Bir zamanlar yasallığı tartışmalı kanalların birinde her sabah program sunucusu Metin Uca balık resmi eşliğinde yüzümüze vururdu unutkanlığımızı.
Her gün bıkıp usanmadan hatırlatırdı unuttuklarımızı.
Bilmem içinizde neler hatırlatıldığınızı hatırlayan var mı?
Öyle ya da böyle unutkan bir toplum olmuştuk. Zira kafalar hangi oğlanla hangi kız evlenecek, hangi gelin hangi kaynanayla takışacak, hangi ses pop star olacak diye kafa yorarken, Yasemince ölümler, Sedaca botoxlar ile uğraşıp durduk.
ibrahim'le "Asena"laştık, göbek dersleri aldık ya da kurşun seslerinde "Polat"laştık.
Hükümetleri eleştirdik, havada uçan "Anayasa" masalları ile fakirleştik, seçimler yaptık, örtülere taktık.
Gitgide zayıflayan vitaminsiz beyinlerimize bize faydası olmayan ne varsa doldurmayı adeta vazife bilerek okumaktan, irdelemekten, incelemekten uzaklaştıkça uzaklaştık.
iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini mutfak programlarındaki blenderlerde karıştırdıkça gitgide daha unutkanlaştık.
Yollarda canavarlaştıkça, trafik canavarı resimlerini panolarda aramaya lüzum kalmamıştı zaten. Her sabah yüzümüzü yıkadığımız aynalar yeter de artardı çoğumuza.
O canavar yanımız değil midir ki dövmeyi marifet sanan ve "kodum mu oturturum" sloganıyla gaza getiren bizi?
Kendimizi eleştirmeden eleştirmeyi marifet sandık hep. Hangimiz "ben olsam daha iyi yapardım" demedik ve demiyoruz?
Bir gecede hükümetler kurup, ülke sorunlarını bir hafta, bilemedin beş yüz günde halledebilecek iddialara sahip bizler değil miydik ?
Olmayan anahtarların verileceğine inanan, gidip gelişlerinde kerametler aradığımız babalardan medet uman, demokrasi, insan hakları çığlıkları atarken askere davetiye çıkaran, asarım edebiyatından beslerim ki oysun gözümü faslına yumuşak geçişler yapan, her şehidin ardından "şehitler ölmez, vatan bölünmez" feryatları ederken, vatanı yüceltmeyi sadece nutuklarla sınırlayıp vergiler kaçıran, kaçak işçiler çalıştıran, emeğin karşılığını hak edene vermekten imtina ederken en lüks, son model yabancı marka ciplere binmeyi marifet sanan, sonra da aslanlar kesilip, mahkeme önlerinde yumurtalar fırlatan bizler değil miyiz?
Ermeniler Türkleri kesmiş zamanında ne gam ? Birilerinin bugün kestiği racon önemli.
Hrant Dink "Ben Türkleri kastetmedim, Kürtler kesti Ermenileri" demiş kime ne dert?
Göbeği açık kızların, kadınların TV ekranlarında her birinin birer Asena olması kimin umurunda? Öğrenciler öğretmeni dövmüş, yüklen Milli eğitime, at suçu birilerinin üzerine ne olur ki? Cari açık varmış bize ne, Maliye Bakanı hallediversin ama Kültür Bakanı uyursa o büyük olay.
Politikacılar her gün bir şeyler söyler benim ülkemde.
Her siyasiyi şak şaklamak ve "Türkiye seninle gurur duyuyor" demek görenek, Atatürk'ün doğum veya ölüm tarihlerini bile bilmemeyi uzatılan mikrofondan duyulan heyecana bağlamak adet, düğünlerde tabanca ile insanları vurmak marifet, güçsüzü öldürüp namus temizlemek iffet, on bir ay dini, başörtüsünü yerden yere vurup Ramazan ayında aniden Müslümanlaşmak gelenek, kısa yoldan köşe dönüp, banka hortumlayıp, devleti dolandırıp sonra da üç beş fakire gösteriş yemekleri vermek bereket, olumlu ne yapılırsa yapılsın görmeyerek, reddetmek ve birçok şeyin üstüne konup kerameti kendinden görmek hikmet, önce yurtdışına kara paraları kaçırıp sonra da kendini zavallı gösterip yine yurt dışına kaçmak hicret,
Bunca marifetimiz yetmezmiş gibi şimdi bir de Nobel sahibi olduk.
Bayılırız ak ve kara demeye. Hemen bölünüverdik.
Kimimiz sevindi, kimimiz efelendi, kimimiz ödül geri verilsin dedi.
Kıskananlar çatladı, alamayanlar patladı, alan ise şoka uğramış görüntüsü ile şaşkın bakışlarla biraz mahçup, biraz ürkek katılacağı Ermeni konferansını iptal ettiğini açıkladı.
Fransa'nın kararını da kınadı.
Gazeteler yazdı, çizerler çizdi, TV'ler ana haber yaptı.
Sonra???
Ramazan bayramı, malum canavarın ölümlü trafik kazaları, Cumhuriyetin 83.yıl kutlamaları;
Balık hafızalı insanların ülkesinde gündem hemen değişiverdi, patlayacak yeni bir kabak bulundu adına YiMPAŞ kondu ve Pamuk da unutuldu.
Tebessüm mü ettiniz.
Eh bu da normaldir.
Güleriz ağlanacak halimize..