bakın dikkat, 2017-2018 ve 2018-2019 sezonlarını yazmadım, çünkü merak etmiyorum, muhtemelen bugün ki çekirdek kadro olur yine, fakat 2019-2020 sezonu, kimler olacak acaba kadroda. Kaptan Ozzy'mi olur acaba kupayı kaldıran, yok be ya onu o zamana başkan 20-30 milyona satmış olur galiba.
stad çıkışı bomba patlıyor, onca gencecik polis, halk toprak altına giriyor, üç gün konuşuyoruz, sonra bitti
izine çıkan asker dolu otobüs patlatılıyor, fidan gibi gençler yok yere can veriyor, konuşuyoruz bolca, ama en fazla üç gün,
adam geliyor, istanbul'un göbeğinde , en iyi bilinen eğlence merkezine dalıyor, önüne geleni tarıyor, sonra çıkıyor gidiyor, galeyana kapılıyoruz,
ama ne kadar, üç gün
izmir'in adliyesine, roketatarlarla, bombalarla saldırmaya kalkıyorlar, aslan bir kahraman şehit olmak uğruna önlemese, kimbilir kaç çocuk anasız, babasız, tepkiler yağdırdık, işte üç gün kadar,
sonra?
gelsin yeni mevzular.
tam istedikleri gibi, üç günlük olduk hepimiz, alıştık, daha da kötüsü alışmaya devam ediyoruz. ne tepkimiz gerçek artık, ne üzüntümüz, aynı günümüz dünyası gibi, sanal ve geçici.
bu yaşananlardan tek bir tanesi bile olmuş olsa, peşine düşmüş, ilgililerin yakasını kavramış, hesap üstüne hesap soruyor olmalı bir halk!
üç günlük olduk biz artık, bizi üç gün idare edebilen her türlü yönetebilir, her istediği yöne çekebilir.
hep konuşulan büyüklük meselesinde farkın nereye geldiğini gösteren durum
Beşiktaş'ın haksızlıkla devam etmek zorunda kaldığı uefa kupası birinci turu için kahrolduğu hatta eleştirildiği ortamda aynı yere katılma hakkı kazandığı için sevinç naraları atan fenerbahçe'nin dramı.
bu durum bile lig seviyemizde Beşiktaş'ın hangi aşamaya geldiğinin net göstergesidir.
kiev rezaleti esnasında Beşiktaş kalecisi fabri'nin göz yaşlarına hakim olamayışına tanık olduk. Maç sonrasında sorulduğunda, bu ülke, bu taraftar, bu takım böyle haksızlıkları hak etmiyor, kendime bunu yediremedim dedi.
baksan bu adam bir ispanyol, bugün var yarın yok,
bir de bu memleketin evladı olduğunu iddia eden köpekleri gördük maç sonrasında,
valla o ispanyol fabri, benim bin defa daha yurttaşımdır, kardaşımdır, o ruhsuz itler ise, gözümde leş farelerinden farksızdır, nüfus cüzdanlarında ne yazarsa yazsın.
yanan sadece o masum küçük beden değil
yanan henüz yeşermeye vakit bile bulamamış
dünyanın en masum hayalleri, ümitleridir
yanan sadece o küçük eller ayaklar değil,
geleceği tutacak , geleceğe yürüyecek hazinelerdir.
yanan sadece o pırıl pırıl gözler değil
karanlığı belki de aydınlık edecek ışıklardır.
sen arkadaş,
bugün derdi sadece para kazanmak
sadece haytalık yapmak
kadın kız arsızlığını devam ettirmek
takım tutmak
parti yalakalığı yapmak olan sen
hiç yanmış bir çocuk gördün mü
görmedin
görsen en önce en çok onu sorardın
ölüm anahtarı ile kilitli merdivenlerin
duygusuz, gamsız, tedbirsiz binaların
göz göre göre yapılmış canlı çocuk mezarlarının
hesabını sorardın.
tut bakalım elini üç saniye bir kibrit ateşine
dört değil ha üç
hisseder misin belki o zaman
kaçmak yerine yanmanın ne olduğunu
hissetmezsin
sen çünkü sen
kaybettin insanlığını çoktan arkadaş
o masum çocuklar sadece bedenlerini ateşe verdiler
ama sen çoktan ruhunu be arkadaş ruhunu.
Türkiye'de tatil yapan demba ba, dün ki maçı izlemeye gideyim demiş. Fb tv'de hemen atlayıp maç sonu röportaj yapıyor.
Muhabir soruyor: Atmosferi nasıl buldunuz? ( çok övgüler alacağından emin)
demba ba yanıtlıyor: Beşiktaş ile kıyas bile edilemez ama bu da fena değildi!!
hahahaa..!!
herşey bir yana, demba ba konuşurken çeviriyi yapacak tercümanın yüzünün hali bile öyle güldürdü ki beni.
bunlar ehli keyif insanlar belli ki,, muğla özellikle de bodrum civarında yaşamışlar, bunlar için şöyle deniz kenarı, rakı balık, gün batımı, yok gece eller havaya falan lazım sürekli,
Vatanım Sensin dizisinin son bölümünde , halit ikbal takma adı ile gazetede yazı yazan bir kadının, izmir'in işgali ve o işgal sırasında Cami'de Yunan'lılar ile işbirliği yapan bir Osmanlı subayı tarafından , Anadolu dirilişine hazırlanan üç başka Osmanlı subayının öldürülmesi sonucu, tepki olarak yazdığı , etkileyici yazının sözleri.
O dönem halit ikbal diye birisi yok fakat yine tam o dönem , tam da bu yazıları yazıp halkı ateşleyen halide edip Adıvar'dan ilham alınmış.
Bence izlemeyen varsa okusun hatta aşağıdaki linkden izlesin, şu kötü günlerde etkilenmeyecek olan, adam değildir zaten.
"oğulların kafkas dağlarında soğuktan taş kesildiler eğilmediler, sen daha ne kadar eğileceksin
Süveyş Kanalında arabistanda sıcaktan nefesleri susuzluktan ciğerleri kesildi eğilmediler
Sen daha ne kadar eğileceksin
çanakkale de bir adım geri atmamak için kendilerini siperlere bağladılar
eğilmedilersen daha ne kadar eğileceksin!!
izmir’in göbeğinde, bir camiide allah’ın evinde, senin gözünün önünde kurşunlandılar eğilmediler,
sen daha ne kadar eğileceksin!!
Sen o kanlı secdeye başını nasıl yaslıyabileceksin
şimdi senin yasın tutulmayacak ama onlar balolar düzenleyecekler.
senin şehitlerine edilen duaları onların dans müzikleri bastıracak.
daha ne kadar eğileceksin! eğildin eğileceğin kadar o denli eğilmişken
yerlerde sürülen sancağı almadan kalkma
madem bu kadar eğildin, yere düşen sancağı al ayağa kalk."
yok trump seçilirse şöyle böyle olurmuş, yok Clinton gelirse bunlar şunlar olmazmış.
geçiniz efendim.
abd yüz yıllık stratejilerle yönetilir bu stratejileri başkanlar ne belirler ne de değiştirebilir, bunlar bilenin bildiği çok başka güç odaklarınca yönetilir.
Gelen başkan neyi değiştirir: Sadece uygulama biçimini, bazısı yapmıyormuş gibi yapar ama yapar, bazısı bodoslama yapar ama yapar. En iyisi denilen obama'yı da gördük.
Peki arada ben bu düzene uymam arkadaş diyen hiç çıkmaz mı? Çok nadir evet çıkar fakat hemen defteri dürülür. (bkz: j.f. kennedy)
bilen bilir burada zaman zaman futbol ile gelecek iddialarımı sunarım.
bazılarına ütopik gelir bu iddialar hemen alta ukela ukela döşenirler, ama sonra oha kahin misin arkadaş diye özelden mesajlar gelir.
bunun kehanet ile ilgisi yok bir öngörü: beşiktaş grupta çekiştiği iki takımla arka arkaya evinde oynayacak, sonra bu iki takım birbirleriyle oynayacak, Beşiktaş evinde ki bu iki maçtan 4 puan çıkarırsa gruptan lider çıkar ve göreceksiniz bunu yapacak.
fetö harekatı denilen oluşum ilk başladığı günlerden beri en büyük misyonu olarak ülkeye sinsice Atatürk düşmanlığını yaymak olarak belirlemiştir. Bütün gücü ile özellikle saf Anadolu gençlerinin din unsurlarını kullanarak nasıl her konuda beynini yıkamışsa, Atatürk düşmanlığı konusunda da beyin yıkamıştır.
çünkü fetö'nün hain emelleri karşısında en büyük düşmanı her zaman aslında Atatürk'ün kurduğu türkiye cumhuriyeti rejimi ve kuvayi milliye ruhudur.
15 temmuz itibariyle sokaklarda birleşen, çeşit çeşit halkın, kimi bilinçli , kimi bilinçaltı şekilde tek orada bulunma sebepleri, bu kuvayi milliye ruhudur, başka zannedilen hiçbirşey değildir.
bu nedenle buradan ihbar ediyorum, bugün halen her kim alenen Atatürk düşmanlığı yapıyor ve bu düşmanlığı yaymaya çalışıyorsa, fetöcüdür.
Lozan'ı bize zafer diye yutturdular lafı ne kadar geçerliyse, o kadar geçerli ifadelerdir.
ulan bir kere zafer olan lozan değildir, zafer lozan gibi bir anlaşama masasına tüm işgalcileri o şartlardayken oturtmaya razı etmiş olmaktır.
ne miydi o şartlar gelin hatırlayalım:
malum birinci dünya savaşı sonrası yenik sayılmış ve sevr anlaşması ile topraklarımız bölüşülmüştü, nasıl mı:
-batı Trakya ve izmir bölgesi yunalı'larda
-şuan Marmara bölgesi diye bildiğimiz bölgenin çok büyük bölümü, ingiliz,fransız,italyan ve yunalılar'ca paylaşılmış durumda
-iç ege, batı akdeniz ve güney batı iç Anadolu'dan oluşan bölgenin tamamı italyanlar'da
-kuzey doğu iç Anadolu'dan başlayıp, doğu akdeniz ve doğu Anadolu'ya uzanan bölgenin tamamı fransızlar'da
-doğu Anadolu'dan başlayıp güney doğu Anadolu'ya ve aşağısına uzanan bölgenin tamamı ingilizler'de
-kuzey doğu Anadolu ve doğu karadenizin tamamı ermeniler'de
bize kalan ise sadece batı iç anadolu'nun bir bölümü ile orta Karadeniz'in bir bölümünden oluşan küçük bir bölge.
ve o dönemin Osmanlı hükümeti'de bu durumu allah bin bereket versin yeter bizi diyerek kabullenmişti.
sonrasını uzun uzun anlatmaya sayfalar yetmez zaten herkesçe malum, Atatürk'ün Anadolu'ya çıkışı, milli birlik hareketi, binbir zorluklarla yürütülen kurtuluş savaşı ve o mücadelede gösterilen tartışmasız irade karşısında, yukarıdaki işgal devletlerinin lozan masasına oturmak mecburiyeti.
ve o masada yukarıda anlattığımız işgal durumunun yüzde 80'i tekrar sağlanmıştır ve bugün ki tc. haritası oluşmuştur.
bazı mallar, yok efenim neymiş musul Kerkük falan niye alınmamışmış falan diye gezine dursun, lan oğlum zaten şuan ki topraklarının yüzde 80'i yokmuş yok!
o zamanki işler ve şartlar, bugün ki gibi danaca rus uçağını düşürüp, yok israil'e içi boş artistlik yapıp, sonra da özür dileyebilmek için elli defa kıçlarını yalamaya benzemez.
kaybetmişiz neredeyse her şeyimizi, dalmışlar o saydığım toprakların hepsine, ana avrat bacı namus bırakmıyorlar.
bu durumdan koca bir ülke verilmiş bize tekrar ve bunu zafer diye yutturuyor birileri bize öyle mi?
islam'ın özüne ilk fitnenin siyasi ve iktisadi menfaat için sokulduğu gündür,
ve o gün bugündür bu fitne devam ediyor.
Önce Hz. hasan kendisi bizzat sahabe olan muaviye tarafından zehirlenerek öldürülüyor. Yani neymiş bir insanın bırakın sadece namaz kılıyor, oruç tutuyor olması, hatta bizzat sahabe olması bile illa ki makbul insandır manasına yetmiyormuş.
Sonra Hz. Hüseyin Muaviye'nin oğlu yezid tarafından, malum kerbela olayında çok canice öldürülüyor. o gün itibariyle islam dünyasında çok uzun sürecek olan emevi hükmü başlıyor. öz islam'da asla yeri olmayan ve bugün dahi dini davranış olarak uygulanan bir çok uygulamanın güzelim dinimize sokulduğu dönem.
evet elbette kuran Allah'ın bizzat bildirisi ile ilk geldiğinden beri asla değişmedi ve değişmeyecek. fakat Kuran'ın yorumlanması o kadar çok farklı deformasyona uğradı ki, öz islam, hak din, bambaşka adetsel, geleneksel, kişisel tavırlarla , kendinin asıl varlığından uzak hale getirildi. belki de islam dünyasının tüm tarih boyunca allah tarafından tutulacağı en büyük sınav bu. evet kuran değişmeyecek fakat bakalım Kuran'ın gerçek gerekçesi islam alemi tarafından doğru algılanıp, hiç bir başka muhteviyat ve kaygı sokulmadan bu gerekçe için uygulanacak mı uygulanmayacak mı?
emeviler'den beridir, bu gerçek gerekçe daima siyasi ve iktisadi kaygılarla deforme edildi. güç sahibi ve hüküm sahipleri, tarafından sürekli manipüle edilerek, halk bu gerekçenin tamamen dışında yönlendirildi.
peki bu yönlendirme nasıl olabilirdi? tek şekilde: halk cahil ve az gelişmiş kalacak ve mecburen bizzat kendi dinleri için bile, birilerine tabi olmaya mecbur bırakılacak.
işte o günden sonra, aslında gerekçesi tek, mesajı gayet saf ve net olan islam adına, farklı mezhepler, hatta yüzlerce tarikatlar, binlerce cemaatler türedi.
bir sürü aslen olmayan ibadet türleri, tapınış şekilleri, ruhbanilik, ilk amacı insan ve insan sevgisi üzerine kurulu olan ve kavuşulacak bütün nimetlerin bu sevgi üzerinden geçeceği bildirilen bir din, insanlık namına utanç verici sahnelerle aynı cümleler içinde anılmaya başlandı.
bugün gelinen ışid ve fetö vakasına da, daha henüz gün yüzüne çıkmayan ve var olan buna benzer bir çok oluşuma da , şaşırmamak gerekir. bu yüzden kim bilir daha ne belalar gelecek islam aleminin başına.
en başta dediğimizi bu bağlamda tekrar edelim, bu dinin mübarek peygamberinin, gözünden sakındığı biricik torunlarını bile sırf şahsi çıkar için canice katleden, bir sahabeyse, gerisini düşünün ve lütfen sürekli birilerinin sırf sürekli islami ögeleri öne sürüyor olmasının, binlerce namazlar kılıyor, oruçlar tutuyor olmasının, illa ki hemen arkalarından koşulacak kadar makbul insanlar oldukları anlamına gelmeyeceğini anlayalım.
unutmayalım allah, aklını kullanmayanların üstüne pislik yağdıracağını , bildiriyor, tarikatları, şeyhleri, efendileri falan değil, aklını, aklını!
evlerde huzursuzluk büyük oranda çözülür.
boşanma oranları azalır.
aile kavramı tekrar değerini bulur.
yani bu ne lan hakikaten, tv dizilerinin yüzde 90'ında, verilen mesajlar: erkek karısını istediği gibi aldatır, kadın erkeğe mecbur değildir, her türlü gider yapma hakkı vardır, gayri meşru seks harika, hatta çocuk da yapın, sonra nasıl olursa bir şeyler hallolur, aile nedir ki siktir et ....
ya arkadaş, evet fetö diye bir terör ve darbeci örgüt var, evet onlarla ilgili kim varsa da cezalandırılsın.
lakin , 17-25 Aralık'tan sonrası diye sınırlandırılma saçmalığı nedir ya?.
Bu örgüt 30 yıldır bu ülkede yapılanıyor, bunu bilmeyen mi var? yok.
bu örgüt sürekli kendi baskınlığını kullanıp devletin her kademesine girdi, bunu bilmeyen? dana olması lazım.
ne yani 30 yıldır sistematik bir şekilde organize olan bu örgüt 17-25 Aralık'tan sonra mı birden bire terör örgütü olmaya, darbe yapmaya karar verdi?
16 Aralık'ta bunlar fayda sağlayanların hepsi masum, 17 Aralık'ta fayd sağlayanların hepsi de darbeci mi?
olmaz arkadaş, kaldırın şu komik tarih sınırını, gidin dibine kadar , anlayalım samimiyeti!
17 Aralık'tan önce de her kim bunların her ne şekilde ve seviyede olursa olsun palazlanmasına, büyümesine, devletin ebesine atlamasına sebep olduysa,
her ne istediler de verdiyse,
sürekli bunlara hem menfaat sağladı hem de bunlardan menfaat sağladıysa,
bunlarla sürekli her kim içli dışlı, canlı, ciğerli olduysa,
koyun ortaya verin cezasını, görelim memleket sevdasını!
yoksa yemişim " kandırıldık, Allah bizi affetsin" ayaklarını.
Türkiye'nin son yıllarda oluşmuş güya yeni tip entellektüel ancak alenen yandaş yalaka medyasının ve onun yazarlarının riyakarlığını ortaya koyan versus.
hatırlanacaktır ki, bundan bir zaman önce , zaman gezi olayları zamanı, birisi bir yalan atıyor ortaya, Kabataş'ta türbanlı bacımıza saldırdılar, yalan haber dilden dile öyle bir sapık iç güdü fantezisi haline geliyor ki, Kabataş'ta türbanlı ve hamile bir bacımıza, üstü çıplak, altında deri pantolonları olan ve yüzleri maskeli 50 kadar erkek saldırdı, taciz etti , hatta üstüne işedilere ,falan geliyor iş. Tam o sırada yukarıda bahsettiğim pek muhterem medya mensuplarından bazıları, yalakalanmak güdüsünün ihtirasında zirve yaparak, bu olayın görüntülerini izlediklerini, izlerken kahrolduklarını falan açıklıyorlar ekranlarda ve sayfalarında. ortalık bir birine giriyor..
peki sonra o bölgeye ait, o anları görüntüleyen , ne kadar tüzel özel kamera görüntüsü varsa ortaya çıkarılıyor, ortada maskeli , deri pantolonlu çıplak adamlar yok! bir saldırı ve taciz de yok! bahsedilen olayların hiç birisi yok!
olay alenen düzmece, yalan ve uydurmadan ibaret.
gelelim günümüze önceki gün bir otobüs görüntüsü, yayınlandı her türlü sosyal mecrada, bir belediye otobüsü, içeride yolcular var, arka sıralarda adamın birisi (pardon adam dedikse lafın gelişi oldu), ayakta duran bir kadın yolcunun kafasına havada uçarak tekme atıyor, kadın yarı baygın halde otobüsten indiriliyor ve belediye otobüsü şoförü, arkasına bile bakmadan çekip gidiyor. Sonradan anlaşılıyor ki, o şerefsiz piç, birden bire bu kıza, sen nasıl şort giyersin, şeytansın sen diye bağırıp, kafasına atıyor o tekmeyi.
peki en yukarıda bahsettiğim, o uydurma haber ile, ahlak bekçiliğine ve kadın savunuculuğuna soyunmuş ve yalanları ortaya alenen çıktıktan sonra özür bile dilememiş o yalaka medya soytarıları , bu açık net adice olay karşısında neredeler? yoklar!
çıksanıza ortaya, o uydurma olayın kahramanı kadın bacınızdı da, burada bir aşağılık yaratık tarafında halkın ortasında tekmelenmiş kadın, sadece bir o kadın mı?
transfer bir ara hello kitty'nin yeni hoca dick'in isminden ürkmesi ile zora girse de, araya aziz Yıldırım'ın girerek, dick'in aslında ismi ile ilgisi olmadığı, son derece iyi niyetli olduğuna ikna etmesi ile, sonunda gerçekleşti.
dick'in kitty'i defans bölgesinde oynatarak, hırçın forvetleri şirin görüntüsü ile yumuşatmasını umduğu öğrenildi.
fb.yi bu son dakika bombasından dolayı kutluyor, yeni transferin hayırlı olmasını diliyoruz.