sözlük yazarlarının en önemli ortak paydalarından biri de bu sanırım. 'acayip komik' yazılar karşısında verilen istemdışı ilk tepki* bu oluyor genelde; ekrana püskürtmek. öyle ki, monitörü temizlemesi için entry sahibini çağıranlar bile var. biraz detaya inildiğinde ise şunu görüyoruz; genelde çay ya da kahve oluyor bu, bir kez olsun ayran ya da kuşburnu püskürtene rastlayamıyorsunuz.
"koltuktan düşen" versiyonu da olan bu 'püskürtme timi'nin nasıl ciddi bir kalabalığı oluşturduğunu merak edenlere (özellikle de ekşi sözlükteki) yaran entryler başlığını incelemelerini tavsiye edip, ata sporumuzun güreş olduğunu bir kez daha bildirdikten sonra bitiririm bu entryi.
kendilerini milliyetçi/muhafazakar diye tanımlayan, öyle tanımlamasa bile hayata o pencereden bakan bir kesimin; genelde ülkenin insan hakları, demokrasi, temel hak ve özgürlükler gibi netameli konularında fikir beyan eden, bu alanda mücadele veren, dolayısıyla kimi zaman mitinglerde kendisini güzelce coplayabilsin diye vergileriyle maaşını ödediği polisle karşı karşıya gelen insanlara karşı dillendirmekten usanmadığı, artık her duyduğumda matkap zırıltısı gibi beynimi sikerten bin yıllık söylemi.
biliyorum zor olacak ama bu akıllı bıdıkların anlaması gereken bir şey var: küçük bir kesim dışında kalan herkes ürettiği değer, döktüğü alın teriyle götürüyor evine "bu ülkenin ekmeği"ni. ülkenin durduk yere kimseye bir şey verdiği yok. o yüzden bırakın artık bu üç dirhem olsun fikir kırıntısı taşımayan söylemleri. söylecekseniz de doğru adrese gidin; devletin tepesindekilere filan mesela.
aslını inkar eden, örf, adet, gelenek nedir bilmeyen şuursuz bir balık olup, çin malı yahut üretim fazlası olabileceği konusunda da şüphe uyandıran esrarengiz bir tür.
star tv'nin iki reklamdan birinde "imar bankası, yıllardır dolara marka en yüksek faiz" diye diye olmayan dolarlarımdan beni iyice soğuttuğu zamanlarda, özal gençliği dizginlerinden boşalmış halde son sürat bilmediği bi tarafa doğru gidiyordu. hayatın işbilir taraflarına doğru büyüyen bu nesil, doğru bildiğimiz, inandığımız değerleri birer birer sikertip sümüklü mendillerinin arasına sıkıştırmak suretiyle arabalarının camlarından dışarı fırlatıyordu. zaman başka zamandı artık. hadi söylemeden geçmeyelim; berlin duvarı yıkılmış, sosyalizm çözülmüştü. hasılı, değişmek gerekiyordu. zamanında altını çizdiklerinin üstünü çizmekte bi an olsun tereddüt etmeyen, vaktiyle alanlarda çav bella'yı sektirmeden söyleyen kimileri, yelkeni rüzgarın estiği yöne çevirmiş, sikindirik bir araba, kıytırık statüler uğruna değerlerine yüz çevirip kapitalizmin bok çukuruna herkesten önce atlar olmuştu. hala düştükleri çukurda debeleniyorlar.
nicki aldatmasın, soktuğumun omurgasızlarına inat hala dimdik duran bir "partizan"dır bu adam.
aşk deyince, "göte bak hacı..."
evrim teorsi deyince, "maymun muyuz mına koyim..."
din deyince, "7.4 yetmedi mi..."
seks deyince, "geçen bi rus karıy..."
dosluk deyince, "naber lan yarra.."
'yok artık ali sami' pankartının kapalı tribünde dalgalanacağı günleri tanımlayan bir... yok be dilim varmıyor. çarşı ulen bu, duysa şu başlığı, ayarın kralını verir.
- nevzat ne kestiniz bu yıl?
- biliyosun ateist bizim aile, balık kestik, pullarını da ptt ye bağışladık.
- selim sen ne kestin lan?
- nevzat abinin kızı...
- selim?
- efendim abi? neyse ben gaçayım....
- oo kıymetlimsss...
- nevzat bişey yapsana, yüzüğümüzü çaldı
- olm sikerim bak, getir lan o yüzüğü
- biss onu çok seviyorusss, o bisim kıymetlimiss...
- ya gidiyo nevzaat bişey yapsana ya..
- necla frodo muyum ben mına koyim , vermiyo işte. tipe bak hele şunun, tü allah belanı...
* evvela buna benzer bi anket başlık açıp, altına girilen ilk enrtyi gördükten sonra yazılanı silip başlığı başına giydirmek.
* haklı ya da haksız, illa ki moderasyona iki çift çemkirmek.
* eşcinsel - türban - ateist - üçgeninde, odaklardan birinin girdabında bir entry döşemek.
* ve tabii... ayar vermek. hele de bkz lı.. tadından yenmiyor esteban.
falan filan... uzatmak istemem, zaten anket, nesini uaztıcam allasen.
bir ucunda seviyor, diğerinde sevmiyor yazılı iki uç arasında salınmaktan bitap düşmüş bir sarkaç...
salınan sarkacın bir merkezde sabitlenmiş halde hareket ettiğini ve durduğunda, o merkezin hizasında kalacağını, kalınan yerde ise sap yazdığını söylemeye dilim varmıyor.