çevrenizde ufak bir gözlem yapın... rahatlıkla fark edeceksiniz ki sigara içen tanıdıklarınız içmeyenlere oranla daha ne dediğini bilen,oturaklı ve özgüven sahibi insanlardır amma velakin sigara içmekle pısırıklık arasındaki doğru orantı alkol ile ters orantıya dönüşmektedir. sigara içen gerçek insanlar izmaritleri içmeyen pısırıkara doğru atarak onları psikolojik olarak ezebilirler. bunda herhangi bir sakınca görmüyorum.
bu yorum size biraz ''molla'' gelebilir velakin çeşitli açılardan yaklaşılmalıdır bu hususa.
günümüzde ''çevreye zarar vermeyelim'', ''buzullar eriyor buu'' şeklindeki çığırmalar sadece komiktir zira bunlar kıyametin uzun vadedeki alametleridir. herşey bir anda olmaycaktır.
disko kralı olayından sonra gözlemlediğim durum. birkaç dakika adı geçti, birkaç yazar iki dakika gece geç saatte televizyonda saçmaladı diye haftalardır konuşmaktadırlar. çok büyük bir rezillik, utandım... benim için üzücü oldu bu durum, küçük hissettirdi.
ilginç, absürd gördükleri her olaya ''...ali sami'' türevleri dışında herhangi bir yorum yapamayan, yaratıcılıktan yoksun, dahili olduğum uludağ yazarları kendilerini bu yönde geliştirmelidirler. bu halleriyle uludağ sözlük yazarları klasik türk genci modellemesi dışına çıkamamaktadırlar... hani futbol yegane ilgi alanı olan, sadece küfre gülen ve sadece küfür edebilen renksiz, yavan güruh.
günümüzdeki en büyük tezatlardandır. ingilizce kapitalizmin dilidir hiç kuşkusuz. ben bu dili bilirim kapitalizmi de severim... sevmediğini şiddetle dile getirenler öğrenmesin, ona göre yaşasın... ama yok... onları da ele geçirmiş kapitalizm farkında değiller.
sigara paketleri üzerinde gördüğümüz uyarılar paralelinde gerçekleştirilebilecek uygulama.
sigaranın fiziksel zararının çok daha fazlasını futbol mental manada vermektedir.
olası uyarılar;
- futbol beyni durgunlaştırır.
- futbol size ve çevrenizdekilere kalıcı zarar verir.
türkiye'nin genç profili incelendiğinde büyük bir çoğunluğunun atatürk dendiğinde akan suları durdurduğu, tuttuğu takımı sonuna kadar desteklediği (nasıl bir iğrençliktir...) dini vecibelerinden hiçbirini yerine getirmediği halde sorulduğunda müslümanım diyen basmakalık sıkıcı tiplerden oluştuğu gözlemlenecektir.
bu durumu ortaya çıkartan birçok dinamik olsa da türk eğitim sisteminin koyunlaştırması en büyük unsur olarak göze çarpmaktadır.
okumayı öğrenmeyen çocuğa dökülüyor yapraklar şiirini zorla ezberleten, sınıfa gelip tuttuğu takımı gururla dile getiren hocalara sahip, dini tabulaştıran toplum uzaktan irdelendiğinde sürü olarak algılanacaktır. yazık.
kendi değerlerine yapılan olumsuz olmayan eleştirileri dahi farklı bir şekilde algılayarak saldırgan tutum içine giriyor bu güruh ve akabinde basmakalıp küfürler yeri geldiğinde de kavga etme uğraşlarına giriyorlar. fransızları kıskanıyorum...türkiye'nin durumu vahim.
bu entry'e neyzen tevfik alıntısıyla cevab verilirse şaşırırım. hiç beklemiyorum.
bol yağ ve etin karışımından oluşan türk mutfağı neden bu kadar el üstünde tutuluyor anlamak mümkün değil. bunu basit aşırı milliyetçi damarlara bağlayabilirim belki.
örneğin:
kebap nedir allah aşkına... eti en ilkel şekilde pişir un mamulüne sar ve bunu dünyaya nimetmiş gibi sun.
lokum şekerin alabileceği en basit şekil.
bir fransız, italyan veya amerikan mutfağının yanında türk mutfağı ''yaşamı idame ettirmek için en basit yollu beslenme şekli'' olarak kalıyor...
halkın aydın kesimi tarafının tavlaya bakış açısı.
benim görüşüm de budur. zar atarak oynanan,ilkel ve basit bu oyunun çok eski olması doğaldır zira tavla binlerce yıl önceki insan iq'su için uydundur. günümüz insanına çok basit kaçmalıdır ki kırolar bu noktada devreye girer ve geri kalmışlıklarını tavlayla simgelerler.
leman, penguen gibi uyduruk mecmualara para verip ve bunlara özellikle toplum içinde bakarak gülen premature zihniyettir.
insanlar yamultularak, şişirilerek enterasan şekillere sokulmakta ve bunun etrafına saçma sapan birkaç cümle serpiştirmektedirler.
hadi bunları yaptılar diyelim, bu gaflete düştüler, onları alıp zaman harcayıp sahte gülümsemeler atmak da neyin nesi?
tamamen kandırılmış gençliğin habercisi.
ben atsam sen atsan heryer çöplük olur savunmasıyla karşınızda öten tiplerdir. cidden mide bulandırırlar. ben özellikle yere çöp atarım. benim yere çöp atmam başkasının düşüncelerini etkilemeyecek. yerleri daha da çok çöp yapmayacak. en fazla beni görüp sinirlenen ve yere çöp atmama fikrini pekiştiren kişiler olabilir. her neyse çağdaş,yetkin bir insan yere çöp atarken en ufak bir vicdani rahatsızlık duymamalıdır.
şu sıralar bir yasaklama, engellenme furyasıdır gidiyor ancak toplumun sorunlarının kökenine yönelik bir düzenleme getirilmemekte. kapalı alanda sigara ve birçok internet sitesi yasaklandı... yerinde uygulamalar, birşey diyemem amma velakin toplumun cahil kesiminin beynini uyuşturan, düşünmesini engelleyen futbol hastalığına hiçbir çözüm getirilmemektedir. yapılması gereken basit, futbol müsabakarının televizyonlarda gösterimi ve futbol ile ilgili gazetelerin yasaklanması...halkın bu illeti bünyesinden atmasına yardım edilmeli.
uyandığı an bilgisayarının power tuşuna basan, tuvalete gitmeyi dahi facebook'ta ileti haline gitiren, sürekli aptal saptal ''komik'' videolar izleyip, arkadaşlık sitelerinde karşı cinsi kovalayan bu yeni ucube güruh sürekli de kendileri gibi olmayanları eleştirirler...
gerçekten yaşayan, dolaşan,gezen kesime çeşitli sıfatlar takıp yaptıklarını, bulundukları mekanları, hal ve hareketlerini eleştirirken kendileri ufak bir odada kırmızı gözlerle ekrana yapışmış biçimdelerdir.
çünkü gerçekten yaşayan insanlar bu ucubelerden daha yakışıklı, güzel,sosyal ve başarılı insanlardır, bu durumu hazmedemez ucubeler, saldırırlar...
günde internette bir saatten fazla zaman geçiriyorsanız, siz de onlardan birisiniz.
(bir saat, yaptığım gözlem ve araştırmaların sonucunda edinilmiş bir veridir.)
bir gün gelir diye dua eder konumdayım... sürekli cinsel münasebetlerle, tenasül organlarıyla ilgili başlıklar entryler dönmekte sözlükte.
bir farkımız olsun, ne dersiniz... cinsel içerikli başlış ve entryler yasaklansın. artık kirli ve kokuşmuş düşünceye geçit verilmesin. ilim, irfan tartışılsın sözlükte.
yeteri kadar destek görür de şu yasak gelir, gönül rahatlığıyla yazarız uludağ sözlükte inşallah.
recep tayyip erdoğan'ın sözünü ettiği ''her üniversite öğrencisi iş bulacak diye bir şart yok'' durumunun geçerli olduğu yerdir anadolu. istanbul'da bir üniversite kazanamayıp anadoluda eğitim almaya çalışan bir genç elbette ki ileride büyük zorluklarla karşılaşacaktır. doğru düzgün bir iş bulması çok uzun zaman alacak belki de hiç gerçekleşmeyecektir. bu yüzdendir ki anadolunun bir vilayetinde okuyan üniversite öğrencileri geleceğe çok da optimist yaklaşmamalı kötü senaryoya kendilerini hazırlamalıdır.
kavalalı mehmet ali paşa'nın oğludur. kavalalı mehmet ali paşa mora'da başlayanisyanları bastırdıktan sonra mora'nın kendisine verilmesini istedi ancak yunan devleti kurulunca kendisi suriye'yi istedi. osmanlı devleti padişahı ikinci mahmut bu isteği reddedince, kendisi konya'ya yürüdü. işte bu sırada oğlu kavalalı ibrahim paşa mısır, lübnan gibi bölgelerde otorite sahibi oldu. babası kütahya'ya girince hızır gibi yardımına yetişti ve kütahya antlaşması'ndan payına düşeni aldı. ibrahim paşa cidde valisi oldu ayrıca adana'nın vergilerini toplama hakkı edindi.