10 kişi gelsin 2 davul çalsın yeter.
düğünlerin en güzel kısmı aile ve arkadaşlar arasında kalan o eğlenceli kısım değil mi?
çok da şart değil ya kocayı bulduk da düğün mü kaldı dedirtti.
hiç kimseye güvenmiyorum derken bile elimde olmadan çevreme güvenirken buluyorum kendimi ve bu durumdan nefret ediyorum. ben kimseye güvenmemek için çabalıyorum. güvenmek için değil.
ağrısı tuttuğunda kafayı iki duvar arasına sıkıştırıp ezmek suretiyle geçeceğine inandığım ve bunu her hayal ettiğimde içten içe rahatladığıma inanmam...
çevredeki herkesten en az bir darbe alınca kaçınılmaz olan zamanlar. 'az insan çok huzur' klişesine insan nasıl yaklaşıyor öyle sözlük? tam arkanı yaslayacakken zank diye sırtımız acır oldu.
Üniversite üçüncü sınıftayım, her gün karşıya geçiyorum, haftada 3 günüm boş. Part time işlere baktım görüştüm olmadı. Arkadaşlar siz nasıl geçiniyorsunuz bu Allahsız şehirde? Takdir edin ki bu devirde her işte de çalışılmıyor. Bir yandan sosyal projelere falan da girmek istiyorum resmen arkadaşım kalmadı şehir değiştirdiğim için. Bilenler ve yardımcı olabilecek olanlar varsa mesaj yoluyla ulaşırlarsa çok memnun olacağım. Ben biraz yıldım da sözlük ailesi.
alıp almama konusunda kararsız kaldığım botlar. yakışır mı yakışmaz mı taşıyabilir miyim çok mu sert durur bilemiyorum sayın sözlükseverler yorumlarınızı bekliyorum.
çok ön yargılı davranılan cinsiyet işte.
trip atar.
zengin koca ister.
patates çuvalı gibidir.
egoludur.
kanımca hiç bir sözlük yazarını deyim yerindeyse 'helal süt emmiş' türk kızı sevmemiştir. yanlış seçimlerinden dolayı tüm kızları bu genellemeye sokmak ne derece doğrudur?
(bkz: gayet tabii türk kızları da nikah istemeyebilir. zaten evlenip ne yapacaksın erkek adamı nikah diye darlayınca kaçar gider nikah neymiş bacım.)