Bilenler bilir. 'Şakirt' kelimesi talebe manasına gelse de çoğu zaman dindar kesimle dalga geçmek için kullanılır. Şahsen bir çok zaman bu kelime bana da komik gelir(di).
Bendeniz beş vakit namazdan bi haber ama 5 vakit alkol alan, cuma namazlarına gitmeyen, sorulduğu zaman "elhamdülillah müslümanım" refleksi fevkalade gelişmiş pisliğin tekiyim. Dindar kesimle de "ehehehe şakirte bak" diye çok dalga geçmişliğim olmuştur.
Geçtiğimiz bir zaman, uzun dönemdir çalıştığım işyerinden ayrılıp başka bir işe girdim. Yen işyerimin sahipleri o dalga geçtiğim 'şakirt' tayfasındandı. Kendime yakıştıramasam da biraz boş kalmamak için, biraz da maddi sıkıntılar nedeniyle işe başlamış bulundum. O kadar çok fikrim vardı ki böyle tiplerle ilgili resmen böceklerle aynı ortamda çalışıyormuşum gibi hissediyordum kendimi.
Bir gün geçti iki gün geçti, işe başlamamın üzerinden bir hafta geçti. Bir cuma günüydü. Öğle vakti yaklaştı ve ben tedirgin olmaya başladım. "Ulan" dedim kendi kendime. "Bunlar şimdi beni zorla cuma namazına götürür." Üstelik nasıl abdest alınacağını bile bilmiyorum. "Off yaaaa" dedim. "Şimdi çek çekebilirsen."
Ama beklediğim gibi olmadı hatta beklediğimin tam tersi oldu. Adamlar bana "hadi" bile demediler. Çektiler kapılarını gittiler, namazlarını kılıp geldiler. Kimse bana "Sen gitmedin mi" diye sormadı.
bir hafta, iki hafta, üç hafta derken baktım 2 ay geçmiş hala bana "Cumaya gelmiyor musun mübarek?" diyen yok.
Neyse namaz faslını böylece atlattık. Kendi kendime "o kadar çalışan var bana mı dikkat edecekler?" diye düşündüm.
Sonra bir gün ummadığım bir olay oldu. Arabayla evin önünden çıkarken yanlışlıkla komşunun arabasına bodoslama girdim. Ulan zaten borç gırtlağa kadar, biraz rahatlayayım diye 'şakirt'lerin yanında bile çalışmayı göze almışım, üstelik vurduğum aracın sahibi müthiş derecede kıl bir herif. Adam indi aşağıya ağıt yakmaya başladı, "Havar komşular havaaaar, arabam pert oldu." diye. Yapacak bir şey yok mecburen işyerini aradım. Sabahın sekizinde patron bakmasın mı telefona?
"Abi ben bir kaza yaptım biraz gecikebilirim." dedim. "Nerdesin sen?" dedi. Adresi verdim. "Bekle geliyorum." dedi ve telefonu kapattı. 15 dakika sonra yanıma geldi, vurduğum arabanın sahibiyle öyle bir konuştu ki az önce bana çemkirebn herif gitti yerine adeta bir melek geldi. Sonradan öğrendim, tüm zararını karşılamayı kabul etmiş bizim 'şakirt' patron.
Buraya kadar normal. "Ulan zararı karşılar masrafını da maaşımdan keser." diye düşünmüştüm. 2 yıldır aynı işyerindeyim, maaşımdan daha 5 kuruş kesilmedi ve muhasebeci dahil kimsenin bu olaydan haberi yok.
Bunu da boşverin.
işe başlarken anlaştığım maaş 2500 lira idi. 2 yılın sonunda şu andaki maaşım 3500 lira. Diyeceksiniz ki "asgari ücretten sigortanı göstermişlerdir." Geçenlerde kontrol ettirdim, sigorta primim aylık 5000 lira alıyormuşum gibi ödeniyormuş. Neden böyle diye sordum, "Emekli olunca rahat edersin." dediler.Tuhaf geldi tabii. Araştırdım. Kalan parayı da inanmayacaksınız belki ama -sonradan eşimden öğrendim-, oğlumun adına bir hesap açmışlar, 18 yaşında çekebilmesi kaydıyla oraya yatırıyorlarmış.
Ve bu şakirt(!) ler daha beterini de yaptılar bana. Bir gün işyerinde çok bunalmıştım. Müşterinin biriyle tartışmıştım.Tartıştığım kişi patronun arkadaşı olduğunu ve beni şikayet edeceğini söyledi. O an çok küfür etmek istedim ama edemedim. Oturup sinirimden ağlamaya başladım. O anda patron şakirt(!) beni gördü. "Hayır olsun, bir derdin mi var? dedi. Ben de her şeyi göze alıp olanı biteni anlattım. Sadece dinledi ve besmele çekti. "Sıkma canını, yarın olsun, hayrolsun." dedi ve çekti gitti. o geceyi nasıl geçirdiğimi anlatamam. "Kesin yarın kıyamet kopacak." derken ertesi gün telefonda tartıştığım adam geldi yanıma, "Kardeş bir yanlış anlaşılma olmuş biz 'x' abi ile görüştük olay çözüldü." dedi.
Daha aklıma gelmeyen bir dolu olay.
Şimdi nasıl mıyım? Artık ben patronları arıyorum" Cumaya gitmiyor muyuz?" diye.
Tanım: Yıllarca saçma sapan bilgilerle hiç tanımadığı insanlara bok atan kişinin, gerçeklerle yüzleştiği anda hissettiği duygu.
Peşin Edit: Biliyorum her dindar aynı değil ama ben yaşadıklarımı yazdım.
Adanalı Fatmagül'e kapsamlı inceleme; Adana'da 3 kişinin tecavüzüne uğradığını iddia eden 19 yaşındaki E.K.'in, olaydan dolayı ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığı araştırılacak. Kaynak: http://www.mynet.com .
Artık boku çıktı. önümüzdeki 100 yıl boyunca kimsenin kızına fatmagül ismini koyacağını zannetmiyorum artık.
Şekersiz pasta, mezesiz rakı gibi bir insandır. Zekidir ancak zekasını kullanacak bir alana yönelmemiş ya da yöneltilmemiş, misal kahve köşelerinde yaz-boz yerine kullanılmış, aptal ama zengin piçlerin oynadığı 101 oyunlarında bir kola karşılığında sayı hesaplamaya zorlanmış, yerkürenin keşfedilememiş değerlerindendir. Gerek sosyo-ekonomik konumu gerekse psikolojik durumu nedeniyle ömrü boyunca "Ula bizim rasim hesap makinesi gibi adam ama ıcıcık saf." muhabbetlerinde sözü geçen rasim olmaya mahkum kişidir.
rahmetli Alpaslan abinin vefatından sonra artık midemi bulandıran oluşuma isyan cümlesi. ne boka yaradıkları bile belli değil. bir an önce dağılmaları ve tribünlerimizi rahat bırakmalarını diliyorum.
iddaa bayilerinin önünde ellerinde yarıya kadar yanmış, külü çırpılmamış maltepe veya duruma göre samsun cigarası bulunan kavruk tenli tiplerdir genelde bunlar. Arada bir içeri girip kupon dolduranlara bakarlar ve "345 banko", "456 garanti üst biter." gibi söylemlerle insanların kafalarını karıştırırlar. Hatta, "evini arabanı sat bu maça bas korkma" diyenleri de mevcuttur. kendisi (varsa) evini, arabasını satıp o maça yatırabilir mi, g.tü yer mi? sorusunu sormaya bile gerek duymuyorum.
Yurdum hudutlarında yıllarca merak edilen ama yıllardır cevabı bulunamayan bir durumdur. Eskiden BJK, FB, GS(alfabetik sıraya göre yazılmıştır.) en çok taraftarın kendisinde olduğunu iddia ederken artık Beşiktaş durumu kabullenmiş meydan fenerbahçeliler ile galatasaraylılara kalmıştır. Fenerbahçe taraftarları, eski yöneticiler, ve hatta kimi mevcut yöneticileri abartma konusundaki şampiyonluğu kimseye kaptırmamaya odaklanmış, 25 milyon taraftarları olduğunu iddia ederler. galatasaraylılar bu konuda daha mütevazi rakamlar verirken bir yandan da en çok taraftarın kendilerinde olduğu konusunda ısrarlarını sürdürmektedir.
Bu öyle mühim bir konudur ki her nüfus sayımı öncesinde tartışılır soruların içine "hangi takımı tutuyorsunuz" u ekleyelim diye.Araştırma şirketleri anketler düzenlerler ve genelde bu anketlerin sonucunda galatasaray 'ın daha fazla taraftarı olduğu söylenir lakin fenerbahçeliler zinhar kabul etmezler.
Bir Galatasaray taraftarı olarak çocukluk dönemimde her zaman her yerde fenerbahçelilerin fazla olmasını kıskandığımı söylemeliyim ama son 10-15 yıl içerisinde bu durumun değiştiğini düşünüyorum. Hangi şehire gitsem, hangi ortama girsem fenerbahçeliden daha çok galatasaraylıyla karşılaşıyorum.
Fenerbahçelilerin bu durumu yine kabullenmeyeceklerini biliyorum ama doğru doğrudur.
Kadıköy'de oynanacak final öncesi stada getirilen kupanın fenerbahçe taraftarlarınca indirigandi yapılıp yerine sahtesinin konulması durumudur. Yaparlar mı? Bence potansiyel var.
Beynin pas tutmuş hücrelerinde örümcek ağı kaplamış bir silüetin yeniden, tüm canlılığıyla bilinçaltından kalbe inişidir.
9 yaşınızdaki cümlelerinizle konuşmaya başlarsınız. Ömür sanki hiç geçmemiştir sizin için. Hala aynı okul yolunda koşuyor, hala aynı masumiyetle seviyorsunuzdur. Aradan geçen zaman, izlerini ikinizin de hayatına çıkmamacasına kazımıştır lakin cildinizdeki kırışıklıklarda bile ilk öpücüğün alevi yeniden yanmaya başlamıştır.Söylemek isteyip de söyleyemediğiniz ne kadar cümle varsa bir çırpıda sıralayıvermek istersiniz. Vedalaşırken nasıl üzüldüğünüzü, her soğuk akşamda onu düşündüğünüzü, bazı geceler rüyalarınızda bile onu gördüğünüzü anlatmak istersiniz. Ama bir daha olmayacak dediğinizi yeniden bulmanın heyecanıyla her şeyi unutursunuz.
O anı dondurmak, öylece kalmak, ve hatta o anda oracıkta ölmek istersiniz. Ve belki de hayatınızda ilk defa teknolojinin aslında o kadar kötü bir şey olmadığını farkedersiniz. Son mektuptaki yanık sayfa gözünüzün önüne gelir klavyenizden onu ne kadar özlediğinizi yazarken.
yakın gelecekte evrimcilerin vermekte sakınca görmeyeceği tariftir.
malzemeler:
1- tek hücreli bir canlı (nerden bulacağız diye sormayın. bekleyin işte nasıl olacaksa. big bang' i mi beklersiniz artık neyi beklerseniz bekleyin.)
2- yeterince zaman.
3- doğal koşullar. (yapacağınız evrimin türüne göre değişecektir. elinizde bolca çeşit olursa daha iyi olur.)
TARiF:
tek hücreli canlımızı alıyoruz. 1 milyon yıl kadar bekletiyoruz. tek hücreli canlımız bulundurduğunuz ortamın diğer şartlarına göre yeni şekiller almaya başlayıncaya kadar sabrediyoruz. (eee evrim bu boru mu?)
daha sonra elde ettiğimiz tanımlanamayan mahlukata hangi şekli vermek istiyorsak duruma uygun bir ortama naklediyoruz. biz burda sizler için birini su içine naklettik. bir süre daha bekledikten sonra (yaklaşık 1 milyon yıl) tek hücreli canlımızın solungaçlarının ve yüzgeçlerinin çıkışını hayretle izliyoruz.
evrimimiz servise hazırdır. yerseniz afiyet olsun.
alenen ve külliyen yalan söyleyen yazardır. karmasına baktığı ve takip ettiği izlenimi verir. hadi ''bakabilir, takip edebilir ne var bunda?'' diyelim. e o zaman niye ''karmam eksilerde ama önemli değil.'' diye nutuk atar sözlükte anlaşılabilmiş değildir.
Müptelayım bu sigaraya. Ne yasak, ne ceza umurumda değil.. Yanlış anlamayın sakın. Ne kötü örnek olmak isterim, ne de aykırı olmak. Çok samimiyim. Müptelayım ben bu sigaraya.
içinde bilmem kaç bin ayrı zehir varmış, akciğerinden kanser yapar maazallah göçüverirmişsin geçmişlerinin yanına genç yaşında. Aman ne korktum.. Yaşamak dediğin pranga olmuş zaten ayaklarıma. Çok da tın !!!
Benim geleceğe dair hiç planım olmadı ki zamansız ölümden korkum olsun? Hayatı hep anlarla yaşadım. Aşklarım anlık oldu, ayrılıklarım anlık. Acılarım anlık yaşandı, sevinçlerim anlık. Şimdi bana diyorlar ki sigara öldürür. (yaşamak kimin umurundaysa)
Hem sigara kötü bir şey olsaydı idam mahkûmlarının son arzusu sigara içmek olur muydu allasen? Sigara çok kötü bir şey olsaydı izin verir miydi büyüklerim orada burada rahatça satılmasına? Beni sevenler sakın korkmasın. Sigaraya gelene kadar ölecek çok neden bulurum . En azından sebebim sigara olmaz.
Ha bi de alkol mevzuu var. Kimi der; haram, çok büyük günah, Kimi der; sağlığa zararlı. Oldu benim canım. Sen bin bir taklayla mazlumun, yetimin, öksüzün hakkını gasp et, bu haksız kazancınla yedi ceddine yetecek kadar mal mülk al, üstüne bi de hacca git, o da yetmedi arada bir umrelerde takıl, sonra geç karşıma ''alkol haram'' de. E benim güzel kardeşim, e benim civanım ''hassiktir ulan ordan'' demez miyim ben sana? Derim tabii ki. Bak hatta dedim bile.
Kafir, zındık dediğinizi duyar gibiyim . Diyiniz efendim sorun değil. Benim inancımı sorgulama makamı da siz değilsiniz günahlarımı yargılama makamı da. Elbet mahşerde hesabımızı görürüz.
safın önde gidenidir. karısı kaçtığına dair not bile bıraksa umudunu yitirmez. ''nalaaaaaannnn nerdesin hayatım ?'' diyerekten evin altını üstüne getirir. karısının evden kaçtığına ikna olması hayli güçtür.
esasen ''bizim çocuğun öss puanlarına internetten bakıver diye telefonla arayan akraba'' olması gereken başlık.Ancak bu kadar sadeleleştirebildim. (bkz: 50 karakter sınırı)
efenim bu şahıslar türkiye'deki mevcut internet altyapısından, teknolojisinden haberi olmayan, evine adsl bağlatmamış, sabırsız kişiliklerdir. öss puanlarının internetten açıklandığı anda sistemin kilitlenmesini falan anlamazlar. e haliyle olan size olur. kırmazsınız, ''tamam amca/dayı/teyze/hala v.s bakayım.'' dersiniz. sisteme girmek için akrabanızın çocuğunun öss'de verdiği emekten daha fazlasını verirsiniz ancak bir türlü sonucu alamazsınız. Bu arada söz konusu akraba iki dakikada bir telefonla taciz etmeye başlamıştır. bir taraftan ona laf anlatmaya çalışırsınız, bir taraftan ösym'nin yoğunluktan dolayı açılmayan sitesine küfür edersiniz, bir taraftan da ''mna koyiimm sınavı kazanmak için bu kadar uğraşsaydım derece alırdım diyerek hayıflanırsınız.
servetinin kaynağı hakkında fikir sahibi olmamıza neden olan kişidir. iş yemeği bitip misafiri gittikten sonra garsona el sürülmemiş veya artan yemekleri paket yaptırıp evine götürür. Daha gelişmiş modeli için:
yanına bile yaklaşamadığı kupanın kıçıyla başıyla uğraşan gereksiz insan evladıdır. bu kupayı almak için hangi kulüplerin hangi yatırımları yaptılarının kafasına vura vura anlatılması farzdır.
allah yardımcısı olsun denilesi insandır. tanıştığı erkek(bundan sonra söz konusu ... diye anılacaktır) ortamlarda çapkınlıklarıyla ünlü biridir. her kıza yazılmaya çalışmakta ve yatağa attığı kızların hesabını tutmaktadır hatta allah korusun bazılarıyla yatak maceralarını kameraya çekmiş internet de yayınlamaktadır. Kızımız bütün bu durumları bilmektedir.
Gün gelir kızımız ile (maalesef) aşık olduğu söz konusu onun bunun çocuğu bir ortamda tanışırlar. (mesela bir partide). Kızımız söz konusu şerefsizin vukuatlarını bilmesine rağmen ortamdaki rahatlığına, ''kimseyi skime takmam abi'' havalarına, kılığına, kıyafetine, nadiren yakışıklılığına kapılmıştır. söz konusu hayvan oğlu hayvan da kızımızın güzelliğinden etkilenmiştir ve en romantik cümlelerle tavlamaya uğraşmaktadır. belli bir süre direnen kız sonunda pes etmiştir, örümcek misali ağlarını ören erkeğin tuzağına yakalanmıştır.
Sonrası ise söz konusu puşt için yeni bir yatak macerası ve kızımız için yeni bir düş kırıklığı, yeni bir tükenişdir.
yazarın mesajı: akıllı olun kızlar. kanmayın böylelerine.siz sevginizi yüreğinize gömmeyi erkeklerden daha iyi bilirsiniz. Unutmayın sakın gerçekten seven erkeğin en son isteği yatmak olacaktır. sizi gerçekten seviyorsa elinizi bile tutmaya çekinecektir. bile bile lades olmayın
edit: bu entry'nin ardından seri eksileneceğimi ve hatta suikaste kurban gideceğimi biliyorum.
ekşi sözlük gibi sözlüklerin babası, kralı hatta haşa allah'ı bir oluşumun içinde yer almanın kendi insanüstü özellikleri sayesinde olduğu düşüncesine kendisini kaptırmış ve ekşi sözlüğün popülerliğinin nedeninin kendisi olduğuna inanmış hastalıklı ekşi sözlük şeysidir. Ben şeysi diyorum o kendini yazar olarak adlediyor.
her ne kadar olumlu gibi görünse de başarısız bir eylemin ardından söylenen teselli cümlesinden ibarettir. kim ilk atışında hedefi 12'den vuran bir atıcıya iyi denemeydi diyebilir ki?
eski sevgilinin dırdırından, vırvırından, nazından, kaprisinden, burun karıştırmasından, gaz çıkarmasından velhasıl her nevi davranışlarından kusacak duruma gelen bünyenin halefinin de aynı duruma düşeceğini bilmesi nedeniyle yürekten gelen davranışıdır.
