taşlıca ilköğretim okulu kars'ın susuz ilçesine bağlı bir köy okulu. okulda 5 yıldır görev yapan öğretmen arkadaşım aracılığıyla bir süredir ben ve çevremdeki insanlar yardımda bulunmaya çalışıyoruz. yardımlarımız daha çok kıyafet ve ayakkabı yönünde. ancak okulun asıl ihtiyacı kırtasiye malzemeleri. bu ihtiyacın giderilmesi için bu yönteme başvurmaya karar verdik.
köyde yaşayıp bana mektup yazan bir öğrencinin gözünden köy; hala eşeklerle suyun taşındığı, geçimin tarımla yapıldığı, kışın kar yağdığında hayatın da durduğu bir yer ve bu insanlar çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumdalar.
çocukların hepsi aynı sınıfta ders görüyor. sosyal çevrelerindeki tüm zorluklara rağmen eğitimlerine devam etmek en büyük hayalleri. bir istekleri olup olmadığını sorduğumuzda ilk sırayı defter ve kitap alıyor. hayatı bizden bir adım geriden takip eden bu insanların isteklerini görmezden gelmemek ve onların bu eksikliklerini bir nebze olsun giderebilmek için sizi bu kampanyaya katılmaya davet ediyoruz.
yardımcı olmayı düşünen yazar arkadaşlarım bana özel mesaj ile ulaşırlarsa konu ile ilgili ayrıntılı bilgi verebilirim.
her yeni acı ve üzüntünün ardından yıkılan, yakılan kalbi yeniden yaşatmaya çalışma durumudur.
öldürmeyen her acı beni diriltir sözü çıkış noktası alındığında, her yeni acıyla daha da güçlenme felsefesi gelişir farkında olmadan. insan her şeye karşı bir bağışıklık kazanıverir. zamanında kişiyi kahreden acı, keder; can yakmamaya başlar. verilen zarardan sonra umudun kesildiği kalp, her güne aslında daha güçlü başlar.
gerçekleşmesi zaman alsa da, kişi giderek taşlaşsa da bu aşamayı geçmek zorundadır.
yoksa damgalanır. günden güne erir gider.
evet kalbim.. taşlaşma zamanıdır. yoksa seni de kaybedeceğim..
başbakan erdoğan ın; "işgalci Türk askeri Kıbrıs'tan ne zaman çekilecek?" diye soran Avrupa Parlamentosu üyesi Rum milletvekili Matsakis'e cevap verirken şahsın alaycı bir şekilde başını sallaması sonucu kurduğu cümledir.
şimdi düşünüyorum da acaba hangi laftır bu laf? aklıma sadece bir laf geliyor sallamakla alakalı: ne kadar sallarsan salla, son damla hep düşer dona. tabi bu da olamayacağına göre bir açıklama bekliyoruz sayın başbakanımızdan.
ellerinden değil, ayaklarından öpüyorum
Sebebim, ustam, koca babam
Sana yaziyorum ey gidi ihtiyar
Ellerinden degil ayaklarindan öpüyorum
Köylüydün belki ama onurlu mamur
Bilirdin bir çok seyi bir çok bilenden
Sicaklar altinda orak sallayan
Günesten kavrulan teni bilirdin
Kendini bilirdin kendini
Onalti yasindaydim
Bir gün türkiye taniyacak diyordum beni
Rençberiydim vahsi ve çilgin safliklarin
Gülerdim benden ileri ve geri olanlara
Dengesiydim her ikisinin
Çocuksu, saf, masum gülerdim
Birazda erkekçe
Onalti yasindaydim
Kirildim belki defalarca bil ki egilmedim
Utanmadim ruhuma çizilen resmin yirtilisindan
Bir gül daliydim koparilan
Çelik bir kol
Her firsatta kasirgalasan yellerinde
Yerlerinde yeller eser diyebilecek kadar büyümüstüm
Kirildim belki defalarca bil ki egilmedim.
Bu ezan hangi selaya çikar baba
Nefesim aciyor.
Sözlerim gözde kaldi artik
Kaslarim sual.
Duymasin güzellerin gülü can birazdan gidecegimi
Birikmesin gözlerinde intihar yüklü bulutlar
Ben de yolculuk telasi var.
Bu ezan hangi selaya çikar baba.
Vurgun yedim baba vurgun
Oltu tasi tesbihim , tütün tabakam ve siyah çakmagim sahit
Bir de yüregime çizdigin resmin vardi yanimda
Üç damla kan düstü geceye
Üç damla baldiran zehri
Vurgun yedim baba vurgun
Ben böyle düsünmüyordum ölmeyi baba
Altindan azgin sularin geçtigi demir köprüde olacaktim
Rakipte olacakti
Ikimizin elinde iki 14lü ve gece
Birbirimize sikarak kosacaktik birbirimize
Yildizlar yagacakti üzerime
Beni sabaha götüren.
Ben böyle düsünmüyordum ölmeyi baba.
Bir gece düsüme giren ihtiyar adam
"murad olsun söyleyim ogul" dedi
Zafer nerde gizlidir dedim
Ömrüne ömür can güzelin yüreginde
Peki günes nerede saklanir dedim
"yavuzun atinin ak yelesindeki sirdir ogul" dedi
Bir gece düsüme giren ihtiyar adam.
Burda insanlarin yalniz agzi var
Siyah beyaz bir fotografin içindeyim muzdarip
Düsüncelerim kursuna dizildi sabaha karsi
Esselatu hayrun minen nevm derken ezanlar
Açildi sonsuza giden yol
Burda insanlarin yalniz agzi var.
Ne açti yüregini güzellerin gülü can
Ne de beyaz atin yelesindeki sira erdim
Ve buyur eyledi ötelerden o ihtiyar adam
Hos geldin oglum osman hos geldin
Ne açti yüregini güzellerin gülü can
Ne de beyaz atin yelesindeki sira erdim.
belirli belirsiz nedenlerle içe düşen sıkıntıyla uyuma ya da uyuyamama durumudur.
bu sana aylar önce yazlmış ama bir türlü cesaretlenip de gönderilememiş bir mesajdır:
sen belki farkında değilsin bunun ama tüm içtenliğimle söylüyürum ki sen bir insanın başına gelebilecek en mükemmel varlıksın. yargılamadan, küçük görmeden, sorgulamadan o küçük ve temiz dünyanda yer verdiğin insanlardan biriyim bende yalnızca. diğerlerinden biraz daha farklı olduğum doğru biliyorum bunu.* paylaştığın her şey için binlerce kez teşekkürler. istemeden de olsa seni kırdığım ve üzdüğüm her gün, her saat, her an için binlerce kez de özür diliyorum senden..gözünden akan her damla yaş benim boğazımda düğümleniyor sanki. ağladığını düşündüğüm veya hissettiğim zamanlarda içimi korkunç bir acı sarıyor. veya herhangi bir nedenle aklıma geldiğinde göğsüme bir ağırlık çöküyor. o ağırlık öyle bir yer ediyor ki çaresiz bedenimde, günlerce ard arda uyuyamamak daha beter acıtıyor. bu ve buna benzer zamanlarda aklımdan tek bir şey geçiyor: "keşke" diyorum, "zamanı geri alabilseydim!"
canım; yaşadığın ve yaşattığım tüm olumsuzluklara, kötü anlara, gözyaşlarına inat hep böyle dimdik ayakta kalmanı ve aynı güçlü ve gururlu bakışlarla karşımda bir kahraman gibi dikilmeni dilerim allahtan. ve ne kadar iyi dilek varsa dilenebilecek senin için diliyorum. iyi ki o tertemiz dünyanda bana kocaman bir yer verdin ve iyi ki daha nice insanlara arkadaşlık, kardeşlik, dostluk nasıl olurmuş diye göstermek için varsın, var olacaksın..
iyi ki doğdun canım dostum, cansuyum.. iyi ki varsın, ve iyi ki şu an gözümden akan yaşlarımı görmüyorsun...