dün cnbc' de izlediğim, sade ve etkileyici film. işi idama mahkum insanların ipini çekmek olan bir '' cellat'' ın, psikolojisini ele alan film baş kahramanımızın gerçek bir karakter olmasıyla daha da ilgi çekiyor. karakterin kendi ağzından dökülen şu cümle ise filmin hangi düşünce etrafında döndüğünü açık ve güzel bir şekilde ortaya koyuyor: '' idam edilenlerin hiç olmazsa kıskançlık, nefret ve kin duyguları vardı; bu yüzden öldürdüler... peki ben hangi duygularla bu ipleri çektim? ''
en güzelinden bir kadın (bkz: Monica Bellucci)
ve filmden gördüğümüz kadarıyla iyi öpeninden bir adam (bkz: jose fidalgo)
kısa filmimizde bütün kadın rolleri monica bellucci oynamaktadır.
kadının hayatta üstlendiği birçok role değinilmişir. tüm bunların yanında merkezde bir de tango gibi bir dans vardır. kısacası izlenilesidir.
the tudors'un müziklerini yapan trevor morris 'in muhteşem eseri.dizide anne boleyn' in ölümünden sonra ziyafet veren henry' nin sahnesinde kullanılmıştı.
sakarellerden dinlenilesi bir şarkı.
sözleri aynen şöyledir:
tam burda yıllar önce sünnet artığıyla gömülen bir çocuk
şimdi milyonlarla oynuyor
şimdi hepimizle oynuyor
yora'dan çok güzel bir şarkı
sözlerine kulak verirsek :
bir adam bir de kadın
buraya kadar hikaye aynı
biri gökkuşağına sarılmış
diğeriyse bulutlar ardında
karşılaşmışlar gökyüzünde
bir gezintide
adam demiş renklerin bana yabancı çok yabancı...
kadın anlamamış tanıyamam seni bulutlar ardında...
karanlıklarda...
beyaz karanlıklarda göz gözü görmüyor
gözlerim kamaşıyor
yeni anılar
durmayalım
çok farklıyız
görmemek için kör olmak gerek
yeni acılar
durmayalım...