sigara içen bir erkekle evlenmekten çok da bir farkı yoktur. zira ikisininde ayaklı izmarit gibi kokar. ikisinin de kendi sağlığına kastı vardır.
fakat kadını erkekten ayıran çok önemli bir özellik vardır ki bu da kadın bir anne adayıdır. işte fark çok şeyi değiştirir. hamile bir kadın sadece kendi sağlığından mesul değildir. zira tehlikeye attığı şey sadece kendi sağlığı değil sizin çocuğununda sağlığıdır.
sigara maalesef öyle her bünyenin kolay kolay vazgeçebileceği bir şey değil. hamilelik ve emzirme dönemi boyunca anne tarafından içilen sigaranın bebeğe ne kadar zararlı olduğu bilinmektedir. tüm bunları bilemesine ve verdiğiniz tüm tepkilere rağmen gizli gizli kenarda köşede sigara içip, karnındaki size ait olan çocuğa iki dakikalık bir zevk uğruna (artık ne kadar bir zevkse orası tartışılır) göz göre göre zarar veren bir kadınla evlenmek istemiyorsanız, ya evlenmeyi düşündüğünüz kadının iradesinin sağlam olduğuna emin olun yada başından bu işi iyice düşünün.
bilim adamlarının çalışmaları sonucunda hamilelik sürecinin hızlandırılması sağlanmıştır. tabi ki isviçreli bilim adamları tarafından. şaka değil gerçek buyurun haberi...
merkezi bursa da bulunan, internet sitesinde kendisi hakkında çok fazla bilgi vermeyen firma. elektrikli araçlar ithal ediyorlar bineği, cabriosu, kamyoneti, üç tekerleklisi falan var.
kadına uygulanan şiddete karşı şefkat-der in gündeme getirdiği enteresan öneri. hatta kadınlara atış poligonunda eğitim verilmesi ve bununda devlet tarafından desteklenmesi isteniyor.
bu şahıslar bir cemaate bağlı olan, her şeye besmele çekerek başlayan, bir yere girip çıkarken selamun aleyküm diyen, iş yerlerinde kocaman bir mescit yaptıran, ramazan münasebetiyle öğlenleri yemek vermeyip su sebillerini kaldırtan, kabeye doğru bakıyor diye tuvalet taşlarını kırdırıp yeniden yaptıran, hatta cuma günleri erkekleri zorla namaza yollayan kadınlar içinde hoca getirtip vaaz verdirten insanlardır. (tuvalet ve cuma günleri konusunu abartmadım. inanmayan arkadaşları diledikleri zaman inegöl e beklerim ve hemen bir kaç işletme gösterebilirim.) her fırsatta dinden imandan bahsederler tüm işçilerinin de kendileri gibi dini bütün olmalarını isterler.
tamam eyvallah dindir, düşüncedir, işine gelen çalışır işine gelmeyen çalışmaz. haklı sayılabilirler. sonuçta kendi iş yerleri kimseyi zorla tutmuyorlar falan filan...
bu tertemiz, asla günah işlemeyen müstesna insanlar nedense işçi hakları konusunda diğer dini konulardaki hassasiyetlerini kaybediverirler. işçinin sigortasını yapmazlar, yapsalar asgari geçim indirimlerini maaşa kattıklarını söyleyip üzerine yatarlar, zaten yaptıkları sigortayıda tam göstermezler, asgari ücreti bankaya yatırılar geri kalanı elden öderler.
bu şahısların dinden imandan her bir halttan haberleri var dır ama kul hakkından haberleri yoktur. varsada işlerine gelmez zaten.
gerçek şudur ki. her türlü günah işlenir, tövbe edilir affolur yada affolmaz. işlediğin sevaplar günahlarından fazladır yada değildir. bu konularda cennete gidip gitmemek tamamen allah ve kişi arasındaki bir konudan ibarettir. allahın affetmediği tek şey varsa oda "kul hakkdır" yani allah diyor ki; "her şeyle gel ama kul hakkıyla gelme ben karışmam".
samsun da çocukları dumandan zehirlenen bir babanın hastahane hastahane dolaşması yinede çocuklarını kaybetmesi. bunun üzerine açtığı davayıda kaybedip 27000 tl lik cezaya çarptırılması hem üzmüş hem de kızdırmıştır.
uzun uzun gereksiz diyaloglarla doldurulmuş, entrikalardan ibaret dizilerdir. yayın akışında iki saatten fazla yer işgal etmelerine rağmen işlenen konu hepi topu 10 ile 15 dakikadır. işlenilen konular genellikle kimin kiminle birlikte olduğu, kimin kimi aldattığı, kimin babası zannettiği kişinin aslında kimin babası olduğudur.* bu tip dizilere en sık rastlanan kanal fox tv dir.
genel olarak bir işe yaramayacak eşyalardır. en az yarısı borcam tepsidir.
az bir kısmı işe işe yarar ve kullanılır. bir kısmı tavanda orada burada bekletilir. bir kısmıda hiç paketi açılmadan eş dost akrabanın düğününde hediye olarak taktim edilir.
sözlüğe girmesi eşi tarafından hoş karşılanmayan yazar. insanlığa faydalı bilgileri paylaşabilmek için ailesinin parçalanmasını göze alıp gizlice sözlüğe girer.
"ankara yolu caddesi ne" paralel olarak acemlerden başlayan "avrupa konseyi bulvarı nın" devamı olan, "otosansite" kadar uzanan alternatif çevre yoludur.
ankara yolu caddesine nazaran trafik daha akıcıdır. fakat yol bakımsızlıktan büsbütün bir köy yoluna dönüşmüştür. en çok dikkat edilmesi gereken konu şeritlerin hiç bir işaret veya levha olmadan virajlarda birden kaybolması ve tekrar ortaya çıkabilmesidir. bu durum yolu bilmeyenler için büyük bir tehlike, belediye için bir sorumsuzluk örneğidir.
tahminimce, "sevgili anneciğim seni hep evde otururken görüyorum. baktım başka işin gücün yok canının sıkıldığını düşündüm evde ekmek yap bari dedim. annelerin bir tanesi anneler günün kutlu olsun" notunu üzerine iliştirip annesine vermeyi planladığı hediyedir.
bu arkadaşım hediyeden bana bahsettiğinde aramızda şöyle bir diyalog geçti.
- bu sene anneler gününde anneme ekmek yapma makinesi aldım markası beko 200tl verdim valla.
- ekmek yapma makinesi mi? ne garezin vardı annene?
- ne garezi ya her evde var.
- iyide güzelim annenin işine yarıyacak bi şey alaydın, başına iş açacak bi şey almışsın.
- saçmalama yaa!
- ne saçmalığı annenin başka işimi yok evde sana birde ekmek yapmakla uğraşsın.
- ne uğraşması ya. atıyorsun unu suyu kendi yapıyor zaten.
- hey yumurtaya can veren allahım!
başta kulağa hoş gelen ama sonradan çıldırtan bir durumdur.
hele çalıştığın yer yaşları 16 ile 55 arasında değişen 35 kadının olduğu bir konfeksiyon atölyesiyse. muhasebe ve dışarıdaki işleri yapmak için işe üç gün önce başladım. her gün mü bir olay olur kardeşim?
bir gün atılan orkidler yüzünden tuvaletin gideri tıkanır. başka bir gün iki yaşlı başlı hanım teyze saç saça baş başa bir birine girer. üçüncü gün henüz 17 yaşındaki çalışanımız mesai bitiminde kocaya kaçmayı planlar ama son anda engellenir. babası iş yerinin önünde öldürülecekti neredeyse, zor aldık adamın elinden kızı. o değil adam sakinleşsin diye saatlerce uğraştık. hesapta öğleye kadar çalışılacaktı fazla mesai sebebine bakarmısınız?
dahası da var ardı ardına defalarca sorulan sorular. adın ne? kaç yaşındasın? nerelisin? kaç kardeşsiniz? bekarmısın? beklediğin birimi var? evin var mı? vs vs vs... bu ne bee?
gözünün içine baka baka dedikodunu yapanlar. merak etme ablacım biz evlendireceğiz seni diyenler. hakikaten rahatsız ediyor insanı her erkekte vardır böyle bir fantezi bi kadın aniden gelsin atlasın üzerine yiyişelim falan. yok yaa allah korusun yemin ederim tecavüz edecekler diye korkar oldum. hakikaten fazlası zarar bu kadınların bunu biliyordum ama bu kadar net olarak idrak edememiştim şimdiye kadar. neyse işsizlikten dolayı geçici olarak başladık inş yakın bir zamanda adam gibi bir iş bulur kurtarırım kendimi buradan.