sen öyle diyosun da acaba fatih seni torunu olarak görüyor mu? diye sorulası cümle.
biri istanbul'u fethetme hayalleriyle büyüdü, çağ başlattı; diğeri "acaba oğlumu nasıl aklarım; dersaneleri kapatıp mı cemaati ziksem, hsyk'yı değiştirip mi ziksem?" derdinde. devletin başına geçip ordan paraları cukkalayan, iktidarı başladığından beri adı yolsuzluk, adam kayırma, adaletsizlikle anılan bir hükümet nasıl fatih'in torunları olabilir?
"ha tabi sen fatih'in torunlarıyııızz... hüloooooğ!" ya da "fatih'in götünün gıliyim!" gibi fanatik bi dünya görüşüyle yaşıyosan o zaman bilemem.
türkiye'de ne kadar cahil, yobaz gibi tiplerin olduğunu görebilmek için herhangi bir haber kanalını açmak yeterlidir. evet yandaş bir kanal da olabilir farketmez, ki adamakıllı bir haber kanalının yandaş olmayanı var mı sormak gerekir.
değişik bir durum. tabi şu açıdan: bu durumda 10 kasım'a sadece tatil gözüyle bakıyor arkadaş. zaten tatil olmasa daha erken uyanacaksın, en azından bir iki saat fazla uyuyosun şükret der ve sakince uzaklaşırım.
tam maçı bırakıp derse dönüyorken bi kaçamak baktım, tam basketin girdiği anı gördüm. sadece "anaaaa... kazandık lan..." diyebildim. orta saha falan da değil nerdeyse kendi pota altından atılması coşturmuştur.
haa planinic son zamanlarda gördüğüm en faydasız oyunculardan orası ayrı. şeytan tüyü var böyle adamlarda. üç maç yatar bir maç oynar tekrar yükselir. işte bunun gibi, bu adam efes'e hiç bir katkı sağlamadı ama işte bunu da yaptı.
istediği her şeyin yapılmasını isteyip, yapılmadığında ağlamaktır.
ayrıca iyi ki bi %50 oy aldın dedirtir. her fırsatta bunu dile getirir çünkü. oysa demokrasi %50 oy alıp diğerlerini yok saymak değil.
bu demokrasi çeşidinde iktidar, tekelliğin meşru hale gelmesidir. yani karşıt görüşlerin ve hatta kendi kanadından gelen görüşlerin bir kısmının anasını ağlatıp, ufak bir tepki alınca da ya mağdur edebiyatı yaparlar ya da iktidar maskesinin arkasına sığınırlar.
misal şu son tartışmalar... milletin yatağına kadar karışacaklar, sonra tepki gördüklerinde %50 oy aldım diyecekler, aileler istemiyor diyecekler... bahane. yine eylem olursa alanlardakileri suçlayacaklar, halbuki bilmezler ki eylem, bir görüşü dile getirmek, istenmeyen şeyleri protesto etmek gibi olaylar demokraside doğal şeylerdir.
yolda yürürken farkettim botumun içine attığım bağcıkları dışarı fırlamış hunharca savruluyordu. tekrar içine atmak için eğildim yere, deyim yerindeyse domaldım.
henüz o vaziyette ıkına ıkına uğraşırken bir de baktım dokuzlar hemen kıçımın üst yanından bana bakarak, yanımdan geçerken susup iki adım sonra gülerek geçip gidiyorlar. hemen doğruldum. gözünü seveyim bozuntuya verme.
bu anlatılanlar tek başına tanrının olup olmadığı gibi bir şeyi ispatlamaz. ancak ayetlerle destekleyince ispat gibi duruyor. ilk önce olayları doğru bir şekilde yorumlayalım. yani biz tanrının varlığını onun ayetleri üzerinden desteklersek, bir şey ispatlayamayız ve tarafsızlıktan söz edemeyiz.
burda belki de yapılacak şey anlatılan evren düzenini merak etmek, onu anlamaya çalışmaktır.
tanrının ispatı zamanın durması gibi bir şey sanki. hayatta merak edecek bir şeyin kalmaması, en yüksek hayat bilgisi gibi. ki ayrıca insan üstü, insanın tasvir edemeyeceği bir varlığı yine insan zihninin sınırları içinde kesinkes ispatlamak zordur. ancak ipuçları elde edebilirsin belki kendine göre.