Mitoz bölünme n kromozom sayısında canlılarda üremeyi sağlar. Amip, öglena, solucan, sinek, bazı maya mantarları, paramesyum bu canlılara örnektir. Bakteriler ve paramesyum enine bölünme gerçekleştirir, öglena ise boyuna bölünür , amip ise her yönden bölünebilir.
neden itiraf etmek diye düşünülür ki bu durum. insan özünü saklamamalı. bir erkek erkekliğini, kadın da kadınlığını saklamıyorsa, eşcinseller de saklamak zorunda kalmamalı. kimseden anormal bir durummuş gibi tepki vermeyecek insanlarla beraber yaşamanız en büyük dileğim sizin için. bu normal bir durum çünkü.
(#31390261) bu kadar.
gerçi işsiz de değilim, dünya kadar işim var ve çalışmaktan arta kalan zamanda; uyuyorum, ki o da iki günder bir, ve yemek yiyebiliyorum sadece. müşteriler, ustalar haricinde sadece kedilerle irtibat halinde olduğum için, aramasalar miyavlamaktan korkuyorum.
neyse bu da böyle bir anımdır.
şimdi... nereden başlasak, nasıl anlatsak. başkanlık sistemi için gerekli milletvekili sayısını iki seçimdir bir türlü elde edemeyen akp' nin yarattığı bir algı operasyonudur. barış süreci adı altında, görünürde yapılanlar harici, 13 yıl boyunca o bölgede olan biten her şeye göz yumdu hükumet. ta ki 7 haziran seçimlerine kadar... ne zaman ki hdp barajı geçip, o bölgede bağımsız olarak seçim kazananlar haricinde milletvekili çıkarmaya başladı, iktidarın hesabı değişti. o güne kadar pkk, bağımsız bir halk hareketi olarak lanse edildi. anlaşmalara oturuldu, abdullah öcalan ile müzakereler yapıldı. peki şimdi neden akp bugüne kadar göz yumduğuna ses çıkarır oldu.
belki basit bir komplo teorisi gibi gelecek fakat olanlar tamamen oy ve beraberinde gelecek olan başkanlık sistemi. ve bunun için pkk ile anlaşmış bir akp. hayır yanlış değil yazdıklarım pkk ile anlaşma içinde olan hükumet ve operasyonlar, sokağa çıkma yasakları...
komik gelen diğer şeyse devletin, istihbaratın, yollara döşenen mayınlardan, sokaklara şehrin göbeğinden birer metre arayla gizlenen amonyum nitratlı patlayıcılardan bihaber olması. kendilerini aklama peşinde olduklarından, ipliklerini pazara çıkaracak olan herkesi izleme ve dinleme ile meşgul olduklarından olabilir. düşününce şimdi hak vermedim değil. bi bas git, yürü git diyesi geliyor insanın ki bu ayrı bir başlık konusu. buradan osursam, oradan haberini alırlar ya neyse... konudan uzaklaşmayalım.
akp' nin medya aracılığı ile yarattığı algı, pkk' yı yerle bir eden sokaklardan süpüren bir iktidar. milliyetçi oyları hedefleyen akp, bununla yetinmeyip, hdp oylarını da sokağa çıkma yasakları ile orada yaşayan daha önce örgüt sempatisi besleyip, oyunu bağımsız vekil ve sonraları hdp' ye veren garibandan da alma hedefinde. bu oyları alırken de, hdp emanet oylarının da önüne geçme niyetinde. şu anda oralarda eskisi gibi, öyle halk katılımlı eylemlere, tencere tavalara, kepenk kapatma boykotlarına destek verecek bir halk yok artık bu süreçten sonra. insanlar durumdan bezmiş ve önceden koşa koşa gittikleri bu eylemler yerine kahrolsun pkk diyecek haldeler. bu aslında bir nevi yaşasın akp demek. ki kendileri hdp' den sonra bölgedeki en güçlü ikinci siyasi parti.
burada gelişen ikinci durumsa, pkk' nın bu süreçten sonra nasıl yapılanacağı ki, 90'lı yılların başında terör örgütünün beslendiği kürtler' e yapılan zulüm anlatılarına niceleri eklendi bu süreçte. yani yeni yetişen kürt gençleri örgüte daha fazla destek verecek ki, yukarıda bahsettiğim 13 yıllık süreçte, dağ yapılanmasından, şehir yapılanmasına da geçtikleri için katılımlar şu ankinden büyük olacak. ki insanlar yine çiller hükumetindeki gibi köyleri, mahalleleri boşaltıp, göç etmeye zorlanıyor operasyonlar sürecinde ve kendi kaderine terk edilmiş, ezilmiş vatandaşlar olarak yaşayacaklar bir süre. halkın refahını isteyen devlet, operasyon sürecinde bu gibi durumla karşı karşıya kalan vatandaşı yine koruyup, kollamıyor, az önce de dediğim gibi kendi kaderine terk ediyor. yani devlet düşmanlığı ile büyüyecek olan bir nesil daha geliyor. hem de bu sefer, şehirleri, evleri, yürüdükleri sokakları yerle bir edilen nesil. 25 yıl önce çekilen filmin başa sarılması durumu da denebilir.
operasyon sonrası, pkk bir süre sessizliğini koruyarak yeniden, daha güçlü şekilde yapılanacak, ki şu anda orada yaşananların dünya kamuoyunda algısı çok farklı. bu yüzden daha meşru şekilde olacak bu yapılanma. akp ise önümüzdeki seçimde istediğini almış şekilde, bol bol milliyetçilik pompalayarak, alaşağı ettiği hdp' nin de emanet dedikleri oylarını kaybetmesini sağlayarak baraj altı kalmasına neden olarak, başkanlık sistemini getirecek. özetle alan memnun, satan memnun misali... olan gencecik askerlerimize, polislerimize, bağımsız kürdistan hayalleri ve kürt milliyetçiliği ile örgüte katılan çocuk yaştakilere, orada yaşayan evini barkını kaybeden garibana oldu.
özetle artık bu süreç, taraflar istediğini alana kadar devam edecek gibi duruyor. başkanlık ve özerk kürdistan...
Mira adlı indie rock müzik grubuna ait 2012 ayda kahvaltı adlı albümde yer alan şarkı. bu aralar dilime çok dolandı. sözleri aşağıdaki gibidir:
Tepeler üstünde bir yangın var
Gözlerden uzak dumanlar büyümüş
Tepeler üstünde, bir adam var
Gözlerden uzak, gözleri tuzak
Tepeler üstünde bir kadın var
Kül rengi saçları, buzdan dudakları
Tepeler üstünde, tepeler var
Cebinde taşları, dev rüyaları
Tepeler ovalar üstünde
Şehirler çöller üzerinde
Küller durur
Çatılar bacalar üstünde
Şapkalar evler üzerinde
Küller durur
Birden bire
Saçtan tene
Yangın dolar
Sustan sese
sıcak yaz günü, serinlemek için bir şeyler içme niyetiyle buzdolabına yönelirsiniz. elleriniz ıslaksa, parmaklarınızdaki su 0 derece olan buz ile buluşur ve anında donar. özetle mevzu bahsi geçen buz parmaklara yapışır.
tarhana ve yumurtanın birleşip voltran oluşturmuş halidir. uşak yöresine ait bu tattır.
tavada kızdırılmış tere yağına, 2 çorba kaşığı kadar toz tarhana eklenip, ara ara karıştırılarak kızarıncaya kadar kavrulur. Sonra üzerine 1 adet yumurta kırılır ve sarısı patlatılarak iyice pişirilir. üzerine isteğe göre pul biber ve karabiber ilave edilebilir. roka ve söğüş domates ile afiyetle yenir.
not: tarif tek kişiliktir. kişi sayısına göre tarhana miktarını ve yumurta sayısını artırınız.
ege'nin, özellikle kıyı bölgelerinde yaşayıp, zorunlu sebeplerden ötürü ankara'da yaşamına devam etmek zorunda kalan kişinin ankara ayazı ile imtihanıdır. ankara'ya gelmek için kullandığınız ulaşım aracından indiğinizde, yüzüne kırbaç gibi çarpar soğuk. akılda neden geldim ankara'ya soruları oluşmaya başlar. sonra gözler yaşarır soğuktan. kafada ankara'nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak şarkısı... bünyede kimsesizlik hissi...
neden geldim ankara'ya!!!
arabesk filminde şener şen'in, müjde ar'dan ayrıldıktan sonra piyanist şantör olarak tavernada milleti coşturduğu şarkıdır. araya hoşgeldiniz kazım bey şeklinde seslenmeler de girer. sonra dans eden kadınları keserek, saçlarını salla, göbeğini salla, kalçaları salla olan sözler, elmaları salla, kavunları salla olarak değişmeye başlar.
bugüne kadar hakkında başlık açılmaması beni şaşırtan, gaziantep mutfağına ait bir lezzettir. ince bulgur* biber salçası, soğan, sarımsak, domates rendesi ve baharatlar ile iyice yoğrulur. yumuşayıp kıvamını alınca içine tavada kızdırılan zeytinyağı ilave edilir. zeytinyağı ile yoğrulduktan sonra içine ince kıyılmış taze soğan yaprağı ve maydonoz ilave edilir. bol limonla, marul arasına konarak ya da nar ekşili semiz otu salatasıyla, ki pirpirim derler adına onunla götürülür.
başarılı romantik komedilerden biri. türkiye'de konusu seni bana yazmışlar adlı diziye çakıp bizi baymışlardır. film olarak izleyince güldürür ama düşündürmez, aman der geçersiniz, ilk entryi doğrularcasına...
troll mü gerçek mi anlayamadığım, aşağıdaki linkteki videoda, türk gencin sarf ettiği cümledir. gerçekten de öyledir. türkiye'nin nüfusuna oranla, en çok avmye sahip şehri ankara'dır.
hızlı ve öfkeli çakmasıdır. vakti zamanında ofiste, bir ustayaydı galiba, telefonda çemkirmemle, 3 yıldır aynı ofiste çalışan ve beni çok sakin gören arkadaşlarımın yakıştırması olmuştur. ertesi gün ofise geldiğimde masamın arkasındaki panoda, hızlı ve öfkeli film afişine montajlanmış suratımı ve afişin nazlı ve öfkeli olarak değiştirilmiş olduğunu farketmemle kahkahayı patlatmıştım. aklıma her geldiğinde gülerim.
hey gidi günler hey...
(bkz: lahmacunun kıymaya doyduğu an)
onuncu nesil yazardır kendileri.
adamın dibidir, dosttur, dert ortağı insandır. komiktir, güldürür; heyecanlı heyecanlı, coşkulu coşkulu konuşur. müzisyen adamdır. ruhumuzu da besler. bilim irfan ondan sorulur. fizik dedin mi bir einstein, bir de anglo saksafon akla gelir.
bu zamana kadar adına başlık açılmaması şaşırtmış yazardır.
08.12.2014 pazartesi akşamındaki, O ses Türkiye performansı ile dört jüriyi de döndürmüş yarışmacıdır. orjinal bir sese ssahip olduğunu düşünmenin yanı sıra, şarkıdaki vurgu ve tonlamaları ile kulaklarımda fatih erkoç izlenimi bırakmıştır. ercüment vural'ın 1995 yılına damgasını vuran rüyalar şarkısı ile performansını sergilemiş, beni benden almıştır kendileri.
Bir sabah uyandığınızda artık dünyamızda hayvanlar olmayacak. işe giderken kafasını sevdiğiniz ya da farkına bile varmadığınız sokak kedileri, sokak köpekleri bir gece yarısı karanlık eller tarafından boyunlarına geçirilen kelepçelerle, korkular içerisinde toplama araçlarına yüklenip dar hücrelere taşınacak. Bir süre açlıkla mücadele ettikten sonra gözleri oyulmak, karınları diri diri kesilmek, derilerinde yakıcı kimyasallar denenmek gibi tarifi imkânsız acıları yaşayacakları hayvan deneylerine pazarlanacak. Siz sokağınızdaki sarı kedi nereye kayboldu diye merak bile etmeden çocuklarınızla sofraya oturduğunuz anlarda, onlar yakılıyor, kesiliyor ve çığlıklarını sizlere duyuramıyor olacaklar. Neden mi? Ellerimizle seçtiğimiz istisnasız her partiden oluşan Çevre Komisyonu tarafından onaylanmış ve Orman ve Su işleri Bakanlığı tarafından hayata geçirilmek üzere olan, sahte müjdelerle kamufle edilmiş ölüm yasası yüzünden... Şimdi ses vermezseniz, masum canlar can çekiştirilerek katledilecek.
2012 yılında bu tasarıyı durdurarak onları ölüme göndermeyen vicdanlı insanlar, kelime oyunlarıyla geçirilmek üzere olan ölüm yasasına bugün dur demeyecek mi? Onları kurtarmak için artık hiçbir sivil toplum örgütü ve kurum yok; yeterli olsaydı bu günlere gelinmezdi. Onların tek şansı artık sadece bizleriz. insanlık adına herkes ses vermezse ölecekler; hem de deney masalarında acılar içerisinde
1)15 Şubat 2014 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanmış olan yönetmelikle, sokak hayvanlarının deneylerde kullanılması artık serbest.
2)Komisyon tarafından onaylanan tasarı ile, sertifika alan herkes hayvan deneyi yapabilecek; hayvan kesebilecek ve işkence edebilecek.
3)Tüm sokak hayvanları şehirlerden çok uzakta, çığlıklarını duyuramayacakları toplama kamplarına (çeşitli sevimli(?) isimlerle kabul ettirilmeye çalışılan toplama kampları inşaatları devam etmekte. ) toplanacak. Toplanma bölgesinden deney pazarına gönderilecekleri yukarıdaki maddelerle aşikâr.
4)Evlerde beslenen hayvanlara müdahale edilecek; el konulabilecek.
5) Hayvana işlenen suçlara cezalar artıyor gibi sahte bir müjdenin iç yüzü ise; 3 yıla kadar alınan bu cezalar hukuken hükmün açıklanmasının geriye bırakılması ile sonuçlandığından, bu suçları işleyenler hiçbir ceza almadan hayatına ve eziyetlerine devam edecek.
6) Yunus parkları ve sirkler kapatılıyor sahte müjdesi ise son oylamada iptal edildi ve buralar hayvanların dövülerek eğitildiği yerler olarak çalışmaya devam edecek.
7) Tekrar hatırlayalım: Bütün sokak hayvanları toplatılıyor. Deneylere pazarlanmaları ve kullanılmaları artık yasal.
Bu vebal hepimizin. Bu soykırım tasarısının iptal edilmesi için ses ver; bırakma onları. Son toplantı tarihi, 19 Haziran. Ölüm fermanları 19 Haziranda meclise gönderiliyor.
evrakaevraka modunda, amaçsız, alakasız bağlantılar kurulan olaylar için kullanılan argo söz öbeğidir. forum chat tarzı entry girmeye neden olan bir durum da olsa, aynı türden başlıklar için bakınız verilebilir.
edit: başlık başıma kalmış. şöyle ki efendim, kızların ayakları erkeklere göre daha nadir kokar. naylon çoraplar, sentetik olduğu için ayaklar terlediğinde, teri ememez ve bakteri üremesine dolayısıyla ayak kokmasına neden olur. sirke gibi ekşimtrak bir koku...
tedavisi her ne evrede olursa olsun mümkün olan bir hastalığa sahip köpek türüdür. Zoonoz olmadığı için, gönül rahatlığı ile tedavi edilebilir. bizzat kendi hayatımdan örnek vermek gerekirse, ben böyle bir hayvanı tedavi ettim. ve sonuç muhteşemdi. adını "şans" koydum. birbirimizin şansı olduk.