 işçinin hepsinin ismini içeren liste yayınlanmalıdır, kim kurtuldu, kim vefat etti, kim hastanede isim isim... bunu görmek istiyoruz!
bu yönde kamuoyu baskısı oluşturulmalı kesinlikle üzerine gidilmesi gereken bir konudur...
madende çalışan resmi olarak kayıtllı işçilerin isim listesi... 787 işçinin hepsinin ismini içeren liste yayınlanmalıdır, kim kurtuldu, kim vefat etti, kim hastanede isim isim... bunu görmek istiyoruz!
bu yönde kamuoyu baskısı oluşturulmalı kesinlikle üzerine gidilmesi gereken bir konudur...
bir kaç senedir net bir biçimde hissedilen, özellikle gezi olaylarından sonra iyice ayyuka çıkan gerginliğin taraflarıdır.
bakalım kim neyin kavgasındaymış...
çapulcular: çoğunluğu 25 yaş altı, genç, iş gücü yüksek, zeki ve eğitimliler... çoğunluğu cumhuriyet öğretmenlerince çok güzel vatan sevgisi kazandırılmış, özgürlüklerine çok düşkünler, asıl kavgaları özgürlüklerinin kısıtlanması ile, en büyük düşman olarak recep bey ve çevresindekileri görüyorlar. öfkeli ve kinciler, yarın iş dünyasında güçlendikleri dönemde karşılarındaki kitleye seçici ve ayrımcı davranacakları çok belli... üst yaş gurubundakilerin ölmesi, ve her sene milyonlarcasının aralarına katılması ile günden güne güçlenen, organize hareket edebilen yapıdalar... kürtlerle pek problemleri yok, nüfüsa oranları %10 civarı iken genç nüfusa oranları %80lere çıkıyor.
gödkılları: bunlar iki çeşit insandan oluşuyor, recep bey ve çevresindekiler ile kişisel menfaatleri bulunanlar ve aşırı eğitimsiz, sığ ve bilinçsiz kitle... ilk gurup ideolojik olarak çok zayıf, geminin batması durumunda terk edeceklerin çoğu bu guruptan... hızlıca sağ seçmene evrilecekler... ikinci gurup ise tehlikeli... ideolojileri sağlam bir tabana dayanmıyor, din eksenli düşünüyorlar ve liderlerini asla bırakmayacaklar. üst yaş gurubundakileri sokak eylemlerine, çatışmalara sıcak bakmadığı için ve menfi düşündükleri için kesinlikle çapulcuların karşısına çıkmayacaklar... gençlerinin hedefi ise doğrudan çapulcular... genç nüfusa oranla çok azınlıklar ama aynı oranda tehlikeliler, hayattan beklentileri pek de yüksek olmadığından ve boş zırvalarla kafaları şişirildiğinden anaları babaları dur demezse meydana inerler... şu 1453 lü guruplar ve eli sopalılar bunlar... yavaş yavaş karşılarında daha güçlü bir halk tepkisi görmeye başladılar, geri vites de yapabilirler. nüfusa oranları %20 seviyesinde recep bey'in kemik oyları bunlar
recep bey ve eşrafı: vatan millet falan pek umrunda değil... küresel güçlerin bölgede demokratik ama muhafazakar bir ülke ihtiyacı olması sebebi ile küresel gücü arkasına alıp iktidara taşındı... zamanla icazet ile aldığı rolü sevdi ve git gide sahiplendi... bölge dinamikleri değişince kendisine ihtiyaç kalmadı, ancak kıyafetini çıkarmak istemiyor...küresel güç arkasında iken son derece tutarlı, mantıklı ve organize hareket edebilen bu yapı işler değişince kısa sürede saçma, mantıksız, hesapsız hamleler yapmaya başladı... şu anda tek kaygısı, servetini, can ve mal varlığını korumak... bu survival iç güdü ile ülkeyi germekte ve bir iç savaşa çekmekte hiçbir beis duymuyor... çok tehlikeli... zira hem dhkpc- pkk gibi radikal sol terörist guruplarla, hem de el kaide gibi radikal dinci guruplarla çok iyi ilişkiler içerisinde... muhtemelen iç savaşı bu gurupları taşere ederek realize etmek istiyor. önümüzdeki bir kaç yıl içerisinde abd'nin most wanted listesinin tepesinde görülmesi çok olası...
şu anda içeride çapulcuları, tsk'yı, milliyetçileri, alevileri, liberalleri, ulusalcıları, sağ seçmeni, sol seçmeni; dışarıda ise iran'ı, Rusya'yı, abd'yi, ab'yi, Suriye'yi, Mısır'ı ve suudileri karşısına almış durumda... yanındakiler ise içeride aşırı muhafazakarlar ve federe yapı peşindeki kürtler dışarıda ise radikal islami örgütler...
ulusalcılar: üniter yapı en önemli kırmızı çizgileri... şu anda küresel rüzgarı da arkalarına aldılar, ileride bir yerlerde iç savaş eşiğindeyken milliyetçiler ile iş birliği yapmaları çok olası... geneli 40 yaş üzeri... sol soslu düşünmelerine rağmen kürtlere karşı sınıfçı ve ayrımcı bakıyorlar... bunların da yaşları itibarı ile sokağa ineceklerini pek zannetmiyorum... çapulcuların bir çeşit prototipleri... onlardan daha az özgürlükçü, daha az anayışlılar... çapulculardan en net kürt konusuna bakış açıları ve yaş gurubu ile ayrılıyorlar...nüfusa oranları %15 civarında
milliyetçiler: ulusalcılar sol soslu iken bunlar aynı çizginin milli ve sağ sosluları... yine üniter yapı en önemli kırmızı çizgileri... bu çizgi tehdit edildiğini hissettikleri için kürtlere karşı tüm diğerleri ile işbirliği içerisine girebilirler, üniter yapının en net bekçileri... kesinlikle sokaklara çıkmaktan endişe duymayacak, çok organize, çok güçlü ve çok büyük bir yüzde ile silahlılar... tüm diğer taraflar için en büyük destek aynı zamanda en büyük tehditler... bu gurubu lideri devlet bahçeli ve önemli mevkideki isimleri can-ı gönülden tebrik etmek lazım... bu güne kadar iç savaşa girilmedi ise bu isimlerin insanüstü gayretleri ile... türk siyasi tarihinin en önemli, en güzel, en sahip çıkılması gereken isimlerinden biri devlet bahçeli... kendisinin ne kadar önemli bir iş yaptığını sanıyorum 15-20 yıl sonra anlayabileceğiz. yine nüfusa oranları %10 seviyelerinde.
sağ seçmen: bunlar şu anda bu çatışmada tarafsızlar... zaman kimin güçlü olduğunu gösterirse o tarafa kayacaklar, çoğu her devrin adamı ve güçlünün yanında olurlar. sağ seçmen dediğime bakmayın, chp'ye de, dsp'ye de hatta doğru şekilde desteklenirse radikal sol'a dahi yönelebilirler... sokak çatışmalarını, çekişmelerini, siyasi dalgaları vs. sevmezler... bu yüzden gerilimde ilk olarak net biçimde çapulcuların karşısında durdular... ancak artık güç dengelerinin karışık olduğunu hissettiklerinden onların da kafası karışık... küresel güçlerin en kolay manupule ettiği kişiler bunlar ve ülkedeki iktidarı belirleyen kitle... demokratik yöntemlerle nereye kayarlarsa onlar iktidar oluyor... iç savaş olmadan şu sıkıntıdan çıkarsak en önemli belirleyiciler... iç savaş sürecinde ise etkisiz elemanlar... bu yüzden güçlü oldukları demokratik çözüm taraftarları bunlar. nüfusa oranları %30 lar civarında... evet biraz dönek duruyorlar ama ülkede demokrasiyi anlayabilmiş tek gurup da bunlar...
kürtler: ideolojik altyapıları yok... aslında hiçbir altyapıları yok, haklarının peşine kim düşerse onun peşine koşuyorlar. uzun yıllar boyunca ikinci sınıf insan muamelesi ve hiçbir hizmet görmediler, sınıfsal olarak kendilerini ispat etmek çok zor olduğundan şiddete kucak açtılar, çoğunluğu silahlı... iyi niyetli insanlar olabilirler ancak bilinçsiz olduklarından ülkeyi yangın yerine çevirebilirler... fedaratif yapı peşindeler ve bir takım sözler aldılar... bu sözler tutulduğunda da tutulmadığında da ortalığın karışacağı aşikar... sadece bir zaman meselesi. tsk'yı dahi kolayca karşılarına alabilen bir guruptan söz ediyoruz. yine kolayca manupule edilebilirler... nüfusa oranları %15 civarında iken bölgesel oranları %90...
tsk: şimdilik müdahil olmuyorlar... ve ülkenin en büyük darbe karşıtı gurubu... kesinlikle ülke ortalamasının üzerinde bilgi, birikim ve kültüre sahipler, Atatürk'ün kurduğu devletin en büyük bekçileri ve ülkenin en büyük gücü... bununla birlikte önemli oranda küresel güçlerin de güdümündeler. küreseller otur derse oturur kalk derse kalkarlar... bir nevi Amerika'nı emniyet sübabı vazifesini görüyorlar... masaya yumruğunu vurursa işler değişir. tüm tarafları nötralize edebilir... bakmayın kurmay başkanının kimin adamı olduğuna, tüm personel ülke kurulduğundan beri belli bir kültürle yetişiyor... hala ulusalcılarla aynı çizgideler... bu çok uzun yıllar daha değişmez. kürtler ve radikal islamcılar tarafından sevilmiyorlar
polis ve mit: iktidarın en büyük silahı... halk kitleleri tarafından, hiçbir gurup tarafından sevilmiyorlar... silahlılar, eğitimliler ancak büyük oranda cahiller. çok kolay manüpüle edilebiliyorlar ve çok kolay kışkırtılabiliyorlar... yer yer gösterdikleri aşırı şiddet bundan ötürü... çoğunluğu iktidar tarafından atanmış... aralarında cemaat'in adamları da var, kendi içerisinde bir güç savaşı yaşıyorlar. içerisi ajanlarla dolu halkı polise düşman etmek için bazen iktidar bazen cemaat tarafından şiddet yanlısı yöntem belirleniyor... recep bey giderse her halukarda içerisinde çok büyük tasfive olur... dejenere olmuş bir gurup durumunda, halka güven vermiyorlar.
cemaat: ülkedeki en büyük istihbarat örgütü... Amerika tarafından oluşturulmuş üst düzey bir cemiyet... dinle imanla alakaları yok, Amerika kimi hedef gösterirse onları bitiriyorlar, bir nevi Amerika'nın Türkiye'deki tetikçileri.
arkalarında çok ciddi bir teknik ve organize destek mevcut. devletin bütün birimlerinin yumuşak karınlarını hepimizden iyi biliyor ve belgeliyorlar. underground yaşama alışkınlar, kesinlikle tasfiye edilemez dağıtılamaz, hal tarafından yok edilemezler... çok kolay şekil değiştirebiliyorlar, önceki gün çatlıydı, ağardı; dün Ergenekon oldu, bugün cemaat... deşifre olduğuna göre mutlaka yeni bir yapıya evrilmiştir.
Küresel Güç: burada yazmak çok üzücü ancak kendileri dünyanın her yerinin olduğu gibi ülkenin realitesi... en büyük temsilcisi Amerika... abd, ab, rusya, iran gibi ülkelerin tümü ülkede cirit atıyor. desteklerini recep Bey'in arkasından çektiler, genel olarak sınıflara güç katıyor gibi görünseler de aslında stratejileri güçlü olanı seçmek... ülkedeki demografik yapının değiştiğini ve çapulcuların günden güne güç kazandığını fark ettiler, muhafazakar demokrasi rolü için islam dünyasında sözü daha çok geçen iran ve mısır gibi ülkelerle ittifak içerisine girince, daha doğrusu büyük Ortadoğu projesinin ilk perdesi tamamlandığı için recep Bey'e ihtiyaç kalmadı... türkiye bölgedeki en büyük müttefikleri ve bu müttefiği kesinlikle ABD'den çok uzak radikal islam'a bırakmayacaklar. 100 senedir bölgede bunların işine ne geliyorsa o oldu... oyunun en büyük aktörü... federe bir türkiye istiyorlar, kürt bölünmesinin mimarları... bu anlamda pkk en ciddi silahları... çapulcuları ve sağ seçmeni bir diğer federe yapı vererek susturabilirler... yani ülke aslında ikiye değil üçe bölünebilir. ancak ülkücü camia'nın ve ulusalcı camia'nın ne yapacağını kestirmek zor... kesinlikle bir türkiye iç savaşı işlerine gelmez... ulusalcı camia yaş ortalaması itibarı ile nispeten etkisiz olsa da planlarının önündeki en büyük engel ülkücüler...
evet, sanırım mayalar haklıymış... her ne kadar bu kadar içinden bakınca bir halt anlamasak da dünya hiç yaşamadığı bir sürece, hiç olmadığı gibi bir yer olmaya doğru giderken büyük bir ivme kazanmış durumda...
aslında farkında olmasak da ciddi bir savaşın içerisindeyiz... otorite'ye karşı özgürlüğün, silah teknolojisine karşı sosyal teknolojinin, yok eden insana karşı inşa eden insanın savaşını yaşıyoruz farkında olmadan...
gerek ülke içi, gerek dünya genelinde yaşadıklarımız sandığımızdan çok daha önemli olaylar;
bugün Türkiye'de akp-chp savaşı, kürt-türk savaşı, alevi-sünni savaşı, cemaat-milli istihbarat savaşı yaşanıyor sanıyoruz ama esasında bu bir jenerasyon savaşı...
güç hiç olmadığı bir şekilde daha uygar bir dünya olma yolunda el değiştiriyor, bu haklı ile haksızın savaşı oldu, bu din ile ahlakın savaşı oldu... bu babanla senin savaşın oldu...
üstelik yalnız bizim ülkemizde değil, aşağıda sadece son bir ayda dünya genelinde yaşanan olayların bazılarının haber yapıldığı bir dizi link görürseniz ne demek istediğimi, yaşananların ne kadar paralel olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz...
abd ciddi tartışmaların eşiğinde, sokak eylemleri güç kazanıyor; fransa, almanya, italya, Yunanistan, ispanya karışık... ab çatırdıyor, güney Amerika karışık, arap baharı ve wikileaks bir düzineden fazla ülkeyi karıştırdı, çin ve kore gibi ülkeler muazzam baskının altında karışık, iran otoriter yönetimi reddetmeye başladı, Ukrayna'ya da sıçradı muhtemelen tüm slavlar, sonrasında ruslar da karışacak...
bu çok büyük çapta global bir savaş... sanırım farkında olmadan üçüncü dünya savaşının içindeyiz... 15 - 20 sene sonra bu günleri daha iyi yorumlayabileceğimizi umuyorum...
