Her gün, her dakika, hatta her saniye umut etmiyor muyuz aslında?
Sanki hayatımız bunun üzerine kurulu gibi.Sevmeyi umut ediyoruz bazen,sevilmeyi.Mutlu olmayı,huzuru bulmayı.Üzülmemeyi umut ediyoruz hatta, ama en önemlisi de vazgeçmemeyi umut ediyoruz.
hayatta birçoğumuzun en az bir kere deneyimlediği eylemdir. içimiz kan ağlar lakin insanların iyi misin? , neyin var? gibi klasik ve bunaltıcı sorularından kaçmak için mutlu rolü yaparız. Bir nevi kalkan görevi görür. Bizleri herkesden,herşeyden korur. peki neden kaçarız bu sorulardan? Neden mi? Çünkü şuana kadar hiçbir faydasını görmemişizdir bu sorulara cevap vermenin. Cevaplasak da bu soruları bizi anlayan bir kalp, bir yürek, bir insan çıkmamıştır karşımıza. O insan karşımıza çıkana kadar da devam edecektir bu mutlu rolü yapmalar, kan ağlamalar...
şuana kadar hep yaptığım, en azından yapmayı denediğim fakat şuana kadar hiç kimsenin benim için yapmadığı, yapmayı denemediği şeydir. Hatta bir tekmede onlar atmıştır. şuana kadar düştüğüm yerden hep kendim kalktım ama artık yapabilir miyim bilmiyorum. çok yoruldum, yorgunum.
sürekli dibe vuruyorsun, alışmışsın. Her seferinde kendin çıkmayı denemişsin bu çukurdan ama bir faydasını görememişsin. Bu sefer birini beklemişsin seni bu çukurdan çıkarması için. belkide hiç tanımadığın, yoldan geçen birinden bile medet ummuşsun. Bu güne kadar hep o kişiyi beklemişsin ama nafile, gelmemiş. hala bekliyorsun çaresizce son bir umut. Çünkü kendini kurtarmak istemeyecek kadar yorulmuşsun. sadece bekliyorsun son umudun da bitene kadar.
Madem hayattan bu kadar nefret ediyorsunuz, sırf ona inat yaşayın. Dolu dolu yaşayın istediğiniz, sevdiğiniz herşeyi yapın kısacası herkese,herşeye inat güçlü olun en önemlisi de kendinize inat. Sonra zamanınız gelincede göçüp gidin...
Ondan böyle bir seçim bile istemezken olaylar hızlı bir şekilde gelişiyor. Bir sebebi yokken birden seni siliyor. Sonra bir de ayrılıyorlar. Değer mi güzel kardeşim?