Beşiktaş şubesinde profesyonellikten uzak ve kurumsal kimlikle uyuşmayan insanların yer aldığı sözde eğitim özde ticaret akademisi.
Ticarethaneye girdiğinizde loş, gayet dar ve havasız bir yerde karşılanırsınız. Profesyonellikten uzak bu kimseler baştan itibaren sizi karşılamalarıyla birlikte iyi bir kurum çatısı altında doğru bir eğitim satış ekibi olduklarını göstermek yerine nedense ticari bir işletmenin sanki son çırpınışlarını yansıtır gibi hareket ederler.
Yalnızca bilgi almak istediğinizde dahi haberiniz olmaksızın karşınızda bilgisayar başında kendi kendilerine sözleşme hazırlayıp size: ''Bak o kadar sözleşme hazırlayıp kağıt harcadık imzalayıver. '' diyecek kadar samimiyetten uzak kimselerin bulunduğu bir kurumdur. Sözleşmeyi imzalamayı kabul etmediğinizde dünyanın bir akıllısı benim edalarında: ''Eğitim satıyoruz eğitim sanki araba satıyoruz sana!'' diyerek kalite ölçütlerini de gayet hoş belli ederler. Üstüne de bir güzel eklerler: '' Bir imzadan neden bu kadar korkuyorsun? '' Akıl tutulması denen şey bu olsa gerek.
Eğitim ve sertifika konularında da en azından Beşiktaş'ta bulunan diğer eğitim akademilerinin çok daha altında hizmet vermektedirler. Siz siz olun üçe beşe bakmayın değil buraya kaydolmak önünden dahi geçmeyin. Yoksa pencereden dahi kafanıza sözleşme fırlatabilirler! Bilişim eğitim merkezi olur, bilge adam olur ve bunlar gibi yığınla eğitim merkezinden birini tercih edebilirsiniz ama bu ticarethanenin önünden dahi geçmeyin.
Hdp ne kadar terör örgütüyle ciddi ilişkili bir parti olsa da demokrasinin sürekliliği için kapatılmamalıdır. Siyasi tarihimize baktığımızda zaten darbelerle, parti kapatmalarıyla yeterince uğraşmış olduğumuz ve bunlardan işin sonunda halka indirgeyecek ölçüde önemli bir sonuç alamadığımız ortadadır. Bu tür demokrasilerde yeri olmayan hamlelerle bir partiyi susturabilirsiniz kısa vadede ama kitleler ileride buna çok daha büyük bir tepki göstererek karşınıza çıkacaktır. Fidel Castro'nun parti ve onun silahlı gücü arasındaki ilişkiyi açıklayan düşünceleri aslında mevcut duruma uygun düşebilir. Fidel her daim siyaseti reddetmiş ve devrim için başkentten ve şehirlerden uzaklaşıp kırsala gidip oralarda örgütlenmeyi ve mücadeleyi gerilla şeklinde sürdürmeyi savunmuştur. Eğer meclise girilirse mücadelenin amacından sapacağını ve masa oyunlarıyla demogojilerle mücadelenin zayıflatılmaya çalışacağını düşünmüştür. Fidel kendi ülkesinde devrimi gerçekleştirmişse de Venezuela'da örneğin örgütün savunucusu partinin şehirlerde demokratik yollardan etkin olmaya çalışmasıyla mücadelesinden sonuç alamamıştır.
Yani işin özü şudur ki ırkçı pkk kürt harekatının son bulması için bu terör örgütünün demokratik temsilcisinin olması örgüt adına da pek hoş bir durum değildir. Müzakereden yoksun silaha sarılan kesime değil de meclise kulak verecektir işin sonunda halk ve dağdan başkente bu akımın gelişmesi terörün bitmesi için temel unsurdur.
Genel anlamda bakıldığı zaman ne kadar köklü bir tarihe ve de dile sahip olsa da, birçok şair ve yazarı bünyesinden çıkarıp dünya medeniyetlerine sunsa da, kendine özgü bir müzik anlayışı olduğu bile kabul görse de büyük resme bakıldığında mantıklı gelmemesi gereken bir durumdur. Bu hayranlığın içinde iran devletinin abd karşıtı bir politika izlemesinin de tabii ki önemli bir yeri vardır. Daha çok son zamanlarda Türkiye'deki seküler kesimin iran sevdalısı bir düşünce yapısına girmesi de sorgulanması gereken temel durumlardandır. Batı medeniyetini çağdaş medeniyetler olarak hedef olarak göstermesine rağmen bu seküler yapının anti emperyalizm savunuculuğundan dolayı iran yanlısı söylemlerde bulunması garipsenemez. Ancak iran'ın iç dinamiklerine ve devletin içerideki işleyişine bakmadan sığ olarak bu politik tavrından ve de köklü geçmişinden dolayı iran hayranlık duyulası bir ülke statüsünde olmamalıdır. iran'da dış dünyaya idealist gözükmek için kararlar alıp kendi halkını yasaklar, bağnazlıklar, ambargolar altında yaşamaya mahkum eden anti sosyal yapıda bir devlet düzeni vardır. O muhteşem sözde aydın seküler kesim acaba anti emperyalist yapının konuşulmasının yanında devletin kudretinin halkın üstünde sınandığı anları da aynı şekilde ne ölçüde değerlendiriyor sorgulanmalıdır. Kadın ve de insan hakları, eğitim sistemi, sendikal haklar, idam olayı ne derece bu kimseler tarafından tartışılıyordur muamma.
bugün fenerbahçe lehine yaptıgı açıklamalardan dolayı fenerbahçeliler tarafından sempatiyle bakılmaya başlanan kulüp. ancak fenerbahçeliler yıllarca galatasaraya yatan, o zihniyetle kardeşlik bagı kuran bu takımın geçmişinide unutmamalıdır. gün gelecek fenerbahçe zirvede tek başına oldugu bir anda yine tüm soytarılar fenerbahçe karşısında ittifak kuracaklardır. fenerbahçe ise kanırta kanırta bu ittifakları bozacaktır.
Bu pisligin türk ya da kürt olmakla alakası yoktur. Böyle bir pisligi ırka dayandırıp bu derece cehalet akan bir olayda faşizan tavırlar üzerinden yorum yapanlar da o pislik adamla aynı zihniyettedir yalnızca o zihniyetin başka bir ürünüdür.
Kitaplarda yaşayan insanların hastalıgıdır. Eve gelirsiniz ve aldıgınız kitapları özenle yavaş yavaş kitaplıgınıza koyarsınız. işte o an hayatın en güzel anıdır.
Yavşaklık olarak nitelenmesi yanlış olan durumdur. Vermesi gayet de normaldir ırk, din, dil insanları birbirinden nefret ettirecek kadar mı önemli düşünmeli.
(#22842078) ne oldugunu umursamadıgım dememe ragmen halen olayı bacak arasına çekmeye çalışıp algı yanılması yapmaya uğraşan yazar. Bir insanın cinsiyeti ne olursa olsun önemli olan hareket ve davranışlarıdır bu herkes için geçerlidir. Her entry'imde kadınlara pozitif yaklaşıp, deger verdigimi göstermeme ragmen kadın varken bayan ya da kız gibi sözcüklerin kullanılmasına her zaman karşı durmama ragmen böyle bir tavır sergilemesi ironik. Entry'lerimi araştırdıgı takdirde de bu düşüncelerimi zaten sözlükte görecektir. (#22900051) buyrun en basit bir örnek. Bundan sonraki günlerde başka yazarlara dadanman dilegiyle malum entry'i bitiriyorum.