öncelikle sonsuz saygınızdan dolayı 'peki' der susarsınız. yeri geldiğinde acısını çıkarmak içindir susmak bazen. o anda söyleneceklerin hiçbir şey değiştireceğine inanmadığınız için 'peki' der susarsınız. yaşadığınız siniriden dolayı kalp kırmak istemediğiniz için, öfkeyle oturup zararla kalmak istemediğiniz için susarsınız. onu kaybetmeyi kaldıramıyacağınız için susarsınız. bazende o'nu delirtmek için susarsınız.
işte o peki diye sustuğunuz zamanlarda sadece gözleriniz anlatır her şeyi.
takıntılı erkeklerdir, oyuna gelmezler. yem atarsınız hayatta yemezler. bilmişlikleri tavana vurmuştur. genellikle zeki olup en ufak yanlışa tahammülleri yoktur. çapkınlıkta üstlerine yoktur, bunun yanında sevdikleri kişiye de sadıktırlar. *
hayal güçleri çok kuvvetlidir. hafızaları çok güçlüdür. sabırlıdırlar. iş hayatlarında genellikle başarılıdırlar. kıskançlıktan sevgiliyi bunaltıp, ardından sergiledikleri romantik davranışlarla durumu kurtarırlar.
seni sevmediğini bile bile seversin onu. katlanılması zordur.
her sabah onu görme umuduyla yaşarsın.
platonikliğin dibine vurursun.
o'na içinden şiirler yazar, bir gün gözlerine bakarak okumayı hayal edersin.
içinde vazgeçilmezliğini sorarsın hep kendine, sebebini bulmaya çalışırsın. o anda gözleri, saçları, ses tonu gelir aklına bir şeylerin içini kemirdiğini anlarsın.
bedenleriniz bu kadar yakınken, duygularınızın uzak olması, gözlerin görürken dokunamamazlığın hasretini çeker, onu en güzel rüyaların içine alırsınız.
seninle her tartıştığımızda kendimi günlerce affedemiyorum. kırmak incitmek istemesem de nasıl yapıyorsam yapıyorum. bana her zaman eksik etmediğin desteğini artık hissedemiyorum. biliyorum sende yoruldun. sendeki fiziksel değişiklik acı veriyor bana. yüzündeki çizgilere ilk defa bu kadar dikkatli bakıyorum. kaç tanesi benim eserim acaba. kaç tanesi çektiklerinin sebebi.
eskisi gibi olmak istiyorum. benimle ilgilenmemi yüzümün düştüğünde sebebini sormanı istiyorum. ama artık büyüdüğümü düşünüyorsun. ama aslında ben hiç büyümedim. git gide küçülüyorum. git gide daha zor yaşıyorum. daha çok gözlerim doluyor, daha çok kalbim acıyor ve daha çok sana ihtiyacım olduğunu anlıyorum. ama sen benim ne halde olduğumu görmüyorsun.
sabah sabah incittim seni. içimdeki karamsarlığı susturamadım. özür dilerim, gözlerinden akan yaşın sebebi olduğum için.
dışarıdayken ağzında sakız cak cak diye çiğneyen erkek modelleri bana hep itici gelmiştir. birde kız dolu bir ortamda bacaklarına sonuna kadar ayıran erkek modelleri oldukça iticidir.
"kız arkadaşım izin vermiyor" havası atan gerzekler de vardır.
kendini bir bok zanneden erkek modellerini unutmamak gerekir. saat sorarsınız cevap vermez sanki sulanıyoruz adama.
ağzını yayarak konuşan erkek modelleri vardır birde.
bazıları bozuk türkçe konuşur ay çok iticidirler.
küfürlü konuşanları unutmamak gerekir.
kızların bıyığıyla sakalıyla ve memelerinin arasında 3 adet kıl olup bunlarla dalga geçen erkekler de çok iticidir.
kadın gibi davranan erkek tipi vardır birde.
pes oynayan erkekler vb hepsi buna dahildir.
çirkin olup kendini yakışıklı sanan tiplerdir çok iticidir çok.
bir de sigara içen erkekler vardır, bunlar da o gruba dahildir.
bakımsız erkekleri de unutmayalım. sözlükte gördüm birkaç tane hatta iyy yani.
izmir memleketimdir, yeri bende başkadır.
istanbul yaşadığım şehirdir, ne kadar trafiğine sövsem bile seviyorum kendilerini.
ankara'da başkentimizdir işte, öyle yalandan onuda seviyorum.
hiç ummadığım bir anda karşıma çıkıp içimi gıcıklıyorsunuz.
içimi kımıl kımıl yapıp 3 dakika sonra gidiyorsunuz.
bisküvileriniz de bir boka benzemiyor sizin o halleriniz olmasa.
reklamlarda hep kadınların oynaması gerekmediğinin en güzel resmisiniz siz.
hele o ispanyol olanınız sanırım en popüler olanınız.
ulan elin rus hatunlarına yavşayan türk erkeklerine en güzel kapaksınız anasını satayım.
onu ilk gördüğün anda dudaklarına yapışmanın heyecanı içine işlemiştir. zihninde defalarca kez hayalini kurarsın. seni sardığında kokusunu düşünür mutluluktan içinde oluşan kıpırtıyı dinlersin. huzurunu bulacağını bilisin.
o anı beklemek yaşamaktan daha güzeldir. geldiğinde bir kere yaşarsın, beklerken bin defa yaşatır insana.
yaşlanmanın en güzel halidir belkide. bir sebebi vardır yaşlanmanın, yaşadığın özlem, duyduğun hasret. uzaklarda sana ait bir şeyin olduğu gerçeği seni mutlu eder kimi zaman.
o'nu düşünmekten yorulur tüm hücrelerin,
şimdi ne yapıyor acaba(?)
sağlığı yerinde mi(?)
hiç aklına geliyor muyum(?)
bizim şarkımız çaldığında benim gibi gözleri doluyor mu(?)
yatağı bu gece boş mu, dolu mu acaba(?)
ömür törpüsüdür. suratınızda oluşan her çizginin, saçına düşen her beyaz telin sebebidir.
bir haftadır hastayım. tam iyilestim diyorum bir başka bok çıkıyor. kendimi çok güçsüz ve kuvvetsiz hissediyorum. yemek yiyemiyorum. ölmekten çok korktum lan. ama nefes almak çok güzelmiş anasını satayım.
yanlış önerme, gayet tekin olup kendinden emin tiplerdir.
yüksek egolara sahip insanlardır. ne yaptıklarını bilen, e birazda kibirlidirler. takıntıları vardır. genelde yakışıklıdırlar. * insanı konuşmalarıyla kendilerine hayran bırakabilecek kabiliyete sahiptirler. insan ilişkileri kuvvetlidir. sevgililerini mutlu etmeyi severler ama aynı zamanda kırıcı olabilirler.
kendilerine duydukları güvenden dolayı, çok fazla eyvallahı olmayan tiplerdir.
yaşadığınız hayatı yavaş yavaş sorgulamaya başlarsınız. o'nunla ve o'nsuz geçirdiğiniz zamanları düşünür durursunuz. ve hayatın anlamsızlaştığının farkına varırsınız.
yaşamanın sadece nefes alıp vermekten ibaret olduğunu, mutluluğunun, yaşama sevincinin elinden alındığını anlarsın. birbirlerine bağlı mutlu iki sevgili görünce, canın yanar kıskanırsın. soğuk daha soğuk, karanlık daha zifiri gelir insana. yalnızlığına ağlamaya başlarsın.
sabah uyanırsın, 'günaydın sevgilim' sesini duymak istersin. ama yoktur gitmiştir. sabah uyanmaların bile anlamsızlaşmıştır. koynuna girip uyumalarını ararsın, sevgilinin dudaklarında sabahlamalarını özlersin, tekrardan dalgalı saçlarında kaybolup gitmesini istersin. sadece gözlerini kapatıp hayalliyle teselli edersin kendini. nedensizliklerin içinde boğulduğunu anlarsın.
o'nsuz herşeyin anlamsız olduğunu anlarsın.
ulan kader beni hiç güldürmedin, bende senin en sonunda belanı. *
anlamadığım konu şudur, kuliste sevgili verda yarışmacının üzerindeki bir detayı beğenmiyor, dışarıdaki moda avcılarımız çok beğeniyor. şimdi biz hangisini takip edeceğiz(?) hangisine inanıp giyineceğiz(?)
gece gündüz beynimizi s.kiyorsunuz zaten, en azından hem fikir olunda bir boka yarayın babyler.
çok kaliteli entryler giren erkek yazarların, kadın yazarların girdikleri entryleri eleştirmesi.
sözlükçü hatunlar bunlar. bu hatunlar hiç bir şey yazamazlar, kıllılar, tüylüler, koca götlüler ve birde dandik entry giriyorlar. bu eleştirileri yapmadan önce dönüp bir kendinize bakın. bakmak istemiyorsunuz canınız acıyor tabi.
ve artık kabak tadı veren yakıştırmalar bunlar. ağzımızla gülmüyoruz.
kişinin sinirden çatladığı anda yapmak için yanıp tutuştuğu eylem.
tartışma esnasında derdini anlatmak için kendini savunduğunda, boşuna nefes tükettiğini, adeta duvara konuştuğunu anladığında karşındakini kendine getirmek için yapılması gereklilik getiren istektir.
karşındakinin öyle kendi doğruları vardır ki önüne geçemeyeceğini anladığın vakit, önce ona şöyle okkalı bir tokat atmayı aklından geçirirsin. önce düşünürsün, atılan tokadın sonrası ayrılık getirebilir. insanı soğutur. hiç bir şey eskisi gibi olmayabilir. belkide çeker gider. sen, yaşadığın pişmanlıkla kalırsın.
öfkeyi en iyi ne dindirir bilemiyorum ama, şuanda en iyi çözüm bu gibi geliyor bana.
--spoiler--
geçmişe takılı kalmak iyi değil pek, dermansız acı olmaz. yaza doğru mutlu olabilirsiniz, geri kalan bütün yıl ızdırap ve acı dolu. ne diyim yalan mı söyleyeyim...
--spoiler--
geçmişe takılı kalanların arasında başı çeken biri olarak söyleyebilirim ki,
geri kalan bütün yıl ızdırap ve acı doluydu, ama yaza doğru mutlu olabilme ihitmali bile çok güzel. ihtimallerle yaşamak bile güzel.
çok umutlandım lan. bu yorum bir çıkmasın, yakarım yeminle yakarım(!)
aşk hayatında yediği kazığın acısını unutmayan yazarlardır.
hiç bitmeyecek gözüyle bakılan ilişkinin ardından yaşanılan üzüntü, hayallerin tuzla buz olması, kırılıp bir türlü onarılamayan bir kalp, geriye gözlerden zamansız akmaya hazır gözyaşları bırakıldıysa aşka inanmayan kişiler arasına girersiniz.
aşık olduğunu tüm cesaretinle söyler, karşılık alamazsan aşka olan inancını yavaş yavaş yitirmeye başlarsın. senin yerine egolarını okşamaya devam ettiğinde umutsuzluğa, mutsuzluğa sürükler insanı. kimi zaman vazgeçemez, mutsuzluğunda en ufak bir mutluluk kırıntısı ararsın, kimi zaman elinin tersiye iter, inançsızlığa karşı sürüklersin kendini.
aşık olduğunuz kişi, ilişkiden, aşkın bağımlılık yaratmasından, alacağı sorumluluk karşısında kendisine güvenmiyorsa kendisiyle beraber sizi de inançsızlığa karşı sürükler. her şey düzenli heyecanlı giderken bitişi boktan bitişlerle son buluyorsa insanın aşktan soğumasına neden olmaktadır.
yaşadığınız gizli bir özlem olmuştur aşk içinizde. yüreğiniz 'aşk, aşk' diye bağırıken, ağzınızdan dökülen kelimeler ise bambaşkadır.
aslında aşka inanmamak, fala inanmayıp falsız kalmamak gibi bir şeydir. ne kadar fala inanmasak da falsız kalmadığımız gibi, aşksız da kalmamız bir o kadar zordur. sadece kendimizi kandırmaya çalışırız.
ne kadar inanmıyoruz diye haykırsak bile,içimizde aşık olmayı engellemek için geliştirdiğimiz mekanizmayı yıkmak en güzel başlangıçtır.
konuşmaktan,
yaşadığı hayattan,
bir şeyleri anlatmaktan,
yanlış anlaşılmaktan,
size bir şeyleri anlatmaya çalışmaktan,
çevresinden,
yaşadığı yerden,
kendinden,
bıktığını zaman zaman dile getiriyor ise. senden de bıktım demesi an meselesidir.
kendinizi yalnız, mutsuz ve çaresiz hissettiğiniz zamanlarda yanınızda kimsenin olmadığını fark ettiğinizde içinizde duyduğunuz duygudur.
söyle bir etrafınıza bakar ve kimselerin olmadığını görürsünüz. yalnızsınızdır. günlerdir telefonunuz bile çalmamıştır. size sarılacak 'seni çok özledim' diyen bir sesi duymaya hasret kalmışsınızdır. sizi çevrenizde içinde bulunduğunuz karamsar durumdan kurtaracak insanların olmadığını anladığınızda kimse için bir şey ifade etmediğinizi düşünürsünüz.
umursamaz erkektir. bencildir. 'abartıyorsun bir şeyin yok' der. yanınızda olmaktansa dışarıda götünü gezdirme meraklısı olan erkektir. kendi hastalığında, sizi başına kitleyerek nazdan başka yaptığı şey yoktur. 'ölüyorummmmmm' nidalarıyla pireyi deve yapar bu tipler.
birde sevgilisine hastayken çorba yapan erkekler vardır. ne kadar uyduruk kaydırık bir çorba olsa bile, durup dururken iyileşme sebebidir. romantiktir. pamuklara sarmalayıp saklayın o erkeği. *
