my oak tree
44 (uyuyan dev)
yedinci nesil yazar 1 takipçi 2.90 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    uçanev

    1.
  1. beş kat çıkmak kolay değil elbette, zorludur, tahta merdivenlerle her katta yeni 'şeyler' görmek, güzel lezzetleri güzel personellerin sunumu ile almak paha biçilemez. hele cumartesi geceleri, dağınıklığın ve mayhoşluğun üzerinden silkelendiği yeni insanlarla mutlu bir evde huzurun içine doğması uçanevin vazgeçilmez görevi olmuştur.
    0 ...
  2. teknolojinin anlamsızlaştırılması

    1.
  3. işten çıkmış yorgun bir şekilde motora binmiştim. elimde kitabım 10 dakikalık sürede okumaya çalışıyordum.karşımda uzun saçlı hoş bir kız oturuyor ve telefonla konuşuyordu. adliye, savcı vs. şeylerden bahsediyordu önemli bir durum olduğu belliydi. telefonu kapattıktan sonra karşısındaki erkek kardeşine dert yanıyordu. oflayıp pufladıktan sonra teknolojinin bu ne kadar önemli olduğunu, onsuz nasıl yaşanılacağını bilmediğini umutsuz bir durum olduğunu söylercesine;
    - ben ıphone'suz nasıl yaşayacağım deyiverdi.
    telefonsuz yaşamanın zor olduğunu bir yere kadar anlayabilirim ama hiçbir şeysiz yaşayan insanların olduğu ülkede tüm hayatını küçücük makineye bağlayan güzel bir kızın bu durumu hem üzdü hemde şaşırttı doğrusu. 21.yy'da kendimizi kaybettiğimizin göstergesidir teknolojinin anlamsızlaştırılması.
    0 ...
  4. seni gördüm beni tanıdın mı

    1.
  5. Çok oldular artık sokaklarda, çok fazla. Nedeninden çok sayısal değerleriyle ön planda oldular. Nedeninden çok sahte sevimliliklerini sundular. Neden diye sormaktan çok sanki bilmiyormuşçasına ‘okula gidiyor musun?’ diye sordular hep. O kadar çoklar ki yetmiş milyonun içine sindiremediler, sindiremedik yani… Ve o kadar ruhsuz olduk ki görmez olduk alıştıktan sonra Ali’yi, Mehmet’i, Hüseyin’i…
    Yıllardır öğretildi bize okullarda şehirleşme nasıl oluştu diye. Biz hep kırdan kente göç ile başladık cümleye, söz konusu olan kır’ ın hangi kır olduğunu, kimin kırı olduğunu bilmeden cevapladık hep. Hep o kırlardaki ninelerin muhabbetini, dedelerin kahve sefalarını, çobanların türkülerini unuttuk birde dillerini tabi… Kovduk onları evlerinden buna ‘zorunlu göç’ dedik kavramsallaştırıp, bilimselleştirip, allayıp pullayarak. Yetmedi yerde gökte yeriniz yok dedik, dönecek bir köy de bırakmadık acımasızca, sığıştırdık hepsini buna da ‘gecekondulaşma’ dedik bilimselce, ne çok severmişiz bizde bilimi, her şeyi bilim ile kökten çözebilirmişiz meğer. Meğer kardelenlerin günahlarını taşıyabilirmişiz, yıllar geçtikten sonra daha iyi olacak umudunu aşılayıp sunar olmuşuz kır insanlarına buna ‘ kentsel dönüşüm’ diyerek… Sonraları unutuldu zaten, işsiz güçsüz bireyler yetiştirildi. Fırsat eşitliği içinde bir yer bulunamadı hiç, hiç sahiplenmezlerken iyice itilir oldular. Sonra, birkaç peçete ve su ile kendilerine fırsat eşitliği yaratmaya çalıştılar yaşıtları içerisinde. itildikçe kalktılar ayağa, direndiler utanmadılar hiç, yeri geldi yeteneklerini sergilediler sokaklarda, yeri geldi top oynamak yerine sattılar bir kutu çikletlerini yeri geldi her şey oldular kendileri için… Sadece burada değildiler, farklı dillerle farklı kültürlerle ama aynı çizgi ile başka şehirlerde, ülkelerde de vardılar, çoktular. Fark yoktu hem çoktu… Seni gördüm: Beni hatırladın mı? Daha önce de bakmıştım gözlerine, gözlerine baka baka gülmüştüm; yalansın demiştim yüksek sesle, sen küçüktün ben büyük. Belki de sen büyüktün. Hatırladın mı belki konuşsam bilemezsin beni, dilini yok saymıştım ama aynısın aslında aynı ruhlasın, farklı ırksın belki ama aynı sol elinle satıyorsun, aynı elini görüyorum ben. Aynı zamanda yorulunca durup dinleniyorsun en büyük ağacın altında, aynı masumiyetinle bakıyorsun arkadaşın olması gereken diğer kıza. Ve ben seni gördüm sanki yeniden, beni hatırladın mı?
    Nar gibi kırmızı dudakları ve yanakları vardı hepsinin, tane tane dökülürdü gözyaşları bazen, acımak yoktu ama, acınmazdı da, acınmasında. Az şeyleri vardı hayatta, kaybetme korkusu yoktu bu yüzden, bu yüzden de güçlüydüler, tek canavarları onları koruduğunu söyleyen devletti, devletten olan amcalardı… Büyüdüler şimdi, tanıyamayız, tanıyamazsınız yani. Tanımak ister misiniz bilmiyorum ama iyiler, hiç sormazdınız ya yine de bilin isterim; iyi aslında onlar, sizden iyiler mesela, özgürler, özgürlük için var oldular sömürmek için değil, sizden güzeller mesela makyajsızlar da. Küçükken iri olan gözleri daha da iri şimdi, daha da yeşil, küçükken korkan ruhu daha temiz şimdi, elleri daha büyük, daha güçlü, iyiler yani hala kötü sensin ama iyi olan o…
    0 ...
  6. katı sıvı gaz dengesizliği

    1.
  7. halk, içinde yaşadığımız herkes, biziz aslında. halk, soyut her şeyi yaşayıp hiç olmamış gibi somut çileler çeken kesimdir aslında. sınıf farklılığı belirginleştikçe halk içindeki kibir de doğru orantılı artıyor aslında. kibir sokak ağzıyla burnun havalarda gezmesi. aslında çok şeye ihtiyacı olan halkın; bilgileri, yeni yayınları, yeni bilgileri vs. her şeyi hiç yoktan red etmesi. öyle kibir büyümüş ki 'lüks' ün meşruluk kazanması, insanların birbirni görmemesi, sorgulamaktan uzaklaşmış ve kazanılan aidiyetlerin yok edilmesi tbanda meşruluk kazanmıştır. halkın en kibirli hali hayatın en kötü halidir.
    0 ...
  8. siyasetsiz 1 mayıs

    1.
  9. taksim meydanı,mücadelenin ruhu sayılır,önemi meydan olmasından çok kanlı bir mayısın yaşanmış olması ve yine mücadele ile elde edilmiş olmasındandır.2012 1 mayısı,insan ve güneşin kaynaştığı bir mayıs.birden çok örgütün bulunduğu güzel bir alan, insanlar aydınlık,,çocuklar umutlu her şey güzel yani ancak kocaman bir eksiklik var o sahnede, alanda,kürsüde;siyaset yok. sanki son aylarda ve son 10 yılda hiç işçi ölümleri olmamış ve nedenleri de tesadüfü değilmişçesine eksik hatta öyle bir eksiklik ki başka şehirlerde yansımış bu eğlenceli bakanlar konuşma yaparaktan. 1 mayısın sadece bayram özelliği empoze edilmeye çalışılıyormuş gibi, sadece güzel emeğin sömürüsü bir anlıkmış gibi, her şey güzel, meydan güzel,insanlar,sanatçılar,şarkılar,türküler güzel de ikinci cumhuriyetteki bir mayıs neden siyasetsiz?
    0 ...
  10. yardım vakıflarının işlevi

    1.
  11. Hani kanser hastaları olur ya,ilaç vererek ömrünü uzatırsın işte herhangi bir sadece 'yardım'tanımıyla özetlenen vakıflardır.Kanser hastası değilse bile olacakmış gibi bir kesinlikle yaklaşan kurumlardır.Köklü çözüm bulmak yerine süreci uzatan bir 'şeylerdir'
    0 ...
  12. radikal karar almak

    1.
  13. insanın kendi hayatından çok başkalarının hayatını etkileyen kararlar.
    1 ...
  14. tecrübenin affedilmesi

    ?.
  15. öldürür sanılan tüm acıların toplamıdır tecrubeler.dostlarımızın düşmanlarımıza kurduğu köprünün demirleri de bir bakıma.tecrube,deneyerek öğrendiğimiz bir alfabe;a'dan z'ye kadar yaşadıklarımız...dokunmuyoruz yinede,acıtıyor herbiri ama öldürmüyor işte!öldürür sanıyoruz,o an gitmek istiyoruz herhangi bir 'yeni' dünyaya ama sadece bir yaş daha yaşlanıyoruz.öldürmüyor ya yaklaştırıyor ölüme sadece.işte her geçen yıl her geçen acı için affediyoruz tecrübelerimizi.
    0 ...
  16. bir tek o diyebilmek

    ?.
  17. Aşk ne zorlu bir savaşmış.Hele büyüyemeden yakalmışsan ve bu savaş ile büyorsan ve büyümeni beklemeden seni bırakıveriyorsa aşk bu yüzden de o an büyümüş oluyorsan...Erkenden,daha ellerin suçlanmamış ama kalbin yara almışken.
    Günün her saati beklersin onu,hep onu tek 'o'dediğin kişiyi,gelmeyeceğini bile bile onun için yeni kıyafetler alırsın,yemekler yaparsın ya da kimsenin henüz duymadığı tiyatroyu sen keşfedersin sadece onun için.Gelmese bile kapıyı kilitlemzsin,beklersin.Gelmez...
    Canın yanar,ilk kez,hiç yanmadığı kadar yanar.Küçükken kapıya sıkıştırdığın parmağının acısı gibi,ilk annenden yediğin tokatın acısı gibi canın yanar.imkansızı istiyor oluşun daha da yakar canını,gerçekçi olman değiştirmese bile hiçbir şeyi yinede bir tek 'o'.'O' parmaklarını hissettiren kişi,illa ki 'o'...Dününde,yarınında başrolü kapmış kişi,büyüten,olgunlaştıran,varlığına değer katan kişi...Gözleri ayrıdır,elleri,boynu,kelimeleri,gülüşü ayrıdır senin için.
    Böyle olmuyormuş aslında.Her şeyin tam olması aslında hiçbir şey yaratmıyormuş.Bu yüzden bir yanın eksik kalır hep,ne koyarsan koy,kimi alırsan al hayatına hiç tamamlanamaz o eksik yanın.Hep sol yanın...
    Gitsen keşke,gidebilse insan.En uzak yere ya da en yakın yerde kalabilse insan hiç farketmezler belki diye...Ama zordur aslında biraz beklemek,sonra affetmek kendini,sonra hissetmek ve yeniden yaşamak,hep yaşamak gerekir.Aşk ne zorlu bir kazanımmış meğer,yarını dün,dünü gelecek yapabilen...
    0 ...
  18. istanbul dan dostuma

    1.
  19. Geçiyor yine büyük denizden büyük vapurlar;içinde en büyük hayaller,aşklar,nefretler barındıran o büyük vapurlar...denizi izleyerek öğrendim birine emek vermeyi,sevgi emektir diyebilmeyi,bir şeyler için varolduğumu hissettim,hissederdim ya ondan önce de tanımlayamazdım kelimelere vuramazdım yine de sabrı,mücadeleyi... ama martılar kadar sakin kalamadım ve onlar gibi istediğim zaman uçup gidemedim ve bu yüzden hep imrenmişimdir onlara,gidemediğim için yalandan gülmeyi öğrendim;öğrettiler aslında
    Dostumsun sen benim ,hikayelerimde figürandın kahramanlar yok iken,bana sen öğrettin parmaklarımla hissedebilmeyi,dokunabildiğim kadar varolabildiğimi...
    0 ...
  20. yumurtalı büyük adamlar

    ?.
  21. ankara üniversiteli öğrencilere tebriklerimi sunuyorum.Ayıp diyorlar ya,akıllansınlar;onlar ellerimizde büyümeli,onlar yumurtalı büyük adamlar ise ve her şeyi be kadar görmezlikten gelebiliyorlarsa eğer 'onlar'gençlerden utanmak yerine,kendilerini onlara teslim etmeliler ki büyüyebilsinler.
    0 ...
  22. elmas kolye taşıyan kedisini arayan zengin

    1.
  23. kimsenin takamadığı bir elması takan kedinin galata civarlarında kaybolması bunu arayan sahibinin her yere afiş asma durumu,ağlamaklı ve umutlu.
    1 ...
  24. kurban eşittir cinayet pankartı

    1.
  25. cihangir sokaklarında anlamlı bir pankart olma ihtimali olması.
    1 ...
  26. tahtakalede yapılmaması gereken şeyler

    1.
  27. eğer ki çok kalabalık ise,öylede olur yolun ortasında durup dükkanları izlememek ve ilk dükkandan alışveriş yapmamak.
    1 ...
  28. yurtta anons sesleri

    1.
  29. devlet yurtlarında idareye,dış kapıya bekleniyorsunuz ya da akşam yemeği çıktı demeye çalısan badem bıyıklı amcaların ağıziçi anlasılmayan anonsları.
    1 ...
  30. erdoğan ın rakibi lady gaga

    1.
  31. ve birinci sırada erdoğan ancak arkasındaki isim lady gaga.ya lady gaganın zirveye ulaşması için kapanacak ya da erdoğan arayı açmak için soyunacak.
    3 ...
  32. başlık yazma dakikaları

    ?.
  33. aslında kafanda oluşan bir şeyler var ancak bir türlü doğru kelimeleri ve cümleleri kuramıyorsun işte bu dakikalardır.bir çok garip iniltiler ve popo hareketlerinin oluştuğu dakikalar.
    2 ...
  34. vücudunu orantılamaya çalışma

    ?.
  35. bacakların küçük, göğüsün büyük, ellerin ufak ,ayakların büyük; ne giyinirsen giyin bir türlü orantılanamayan bir vücut.
    1 ...
  36. inandığın şeyler için mücadele vermek

    1.
  37. inandıklarımı parmaklarımda hissetmek,ellerimde özgürlüğü tutmak ve onu paylaşmak,değer yargılarımı başkalarında bulmak sadece inanmak ama asla bağnaz olmamak,ölü çocuklar için ağlamak yerine onları çınar ağaçları altında sevmek ve gülmek,yaşadığını hissetmek,emeğinin karşılığını almak ve nazım şiirleri ile yeni bir başlangıç yaratmak için yapılan ve yapılması gereken her şey.
    1 ...
  38. bir gün ellerin düşünceleri yakalaması

    ?.
  39. eğer bir gün ellerimizi dokunmak,tutmak ve kedi,köpek yakalamak dışında da kullanacak olursak her zaman kaçan ve her zaman kovalanmak isteyen düşünceleri acımasızca yakalama isteği.
    1 ...
  40. sabah martı sesi mi horoz sesi mi iyi gelir

    1.
  41. uyanmak isterken martı sesi ile horoz sesinin duyulması hoşuma giderken,bir tercih olabilmesi üzücü.yer ve zamana göre değişir elbet.
    1 ...
  42. aniden içkiyi bırakma kararı

    1.
  43. bir anda içkiyi bırakmak hele bağımlı isen...
    2 ...
  44. unkapanında pilav yemek

    ?.
  45. 20 tane,donmak üzere olan ve ellerinde tavuklu pilav ile ayran bulunduran adamların karşısında buz gibi soğukta sıcacık pilavın tadına varmak.
    2 ...
  46. istanbul da üniversite kazanmışların şaşkınlıkları

    1.
  47. babası ile vapurdan inmiş,yani kayıt yaptırmak için herkese azılı sapık ve hırsız gözüyle bakışlar atarak okula doğru yürümenin yarattığı şaşkınlıklar
    4 ...
  48. zamanın bir gün durabileceği hayali

    ?.
  49. vazgeçilmez olmak bir yerlerde yaşıyor olmaktır ve yaşıyor isen Viriginna'nın öldüğü nehir gibi akıp giden zamandasın demektir ve elbet sen bir gün tek bir gün bile bu nehirin durmasını isteyeceksin;seni seviyorum,nefret ediyorum demek ve duymak için,gelme,gitme demek için ve her şey için bunu isteyeceksin.Hayatındaki tek imkansızlık bu olsa bile...
    0 ...
  50. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük