dot tiyatrosunun 2008-2009 sezonunda sahnelediği vur yağmala yeniden serisini içeren proje. şiddetle örülü hayatımızı anlatırken- ne enteresandır ki- oyuncular ve gişe görevlilerinin samimiyetiyle karşılaşırsınız. oyunlarda, öncesi ve sonrasıyla birlikte havasında in yer face var. yani murat daltaban ve ekibi her anlamda bildiğimiz tiyatro anlayışını alt üst etmiştir. oyuncular sahne dışında amatör, sahnede profesyonel olabilmeyi başarıyorlar bu projede. her anlamda her şey dokunulabilirlik sınırları içerisinde. oyuncular oyun sonrası sahne arkasından kaçmıyorlar, parmakla gösterilmek zorunda kalmıyorlar, bu anlamda oynamıyorlar.
pop müzik kulvarında dönemine göre tabuları yıkan bir klibi bulunan şarkıdır. ayrıca demet'in kendine has duru sesiyle söylediği en sade ama anlamlı şarkısıdır.
vur yağmala yeniden serisinin 7. oyununda performanslar üstü bir yetenek sergileyerek sadece dizi oyuncusu olmadığını göstermiştir. tüm tabuların yerle bir edildiği bir sahnede şiddet, tüm çıplaklığıyla ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi.
modern dönemlerin kulağımıza fısıldamakla yetinmeyip, gözümüze sokmaya çalıştığı görsellik temalı uyarılardan biri. seri üretime sokulmuş zihinlerin içi boşaltıldıkça, görsellik cazibeli bir hal kazanıp süzülüyor ortalarda. sonuç olarak da vitrin mankeni ölçülerinde olamadıkça parmakla gösterilmiyor arzı endam eden vücudunuz ve bırakılan izler de kalıcı olmuyor. sunulanlar ışığında göbekliler göbeğini örtecek, çarpık bacaklılar bacaklarını gizleyecek ki çevre kirliliği tetiklenmesin. yani yakışanı giymekten ziyade giydirilenle yetinmek hedeflenen. vitrin mankenlerine sözümüz yok, bizimkisi olamamaktan dolayı kuyruk acısı sadece.
ebeveynlerin evlenmeyi düşünen kız çocuklarına gözlerini açmaları için sundukları üçleme. günümüzde bu beklentiler evlendirme programlarında ayrıntısıyla dile gelmektedir.