silinmez. yalanıp yutulur. olmadı saklanır, yedi ceddine miras bırakılır. futbol akademilerinde minik dimağların ağzına damlatılır ki iyi futbolcu olsunlar. *
maradona'nın torunu, agüero'nun yavrucağı. çocuğun üstünde acayip bir baskı olur heralde topçu yaşına geldiğinde. ama ismini özel olarak incelersek;
tek harf değişik olsa da messi'nin ilk adını,
tsubasa'nın muadili benjamin'in adını,
babasının agüreo'sunu
ve dededen maradona'yı isim olarak almıştır.
çıkıp da baksetbolcu falan olursa da trajikomik olur hani.
geçenlerde güzel yüzlü, kibar, akıllı bir çocukla tanıştım. ünlü bir tatlıcı zincirinde çalışıyordu. bir organizasyonda o tatlıcının elamanı olarak gelmişti. beraber geçirdiğimiz 2. gün sonunda "nerelisin?" diye klasik soruyu sordum. pek sormayı sevdiğim bir soru değildir çünkü istanbulluyum ve iller hakkında en ufak fikrim yok diyebilirim. hani şuralıyım dese en ufak bir muhabbetim olamaz ve sormam da o yüzden pek. neyse cevap verdi "diyarbakırlıyım" diye. sonra başladı "abi aslında ben üniversite okuyordum, xxx üniversitesi'nde (karadeniz illerinden biri), turizm okuyordum. ancak psikolojimi bozdular artık dayanamadım ayrıldım" dedi. merak ettim "neden noldu" diye sordum, "birşeyler yapıyordun da göze mi batıyordun hani" dedim. "yok be abi tek yaptığım annemle babamla telefonda kürtçe konuşmak ki onlar da türkçe bilmiyorlar zaten, diğeri de ahmet kaya dinlemekti" dedi. "yemin ediyorum başka bir amacım yoktu olsa gider dağa çıkardım vs." dedi. "okula başladığım ilk gün cep telefonumda ahmet kaya çaldığını duyunca 2 tane çocuk beni aldı üst katlarda bir odaya götürdü, orada reisleri varmış, beni azarladı, burası geldiğin yere benzemez adam ol diye fırçaladı gönderdi" diye de devam etti. türk arkadaşıyla beraber kaldıkları evin devamlı camlarını kırıyorlarmış, ev arkadaşının ailesine kadar gitmişler, oğlunuz teröristlerle yaşıyor demişler. türk çocuk ağlaya ağlaya ayrılmış evden, özür dileye dileye ve hala görüşüyorlarmış. "70 yaşında emekli öğretmen amca beni azarlıyordu, buralarda işin yok s.ktir git" diyordu diye anlatıyor. tabi ki bolca dayak, tehdit mevcut. darp raporları var ve devam eden mahkemesi var. yine de diyor "iyi ki gitmişim abi üniversiteye ne olursa olsun değiştirdi beni" ve tekrar öss'ye hazırlanıyor, yıldırmamış onu bu durumlar. babası ayrıldığına çok kızmış, "11 kardeşten okuyan bir tek ben olcaktım abi çok üzüldü anam babam" diyor.
elbette vardır bölücü, terörist, ayrılıkçı kürtler üniversitelerde. ancak kendi halinde, sadece yaşamayı düşünen,okumak isteyen bu çocuklara yapılan bu davranışlardan sonra bu çocuk dağa çıksa kim suçlayabilir onu.
Bir organizasyonda konsept olsun diye sokak pilavcısı da ayarlamıştık. ben pilavcıyı almaya gitmiştim unkapanı'na. pilavların yapılışına, taşınışına biraz şahit oldum. gören bir çok insan yemeyi bırakabilir bundan sonra sokak pilavcılarından heralde. ha ben bıraktım mı hayır. algılarımı kapatıp o eşsiz lezzete devam ediyorum.
kısacası pis ama lezzetli hede.