izlediğim çoğu dizi de dizimag yerine tercih ettiğim site. çevirileri güzel, flat formatında olan dizileri, sinemaskop formatında yüklemeye çalışıp gözümüzü yormazlar. kaç piksel de izlemek istiyorsanız ayarı verebilirsiniz. şimdiye kadar hakkında hiç entry girilmemesine şaşırdığım site.
bugün fazlasıyla yapmak istediğim fakat yapmadığım eylem.
havanın güzelliğinden ve çarşının havasını soluma ihtiyacımdan dolayı, kurtuluş' tan, beşiktaş' a yola çıktım. maçka demokrasi parkı' nda bulunan ve bana iki kere saldırmış yavşak karga sülalesiyle yıldızımız pek barışık olmadığı için pek adetim değildir parktan yürümek. kulaklığım da çalan müziğin belli bir zaman aralığında beni hayallere daldırmasından ötürü yavşak karga sülalesinden ne kadar tırstığımı unutup parka girdim.
bir yandan kendi kendimi kargalardan korkmadığıma inandırmaya çalışırken, diğer yandan yavrusunu sevmeye çalıştığım için saldıran ana ve baba karganın beni tekrar tanımamasını umarak yürüyorum.
normal şartlar altında o minnacık ve artist yavru kedilerin bir üst parkta takıldıklarını biliyorum ve bu yüzden maçka demokrasi parkı' nın efsane dokuz katlı havuzunun dibinde iki minik kediyi görünce, ''ne mal kediler la yukarda yemek var yuva var bunlar köpeklerin arasında takılıyorlar.'' diye düşünmekten kendimi alamadım. yoluma devam etmeye karar verdiğim sırada kedinin bana o masum ve yardıma muhtaç bakışını gördüğümde en azından iki başını okşamak için yanına doğru yürümeye başladım.
o sıra da havuzun hemen köşesinde oturan iki liseli ergen kezban kedilere ''ay çok tatlıııııısııııınız siiiiiiiaz'' diyerek yaklaşmaya başladılar. onlar öyle atlayınca benim de gidesim gelmedi ve kafam da kendimce bir zaman kısıtlaması koydum. eğer kedileri ben içimden ona kadar sayana kadar bırakmazlarsa gidecektim.
kezbanlardan vicdan sahibi olan kediyi iyice mıncıklayarak arkadaşına verdi. vicdansız kezban üstünün başının kirleneceğini düşünerek eline almayı reddetti ve kediyi yere bıraktırdı. tam kediye doğru yürümeye başladığım sırada beni sinirden köpürten olay meydana geldi.
vicdansız kezban ayağında ki çakma ve kokmuş ayakkabılarıyla minik kedilerin kafasını sevmeye başladı. kedilerin kafasında ayağını gezdiriyor, sanki ayağının altına sakız yapışmışcasına ateş çıkartırcasına kedilerin kafasına sürttürüyordu. o an yanına gidip kafa atsam mı, atmasam mı? diye düşünürken kezbanlar kedileri rahat bıraktı ve o bölgeden yürüyerek uzaklaşmaya başladılar.
kafa atmak biraz ağır olabilir evet fakat yanına gidip en azından bir ''aynısını senin anana bacına yapsalar hoşuna gider mi?'' demek isterdim.
hayatta duyulabilecek en itici cümlelerden biridir.
genel anlam da kezbanuslar kurarlar böyle cümleler. fotoğraf çekilip yaşına başına bakmadan ''ayyyy beraber saçmalıyoruz. '' diyen bıyıklı tayfa yapar bunu. bunu söyleyerek eski sevgiliye şirin gözükmeye çalışırlar. yanlarından koşarak uzaklaşılmalıdır.