nemesis4011
116 (çevresinde sevilen sayılan)
altıncı nesil yazar 1 takipçi 13.10 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    gurur kırmak kutsaldır

    1.
  1. Evet! Yanlış duymadınız! Gurur kırmak iyi bişeydir. Nedenmi? Çünkü gururu kırılan kişi kendini bişey sanmaktan vazgeçer ve böylece imana gelme yolunda büyük bir kibrit çakmış olur. Vicdan muhasebesi yapar. Gerçekte ne olduğunu ve aslında ne kadar aciz ve zayıf olduğunu keşfeder.
    0 ...
  2. astrolojiye bilimsel darbe

    1.
  3. insanları doğuştan kaynaklanan bir başka özellikle, gök cisimlerinin konumlarıyla değerlendirmekten kaçınmayan astrologlar, uygar bir toplumun gereksinimlerini yerine getirmekten uzak davranıyorlar
    amerika’nın los angeles kentinde yaşayan amatör gökbilimcilerden ben mayer, ikizler burcu yarışması adını verdiği 10000 dolar ödüllü bir yarışma düzenledi tam güneş tutulmasının gerçekleştiği 11 temmuz günü çekilmiş ve güneş’i ardalandaki yengeç takımyıldızında görüntülemiş olan kişi fotoğrafı getirince ödülünü hemen alacaktı
    heyhat!o gün gökbilimcilerin bilip herkese açıkladığı ancak astrologların bilip de “bir günah gibi gizledikleri” bir gerçek vardı 11 temmuz günü güneş gemini yıldızının tam önündeydi gemini ikizler takımyıldızının dördüncü en parlak yıldızıdır
    diğer bir deyişle, güneş o gün, yani tam güneş tutulmasının gerçekleştiği 11 temmuz 1991 günü yengeç takımyıldızında değildi yengeç takımyıldızıyla ikizler takımyıldızı arasındaki sınırdan, ikizler takımyıldızının “ortalarına” doğru tam 100 (on yay derecesi) uzaktaydı! insanın usuna hemen şu soru takılıyor: mayer denen bu kişi asla kazanılamayacak olan bu yarışmayı niçin düzenledi? bu sorunun yanıtını kendisi şöyle verdi: “çünkü insanların astrologlara değil gökbilime ve gökbilimcilerin gözlemlerine inanmalarını istiyorum”

    burç falcıları yanıltıyor
    hangi gazetenin “burç falı” köşesini açarsanız açınız, 21 haziran – 22 temmuz tarihleri arasında doğmuş olan bir kişinin “güneş işareti”nin yengeç olduğunu görürsünüz kısacası 11 temmuz 1991 günü güneş’in yengeç takımyıldızının ortasına yakın bir yerde olmasını beklersiniz
    binlerce yıl önce astrologlar horoskop öngörüleri için güneş, ay ve gezegenlerin konumlarını içeren haritalarını hazırlarken güneş gerçekten de yukarıda sözü edilen tarihler arasında yengeç takımyıldızında bulunuyordu şarabın, mumyanın, fosilin ve daha birçok şeyin eskisi iyi oluyor da horoskobun eskisi, bazı kişiler için galiba sıkıntı verici oluyor!
    o tarihlerden günümüze dek geçen zaman içinde yer’in dönme ekseninin belli bir doğrultu çevresinde tıpkı bir topacın “kafa sallaması” gibi yer değiştirmesi (presesyon – devinme olayı) güneş’in takımyıldızlarda bulunma süresini değiştirmiştir (şekil 1) horoskop açılımında ortaya çıkan bu olumsuz durumun ayırdında olan “bilinçli” astrologlar, bu tutarsızlığı örtmek amacıyla bugün yıldızlara değil “astronomik işaretlere” gönderi yapar!

    -Alıntı
    0 ...
  4. facebook kapsamlı aşklar

    1.
  5. Hayatta herşey olması gerektiği gibi gider, herhangi bir atraksiyon yoktur! Rutin ve yeknesak hayata öylesine alışmışsındırki olağandışı gelişecek veya sana daha önce duyamadığın herhangi bir heyecanı duyuracak bir gelişme çok uzun zamandır yaşanmıyordur. Bu gibi olağan hadiseler'in dışına çıkmak o yüzden her zaman için beklenmedik olur ve geldiği zaman daha önce hiç hayalini kuramadığın birşey olduğunu sezinlersin. Çünkü her yönüyle farklı ve hayret verici bir hadise vuku bulmuştur sıradan hayatında... Önce tereddüt edersin, kabul etmekte zorlanırsın belki ama iki üç gün geçer özümsersin, senindir artık oo.. Hissettiğin o duygunun, yaşadıklarının hep sürmesini istersin artık.. O yüzden bu seferde kaybetme endişesi sarar seni! Bu bahsettiğim şey sanal platformlarda gelişen romantik bir maceradan başka bir şey değildir! Reel'de bir hayatın yoktur. Bütün sosyal ilişkilerini nette geliştirirsin. Filmlerde izlediğin, izlerken ne kadar güzel bir duygu ama ben bunları yaşayacak kadar şanslı olamam dediğin aşk duygusunu takıntı yapmışsındır bir kere... Eee buda yaşanacak artık başka çıkar yolu yok diye tekrar edip durursun... mantık gider! üstünde fazla felsefe yapamadığın için işin içinden hepten çıkamaz duruma gelirsin ama bir şekilde sıyrılırsan diyeceğin şey; aslında aşk diye bir şey gerçekten varmıydı? Bu soruyu ilk başta neden sormadımki? Belkide aşk basın ve yayın organları yoluyla insanların ürettiği, bizimde sürü psikolejisinden dolayı yaşattığımız bir bakış açısından başka bir şey değildir. Orijinal doğup kopya ölmenin verdiği bir yitikliktir türünden çok aydınlatıcı yargılara varmaya baslarsın...! idealist yaklaşımlarla başka konularada saparsın.. o konuları mevcut problemle bağlar hepten sıyrılırsın işin içinden ve özgürsündür artık.. Bu seferde daha önce neden böyle düşünemedim diye hayıflanma nöbetleri başlar. Hep böyle olur er yada geç.. Çünkü insan doğası burdada kendini gösterir, illaki bir gün vazgeçilecek, terk edilek, arkada bırakılacaksındır..! Çünkü bazı şeyler evrenseldir ve olaylar neden sonuç ilişkisi içinde olması gerektiği gibi olur, yerleşmesi gereken noktaya yerleşir. ilk başlarda hersey güzel başlamıştır aslında, bir cok ortak paydan vardır onunla bunun gibisi 50 yılda bir çıkar karşıma.. en iyisi kaybetmeyeyim o kadar ömrüm yok benim diye düşündürtür. Bir sonraki aşamaya geçilir ve artık o yaşadığın sey facebook kapsamlı olmustur. Bu ilişki artık milyarlarca kişinin üye olduğu bir sosyal paylaşım sitesine taşınmıştır. Bütün aktivitelerini takip etmeye başlarsın, herşeyini en detayıyla hiç bir ayrıntıyı atlamadan inceler, mevcut durumuyla paylaştıgı video ve diğer seyleri saptayarak o anki ruh hali ve psikolejisi hakkında kapsamlı bilgiler edinmeye calısırsın! Belki bunu yapmak istemezsin ama karşı konulmaz bir dürtüyle kendinede engel olamazsın.. bütün ihtiyaçlarını ikinci plana atar bu iş için güdülenirsin, analiz sonucu elde ettiğin bulgular senin perspektifine uygunsa tatmin bulursun... değilse kargaşa yaşamaya başlarsın...! id'ine uyup saldırmak, şimdi neden burda bunu yaptın deyip parcalamak istersin bir yandan, bir yandanda süperegon sana toplumsal değerlere uymanı, etik kuralların dışına çıkmamanı, kitlesel uyumu yakalamanı ve her yönden tam bir iyilik halinde olman gerektiğini söyler. Artık, ok yaydan çıkmıştır. Sen hergün onu düşünür ve gününün büyük bir kısmında onun hayalini gözünün önünde canlandırır olmuşsundur, bu duruma bir çözüm bulmak gerekir. işin adını koyna evresi gercekleşmek zorundadır artk. Nihayet açılırsın bütün hissettiklerini hatta hissettiklerinden fazlasını paylaşırsın onunla ve bir geribildirim beklemeye başlarsın...! ''Ben sadece seni arkadas olarak görüyorum, sen yaşadıklarımızı farklı anlamlandırmışsın'' cevabını duyarsın ilk başta inanamazsın... Olay buya hemen sorgulamaya baslarsın, bin bir türlü tilki döner kafanda, acaba araya başkasımı girdi, yoksa yaptıgım bir denyoluk yüzündenmi bu cevabı aldım, yada zamanlamadamı hata yaptım, yoksa çokmu erken söyledim, belkide hiç söylememeliydim gibi saniyede üç yüz bin farklı düşünce kafanda pervane gibi döner.. hangisinin daha dogru oldugunu seçip ayırmakta bu yüzden zor olur zaten.. ikinci asamaya geçilir artık madem öyle neden beni seviyormuş gibi davrandın, cok albeniliydin, ben yaşadıklarımıza farklı anlam yüklemedim.. sen öyle olmasını sagladın, burada tek suçlu sensin türünden iğneleyici ve haksızlıga ugradıgını düşünmenin verdiği şiddet ve isyan dürtüsüyle haklı şiddete başvurdugunu düşünerek savunma mekanizmanın hakimiyetine girersin. Artık daha fazla dayanamaz ve seni siler. silinince dahada saşırırsın. Vay be! Demek bu kadar basitmiş dersin.. herşeye herkese karşı inancını yitirirsin, tamamen demoralize olursun. Hayatta daha önce zevk alarak yaptıgın hiç bir şey artık sana zevk vermemeye baslar. Acılardır insanı olgunlaştıran...! Kaçınılmaz başarı gelir ve seni öldürmeyen şeyin seni daha fazla güçlendireceğini düşünerek nirvanaya ulasırsın..! Artık dahada olgun, dahada omuzları dik birisindir sen.. Olgunlaşmışsındır, taş gibi olmuşsundur. Her yönünle tam bir taşsındır..! Kalbinde taşlaşmıştır artık.. Aşkmış, sevgiymiş, sadakatmiş hepsine aralıksız söver, isyan eder durursun.. aynı zamandada farklı bir yaşam tecrübesi edinir, farkındalık muhakemesi kazanırsın. Eee zaten bunun böyle olması kaçınılmazdı, herkes bizim gibi hayatı sanaldan ibaret görmüyorki. demekki hayat onun için reelden ibaretmiş, ilişki yaşayacağı veya yaşamayı düşündüğü erkek elle tutulur gözlü görülür olmalıymış der gecersin.. Sonra kendine acıma semptomları başlar.. Benim yerimde başkası olsa onu geri çevirmezdi belki...! Ben her bakımdan kusursuz veya tamamen yeterli olabilseydim benide reddetmezdi.. Benim bir cok açıdan eksiğim var sanırım der kendini küçümsersin... bunları yaparken artık herşeyin gene eskisi gibi oldugunu fark edersin... tekrar, sıradan, hiç bir heyecanın yaşanmadıgı hayatına geri dönmüşsündür artık.. o gitmiştir çünkü.. birazda sevinirsin çünkü kafan daha rahat olucaktır. sürekli acaba şu anda ne yapıyor sorusunu sormayacaksındır.. bu yasadıgın kötü tecrübenin hayatındaki en büyük aptallık oldugunu tamamen anlamışsındır artık..
    1 ...
  6. bakire olmayan kızların içindeki korkunç boşluk

    1.
  7. Bakire olan kızlarda hayattan demoralize olup, boşluk hislerine kapılıp, depresyona girerek intihara eğilimli hale gelebiliyorlar fakat aynı şekilde ben özgürüm, bekaret konusunu fazla önemsemem diyenlerde hayatın getirdikleriyle yaşam ışıklarını söndürebiliyorlar. Bunu takiben iki kategorideki hanım arkadaşlarımızda yerine göre üretken, mutlu ve pozitif bir yaşamda sürebiliyorlar. Kızların içindeki boşluk hissi tek bi olayla değilde bir çok olayın çeşitli şekilde bir araya gelmesiyle veya yaşanılan o olaylara verilen tepkilerle değişebiliyor.
    2 ...
  8. sigara içmemek için hiç bir nedenim yok diyen tip

    ?.
  9. Şöyle bir düşünür; sigarayı bıraksammı diye sorar? Bırakınca kazanıp kaybedeceklerini ölçüp tartar. En sonunda her sorunu çözdükte bir sigaramı kaldı der ve yakar dahada bağımlı olur.
    2 ...
  10. deliler ve dahiler

    1.
  11. Beynimizle duyumsadığımız bir ağacı veya evi algılarımızın süzgecinden geçirerek ruhumuza aktarırız ve bunun gerçek olduğundan zerre kadar şüphe etmeyiz. Boyutsaldır ve mekanda bir yer kaplıyordur, öyleyse vardır, aksini asla sorgulamayız. Günün birinde bir köylü çıkar ve kahyasının gerçek olmadığını söylemeye başlar. Gördüğü bahçe, tarla, karısı ve çocukları, rengarenk çiçekler, masmavi gökyüzü, sütünden sağdığı inekler ona göre gerçek değildir. Gördüğü herkese bu fikrini söyler ve en sonunda hakkında deli olduğuna hükmedilir. Artık onun için tımarhanede nefes alarak geçireceği kahır dolu bir hayat vardır. Daha sonra bir filozof çıkar ortaya ve yeni kitabının ana fikrini şu düşünceler üzerine kurar. Hayatta var olduğunu sandığımız hiç bir şey aslında yoktur. Sadece bilincimiz vardır ve gördüklerimiz duyumsadıklarımız değil bize aklımızın aralıksız oynadığı eğlenceli bir oyundur der. Kitabı çıkar ve herkes okur, derinden etkilenir, sözü geçen filozofa duydukları hayranlık artar. imza günü insanlar sıraya girer, fotoğraf çekilmek isteyenlerde cabası... Peki şimdi bu filozofla köylü arasındaki fark neydi? ikiside aynı görüşü savundu, aynı düşünceye kapıldı ama filozof olan dahi, köylü olan deli ilan edildi. Aradaki fark şuydu; birisi fareydi, diğeri insan! Filozofun ruhundan yansıyan ışık şuydu ; fareler olmasa tarlalarımız temizlenemez ve biz beslenemeyiz. Dolayısıyla yaşayamayız ve biz biz olmayız. Bizi biz yapan şey asla olmaz. Bütün bu gördüklerimiz, hissetmekten, koklamaktan tat aldığımız hiç bir şey olmazdı. Gururumuz, zenginliğimiz olmazdı. Filozof'un ruhunun her karesinden daima yükselen bu ses dünyaya yeni gözlerini açan bir bedenin ruhuna ışığını götürür ve artık bütün insanların amacı bu olur. Doğacak yeni bedenlerede bu ışığı yansıtmak. Köylü olana gelir sıra; onunda bir ruhu vardır ama o ruh ışıksızdır. Aydınlanamamıştır. Karanlık tarafta kalanlardan olmuştur deliler. Dünyada, bir yarım kürede gece olurken... o orada doğmuştur.

    Herşeyin bir sonu vardır. delilerin ve dahilerin yaşamınında bir sonu vardır. Bir sonraki yaşamda; her bir deli ve dahi için sadece tek bir dünya vardır. Ve bu dünyaların toplamı bir deli ve dahi başına saymakla bitmez. ikinci dünyada olan şudur. Burada sadece deliler aydınlıktır. Dahilerse kapkaranlık, sisli ve dumanlı. Burada dahilerin görevi delileri kurdukları hayale kavuşturmaktır. Dahi olan, deliyi uzun bir yolculuğa çıkartır ve ona yol boyunca ne istiyorsa düşlemesini, düşlediği herşeyi varış noktasında ona sunacağını söyler. Yolun sonuna gelinir ve dahi silahını çıkartır. Bir silah sesi duyulur ve deli vurularak öldürülür. Deli sadece düşlemekle kalmıştır. Umduklarını bulamamıştır. Dahi ise aldatmış ve öldürmüştür. Burdan tekrar birinci dünyaya gidilir. delilerin ve dahilerin bir arada yaşadığı dünyaya dönülür. Herşey yine eski halini alır ve birinci ile ikinci dünya geçişleri mahşere kadar aralıksız sürer.

    Birde bu iki dünyanın ruhundan yansıyan, aydınlık görülen fakat karanlık, çok ama çok karanlık bir boşluk vardırki ; işte oda dünyanın sırrıdır. Bu sırrı herkes farklı yorumlar ama ben onu delilerin ve dahilerin dünyası olarak yorumladım
    4 ...
  12. beyhude başlıklara daha fazla entry girilmesi

    1.
  13. Saçma, anlamsız, sonuçsuz, insana kültürer ve entellektüel yönden olumlu hiç bir şey katmayacak türde içeriğe sahip başlıklara daha fazla bir entry girme talebi olmaktadır. Bu durum sözlükteki kitlesel ilerlemeyi daraltmaktadır.
    1 ...
  14. uzun boylu zayıf sarışın renkli gözlü kızlar

    1.
  15. Her zaman erkekler tarafından ilgi odağı olmuş kızlardır.
    4 ...
  16. boy kompleksli olmak

    1.
  17. Sürekli boyunu takıntı eden, yolda yürürken veya kalabalık ortamlarda çok kısa olduğunu veya yeterince uzun olamadığını düşünüp kederlenen, sözlükte boyla ilgili çeşitli başlıklar açıp kompleksini tatmin etme durumudur...
    0 ...
  18. çok zayıf olmak

    1.
  19. Akrabalar, komşular ve arkadaşlar tarafından aşıkmısın, hastalığınmı var, dertlimisin gibi sorulara maruz kalmanıza neden olan, bir zamanlar benimde yaşamış olduğum hoş ama zahmetli bir durumdur. Şayet getirileri götürülerinden fazladır. Kuş gibi bir vücut, hafif ve pasparlak bir kalp, açlık çekmekten doğan acziyet, merhamet, sefkat gibi odak duygular...
    1 ...
  20. arabadan inerken araba geliyomu diye bakmayan kıro

    ?.
  21. Cadde tarafına doğru arabadan inerken, kapıyı açmadan önce araba gelip gelmiyor mu diye kontrol etmeyen ve bunun sonucunda gelen arabanın kendi arabasının kapısına veya bizzat kendisine sürtmesine neden olan dikkatsiz denyodur.
    1 ...
  22. oral takılan bakireler

    1.
  23. cinselliği damağında yaşayan hatunlardır.
    1 ...
  24. dine yönelişin nevroz olarak değerlendirilmesi

    1.
  25. XIX ve XX.yüzyıl'da, psikoloji alanın'da Freud'cu düşünce hakimdi ve bu düşünceye göre Allah'a yönelmek bir tür nevroz olarak değerlendirilirdi. Ancak XXI.yüzyıldaki temel bulgular ve teknolojideki ilerlemeler, zihnin görüntülenmesi gibi tekniklerle Freud'cu düşünce temelden yıkılmış ve dine yönelme, dua etme, şükretme, ibadet etme gibi ruhsal aktivitelerin temel zihin sağlığı üzerindeki olumlu etkileri keşfedilmiştir.
    1 ...
  26. freud psikanaliz

    1.
  27. Sigmund Freud 6 Mayıs 1856'da Moravya'da doğdu ve 23 Eylül 1939'da Londra'da öldü. Yaşamının seksen yılını Viyana'da sürdüren Freud, bu kenti Naziler ele geçirdiğinde terk etti. Tıp eğitimini Viyana Üniversitesi'nde yaparak üniversitedeki görevinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra 1885'te Paris'e giderek Charcot'nun yanında eğitim gördü. Sonradan Bernheim ve Liébault ile de tanıştı ve onların histeri hastaları üzerinde sürdürdükleri hipnoz denemelerinden çok etkilendi. Fransa'da izlediklerinden sonra, insanın bilinçli dünyasından gizli ve çok güçlü bir sürecin varlığına kesinlikle inanmış olarak ülkesine döndü.
    Viyana'ya dönüşünde Freud, tecrübeli bir hekim olan Joseph Breuer ile birlikte çalışmaya başladı. Breuer, çoğu kadın olan hastaları üzerinde hipnozu ilginç bir şekilde kullanıyordu. Bu hastalar hipnoz altında sorunlarını baskısızca ve açıkça anlatabiliyor, hipnozdan uyandıklarında rahatlık duyuyorlardı. Duyguların boşalımına olanak veren bu yönteme "arınma" anlamına gelen katarsis denmişti. Sağladığı rahatlamanın yanı sıra bu yöntem, hastanın nevrotik belirtilerine neden olan duygusal çatışmaların da ortaya çıkmasını sağlıyordu. Her ne kadar hasta, içsel sorunları ile hastalık belirtileri arasında bir ilişki kuramıyorsa da onu hipnoz altında gözleyen hekim bu ilişkiyi açıkça görebiliyordu. Dolayısıyla, bu uygulamalar sayesinde insanın bilinçdışı dünyasındaki süreçlerin bilinçli davranışlara yaptığı önemli etki de giderek anlaşılmaya başlanmıştı. Freud ve Breuer 1893'te bu konuda yayımladıkları ortak bir yazıda Psikodinamik kavramının temelini atmış oldular. Ne var ki, Breuer histerinin oluşumunda cinsel etmenlere Freud'un verdiği önemi kabul edemediği için iki hekim bir süre sonra ayrıldılar. Çalışmalarını yalnız olarak sürdüren Freud, giderek hipnozu kullanmaktan vazgeçti ve hastalarını uyanık durumda, düşünce düzeni ve toplum değerlerini gözetmeksizin özgürce konuşmaya teşvik etti. Bu yöntemle hastalar içsel engellerini yenebiliyor, unutulmuş anılarına inebiliyor ve sorunlarını açıkça tartışabiliyorlardı. Bu yeni yönteme serbest çağrışım, hastaların içsel dünyalarına inerek kendilerini daha iyi tanımalarına ve dolayısıyla daha sağlıklı bir uyum düzeyine erişebilmelerini sağlayan tedavi yöntemine de "PSiKANALiZ" adı verildi.
    2 ...
  28. ego yanılsaması

    ?.
  29. Bulunduğu ortamda, çalıştığı meslekte, katıldığı partide, seminerlerde, tartışma ortamlarında sürekli kendisini ön planda tutan, mekanın en güzeli, en cool'u, en beceriklisi, en olmazsa olmaz adamı olduğuna inanmış, ama aslında öyle olmayan, hakikatte diğerlerinden hiç bir farklı olmayan ve bunu bir şekilde anlamasıyla büyük hayal kırıklığı yaşayan, hayata küsen, kompleks yapan, yemeden içmeden kesilen tiplerin yaşadığı açmazdır.
    0 ...
  30. yapamadan ölmekten korkulan şeyler

    ?.
  31. -Büyük ve tutku dolu aşkı yaşayamadan, sevdiğim kişiye onu sevdiğimi söyleyemeden ölmekten korkarım.
    -Üzdüğüm insanların gönlünü alamadan ölmekten korkarım.
    -Yakınlarımın ve ailemin beni takdir edecekleri, gurur duyacakları kutsal bir iş yapamadan ölmekten korkarım.
    -Öldükten sonra, ''çok kötü bir adamdı iyiki öldüde kurtulduk'' denmesine neden olacak kadar, kötü yaşayarak ölmekten korkarım.
    -Borçlu ölmekten korkarım.
    -Mutluluğu elde edemeyip, kederli gözlerle ölmekten korkarım. Ölmeden önce mutlu sona erişmek isterim.
    -Ot gelip saman gitmiş bir şekilde ölmekten korkarım.
    -Bu saydıklarımı yapamadan gelen ölüm, vakitsiz ölümdür. Bütün insanlar vakitsiz ölmekten korkar ve herkesin vakitsiz ölüm anlayışı birbirinden farklıdır.
    1 ...
  32. sahilde eşek kadar adamı gezdiren vahşi köpek

    1.
  33. köpek adamı sahilde koşturur. Sahibine yan bakana havlar filan... Ortama korku salınır. Köpek, en sonunda dayanamaz, sahibine bir tasma geçirir, eve doğru yürümeye başlarlar. Yolda köpekle kimi köpekler konuşur. ne tatlı sahibin var derler!
    0 ...
  34. insan alışkanlıklarının çocuğudur

    1.
  35. Sahip olduğumuz, meleke haline getirdiğimiz her davranışımız aslında bizim babamız. Bir işi yapmaya başlarsın, bu iş zor bir iş olabilir, hatta insanı kahreden, acıtan, yakan bir iş bile olabilir. ilk üç hafta hep isyan edersin, yapmak istermiyim ama mecburiyetten dersin, en uygun fırsatta kurtulacağım dersin! Sonra aradan çok uzun zamanlar geçer. O üç haftanın üstüne bir üç hafta daha... fakat vazgeçememeye başlarsın artık. Çünkü o, çünkü o senin baban olmuştur, efendin olmuştur, kopamazsın, elinden alırlarsa feryadı basarsın. Hayatımız bunlar gibi, bir ton alıskanlık zincirleriyle doludur. en basit eylemden, en sıradan düşüncesine kadar her şey, evet, aslında herşey bir alışkanlık ve döngü içerisinde. Bir girdaba tabiyiz ve biz diretmedikçe asla, olan alışkanlıklarımız dışında bir şey değiliz. O halde iyi alışkanlıklar kazanmaya çalışmalıyız. Alışkanlıklar karaktere, karakter kadere dönüşür. insan alışkanlıklarının çocuğudur.
    2 ...
  36. evli kadınları ayartan yakışıklı genç

    1.
  37. puşt oğlu puşttur. Zamparanın tekidir.
    5 ...
  38. 3300 dan sürekli gelen mesajlar

    ?.
  39. Şu sıralar fazla kullanılmayan bir servis sanırım. Bir zamanlar üye olmuştum. Moderatorleri nickime sürekli robot mesaj yolluyor. Konuyla bağlantılı cevap yazıyorum. Bu seferde bu dallama cevap olarak ne yazabilirki türünde, mantık yürütmeye bağlı bir ikinci mesaj geliyor ve siz sonunda, çelişkiler her mesajdan sonra konuyla bağlantısını kaybettikçe, bu servis tarafından keklendiğinizi, aşikar bir şekilde enayi yerine konduğunuzu anlamaya başlıyorsunuz.
    0 ...
  40. mr brook

    ?.
  41. Boş zamanlarında; adam öldüren, Hayali arkadaşıyla nöron kaşındıran diyaloglar kuran, partiye katılan, mezarlık satın alan, yemek yiyen, uyuyan, karısını düzen, güzel kızının pisliklerini temizleyen, evlenmeden hamile kalmasına göz yumacak kadar modern davranan, bulmaca çözen, kurnazlıklarıyla herkesi deviren başarılı ve saygın bir iş adamıdır kendileri...
    0 ...
  42. yiyeceklerin genetiği ile oynanması

    ?.
  43. Dünyadaki açlık sorununu gidermeye yönelik bir çalışmaymış, aynı zamanda besinlere antibiyotikte katılıyormuş. Bu durum obezite, alıklık, kanser, kalp damar rahatsızlıkları gibi hastalıklara neden olabilirmiş. Yandık...!

    Doğal beslenmek istiyoruz...
    0 ...
  44. erkeği farklı ve şık gösteren sade kıyafetler

    1.
  45. Klasik, ne çok dar ne çok bol, ne çok açık ne çok koyu bir levis pantolon. Alta harley bot veya daha tarz, şık bir ayakkabı olabilir. Üste pahalı ama çok sade tsirt veya sweet-, mevsim kışsa onunda üstüne şık, gösterişli, marka kokan, ince bir mont. Para kokan şık saat, mevsim yazsa karizmayı ortaya koyacak bir güneş gözlüğü. Uzun boy, geniş omuzlar, üçgen vücut.
    0 ...
  46. toz pembe yaşamak koz bende biçimi takılmak

    ?.
  47. Herşeyin güllük gülüstanlık olduğu zamanlarda hissedilir. insan oğlu adını ne koyar bilinmez. Ama sürekliliği kesinlikle yoktur, herkes bir gün düşer, en medeni saltanatlar yıkılır, tarih ibretlerle doludur. Özenilmemesi doğru olur.
    0 ...
  48. sigarayı bırakma konusunda radikal çözüm önerileri

    1.
  49. Nikotin sakızı veya nikotin bandı güçlü bir kararlılıkla birleşirse etkili olması kaçınılmaz olabilir.
    0 ...
  50. bir amaç için dünyada olduğunu düşünen insan

    1.
  51. Varlıklarının kutsal olduğunu düşünen insanlardır.
    0 ...
  52. iyi yazar olabilmek için karamsar olmak gerekir

    1.
  53. Öyledir... Sürekli pozitif kalan yazar hayatın kötülüklerini görmez, göremez ve eserleri okuyucuyu sıkar.
    0 ...
  54. © 2025 uludağ sözlük