başbakanın kendini ifade etme ve sunuşta gerçekten iyi olduğu gerçeğidir. yapacağı icraatleri bir taktik üzere ve neticeye ulaşacak optimal bir karizmayla yapmaya çalışması, aslında sanatçı ruhunun estetik arayışını yansıtıyor.
bu dediğimi tersinden anlayacak arkadaşa selam eder, sadece bir karakter analizi kabilinden olan bu cümlelerimi ideolojisine alet etmeden önce ...
bu tip bir duygu vardır. dönem dönem böylesi bir özgürlük furyası alır, özellikle de genç tayfayı arkasından sürükler.
80'ler ispanyol paçası, batıda hippi gençlik, uzun saç modası...
bu sözlük ve diğer internetle tanıştığımız sosyal mecraların da böyle bir duyguyla saldırıya uğradığını düşünüyorum. öyle ki sol frame'i kaplayan cinsellik temalı çoğu entry bu tip bir hamlık kokusu veriyor.
aradan zaman geçecek, yine "ne kroymuşuz", "2010'larda bunu yapanlar" gibi zamanında toplumca çok oturtulamamış, aradan vakit geçip de genele malolduğunda ise foyası ortaya çıkmış bir demodelik adlandırması yapacağız.
işbu gariplik noktasında bazı tesbitleri paylaşmakta fayda var:
- hepsi doğal göründüğünü zannederken boş konuşan tipler. postmodern iletişim yanılgısı. aynaya bolca bakmalı, bolca içselleşmeliler.
- hiçbir şey yapmadıkları halde önemli bir konuma gelmenin ikilemini yaşıyorlar. aslında konumları da spekülatif. biraz farkındalar, ama işin içinden çıkamaz bir ironinin içindeler.
- bir geçişin garip tiplemeleri olarak, amatörlükleri arafta, profesyonellikleri arafta bir nesil olacaklar; izel, çelik, ercan üçlüsünü düşün, bir de bugünkü konumlarını düşün.
- içime kasvet geldi, devam edemeyeceğim. ama yazık...
fazla sözlükte takılmakla ortaya çıkan, eski duyarlılıkların körelmesiyle devam eden, garip bir haldir.
insan mallaşıyor.
bazen şiddeti fotoğraflaştırmamak ne kadar önemliyse -meşrulaştırma, normalize etme etkisinden dolayı- , belki kötü olan şeyleri de bu kadar tartışmamak lazım.
mide bulandıran edebiyat törpüsü. hemen bir soyadından çağrıştırmalar, bir takım alegorasyonlar, yok bir şeyler. yüzüm kızarıyor böyle ucuz riyakar fedakarlıklarına. canları pek kıymetli adamlar siper ediyor kendini. kalemşör şaklabanlar sizi. ucuz kahramanlar...
seviyeli bir şekilde ifadeden yoksun olan insanın ifade özgürlüğü peşinde koşmasıdır.
önce sen konuşmasını öğren. önce bir kişilikli ol, nickin arkasından ana bacı saydırma namertliğinden bir çık, isminle cisminle seviyeli konuşmayı öğren, sonra da ifade özgürlüğü de.
ünlüler hakkında hakaretten açılan davaları doğru buluyorum. bu kadar beynini uçkurunda kaybetmiş ergen müsvettesinin sol frame'i rezil etmesini azaltır belki bu durum.
ifade özgürlüğü "ben inanıyorum, inanmıyorum" demektir. "senin inandığının anasını bacısını..." demek değildir.
korkularla vehimlerle özgürlük diye bağıracağına, onun yerinde olsan sana küfrettiklerinde ne yapardın onu düşün.
temizliğin temsilcisi erkek değil kadındır, kadın narindir, tertemiz, mis kokulu olmalıdır.. bu nedenle sözlük, işte erkek sümüğü mide bulandırmaz amaa kız sümüğü ağlatırken kusturur.
bazen hiç gerçek olmamasını düşündürdüğünden mütevellit, adama "düşünüyorum, öyleyse varım" noktasını yaşatmış ve felsefesini bunun üzerine bina ettirmiştir.
böyle bir hipotezim var. sözlükte yazmak mental konfüzyon oluşturur.
izahat: kırıntı bilgi zihin dağınıklığı ve sistemsiz düşünce üretir. telkin tarzı söylemler doğrudan bilinçaltına akar. bu muhteşem ikiliden zaman zaman ne dediği belli olmayan cümleler kuran insan tipi çıkabilir. bu belirti varsa bir müddet uzak durmakta fayda var.