Öğretmen ve yavşak.. bu iki kelimeyi bi araya getirmiş başlık. Hiç yakışmamıştır ve sözlük ne hale gelmiş diye düşündürmüştür. Memlekette başka mesele kalmadı başka meslek de kalmadı b.k atacak.
Şanslı nesildir. Doyumsuzluk nedir bilmemiştir aksine bişeyleri bekleyerek ve bunun için çaba sarfederek kazanmış olmanın eşsiz tadını bilendir. Kimileri ne alaka diyebilir. Naçizane kendimden pay biçerek yorumlandırdığımı ifade etmemde fayda var.
özleyip geçmişi yad etmek adına şu sıralar sözlükte online olan fani. yokluğu pek de kimseyi ırgalamaz lakin yokken dahi pekiyi pek güzel olarak oylanan entry lerini görünce içi bi hoş olmuş yazar müsveddesi.* ayrıca*.
soner sarıkabadayı' nın ilk albümünün ismi. tam ismi kara (çözüm) olarak geçmekte. ayrıca parçaların tamamı seslendirenin bizzat kendisine aittir*. albüme ait şarkıları da paylaşalım.
1. Gün Doğmaz
2. Çözüm
3. Kara
4. Ilık Olsun
5. Yanıyorum
6. Arama
7. Alev Alev
8. Yalan Değil
9. Dalgalar
10. Adaletin
11. Gün Doğmaz(Sound Mix)
12. Çözüm (Sound Mix)
13. Kara (Sound Mix)
soner sarıkabadayı' nın kara adlı albümünde yer alan leziz şarkısı. bu şarkıyı nette tesadüfen dinleyip yeni şarkısı mı acaba diye tırım tırım bakındım. sonradan öğrendim ki sonercik bu şarkıyı ilk albümünde seslendirmiş(kafadan pırtlatmıyorsam ilk albüm herhalde..evet). sözlerini de yazalım tam damar olsun:
Sana doğru, bana yanlış
Sana eğri, bana düzgün
Ama hasret sana da aynı bana da aynı(x2)
Gün doğmazsa, sana da doğmaz
Mutluluksa, yüzüne bakmaz
Aşk gelir de, kapını çalmaz
Son gelir de, haberin olmaz
akp yi sevmediğinden referandumda hayır demek kadar saçma bir harekettir. lakin bu eylemi gerçekleştirecek olanlarda da suç bulmuyorum. zira siyasiler bu oylamayı sidik yarışına dönüştürdükten sonra halkın böyle bir düşünceye sahip olması normal.
yıllar geçtikçe değer olmaktan çıkıp değersiz ve basit bir hal aldığı aşikardır. özellikle seçim zamanı bu değer yerlerde sürünür. türkiye'de siyaset yapmak maalesef kötü bir klişe haline gelmiştir. meydanlara çıkıp da çocuk gibi birbirine b.k atanlar mı bizi yönetip bir yerlere gelmemizi sağlayacak diye düşündürür. üstelik çoğu yerde değinildiği üzere bu b.k atma seansları da klişeleşmiştir. baymıştır, sıkmıştır. sadece biri, ikisi değil; hepsi aynı şeyi yaptığından siyasetten nefret ettirir. esasında çok ciddi bir meseledir. lakin taraf olmayı seçen bütün insanlar bu klişeleri kendi partileriyle alakalı bir çamur atma olayı hissettiklerinde kullanırlar. sanırım partilerin başında duran o insanlara da bu yüzden lider deniyor. dedikleri herşey partizanları tarafından kanunmuşçasına ezberleniyor."şu bizimkine böyle böyle dedi ama yalan. esas o böyle böyley-miş-".buna bir dur diyen de yok. dur demeye yönelebilecek vasıfta birileri de. eğer siyaset buysa ve halktan taraf olmaları bekleniyorsa ben taraf falan olmuyorum. canım ülkemiz de bu kargaşada eriyip gidiyor ya ben ona yanıyorum...
facebook ta kendisi hakkında yazılmış şöyle bir yazıya denk geldim. sıkılmayan okur. geçmişe hep tu kaka demek bizi hiç bir yere götürmez de getirmez de. dikkate almakta fayda var. hele günümüz siyasetçileri ve siyaset anlayışlarını (burada onu, bunu ya da şunu değil topunu birden kastediyorum) göz önünde bulundurursak geçmişin kadir kıymetini daha fazla gün ışığına çıkarmış oluruz. buyrun az biraz da buradan yakın:
Bunları biliyormuydunuz ?
- ilk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran,
- ilk otomobil...i getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan,
- Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve elektrikli tramvaylar kuran,
- Kudüs-Yafa, Ankara-istanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren istasyonunu da tabi),
- istanbul'un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji müzeciliğini başlatan,
- Chicago'daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan,
- Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (istanbul Darü'l-Kelb Tedavihanesi) açtıran,
- Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili idi..)
- Okullara (Hristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde, Türkçe'nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris'te islam Külliyesi kuran!
- Teselya savaşı sürerken saraylı hanımlara askerler için çamaşır diktiren de hastaların ihtiyaçlarını soran da, sarayın bahçesinde bile hastalara hizmet ettirten de!
- Midilli adasını eşi Fatma Pesend Hanım'ın şahsi mülkünden ısrarla verdiği para ile Fransızlardan geri alanda O!
- Israrla yerli kumaş giyen, Hereke bez fabrikası ve Feshaneyi kuran,
- Ziraat Bankasını kuran, Ticaret, Sanayi ve Ziraat Odalarını açtıran,
- Yıldız Çini fabrikasını, Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikalarını,
- Toplu sünnet merasimleri yaptırıp her bir çocuğa çeyrek altın gönderen, bu yüzden yaz aylarında toplu sünnetleri moda eden,
- Mezuniyet törenlerinde öğrencilere hediye kitap gönderen,
- Yoksul halkına kendi cebinden ödeyerek kömür dağıtan,
- Ermeni Onnik'in mektubu üzerine kendi parasından takma bacak yaptırtan,
- Biriktirdiği parasından bir kısmını her sene borç yüzünden hapse düşenleri kurtarmaya tahsis eden,
- Modern matbaa makinelerini Türkiye'ye getirten, ücretsiz kitap dağıttıran, 6 bin kitabın çevrilmesini sağlayan, Beyazıt kütüphanesini kurup 30 bin kitap bağışlayan (10 bini el yazmasıdır),
- Yabancı bilim adamı ve yazarlara Nişanlar veren,
- Her yıl 30 bin saksı satın alıp çiçek ektiren,
- Bizim Hekimbaşı çöplüğü dediğimiz yerde gül yetiştiriciliği yaptıran da (Isparta'daki gül yetiştiriciliği de O'nun öncülüğünde başlamıştır),
- Türkiye’nin birçok yerinde saat kuleleri yaptıranda O dur! (izmir,Dolmabahçe..),
- Hindistan, Cava, Afganistan, Çin, Malezya, Endonezya, Açe, Zengibar, Orta Asya ve Japonya ya elçiler ve din adamları gönderen,
- Latin Amerika ülkeleri ile diplomasiyi başlatan,
- Yalova Termal kaplıcalarını kurduran, Terkos'un sularını istanbul'a taşıtan, Bursa'nın bir köyünde bile çeşme yaptırabilen O dur, (Sadece istanbul'a 40 çeşme yaptırmıştır),
- Sarayında yaptırdığı tiyatroda oyunlar ve opera izleyen,
- Sarayda müzik okulu kurduran, çocuklarına piyano çaldırtan, hatta sarayda kızlar bandosu oluşturan,
- Kendi elleri ile yaptığı marangozluk eşyalarını hediye etmeyi seven,
- Kendisine yapılan bombalı suikast de 26 kişinin ölmesine, 58 kişinin yaralanmasına rağmen Ermeni katili affedip Avrupa da hafiyelik yapmaya gönderen de O dur.
- Doğu Türkistan'a gönderdiği askeri yardım ile Çinlilere karşı onları örgütleyen, Çin'in göbeği Pekin'de Hamidiye Üniversitesini kurdurtan da,
- Beş vakit namazını aksatmadan kılan, hiçbir evrakı abdestsiz imzalamayan (hatta yere bile basmayan [yatağının dibinde teyemmüm tuğlası bulunduruyordu]),
- Yeni gemiler alan, toplar(Çanakkale Savaşı'ndaki çoğu top), tüfekler getirten de!
- Telefonu Avrupa'dan 5 yıl sonra ülkemize getiren de O dur!
- Kiliselere, sinagoglara yardım eden (hatta Vatikan'da kilise yapılmasına bile yardım eden),
- Peygamberimize, dinimize veya Osmanlıya hakaret içeren oyunları kaldırtan (Fransa-ingiltere-Roma-ABD) (Bir piyes için bile Alman imparatorunu devreye sokmuştur),
- ABD'nin Erzurum'da konsolosluk açmasını reddeden, izmir limanına izinsiz girmeye kalkan ABD savaş gemisini top ateşine tutturan,
- istanbul boğazı için iki köprü projesi çizdiren (bir tanesi tam bu günkü Fatih S.M.köprüsünün bulunduğu mevkidedir),
- Darülaceze yaptırıp içine sinagog, kilise ve cami koyduran,
- Çocuk hastanesi (Şişli Etfal [çocuklar] Hastanesi) açtıran,
- Kendisine "Allah'ın belası" diyen Namık Kemal'i Rodos ve Sakız adası valiliklerine atayan, parasını cebinden ödediği yerde kabir yaptırtan,
- Posta ve Telgraf teşkilatını kurduran (Sirkeci Büyük Postane binası..),
- Abdülhamit ve Abdülmecid (dünyanın ilk torpido atan denizaltısı) adında denizaltılarımızı Taşkızak tersanesinde yaptırtan da (üstelik kendi cebinden..), O!
- ilkokulu zorunlu tutan (kız ve erkeklere), ilk kız okullarını açtıran, 15 tane okulda karma eğitime ilk defa geçen,
- Öğretmen yetiştirmek için okullar yaptıran (32 tane) (ör.şimdiki adı ile Bursa Çelebi Mehmet okulu), Kız Öğretmen Okullu açan (Daarül Malumat),
- Cami yaptırdığı her köyde birde ilkokul yaptıran (Mesela sadece Sivas'taki ilkokul sayısı 1637), okuma yazma oranının 5 kat arttıran, (1900 yılında ilkokul sayısı 29.130'u bulmuştu, sadece Anadolu'da 14 bin ilkokul vardı)
- Orta okul (Rüşdiye)sayısı 619'a çıktı, Fransızca dersleri konuldu,
- Lise eğitimi için idadiler açan (109 tane), (istanbul Erkek-Kabataş Lisesi..)
- istanbul'da Darülfünün (Üniversite) açan, Dünyanın ilk Dişçilik okulunu kuran,
- Ayrıca Deniz Mühendis Okulu, Askeri Tıp Okulu (GATA'nın atası), Kuleli Askeri okulu, Mekteb-i Harbiyeler (Harp Okulları yani) ,Askeri Baytar Okulu, Kurmay Okulu, Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fak.), Mekteb-i Tıbbıye-i (Marmara Ünv.Tıp Fak.), Mekteb-i Hukuk, Ziraat ve Baytar Mektebi, Hendese-i Mülkiye (Yüksek mühendis okulu), Daarül Muallim-i Adliye (Yüksek Adalet Okulu), Maliye-i Mekteb-i Ali (Yüksek Ticaret Okulu), Ticaret-i Bahriye (Deniz Ticaret Okulu), Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel sanatlar fak.), Hamidiye Ticaret Mektebi (iktisadi ve Ticari ilimler akademisi), Aşiret Mektebi (Osmanlılık fikrini yaymak için), Bursa'da ipekböcekçiliği okulu, Dilsiz ve Âmâ Okulu, Bağcılık ve Aşıcılık Okulu, Orman ve Madencilik Okulu, Polis Okulu onun tarafından kurulmuştur.
- Unutmadan bide Ankara'da Çoban Okulu var..
TANIYAMADINIZ MI?
Hani neredeyse bütün sözde aydınların sövdüğü, öğretmenlerimizin kendi ideolojik yaklaşımı ile anlattığı, baskı yapıyor diyerek, o dönemin şartlarını bile düşünmekten aciz olan insanların sevmediği.. (Neden kimse 1925'deki Takrir-i Sükun Kanununu ile bütün muhaliflerin susturulduğunu düşünmez? Bu dönemde hükümet veya mahkeme kararıyla pek çok yayın organı kapatıldı, özellikle sol yayınlar tamamen yeraltına itilmişti. Ya da ismet inönü döneminde 44 gazete kapama emri verildiğini. Yakub Kadri'nin "ismet Paşa bir polis devleti kurdu dediğini.
Düşünmeyiz; çünkü o kişilere karşı körü körüne yargılarımız yoktur, at gözlüğü ile değil o dönemin şartlarına göre bakarız tarihe.
ingilizlerin oyunu, ittihatçıların tertibi ile "Din elden gidiyor!" gibi komik bir gerekçe ile 31 Mart vakasına maruz bırakılan,
1895-96'da Doğu Anadolu'da Ermeniler tarafından kurulmak istenen devleti, Hamidiye Alayları ile bastıran, bu sebeple Fransız tarihçi tarafından Kızıl Sultan diye isimlendirilen,
SULTAN II. ABDÜLHAMiD HAN
Belki de gerçekten suçluydu, kötü bir insandı. Çünkü Osmanlı topraklarında petrol araması yaptırıp 65 yerde petrol buldurması, bunun üzerine Musul topraklarını şahsi parasıyla alıp sömürgecilerin eline geçmesine mani olması..
Ya da Yahudilerin 5 milyon altın teklifine rağmen Filistin'e yerleşmelerine izin vermemesi (tahttan indirildikten sadece 8 yıl sonra emellerine kavuşacaklardır), vatan hainliğidir,
Ne bileyim; 240 üyeli Osmanlı meclisine 140 Türk vatandaşı sokmayı beceren ittihatçıları dinlemeyip meclisi kapaması,
Baskı yaparak devletin ömrünü 30-40 yıl uzatması, böylece o yıllarda daha genç bir subay olan Mustafa Kemal'in Türk milletinin kaderinde rol almasına vesile olması suçtu?
Belki de Prof.Dr.Yılmaz Öztuna'nın dediği gibi;
"Milletimiz bu hükümdarın dehasına çok şey borçludur"
Belki de Prof.Dr.ilber Ortaylı'nın dediği gibi;
"Osmanlının son hükümdarı, son evrensel imparator II. ABDÜLHAMiD'dir"
Lütfen düşünün bizim kadar köklü tarihi olup ta o tarihe sırtını dönen, iftira atmaktan zevk alan, Osmanlıyı kötülemeyi Cumhuriyetçilik sayan, laik düşünceyle dinin egemen olduğu bir sistemi eleştiren, okumak yerine duymakla yetinen, araştırmadan her konuda uzman olan kaç millet vardır?
Lütfen bu yazılanları tek tek araştırın, belki o zaman ne demek istediğimizi anlarsınız..
Osmanlı Tarihi
hiç sıkılmadan, her yayınlandığında izlenen türk filmlerinden biridir. gerek kadrosuyla, gerek işlediği konuyla türk sinema tarihine damgasını vurmuştur. bir diğeri için (bkz: aile şerefi)
cem yılmaz dan duymuş olduğumuz* buram buram akıl kokan veciz bir söz. yukarı tükürsem bıyık aşağı tükürsem sakal diyip de işin içinden çıkamayanlar için icat edilmiş bir söz gibi gözüküyor. valla takdir ettim kendisini.
edit: söylemin kendisine ait olduğunu gösteren bir bilgi bulamadım; ben de sözlükten okudum. lakin yine de bu akıl dolu bir söz olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
yaklaşık 3 hafta kadar önce gerçekleştirdiğim eylem. özellikle 1,5 saatlik istanbul-trabzon uçak yolculuğu için birebir. çünkü ikisini de en ince ayrıntılarına kadar okumam aşağı yukarı o kadar zamanımı aldı. anti parantez uçakta olan sayılamayacak kadar fazla küçük çocuğun mızmızlanıp ağlamalarına tahammül edebilmem açısından bana büyük yararlar sağladı. uzun lafın kısası ve bunlardan banane diyenler için sözün özü hem penguen hem uykusuz almak hiç de yadırganacak bir durum değildir; aksine bir nevi karikatür, fikir, espri vs. zenginliğidir.