da vinci code isimli kitabının kahramanı robert langdon’dır. kitap, filme uyarlanınca başrolü tom hanks oynadı. bunda tom hanks’in harrison ford’dan 14 yaş genç olmasının da payı vardı. fakat dan brown, kitabını yazarken kafasındaki robert langdon görüntüsü harrison ford’du. bundan kitabında da bahseder.
Indiana jones, modern kahramanlardaki çift kişiliğe sahiptir. dr henry jones jr yumuşak başlı, sıradan bir kolej profesörüdür. superman’in b tarafı olan clark kent gibi o da gözlük takar. dr jones gözlüklerini çıkartıp, fötr şapkasını giyip, eline de kamçısını alınca bir macera adamına dönüşüverir. george lucas’a göre ındiana jones, james bond’un sıradan adam görümündeki versiyonudur.
ingilizler daha selçuklular zamanında anadolu'dan türkiye diye söz ediyorlardı. osmanlı zamanında da bu böyle devam etti. 16. asırda akdeniz ticaretine osmanlılar hakim olduğundan, ilk defa hindi gören ingilizler, "bu hayvanı olsa olsa türkler kendi ülkelerinden getiriyorlardır" diye düşündüler. ve hindiye "türkiye kuşu" anlamına gelen "turkey bird" adını verdiler. fakat biz nasıl serçeye "serçe kuşu", hamsiye "hamsi balığı" demiyorsak; ingilizler de hindiye "turkey bird" demekten vazgeçip, kısaca "turkey" demeye başladılar.
güneybatı amerika'da yaşayan chuckwalla kertenkelesi tehlikeli bir durumla karşılaşınca hemen en yakın kayaya gider ve burada bir çatlak arar. bulduğu ilk çatlağın da içine dalar. buraya kadar yaptıkları normal bir kertenkele davranışı olarak görülebilir. fakat işin ilginç yanı bundan sonra başlıyor: çatlağın içine giren hayvan kendini öyle bir şişirir ki, vücuduyla çatlağın içini tamamen doldurur. böylece dışarıdan herhangi bir hayvan onu çekip alamaz.
Günlerden bir gün adamın biri zembilli ali efendi’ye sinek yemenin caiz olup olmadığını sordu. ali efendi yüzünü ekşitip şu cevabı verdi: “eğer yiyebiliyorsan caizdir!”
Antik Roma'da çok sayıda rahatsızlığın tedavisinde gübre kullanılırdı. Romalı yazar Plinius bir dizi gübre tedavisini sıralamıştır; bunların içinde, ağız kokusunu gidermek için fare dışkısı yemek de vardır.
Eski mayalar ve Aztekler'de top oyunu sadece bir spor değil, dinsel bir olaydı. Bu oyun, etrafı kapalı özel bir avluda oynanırdı. Kaybeden takımın oyuncuları kurban edildiği için, maçlar oldukça heyecanlı geçerdi.
