''Aşk ama ne derece bir aşk?'' diye sorgulayan kademelerdir.
ilk önce hoşlanmak geliyor galiba. Sonra zamanla bu duyguya alışıyor ve seviyorsun. sonra eğer bu sevgi 4 (dört) aydan fazla sürüyor ise artık adı aşk oluyormuş. (diye duymuştum) ama tabii bu daha aşkın ilk evresi oluyor. yani ''aşk'' dediğimiz duyguya gelinceye kadar geçen belli bir süreç var. sonra biraz daha zaman geçtikçe daha değişik şeyler de olabiliyor.
mesela, piskopatça sevenler var, ama sessizce içinden içinden sevenler de var. Bu biraz da kişinin karakterine bağlı olarak değişiklik gösterebiliyor sanırsam.
başrollerde adile naşit, münir özkul, şener şen gibi ustaları gördüğümüz neşeli günler isimli eski türk filminde sıdıka hanım'ın ağzından hafızalarımıza kazınan bir replik.
evde pek durmayan, aslında yerinde durmayan küçük çocuklara hitap şeklidir. Genelde üstleri başları akşama kadar dışarda orda burda dolanıp oyun oynamaktan kir pas içinde olur.
sokak çocuklarına da bu şekilde hitap söz konusuysa da, tasvip edilmemesi gerekendir, son derece çirkin bir şey.
yaratıcılığa ciddi bir boyut kazandırmaktır. çocuğu sırf ismi farklı olsun diye hâlden hâle sokmaktır. ne tür küfürlere maruz kalabileceği herkesin kafasında az çok somut bir hâl alabilir.
öncelikle doğru başlık olarak: ''sözlükte ki yazarların ileride büyük adam olma ihtimali''
bu ne demek? ''bu'' sözlükteki yazarları ve ''bu'' sözlüğü ele alarak konuşuyoruz demek. yoksa seni başka sözlüklerle aldatmıyorum sözlük, rahat ol.
yok denilecek kadar az miktarda yazar kişisi tenzih edilesiyse de, hayal gücünü zorlayan bir durumla karşı karşıya oluşumuzun altını çizmekte fayda görülmektedir.
sabahtan akşama sözlüğü ''türk kızı vücudunun muhtelif bölümlerini yaralayıcı ve küçültücü ithamlarla ele almak'', efendime söyleyeyim işte bayan yazarların buna karşılık olarak ''gülünç penis boyutları''nı gündeme getirmesi, daha sonra bir kaç siyasi ve futbol içerikli ne kadar zorlansa da bir yere varması güç başlık açılımı falan fistan derken müstehcen konu içerikli ingilizce cümlelerin türk usulü çevirimi de eklenince gözler önüne serilen tablo gösteriyor ki;
o da insandır. sahip olduğu sabır taktire şayandır.
şimdi kimilerine onsekiz ay zor gelirken kendisi tam iki buçuk seneye tekabül eden bir zaman süreci içerisinde erkekliğini göstermiştir.
evet efendim, sözlükte akşama kadar kezban kezban kezban diye sayıklayan yazarların kızlarına bu ismi verme ihtimali olur kendileri. Yok denecek kadar az bir ihtimal olsa da, özellikle erkek yazarlardan beklenmeyecek olsa da bu işler hiç belli olmaz.
evet efendim, kuzey güney dizisiyle gerçekleşmiş hadisedir. eskiden karı kız peşinde koşan tiki bir modelken dayı dayı konuşan çok da kıvamında küfreden bir hâl tavır içerisine girmiştir. o boya posa yazık dediğimiz zamanlar için bizi utandırmıştır. giyilen simsiyah paltolar beyaz gömlekler o küçük dağları ben yarattım havasıyla bir tribe girmiştir.
adam kavramı her bünyede değişiklik gösterse de bu tanıma az çok uygun bulduk kendilerini.
daha tam olarak zengin olamamış, maddi durumu fakire göre daha iyi birey.
zengin dediğin kibirli olur, yukarıdan bakar, bir havası vardır. bulgur pilavı neymiş?
rezillik. şakanın da bir sınırı olduğunu sanıyorduk.
geldi geçti hala derdi tasası sürüyor. millet 2013'e gün saysın, bizim türkler olmuşun olurunu tartışıyor.