Gördüm, bi' sevindim anam babam.
Selam eder,gözlerinden öperim.
kendisini kaç sene öncesinden tanırım hatırlayamadım ama. oldu epey. o değil de okul bitti mi gözüm?
av mevsiminin açılmasıyla ya nasip diyerek avlanmaya çıkan erkektir efendim tanımsa eğer buyrun size tanım.
şimdi efendim bu yiğit delikanlı sırtına terkini atmış önüne gelen derya kuzularına olta atar. ancak genelde evet genelde diyorum bakın erkek doğası gereği gözü hep daha büyük balıklardadır. aç gözlülükten değil ayol ta avcı toplayıcı yaşam biçimine falan gidince ordan geliyor ya avcılık sırf bu sebeple *. bu yüzden tuttuğu küçük balıkları bir eline alıp evirip çevirip bakıp geri tekrar denize atar. eğer bu kadar aç gözlülük yaparsa av mevsimi biter diğer mevsime kadar ancak oltasıyla birlikte uyumak zorunda kalır haberi yok işte. burda avcı toplayıcı toplumla bir alaka yok ancak işte nasip kısmet.
herkes anlamaz onun şarkılarını. öyle güzel söyler ki körfezin kokusu gelir burna. ama sizin zannettiğiniz gibi kötü bir koku değildir o izmirliler bilir. neyse güzel söyler e harflerini, güzel söyler izmir`i.
bir bahar onun şarkılarıyla kordonda sarhoş olmadan geçerse dünyanın sonu gelmiştir bu bünyeye göre haberiniz ola!
bir de asansör`e giderken onun adına zimmetli sokakta bir evi vardı cumbalı ne de güzel bir evdi. bir keresinden elim babamın parmağını kavramış o evin önünden geçerken mırıldanmıştı şarkısını babam bana, cumbayı gösterip de bak bu çiçeklerin adı menekşe demişti. hala duruyor mu evi orda ki çok olmuş yolum düşmeyeli.
türler arasında evrimle ilişkileri, bağları gösteren şematik çizimlerdir.
bir de odtü biyogen`in başlattığı bir topluluktur. evrim ve evrim kuramı hakkında enfes bilgiler paylaşan bir sayfası da vardır facebook sınırları içerisinde. sayfası için; https://www.facebook.com/treeofevolution
bilimle uğraşan yazarların bir kez olsun ziyaret ederse pek mutlu olacakları garantisini veririm.
hayatın en zor evrelerinden biridir.hem vallahi hem billahi, bak ayağımda yerde kaldırmadım.
başlamak bitirmenin yarısıdır diyen insanların ve sen iradene sahip olamıyor musun diyen insanların gazına gelinerek bu karar alınabilir. aslında biraz da sağlık koşulları akla gelir bu kararın kesinleşmesinde.
evet karar alınır ve sigara paketi göz önünde tutulmayarak bırakma eylemine girişilir. ancak sanıldığı kadar kolay değildir. ilk başta cok nadir durumlarda içileceğine söz verilir. ama sonra bir bakmışsınız ki bu durumlar yaratılmak için bahaneler aranmaya başlanmış. yok dersiniz bu böyle olmayacak hiç içmeyeceğim dersiniz bu da sinir kat sayılarınızı arttırır. kavga etmek için bu sefer bahaneler ararsınız. bunalırsınız afakanlar basar. asfalyalarınız atar. aksi, lanet biri olup çıkarsınız.
şimdi sen burda olayı değil durumu anlattın diyen olursa da... ne dedim biraz önce asfalyaları atar dedim! fena olur dedi! şey, evet tamam sakinim sözlük korkma benden haydi öptüm. kal sağlıcakla.
ingiliz bilim insanı.
oldukça dindar bir aileden gelmiş lakin üzerindeki babasının baskısı sonucu din eğitimi almayı reddetmiş bir çocuk vakti zamanında.
genç yaşlarına doğru bir geziye çıkar ve işte her şey orda başlar.
insan dahil tüm canlı türlerinin doğal seçilim yoluyla bir ya da birkaç ortak atadan evrimleşdiğini öne sürmüş ve o günün şartlarına göre bu teoriyi destekleyen pek çok kanıt sunmuştur. ki günümüzde de ortaya attığı teori çürütülememiştir.
yalnız sevgili charles şu sıralar bir rüyama gelsen pek iyi olacak. sen gelemiyorsan richard`ı (u: richard dawkins) göndersen? yeminle soracak çok sorum birikti cancağızım. son yaptığım evrim sınavından hepsi düşük not aldı çocukların. hala maymundan mı geldik biz böhüü diye çemkiriyorlar. bir de üniversite okuyacak yaşa gelmişler sözde. benim rüyama gelemiyorsanız eğer onlarınkilere gidin de biraz öğrensinler çocukcağızlar. vallahi ben anlata anlata dilimde tüy bitti. belki sen gidersen ak sakallı klasmanından bikaç bir şey öğrenirler.
şimdi sözlük çok düşündüm bu anket başlığa bir şeyler yazsam mı diye? hatta günlerdir kafamda bu soru. öyle gittim geldim. gittim geldim. sonunda tutamadım kendimi.
tanım: 1990lü yılların sonlarında zirveye tırmanmış bir sorunun cevabı bu. hayat standartlarının en uygunsuz olduğu alanda elzem ihtiyaçları soran cinsten.
sözlüğe de yazınca anket oluyor ya laf aramızda ben sözlüklerde anketleri sevmem.
ta ki az önce survivor u izleyene dek. düşündüm. çok düşündüm ve cevap veriyorum sözlük.
- pascal nouma
- derya büyükuncu
- (bu maddeyi hala düşünüyorum lakin bulamadım)
başka şeye ihtiyaç duyamadım ben sözlük.
anacım o pascal ne öyle! o deryanın kaslar falan oy!
ıssız adaya düşsem yanıma pascal ile derya`yı gönderin bana yeter sözlük.
bir başka ankette bir başka sözlük formatını ihlal edene dek iyi bak kendine.
büyük patlama...
evrenin 13.7 milyar yıl önce kozmik bir öz halinde iken kendi kütleçekimin etkisinde şekillenmesi ve yoğunlaşmasıyla birlikte ısınarak patlaması.
bu patlama sonucu evrenin oluştuğu ve yaşamaya uygun hale geldiğini söyleyen bir kozmik bir patlamaya verilen isim. sonrasında da yeryüzü denen kavram oluşturmuştur.
bir de biraz önce okudum sosyal medya denilen mecrada biri şöyle demiş;
"big bang dediğimiz şey adem ile havva`nın ilk seksi, değil mi? yanlış bilmiyorum ben yani."
diye sormuş ya, yeminlen bir antropolog olarak benim bile aklım karıştı. aramızda bir yer bilimci var mı?
not: sıradaki şarkı ciddiye alanlara geliyor; kaşların arasından dom dom kurşunu değdi bir avcı tuttu beni ahey ahey!
türkiye`deki sayılı fosil yuvalarından. bursanın mustafakemalpaşa ilçesine bağlı bir köy sınırları içerisinde.
çekici vurduğun yerden 15 milyon yıl öncesi akıyor resmen. hem de oluk oluk; hominoidler, ursidler, giraffelar, bovidler, proboscidler daha neler neler oluşturuyor dönem faunasını.
bir de güzel bir yerde ki, dağ başında ağaçların arasında, yanından akan bir nehrin kolu. sanki ilk okulda çizdiğin o resimlerdeki yer gibi.
kazı başkanlığını ankara üniversitesinden prof. dr. berna alpagut üstlenmiş. 28 dönemdir sürdürüyor kazılar ustalıkla.
çıkan hominid türü griptopithecus alpani ve kenyapithecus kızıli.
bir de yöreye özgü bir fil türü var, gomphotherium paşalerense.
açık hava doğa tarihi müzesi gibi bir alan.
not: başlık hakkında bir açıklama yapmak gerekirse, hem kazı alanı hem ören yeri ifadesini kullanmamın sebebi bizim sevgili halkımızın örenyeri deyince aklına piknik, mesire alanlarının gelişidir efendim. böyle daha açıklayıcı olduğunun kanısındayım. ören yerinin gerçek anlamı için buyrun burdan yakın; (bkz: ören yeri)
eşsiz bir paleontolojik mirasa sahip olan şehir.
öyle ki nereye çekicini vursan 15 milyon yıl öncesinden başlıyor.
eşsiz fosillerin yuvası.
bir de güzel bir şehir ya valla bak. her ne kadar şehirden çok eşsiz doğa tarihinde olsa da gözüm.
o mükemmel fosil yuvası için buyrun şuradan gidelim;
sosyal medyanın göbeğiymiş. vallahi ben demedim öyle dediler.
yalnız ben twitterla ilgili bir şikayetimi söyleyeceğim her şey iyi güzel. 140 karaktere bağımlılık biraz sıkıntılı ancak ben twitleri birbirine bağlıyorum aklımca çakallık yapıyorum. yalnız şu var ki dm gelince bi` ışık yansa ne bileyim bi" ıslık çalsa, bi" el etse fena mı olur?
yoksa ışığı falan yanıyor da ben mi yıllardır cahil kaldım?
bir sebebin içinden bir çeşit yolda olma vaziyeti. cepte illa bir kaç kırık kalem bırakılacak. yola düşerken birkaç nota mırıldanacak. gördüğün zahirin yalan olduğu öğrenilecek, gitmek. en çok geri dönmek istenmemesi işte böyle anlaşılacak.
17 nisan 2011 tarihinde vuku bulmuş, bir iett şoförünün bir çifti uyarması ve tartaklamasıyla alevlenen olayın baş rol oyuncusu.
haberdeki ayrıntılara göre iki sevgili sarılmış oturuyorlar, iett şoförü de "burası seks otobüsü değil" nidasıyla gençleri otobüsten atıyor.
sanıyorum ki otobüs şoförü henüz bekar hatta oldukça tecrübesiz ki seksin sarılmak olduğunu zannediyor, hatta çocuk yapımını da öpüşmek olduğunu zannediyor olabilir. umarım evli ve çocuklu bir adam değildir yoksa karısı kendisini fena kandırmış olmalı.
bu haberden sonra da otobüs levhalarının değişeceğini twitter da bir user aklıma getirmiş bulunmakta sevgili sözlük. işte bu olaydan sonraki otobüs levhaları şöyle olabilir;
"şoförle sevişmek yasaktır"
"basamakta vermeyin otomatik kapı çarpar"
değişen ve gelişen evren şartlarında ne yazık ki gün yüzüne çıkmayı başarmış, kendisine ekolojik bir niş sahiplenebilmiş olası bir insan türü.
değişik bir tür bu yalnız sevgili dostlarım. doğal seçilimde nasıl olduysa kendine has bir başarı gösterdi ve hayattalar hala, aramızdalar. kadınların metalaştığı toplumda daha yaygın bu türler. doğuşu da bir meta olarak kadından kaynaklı.
literatürde yok böyle bir şey diyenler için söylüyorum, çık hele bir dışarı, bak bakalım, her şey kuramsal mı?
ah bu üç nokta... ard arda... sıra sıra... devamın simgesi... "gelecek elbet bekle" demek gibi... sanki güzel gözlü bir kadın... uzaktan ama derinden... göz kırpar gibi... biraz sabrı da barındırır gibi... çoğu zaman yani... sürecek... devamı gelecek... sürer de bu... öyle de bir şeyi var ki bu üç sihirli noktanın... böyle... tam gizli bir şeyin açığa çıkması gibi... biraz heyecanlı... çoğu zaman duygusal... duygu dolu... sanki yutkunacakmışsın da... boğazın düğüm düğüm... geçmiyor... geçemiyor... hüzün var içinde... sonbahar gibi... sanki arka fonda naif bir şarkı... içte biraz burukluk... melankoli... ah melankoli... bir kadeh şarap gibi... ayrılık hüznü gibi... ne gidişler... hep gidişler... ah... çok sıkıldın... farkındayım... öyle bir farkındayım ki... bende bile diyemiyorum... olmuyor... imla kuralları ah... işte... öyle... adı bunun üç noktanın hüznü... bu toz... klavyeme toz kaçtı... ondan düğüm düğüm boğazım... neyse gözlerim yaşarmadı... geçecek elbet... bu da geçecek... bir sonraki üç nokta da... cümlenin en ucunda... bitecek... ama böyle işte... tam da böyle!
sanki bana mutfağın anarşisti!
her şeye bir isyan efendim, ayıp ediyor haberi yok. yok açılmamlar, yok açılacaksam da bir herif isterimler. hem edepsiz, hem anarşist.
bir de eşkiya! kaba kuvvet istiyor gibi gösteriyor hep kendisini.
anacım bir de güç sevdalısı ki sorma gitsin!
ama bilmiyor bir fent var birilerinde, tatlı dilli, gülce mahalli. ikna kısmı da doğal yollardan nazikçe olmalı. önce hafiften vur kapağın kenarı, nazik ol demedim mi ayol, bak bu anarşisti bile dize getireceğiz sabır. bu olmadı mı al eline sivri uclu bir şey, bıçak olabilir. lakin bıçak dediysek o kocaman kasap bıçaklarını bırak elinden, aaa! küçük bir bıçak al, nezaketle yapacağız. dürt biraz kenarından, sevdiceğini dürter gibi, tamam benzetme olmamış olabilir ama dürt sen, al havasını. işte zafer o pıtt dediği an da gizli!
bu isyankarı da dize getirdik. başka bir isyankarla başka bir entryde görüşmek üzere. haydi dikkat et kendine. terli terli su içme. öptüm.
Can yücel özentisiyle ağızdan dökülen cümlemsi.
keşke üstadın cümlelerini böyle evrip çevirip popülistçe kullanacağımıza, biraz olsun onun gibi düşünmeye* çalışsaydık!
not: %3ü kadar düşünsek yeni cümleleri kendimiz kurabilirdik zaten.
öyle farkedilmesi kolay olmayan bir hastalıktır. birileri söyleyip de farkedilen an kadar da laneti yoktur şu hayatta. sonra her seferinde tekrarladığınızı görmek içten bir ha .iktir çekmeye sebeptir.
örneğin dışarı da biri size elma ikram eder yiyemezsiniz çünkü önce onu parlatmanız lazımdır, hadi parlattınız diyelim etraftakilerin size manav gözüyle bakmasına sebep olabilir. sayılarla ilgili bir takıntı varsa hele fenadır. örneğin size birisi bir telefon numarası verir onu not edecekken birden başlarsınız rakamlarını toplamaya istediğiniz sayının katlarını elde etmeye çalışırsınız, tek olan çift olanlar, asal sayılar derken kısa süreli boş bir bakış atarsınız karşınızdakine falan. sonra sınavlara başlamadan önce kalemi yere atmak gibi örnekleri de vardır sınav esnasında düşmesindense önce düşürüp o tersliğin giderileceği düşünülür, sonra sonra derken.. doktor iyileşecek miyim?
kendisiyle bir söyleşi sırasında tanışmıştım. o gülen gözlerinin içindeki gücü hissetmiştim. cidden etkilenmiştim de. sonra neden olmasın dedim. öyle. ufacık bir anı. kişisel hatıratta kalan kendisinden.
sonrasında birtakım gazetelerde kendisine ağır ithamlarda bulunulduğunu görmüştüm. bununla da başa çıkar türkan hocam demiştim sonrasında gelen röportajı; "bunları haketmediğimi göstermem için yaşamam gerek" işte öyle. kendisi için yaşamayı çoktan bırakan bir kadın o. bir insan o. insanlığın ne demek olduğunu gösteren bir insan.
güzel izmir'in yedi tepeli istanbul'a olan aşkı.. kilometreler misali..
izmir ki inci misali egenin soğuk sularında, soğumuş kalbi, derinliklerinde kaybolmuş.
istanbul ki birçok memleketle bezenmiş, nice gidişlere gelişlere tanık olsa da yıpranmamış, sapasağlam. aşkların tadını almış durulmamış.
koca istanbul. o kadar çok sahiplenen olmuş ki izmir'e yer kalmamış. sığamamış ki. uzaktanmış özlemi, öyle.ege de demirlenmiş kalmış. oysa çok haber göndermiş akıntılarla, ya boğazlarda takılmış ya da yabancı flamalı bir gemi yarmış geçmiş akıntıyı. habersiz bırakmış istanbul'u izmir'inden. toparlanıp gidememiş izmir. kalmış öylece koca deryanın kenarında. istanbul ki hep başka şehirlerle büyümüş, büyümüş...
o gün bugündür "istanbul" u duyunca izmir, hep gözlerinin içi parlamış.
istanbul duyunca mı? izmir hep komşu bölgenin derinliklerindeki kadın olarak kalmış. öylece...
