team starkid elemanlarının birkaç gün önce internette yayınladıkları yeni müzikal parodileridir. kostüm ve müzik açısından şu ana kadarki en iyi müzikalleri denebilir. en çok yaran isim superman rolündeki performansıyla brian holden olmuştur. kesinlikle izlenmesi gerekir.
"bir insanın albümünde tek kötü şarkı da mı olmaz?" dedirten, arada bir sevimli ingiliz aksanıyla rap yapışı çok hoş olan insan.
(bkz: u.n.i)
(bkz: lego house)
(bkz: the a team)
(bkz: grade 8)
university of michigan öğrencilerinin, tiyatro topluluğu team starkid tarafından düzenlenen bir harry potter parodisidir. başta sadece aileleri ve arkadaşlarına izletmek için çektikleri videoları youtube'a koyunca potter hayranları tarafından büyük ilgi görmüş ve a very potter sequel adında daha kaliteli olan devamı yapılmıştır. oyun act 1 (14 part) ve act 2 (9 part) olmak üzere 23 parttan oluşur ve kullanılan tüm müzikler orjinal olup şu aralar glee'de blaine rolünde oynayan darren criss ve a.j holmes tarafından yazılıp bestelenmiştir. tüm harry potter hayranlarına tavsiye edilir, türkçe altyazılı versiyonları youtube'a yüklenmiştir:
Kitaba göre çok da iyi olmamış film, ikiye bölünmesine rağmen o kadar çok şey atlanmış ki çıldırmamak elde değil!
--spoiler--
Öncelikle hakkını veriyorum, Snape'le ilgili bölümlerde kendimi tutamadım ağladım. Alan Rickman'ın oyunculuğu mükemmeldi, her şey hayal ettiğim gibiydi o kısımlarda. Ama kitaptaki son filmdekinden çok çok çok daha iyiydi! Harry'nin her şeyin sebebini, snape ve mürver asayla ilgili gerçeği anlatırken Voldemort'un cevapları, Harry'nin Voldemort'a Riddle hatta abartıp Tom diyişi ("you dare?"), düellonun herkesin önünde olması kesinlikle destansıydı! Ve Neville'ın bölümü de çok sönük kaldı, aksiyon katalım diye türlü saçmalıklara gitmiş Yates Harry'yle Voldemort'un o uçurumdan atlaması falan gibi gereksiz şeyler vardı. Ron&Hermione öpüşmesi hayal kırıklığı, çok daha iyi bir şey bekliyordum.
Oyunculara gelince en en iyisi tabi ki Alan Rickman'dı! Daniel'ın da performansı şahaneydi ikisi alıp götürdüler beni. Emma da fena değildi, Rupert geçen filme göre biraz sönüktü. Helena'nın Hermione yorumu çok hoştu keşke biraz daha uzun sürseydi o sahneler.
Filmin ilk yarısı çok aceleye gelmiş gibiydi pek havaya giremeden bitti açıkçası ama ikinci yarısı gerçekten iyiydi. Çok büyük umutlarla gitmiştim birazcık hayal kırıklığına uğradım ama Melez Prens faciasından sonra buna da şükür diyorum. Prens'in hikayesi, King's Cross ve Yeniden Ormanda bölümleri kitabın da filmin de en iyi bölümleriydi.
Kitabı okuyan fanlar için kızılacak çok şey vardı. Fred'in ölümünü doğru düzgün göremedik, Lupin'in oğlunu göremedik, Snape'in anılarında küçük Lily'nin gözleri kahverengiydi! Hadi onu da sineye çektik. Ginny yine çok maldı, ona da bi şey demiyorum. içimde Yates'e son kez küfretmenin burukluğuyla yorumumu bitiriyorum, so long Harry!
Edit: He bi de mürver asayı elle kırmak neydi allasen? Çok güldüm Yates'e yine sevgilerimi gönderdim kucak dolusu...
--spoiler--
ilk dinlediğimde sıradan gibi gelse de nedendir bilinmez sonradan pek saran, dile takılan bir şarkıymış. pek de sevmem bu kadını ama takdir etmek lazım, güzel olmuş.
within temptation'ın bu mart ayında çıkaracağı bir çizgi romanı konu alan konsept albümünün adıdır. tracklist'i şu şekildir:
1."Why Not Me"
2."Shot In The Dark"
3."In The Middle Of The Night"
4."Faster"
5."Fire And Ice"
6."Iron"
7."Where Is The Edge"
8."Sinéad"
9."Lost"
10."Murder"
11."A Demon's Fate"
12."Stairway To The Skies"
alışılmış within temptation tarzında hiçbir şarkı yok gibi. ancak son albümdeki gibi de boş bir şey yapmamışlar farklı olmuş sanki bu sefer. merakla bekliyoruz.
--spoiler--
hadi her şeyi(!) geçtim bari o umbridge'in odasının kapısından deli-göz'ün gözünü alsaydı harry. sanki kaç saniye sürerdi onu alıp bi yere gömmesi. çok içimde kaldı be, deli-göz reyise çok ayıp oldu.
--spoiler--
christina aguilera'nın yeni filmi burlesque'in soundtrack'inin müthiş, harika, olağanüstü balladı.* kimse bu zevkten mahrum kalmamalı, özenle dinlenmeli, dinletilmeli:
cemile'nin imkanı olsa da baştaki bir bölümde sevgilin caroline'den gelen mektubu mu derkenki yüz ifadesi ve ses tonuyla konuşabilse korkup kaçardı belki.
--spoiler--
altıncı sezonun dördüncü bölümünde olayları bobby'nin açısından görmek, house'da olayları cuddy'nin açısından gördüğümüz bölümü hatırlattı bana. onu da çok sevmiştim. onca sezondur tek bir bölümün "thanks bobby" cümlesi olmadan geçmediğini düşünürsek gerekliydi böyle bir şey zaten, tam da yerinde oldu. bölümün sakinliğini de gelecek hafta dean'in vampire dönüşmesiyle aksiyonun dibine vuracak olmamıza bağlıyorum.*
--spoiler--
"caz buluğz ne ya hololo hululu zenci amcalar gitar cırtlatıyor" deyip bu tarzların bizim müziğimiz olmadığını bize hitap etmediğini anlatmaya çalışırken, kendisinin batının böğründen kopup gelen rap müzik yapmasıyıla,
"müzisyen müzisyene laf etmesin herkes efendi olsun orhan baba bu güne kadar kime bir şey demiş" gibisinden salık verirken fazıl say'a gereksiz ve kesinlikle müzisyenlikle alakası olmayan bir bakış açısıyla saydırmasıyla,
daha dün "cennet cehennem masal" bilmemne diyip ona buna küfrederken şimdi namazdan oruçtan söz edip kendi ve eşi çok müthiş müslümanlarmış gibi fetva vermesiyle,
bir başkasının müslümanlık hakkında kendisinin ve eşinin budizm hakkında konuştuğu gibi ("yoga ne, budizm mi ayy çok saçmaa oturuyolar falan") konuştuğunu duysa tepki vereceğinden emin olmama rağmen bu yorumları kendi dininden başkasına inanan insanlar için kullanması ve bununla da yetinmeyip kendi deyimiyle "şebeklik" yaparak "rahatladığını ispatlasın para vericem eeaa" gibi şeyler söylemesiyle,
ne kadar dengesiz, kendiyle aynı saniye içinde çelişebilen biri olduğunu kanıtlamış ve eminim birçok hayranının gözünden düşmüştür.
hala kendisine "alim" deniliyorsa evet, türkiye'de beyni olan insan kalmamıştır.
yumuşak sesli, çok hoş şarkıları olan gencecik fransız bir hanım kızımızdır. je ne sais pas isimli şarkısı ve klibi çok güzeldir. ayrıca une peu d'espoir da dinlemeye değerdir. myspace sayfasında diğer şarkılarını da dinleyebilirsiniz.** http://www.myspace.com/joycejonathan