huzur dolu bir tatil için en güzel tercih.soğukta olsa harika bir denizi var.donarak giriyorsunuz ama çıkmak istemiyorsunuz.bence ayazmanın kalabalığından kaçıp habbele plajında denize girmek daha keyifli.arabanızla gittiyseniz öğle yemeği için habbeledeki beach yerine vahit'in yerine gidin derim.kalacak yeri internetten ayarlamayın zira otel merkezde deilse zorlanırsınız zaten gidince bulabileceğiniz sayısız otel var.çiçek pastanesinde kahvaltı edin damla sakızlı kurabiyelerinden de yiyin.akşamüzeri çınaraltında oturup damla sakızlı türk kahvenizi yudumlarken garsonlarla muhabbet edin şahane sıcakkanlılar.zaten adada abuk sabuk insan göremezsiniz,bütün seneniz gürültücü yaygaracı sinir bozucu insanlarla beraber geçtiyse burası size ilaç gibi gelecektir.adada motorsikletle gezmek ayrı bi keyif özellikle de gün batımı izlemeye gitmek...ada her daim estiği için bunaltıcı yaz günlerinde harika...püfür püfür...gittiğime değdi mi?kesinlikle!huzur doldum, hafifledim,dinlendim.damla sakızı ve şarap kokusu burnumda geri döndüm.yine gitmek...hep gitmek...
misafirperverlikleriyle gurur duyan insanların yaşadığı şehir.3 senedir burada yaşayan biri olarak söyleyebilirim ki geldiğim ilk günden beri tek bir komşum dahi kapımı çalmadı,hoşgeldin bile demedi.*.bununla kalmayıp merdivenlerden inerken karşılaştıkları erkek kişilerine sırtlarını dönüp çömelen ve geçmelerini bekleyen teyzeler var.yabancıysanız bu şehirde çok yalnızlık çekersiniz.anlatılan o dadaş mert insanların çoğu göç edip gitmiş diye düşünüyorum.geriye kalanlar maalesef çok yobaz ve cahil.soğuğunu geçtim havadaki nemsizlik ve yüksek rakım yüzünden uykunuzdan sürekli uyanırsınız,buhar makinaları fayda etmez..kısacası burada yaşamak hem bünyenizi hem de sinirlerinizi harap eder...*
bu ramazanda da ne kadar hoşgörülü olduklarını gösterdiler yine bir kadına sigara içiyor diye saldırarak.kendi akıllarından geçen pislikleri başka insanlara mal etmek bunların müslümanlıktan anladıkları.oysa ramazandan sonra yine karanlık buldukları yerlere arabalarını çekerek her haltı yiyeceklerdir bu insanlar.sonra da en müslüman kendileri olduklarını sanacaklar.süpersiniz devam!
bu kadar duyarlılık fazla! dedirten haberdir.gazzedeki katliama duyarlısınız, yani insan hayatına.ee bu gençlerin canları can değil miydi? dedirtir vakit gazetesi bize...
insanın dediği anda pişman olduğu durumdur..kırmamak, üzmemek amacıyla yapılsa da bir süre sonra bu özelliğinizi bilen insanlar tarafından kırılarak, üzülerek karşılık almanız kaçınılmazdır...
benzetmelerin, çağrışımların insanı harika bi manzaranın ortasında bıraktığı şarkı...yalnız siz bakarsınız o manzaraya sanki ve kimse bilmesin istersiniz burnunuza gelen yağmur kokusunu ve gülün şarap rengini...ama bir de içten içe bu şarkıyı o an başka kimin dinlediğini merak edersiniz...hayaller küçük gülümsemelere dönüşebilir bu şrkıyla ve bu bile yeterlidir.
süpersonik yeni nesil öğrenci tipidir.genellikle öğretmen uyardığında 'ben konuşmadım, siz de hep beni görüyorsunuz' diyerek öğretmeni iyice çıldırtır.lisedeki dayı öğrencilerle alternatif bir de küçük boyları vardır ki ilköğretim okullarında mevcuttur kendileri...**
sözler o kadar güzeldir ki insanın içine oturur adeta..hele müzikle birleştiğinde şahane bir şarkı çıkar ortaya..boğazınızda bir şeyler düğümlenir...bir de çingeneler zamanındaki sahne gelir gözünüzün önüne...
erkeklerin tükenmek bilmeyen ve yükseklerde seyreden egolarının meclise yansımasının bir örneğidir...neden kadınların fikirleri alınmamakta yada bu tartışmalarda kadınlar yer almamaktadır anlamak imkansızdır.
üniversitelerde türban serbest olacak mı, kara çarşaf serbest olcak mı ve en sonunda da içinde insan olacak mı diye devam etmesi beklenilen düşünce zincirlemesidir...nitekim üniversitelerdeki asıl amaç işleyen beyinler yetiştirmektir diye biliyoruz ama bu tartşmalar gösteriyor ki amaç görüntüymüş, içindekine gerek yoksa türban da çarşafta içinde kimse olmadan girsinler içeri...oda olur yakında efendim.türbanları da çarşaflarıda iki fakülte arasına çamaşır ipine asarlar çok mutlu bir ülke oluruz böylece.***