resmi, yazılı bir belgeye de dayana bilir. buna da sevgili muvafakatnamesi denilir. şekil şartı aranmasa da hukuksal açıdan herhangi bir karışıklığa sebebiyet vermemesi için noterlikçe onaylı yazılı belge düzenlenmesinde fayda vardır. sonra yok ben duymadım, yok ben bilmiyordum diyenin vay haline...
bazen gelişmiş, bazen batılı, bazen de modern ülke olarak tanımlanan ülkedir ama hepsinde de biz ve onlar ayrımı vardır. bir yerde gelişmişlikten bahsediliyorsa orada gelişmemişin, batılılıktan bahsediliyorsa batılı olmayanın, modernleşmeden bahsediliyorsa orada modernleşmemişin de adı geçiyordur.
bu ülkeler ideolojilerini kendilerinden olmayanlara diretmeye çalışırlar. belli başlı kurumlarıyla yaparlar bunları. eğer bu ülkeler gibi olmak istiyorsa çevre ülke, batılı olan bu ülkelerin batılılaşma sürecinde uygulamış oldukları politikaları uygulaması gerekliliğinden bahsedilmektedir. bir önceki trene binmiş birini yakalayabilmek için arkadan gelen trene binmeyi önerecek iki yüzlülüğe sahiptir bu ülkeler...
son capon mucizesi. 30 yaşına kadar etkili bir alet. ayakkabıda kullanıyorsun, topuklardan büyüme hormonu salgılıyor. gittigidiyorda yok satıyor. en önemli özelliği de elin amerikalıları bir japon ürününe türkçe yorum yapıyorlar. gavur yapıyor arkadaş. fazla söze gerek yok diyor ve de linki verip kaçıyorum...
ders seçme haftasıymış. neden böyle bir isim verme gereği duymuşlar anlamış değilim. ben de bir odtülü arkadaştan duydum yani eski odtülü. aklı sıra hava yapıyor. atıldın şimdi benimle aynı okulda okuyorsun.
maç anında ilk gol haberini vermek isteyen en asil duyguların insanı, yazar kişisinin içinde patlayan entry dir. ofsayt gerekçesiyle golü iptal edilen suskun golcüden daha çok içi yanar. gaza gelmiştir. çok pis gaza getirilmiştir. o spikeri oraya oturtanın ben taa... neyse bir şey demiyorum.
matematik bir bilimdir ve her şeye hizmet etmektedir.buradaki amaç matematiğin iktisat biliminde insanların keyfine göre kullanılması olayını gösterme isteğidir.
bir örnekle açıklayayım efendim;
1980 öncesindeki politikalarla birlikte milli gelirimiz cumhuriyet'in kurulmasından 1980'e kadar 10 kat artmıştır.1980 sonrasındaki yeni sağ politikalarla birlikte ise sadece 2 kat artmıştır.**
bu sadece böyle değerlendirilirse 1980 öncesinin politikalar daha etkin diyebiliriz.ama liberal politikaları savunan bir iktisatçı ise bize matematiği farklı bir boyuttan gösterebilir."cumhuriyet döneminde milli hasıla 180 lira idi ve 1980 kadar uygulanan politikalarla birlikte 1800* liraya çıktı.oysa ki 1980'den sonra uygulanan liberal politikalarla birlikte milli gelir 3600 liraya çıkmıştır." diyebilir ve bize 1980 sonrası uygulanan politikaların daha etkin olduğunu göstermeye çalışabilir.
örnekte de anlatmaya çalıştığım gibi insanlar matematiği istedikleri gibi kullanmaktadır ve olay ayrıntılarda gizlidir.sadece rakamlara bakmak yanıltıcı olabilir...
döviz kurundaki bir değersizleşmenin ödemeler dengesini iyileştirmesi için ithalat talebinin fiyat esnekliğinin+ihracat talebinin fiyat esnekliğinin 1'den büyük olması gerektiğini öne süren koşuldur.
türk lirasındaki bir değersizleştirme ithalatı pahalı hale getirir ve talep iç mallara kayabilir.aynı şekilde aynı miktarda dolarla bir öncekine göre daha fazla mal alınabildiği için de ihracat artabilir.işte bu koşulun sağlanması için ithalat ve ihracatın talebin fiyat esnekliklerinin toplamı 1'den büyük olmalıdır.eğer 1'e eşit olursa değersizleştirmenin hiç bir etkisi yoktur denir.1'den küçük olduğu durumda ise negatif bir etkiye sahiptir ve ithalat artışına sebep olur kurdaki bir değersizleştirme.
tabi kurdaki değersizleştirmenin etkisi bir anda gözlenen bir durum da değildir.ithalat anlaşmaları,ihracat anlaşmaları ve piyasanın değersizleşmeyi doğru algılaması bir zaman gecikmesine sebep olur.bunun için;
yeni klasiklerden sonra gelen bütün teoremlerde rasyonel beklentiler teoremi geçerlidir ve bütün teoremlerde rasyonel beklentiler kullanılır. ricardocu denklik teoreminde de bu böyledir.
devletin harcamalarını karşılamak için borç verilebilir fon piyasasına girmesinin faiz oranlarını arttıracağı ve bunun da özel kesim borç talebini ve dolayısıyla yatırımları caydırıcı bir etkiye sahip olduğu görüşü klasiklere aittir ve buna dışlama etkisi* denir.
işte bu noktada ricardo' ya ve yeni klasiklere göre bireyler artık rasyoneldir. uzun dönemde açıkların vergilerle kapatılacağını bilen rasyonel birey, elindeki fonu fon piyasasına götürür. ilk durumda devletin ek bir taleple piyasaya girmesiyle birlikte artan faiz oranları, rasyonel bireyin fon arzıyla birlikte bir düşüşe geçer ve faiz oranları ilk duruma göre artmayarak ya da daha az bir artışla dengeye gelir ve özel sektör dışlanmamış olur. bunun yanında devlet de borçlanarak elde ettiği fonu ekonomiye kanalize edebilirse ekonomik bir büyüme gerçekleşir...
marmara üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi iktisat bölümü iktisada giriş dersi hocası.kendisini solcu olarak tanımlar.çok iyi bilgi birikimine sahiptir ama kafalarda hep eski playboy izlenimi uyandırır.televole iktisatçısı değildir,olacağını da zannetmiyoruz.kendisi birgün gazetesinde yazmaktadır.dersleri eğlenceli geçerdi.bunu daha sonraki yıllarda derslerimize gelen profesörlerle kendisini kıyaslayınca anlıyorsunuz.
bir derste amerika'da yaşayan latinlerden bahsederken konu dönüp dolaşıp jennifer lopez'e gelmiş hocamız bombasını patlatmıştı.
-ben gördüm onun poposu o kadar güzel değil.
sınavları da ilginç olur.test yapar sınavlarını ama doğru cevap bir tane değildir.iki ya da üç tane de doğru şık olabilir sorunun yanıtı olarak.herşeye rağmen kendisini severiz ve ilgiyle takip ederiz.
