bu tarz aşağılamalar sanırım önyargısı olan veya önkabul ile hareket eden arkadşalarımızın yaptığı eylemdir. aşağılamanın bazı sorunların veya bazı söylemlerin yapılmaması için alınacak bir önlem olmadığı kanaatindeyim. şayet öyle olsaydı zaten çivisi çıkmış siyasette muhalefetin iktidara yapıştırmayacağı yafta kalmazdı.*
her 8 * veya her 6 * sayısını duyunca kendi takımının tarihin bilmem kaçıncı sayfasında kalan bir spor geçmişi ile bağlantı kuran ve başarıyla ovunen üstelik bunu da bir meziyetmiş gibi her yere yazan ezik şahsiyetleri de içinde barındırdığını düşündüğüm gençlik grubu. hepsi böyledir demiyorum fakat içinde barındırır, sen istesende istemesende...
genel itibariyle acil olan dosya, müzik vs. leri indirmek için değil "ya şu da güzelmiş bi indireyim bari" dediğimiz türden şeyler için çoook güzel bir sistem. ben kendi adıma acil şeyleri indirirken başka yöntemleri kullanıyorum fakat alacağım bilgiye ulaşmak için acelem olmadığı zaman kesinlikle TORRENT...
Discovery Channel da oldukça sık rastlanmaktadır. bu tarz gösteri yapanlar için ayrı bir programda mevcuttur. yanlış hatırlamıyorsam (bkz: stunt junkies) olacaktı.
yukarıda bahsi geçen oluşum için söyleyecek çok şeyi olan bir sürü insan vardır ama onlar ya susma hakkını kullanıyorlar yada bu tarz diyaloglara girmek istemiyorlar. ben biraz deli olduğum için atladım sazan gibi olaya.
kendi kendime sesli ve yazılı biçimde düşünürken şunlar geldi aklıma...
heryerde ve herşekilde insanlar belli bir statüye ulaşmaları için bazı kimselerin tecrübelerinden yararlanmak istiyor. bu sadece bahsi geçen oluşum için değil bir araya gelmiş bütün topluluklar için geçerlidir. şimdi ben yukarıda yapılan şeyin "kendi yetilerini kullanamayıp, başkalarına el açan biri" olarak gösterilmesinin diğer oluşumlar içerisinde farklı bir yolla yapılıp yapılmadığını soruyorum ??? sen ben o farketmez durumun sadece ismini değiştirip milletin değerleri ile dalga geçiyorsunuz. bazen gerçekten onlar hakkında endişelerim oluyor. yaptıkları bazı şeyler aklıma ve mantığıma yatmıyor. çok saçma buluyorum. ama şu da bi gerçek onlarda senin benim gibi insan ve hatta bir topluluk....
lütfen herkes kendi derdiyle uğraşsın ve insanların yaptıkları icraatları kendi vicdanlarından süzdükten sonra toplum karşısında iyi veya kötü bi şekilde yansıtsın. diyosan ki gitsinler bu dünyadan istemiyoruz onları, o zaman sende kime inanıyorsan ondan yardım iste de dileğin kabul olsun...
herkes dilediği kadar düşünme ve savunma hakkına sahiptir diye de düşündüm ve dedim ki;
son zamanlarda sözlükteki mitingseverlerin; düzenlenen, düzenleniyor olan ve düzenlenecek olan mitinge katılmalarının işlerinden ve başka sebeplerden dolayı mümkün olmadığı fakat her fırsatta söz konusu mitinge katılamamalarını vurgulayan, bunun yanında kalbinin orda olduğunu, sonuna kadar desteklediğini belirten yazarlar;
.
düzenlenen son mitinglerde demokrasinin temellerinin, cumhuriyetin temellerinin sarsıldığını belirten kişiler olarak nasıl oluyorda mitinge bir tek demokratik söylemde bulunmuyorsunuz ? konuşan insanların şahsi düşüncelerinden öteye gidemeyen savlarını nasıl olur da savunursunuz.
ülkenin gidişatından -o kadar halkın memnuniyetine karşı- nasıl olur da üstün körü ve bilinçsizce memnun olmazsınız veya olmamanınızı söyleyenlere inanırsınız...
yargılamıyorum haddim değil ama cidden sizi anlamakta zorluk çekiyorum. sizin gibi düşünen insanlala bir çok defa görüşştüm anlamaya çalıştım ama konuşmanın başında hemen bi tkaım çevrelere çemkirdikleri için anlayamıyorum. kendi düşüncesini söyleyen pek olmadı. elindeki yayın organında yazanları savunuyo. kendi düşüncen ne diy sorduğumda ise; vatan için, özgürlük için, barış için diyerek başlayan klasik aforizmaları kullanmaya başlıyor...
Ankara Adliyesinin önünde üst geçitten karşıya geçerken ufak bi çocuk (12-13) elindeki kağıtları milletin gözüne sokarcasına dağıtmaya çalışıyordu. Buraya kadar normal denebilir fakat Arkadan gelen yaşlı bi amca tok ve bilmiş bir sesle "Bıragh bu işleri oolm, bırahg bu işleri. Bunlardan kimseye yarar yok, adam olmaz bunlar" diyerek beni gülme krizine sokmuştur. Sanırım amcanın bi kaç sefer ilgisini çekmiş ve ilanı aldıktan sonra ne olduğunu tam olarak anlamak için birilerine sormuş ve yanıt olarak da absürd şeyler (veya ayıp) duyunca, ilan dağıtan herkese bu işlerin gereksizliğini anlatmayı ulvi bi görev olarak adletmiş galiba. *
amerikada satışa sunulmuş. everythingforlove.com sitesinden satılan bir masaj ürünüdür kendisi. her ne hikmetse kullanan veya denenen herkesin gözünde ve ağzında oluşan rahatlama duygusu üzerine türkiyeye gelse alınabilir denilen bir ürün kanımca. kullananların videosu için
mesaj yazdıkça statüsü artan veya moderatör olmak için bi taraflarını yırtan genellikle lise çağındaki öğrencilerin daha fazla heyecan duyduğu Bazı forumlar vardır.
bir mesaj gönderdiğinde ki çoğu çalıntı "hani benim repim" "emeğe saygı" "kaç kişi bakmış bi tane bile yorum yok" şeklindeki serzenişlere nazaran yazılan cevaplardan sonra kendisi her mesajdan sonra teşekkür ederek mesaj sayısını yükseltir ve mod olunca kemale erer.
sonra da herkesi uyarı yaparak banlayarak mesajını silerek iyice havaya sokar. işte bu zihniyet sözlükte forum havasını oluşturur. kendi entry sinin arkasından tekrar entry girer yorum yapar millete sataşır selamlaşır bilmem ne bir sürü şey işte...
bence bunun esas sebebi forumları kuran arkadaşlarımızın illa şu kadar mesajınız şu kadar teşekkürünüz veya şu kadar repiniz olması lazım ki sonra sizi kaale alalım şeklindeki aptal ve hiçbir anlamı olmayan uygulamaları sonucunda doğan bir hadisedir. teşekkürler sözlük bana bu kadar şeyi hiçbir önşart koşmadan yazdırdığın için...
(bkz: teşekkürler sözlük)
eskiden ne uğraşıp didinirdik de milelt bişey demez iki 3 teşekkür alınca kemale ererdik. hatta bazen hiç olmazdı ama yine yapardık. artık gençlik sadece ego tatmin arayışına girmiş de ondan......
Fox Tv nin Türkiye ayağındaki kanalda yayınlanan, pınar altuğ ve cenk eren'in sunduğu emrah, deniz seki gibi isimleri jüriliğini yaptığı şarkı yarışma programı...
genel bir bilgiden sonra programın içerisinde hoşuma gitmeye bazı şeyleri yazmak istiyorum. yarışmacıların ropörtajlarından (!) veya bi yerlerden (!) buldukları en ufak bişeyi bile 2 haftadır yayında olan programda kullanmaktan hiç de geri kalmıyorlar. burdan da anlaşılıyor ki kanal bi takım polemikler çıkarmak istiyor.
birincisi: katılan bi çocuk demişşşş(!) ki jüre beni eleştiremez. jüri de gayet edepli şekilde yorumlarını yapıyor ama diğer taraftan tam bir embesil olan ve vücudunu kullanmaktan başka hiç bir işe yaramayan pınar altuğ hemen atlıyor; ama emrah bak böyle bişey söylemiş diye...
resmen çıldırdım orda. sanane kardeşim o adam kendini savunur. sana mı kaldı jürinin savunması yoksa kanal sahipleri yapımcılar size bişeyler mi fısıldıyorlar...
-(Müdür) Mehmet Bey, bütün muhabirlere ve sunuculara foxlattıracak malzeme çıkarmalarını söyleyin... foxlattıramayan gelmesin yanıma
daha sonra programa annesi hasta olan bir genç katılıyor işte sizi en kısa zamanda buraya istiyoruz diyor ve devam ediyor yarışmacıya bakıp. işte ... (adını unuttum) annenle konuştun ben kendimi zor tuttum (tabii ki pınar altuğ) ağladım hatta, sen neler söyleyeceksin...
tamam reyting için bazı şeyler yapılır fakat bu kadar da yapmayın be kardeşim...
siz böyle yaparsanız bu halk size .... foxlanır....
Kesinlikle Gitmeyin filme... Yeni gittim ve böyle acayip bi film görmedim bu ne kardeşim yaa.
--spoiler--
Kardeşim bir filmde bir şey 5 dk devam etmezmi yaa. herşey anlık değişiyo ve birbirine uyumsuz kareler peşi sıra izleyiciniz gözüne sokuluyo... oynuculukları beğendim ama senaryo ve kurgu iğrenç. çok gereksiz sahneler var. Büyük oğlunun küfürleri saydırdığı yerler. katilin yüzünü gördükten sonra kızın telefon açmasıyla aniden değişen karakter.
yani o kadar uyuz oldum ki. tamam filmde bi bütünlük yok ama seyirci çok sıkılmıyo. bazen gülüp bazen hüzünlendirir.
neyse yaa gerçekten çok sinirlendim böyle salak bi senaryo ve kurgu görmedim.
--spoiler--
Ama bir bütün olarak değerlendir lütfen derseniz. Sinemada izlemeye değmez hatta hiç değmez, DVD almaya değmez, alırsın VCD kiralayan yerlerden izlersin sonra izlediklerinle beraber aynı soruyu sorarsın. "Bu ne şimdi yaa ? Bitti mi ?" diye sorarsınız. Ha buradan ne anlaşılıyor filmin sonu yok... (bkz: Nası yaa!!)
Film nasıl biliyormusunuz: benim yuakrıdaki entry imden bişey anlayan varsa filmi anlar ve sever anlamaz ise kesinlikle sevmez. (bkz: bak şimdi oldu)
bi çok yerde el yapımı (hand-made) wireless anten ypım teknikleri ile karşılarştım. ve en uygun pozisyonun laptopun bir ele alınması az yukarı kaldırılması ile etrafındaki boşluğun artmaasını sağlamak ve biraz bekleyip eller uyuşana kadar bekleyip sonra bulduğun yere bir sehpa koyup laptopı üzerine koyup internete girip daha sonra entry girmek...
kayseriye açtığı şube ile oradaki öğrenciler arasında tutulan ve kayserinin iğrenç ve 30 gr lık dürümlerinden sonra bir nebze olsun insanlara dürümün ne olduğunu gösteren hizlı servis lokantasıdır. (bkz: Hosta'nın Gözünü seveyim beaa) *
o kadar abartılacak bir şey yok sanırım. çünkü ev sahibinin yemek sofrasına klozetten kağıt söküp getirmesi türk kültürüne pek yakışmaz. ki böyle düşünmek de cabası zaten...
maalesef, makine elemanları I sınavında 5 kağıt vermeme rağmen (büyük yazı ile) 3 sayfalık kağıt veren arkadaşımın benden fazla not aldığı bir gerçektir.
sonradan anladım ki herkes sözel soruyu bi güzel döşemiş tam sayfa şeklinde. bende rakamların arasında elimde hesap makinesi kıçımdan ter akıtarak cevaplamaya çalışıp sözel soruyu sona bırakırım deyip zamanı yetiştiremeyişim sonucunda hasıl olmuş olaydır.
koyarım öyle hocaya. ulen sadece matematiksel işlem yapmış bu çocuk diye 10 puan fazla verir be. (bkz: yuh yani yuh) (bkz: bak yine sinirlendim)
edit: kendimi inek hissettim bi anda o kadar entryi görünce. ben de diğer entry girenler kadar çalışıyorum. valla o kadar çalışmıyorum...
sadece büyük yazıyorum.
http://www.gameks.com.tr sitesinde detaylı açıklamanın bulunabilceği. sitede açıklanan getirisine göre hala ne bekliyorsunuz işte size para diyen site sahibi takdir edilesi bir kişiliktir.nereyedeyse ülkenin karadeniz hariç her yerinde yetişebilen bir bitkidir. *
ikisinnde kendi alanında üstünlükleri var. bazı sitelerde sayfada kulanılan javascriptleri desteklemeyen opera ve firefox, internet explorera göre tasarlanmış web sayfalarının, explorer tekelinin önüne geçmesine ramak kalmıştır. firefoxda emlak.***yet.com da hata olduğunu bildirmeme mail atmama (onlarca kez) hiçbir şekilde cevap gelmeyen ve desteklenemeyen kodlar. ayrıca aynı sitede operanında resimleri slayt halinde göstermemesi ve resimelre tıklandığında aynı sayfaya geri dönmesi de ayrı bir sorun oluyor heralde.
özet olarak ikisi arasında tercih yapılması gerekirse; tab konusunda üstünlüğü ele geçiren ve kolay kullanımı ile opera, özellikle google aramalarında en hızlı cevabı veren, operaya göre web safalarını biraz daha hizlı açan firefoxun karışımı bişey olabilir.*
birçok arkadaşımın bilgisayarının driverlarını yüklediğim ve her seferinde bilmem kaç tane driver indirdiniz şimdi onları oylamak (rate) istermisiniz deyip ondan sonrada gereksiz bir sürü reklamı karşıma çıkarıp şuna üye olmak istermisiniz deyip alt taraftaki minnacık fontla yazılmış "no thanks, continue" yazısını her seferinde sesli şekilde söyletmeyi bana eğlence haline getirmiş bir sürücü (driver) sitesidir. kendilerine teşekkür ediyoruz...
30 saniyeliğine okuyamama gibi bir durumda parmaklarını kullanamayan, velevki parmakalrını kullanması gerektiğinde de kalem, silgi, kağıt gibi nesnelerden mahrum kalmış. üzerine, yaptığının da gayet normal olduğunu savunanların hiç mi hiç çekilemeyeceği kişiciklerdir...
58 saniye kala 6 sayı geride olan 12 dev adam litvanyanın 3 sayı atmasına rağmen maçı beraberliğe getirip (75-75) son 2 saniyede ermalin faul beklediği pozisyonda gidip hakeme soran ermal; yukarı dik çıktığın için faul vermedim ama temas var dediği maçtır.
daha sonra uzatma dakikalarında serkansız ama ermal ender'in üstün çabasının yanında ersanın alley hoop u ile litvanyanın adeta eline verdiğimiz maç olmuştur.
bu 12 dev adam 5. likten daha fazlasını haketmiştir ama olmadı. 2010 da tüm dünya kiminle yarışacağını gördü hatta şaşırdı ve şaşırmaya devam edecek almanya veya fransa dan birini daha yenince. (inşallah almanya gelir de nowitzki nin eline de veririz)
barış ve rock kelimelerinin benim kafamda hiçbir zaman tam olarak bir araya gelme ihtimalinin olmadığı fakat giden arkadaşlara benden selam söyleyin bütün rockçılara olacağı festivaldir.
olayın gazete ve dergilerle değerlendirilemeyecek kadar basit olmayacağı, lübnandaki durumun gerçekten içler acısı olduğu, evleri, işyerleri, altyapısı tamamen yok olan bi ülkenin israil karşısında savunacak ve devam ettirebileceği belki de tek yanı hala insanlara değer vermesi ve onlarla olan diyaloğunda kısır döngü içine girmek istemeyişi*...
Galatasarayın fenerbahçeye yenilmesi sonrasında şampiyonluğu kaybetti diyenler için,
Bu yoksullukta oyuncular sezon sonuna kadar istifa eder diyenler için,
Sezon başında Özhan Canaydın istifa diyenler için,
Son olarak Denizliden gol haberini alınca gözleri yaşaran ve ne yapacağını bilemeyen Hasan ŞAŞ için gelsin şamiyonluk...* , *
90 ların sonu ve 2000 lerin başlarında evimizin posta kutularında bekleyen ilanları herkes bilir. işte bu "gönderirsen şu olur, göndermezsen sen bilirsin" mailleri de internetin kullanımın arttığı şu günlerde e-posta adreslerimizi dolduran gereksiz maillerdir. esas vurgulanmak istenen ise bu tür e-postaların iletilerek* edilerek yapılması ilk gönderen kişiden itibaren gönderilmiş bütün kişilerin e-posta adreslerinin birilerinin eline ulaşması ve bizim e-posta kutumuzda "olm bunlar ne yaa, ben buralara hiç girmedimki" dedirten mesajların gelmesine yol açar.
sonuç olarak bu iletme* olayı bir sektör olmuştur; kendine güzel bir hikaye uyduran *** birinin eline bir sürü mail adresi geçer * ve bunları hiç ummadığınız veya tahmin etmediğiniz kişilere bir mail adresi kataloğu olarak "satarlar". evet yanlış okumadınız artık mail adreslerinizin listesi büyük şirketlere ve bilimum isteyen kişilere satılmakta... o yüzden e-posta alırken veya iletirken* dikkatli olmakta fayda vardır. zira e-posta adresinizin kimin eline geçtiğinzden bile haberiniz olmaz...