şarkısının sonu now I learn my abc tell me what you think of me die biten alfabe çevirisini yapamıyorum çünkü ingilizcesi çok daha mantıklı gelio insana bi ahenk var en azından
çok genel bir terimdir ve uçakta çalışan kabin memurlarıyla karıştırılırlar ve nedensiz bir şekilde de hep bu meslek gurubu küçümsenmektedir türkiyede ama avrupada 3 senelik okulları vardır ayrıca uçağın acil bir durumda tahliyesi esnasında siz yolcular korkudan altınıza yapacakken bu arkadaşlar canlarını dişlerine takarlar
flmin adı atla gel şaban olsa da kahramanımızın adı niyazidir,filmin ismi de sanırım ticari kaygılardan böyle konulmuş demek geliyor ama peki o zaman niye şaban değil de niyazi kemal sunalın adı? beni bu açıdan baya yoran bir filmdir.
erkek arkadaşınıza kızdığınız zaman,ondan intikam almak için kullanılabilecek bir korkudur hatta neresi diye sorarlar ve siz kafasının göremiyeceği bir yerdeki noktaya işaret edip,işte burası dersiniz o noktaya dokunmaya kalkacaktır bırakın dokunsun zaten adam moral olarak çöküp o kısmı kel olarak hissedecektir.
Safa Önal'ın yönettiği filmde Zeki Müren ve Sema Özcan oynamaktadır.Macera ve dram öğelerini barındıran film tarihi eser kaçakçılarının filmde kendisini oynayan Zeki Müren'i kullanmaya karar vermeleriyle başlar ama bu kaçakçıların aslında türk olup niye yabancı gösterildiklerini ve neden zorla türkçeyi o kötü,uydurulmuş yabancı aksanlarıyla konuşmaya çalıştıklarını anlamam yani oyunculuk açısından vasat bir film
Aşktan da Üstün, Rüya Gibi,Kalbimin Sahibi gibi 70 'li yıllar türk sinemasına oyunculuğu ve diğer bir çok filme de şarkılarıyla katkıda bulunan sanat güneşi
Meg Ryan ve Kevin Kline'ın oynadığı 1995 yapımı romantik komedi tadında bir filmdir çok klasik bir konusu varmış gibi gözükse de hayatta hiç bir şeyin aslında bir son değil yeni bir başlangıç olduğu mesajını iletme bakımından güzel bir filmdir tabi oyuncuların da hakkını vermek lazım.ilişkilerini yeni bitirmiş ya da bitirme aşamasına gelmiş arkadaşlara şiddetle tavsiye ederim.
Her zaman ulan bugün başka yere takılalım diyerekten hep kendimizi parkın banklarında sigara içerken bulduğumuz,tavlası ,sigarası,çayı bir başka olan izmitimle bütünleştirdiğim park,artık izmitin pişmaniyesi,simidi gibi parçası olmuştur
banu alkan ve tolga savacı filmidir ayrıyeten yusuf sezgin de banu alkanın sevgilisini oynamaktadır.tolga savacı sapık bir fotoğrafçıyı oynar ve john carpenterın o herzaman türk filmlerinde duymaya alıştığımız the end parçası kullanılmıştır ,ama banu alkanın bu hiç tanımadığı fotoğrafçıya kapıyı neden havluyla açtığını da hep merak etmişimdir.
benim de bir zamanlar nick olarak kullandığım büyücü anlamına gelen kelime ayrıca necromancer stephen king'in fire starter adlı romanında geçen bir atın ismidir de
son klibinde sanat uğruna arabasını parçalayan ve o arabayı bilmem kaç paraya bir hayranına satacağını bir haber programında açıklayan kişi bu arada haberin başlığı saf bir hayran aranıyordu sanırım bundan haberi yoktu.
Nevzat Peşen'in yönettiği ikimize bir dünya filmiyle türk sinemasına da uyarlanan bir steinbeck klasiği tabi film biraz türk toplumuna göre uyarlama olmuş
insanların niçin yaptıklarını anlamadığım isimden geçtim telefon numaralarını yazıp böyle bir ilişkiden ne gibi şeyler beklediklerine anlam veremediğim eylem .geçen gün caminin tuvaletine bile yazmışlar arayıp tövbe etmesini söylemem gerektiğini hissettim bi de adamı zora sokarlar bunlar ya!
altına bir de ten rengi çorap giyip file çorabı niçin giydiklerini anlayamadığım bir grup insanın türemesine yol açan,aslında güzel kombine edildiğinde cool ve şık olabileceğiniz çorap çeşidi.kombine edilmediği zamanlarda nasıl olabileceğinizi varın siz düşünün
Bir Esengül şarkısıdır.Gülen Gözler filmindeki ünlü nane likörü sahnesinde ilk kez dinlediğim ve her dinlediğimde şimdi buraya bir de rakı gerek dedirten güzel şarkı
charlotte bronte'nin yazdığı 18. yüzyül ingiliz edebiyatı klasiği.Romanımızın kahramanı jane yatılı okullarda büyüyüp, özel öğretmen olarak Rochesterın evine gelir ve kızına ders vermeye başlar romanı uzatan gotik olaylardan sonra mutlu sona ulaşılır ve evlenirler
1967 yapımı yılmaz atadeniz abimizin yönettiği uyarlama bir türk sineması örneğidir.Aslında killing karakteriyle beni germesi gereken bir filmken ,kahramanın şadem diyerek beni ürküttüğü bir sinema klasiğidir.Bu arada takside giderlerken arabanın içindeki kötü adamların bu adam çıldırmış demesi de gayet haklı bir durumdur.Yapanların eline sağlık.
sultanahmette kurulan standın yanına gidip abiler burda ne oluyor die sorduğumda konser varmış dedikleri ama benim engin ingilizce bilgilerimle ne konseri hava yarışı bu diyerekten insanların gerilmesine ve benim de ordan hemen sıvışmama yol açan organizasyon.
sanki ilişkilerinde her şey normalmiş gibi davranan abuk insanların ulan bu kadar yaş farkıyla yürümez diyerekten konuya nokta koydukları gayet de mutlu olma fizibilitesi yüksek bir ilişkidir.
farsça kökenli olup gökyüzü anlamına gelen günümüzde özel isim dışında kullanmadığımız ama bulmacalarda tesadüfen bulduğunda yeni bir şey öğrendim diye insanı havaya sokan kelime
klasik gitardan elektro gitar sesi çıkartabilecek kadar yetenekli,boş havuzun çevresinde arkadaşlarıyla dans edebilecek kadar çılgın insan bu arada arka plandaki beyaz pantolonlu adama ve gençkan kardeşimizin poker yazılı t-shirtine dikkat çok güzel şarkı ya
bulutsuzluk özlemi dinleyicisi olarak yanına yaklaşmaya çekindiğim, milliyetdeki yazılarını hakır hakır gülerek okuduğum ama yine de çekindiğim fakat bir arkadaş olarak herzaman yanımda olmasını istediğim güzel insan bu arada kavga ederken çekilmez oluyor bunu da belirteyim
genellikle konu olarak diğer kezban serileriyle karıştırılsa da serinin en başarılısı sanırım. tema olarak köylü bir genç kızın değişimini ve turistik gezilerini ve sonra da esas oğlan yani bu filmdeki izzet günayın aşka gelmesini anlatsa da hülya koçyiğitin hiç değişmediğini hatta daha da çirkinleştiği söylenebilir filmin sonunda köyüne dönen kezbanın yazmasının altındaki o peruk da görülmeye değerdir güzel bir orhan aksoy filmidir