başı açık bir kızın derse giresi kadar olağan bir durumdur. bazı kızlarımız yıllarca bir şekilde horlandılar dışlandılar. hoşgörüden başka çıkar yol yok. müreffeh bir toplum olmanın tek hakikati vardır o da her düşünceye saygı. rahatsız olanlar varsa eczaneden hazımsızlık ilacı alabilirler.
edit: bazılarının orda eczane yok heralde özelden bana ulaşın hayrına alırım.
--spoiler--
Eğer bir gün yolunuz bir üniversiteye düşerse;
Beceriksiz adımlarla yürüyen bir kıza rastlarsanız. Sanki düşecekmiş gibi, sanki ayakları birbirine dolaşacakmış, bir yere takılacakmış gibi. Merdiven kollarını sıkı sıkı tutuyorsa. Aceleyle yürüyorsa mesela. Kalkacak son vapura, son trene yetişecekmiş gibi hızlı atıyorsa adımlarını. Yere, toprağı incitecekmiş gibi basıyorsa, yer çatlayacakmış gibi ürkek atıyorsa adımlarını. Şaşkınsa bir masaldan şehre düşmüş gibi.
Eğer bir gün yolunuz bir üniversiteye düşerse;
Utangaç bir kız yüzüyle karşılaşırsanız, başını yerden kaldırmıyorsa. Gözlerine hüzün düşmüşse. Karanlık değmişse bakışlarına. Gece gökyüzünü seyretmekten ay ışığının izi kalmışsa yüzünde. Gözlerinden yıldızlar dökülüyorsa mesela. Nereye baktığı anlaşılmıyorsa. Her şey gözlerinde kayboluyorsa. Kirpiklerine yakamozlar takılmışsa. Gözleri denize bakan bir balıkçının gözleri gibiyse.
Eğer bir gün yolunuz bir üniversiteye düşerse;
Genç gürültülerin arasında sessiz bir kıza rastlarsanız, kalabalığın ortasında bir sükut yürüyorsa. Tam konuşacakken dudakları titriyorsa, saklaması gereken bir sırrı taşıyormuş gibi. Bir ortaçağ bilgesinin susuşu gibiyse sessizliği. Henüz evrenin yaratılmadığı zamanlardan kalma bir sükutsa mesela. Bir Hint hikayesinin tanrısal suskunluğunu taşıyorsa.
Eğer bir gün yolunuz bir üniversiteye düşerse;
Saçlarını taramayı becerememiş bir kızla karşılaşırsanız. Konuşurken saçlarını savurmuyorsa. Sıkı sıkıya tokalarla yapıştırmışsa saçlarını. Uyumsuz kıyafetler varsa üzerinde. Yakıştırmasızca giydiklerini. Güzelliğinden utanıyorsa mesela. Yaz sıcağında boğazlı bir kazak giymişse. Bir pardesü giyip yün bir başlık takmışsa kafasına. Ya da modası geçmiş bir şapka takıyorsa. Ellerini sürekli başına götürüyorsa, saçlarını tıkıştırıyorsa şapkasından içeri. Ürkekse, bir başınaysa;
bir yerlerdeyim
senden uzakta,
manaların yitirildiği.
artı değerim demiştim sana.
sevgilim
en alınteri zamanlarımda
damlarken bedenimden,
kaybedilmiş bir bahisten öte
geçmiyordu hayat.
hayattı o yaşayamadığımız umutlarla
çiçekli bahçelerinde söyleyemediğimiz
şarkılarla donatılan.
özlemlerimizdi,
yavan bir ekmeği koparırken
ışık saçan gözlerimizle.
bir ayran kutusuydu beraberce içilen.
hayat mıydı
hakikatlerin yalan perdeleriyle
sarmalandığı
sözlerin ertesinde.
şimdi keşkelerden örülü
cümlelerim var,
failini aradığım.
içimde bir yerlerde
ifade edememenin buruk
ve hiçte ilginç olmayan sancısı,
gözlerimde yağmur ormanlarının buğusu
sıcak bir ekmek dilimi gibi.
artık git diyorum diyarlarımdan
ve sadece suretinin gölgesi düşsün
satırlarıma,
örselenmiş kağıtlar arasında.
sen yalanları hakikat gibi yaşarken
yaşamalıyım bende
bütün hakikatleri bir yalan gibi.
tükendiğini hissediyorum
yokluğunun mürekkebinin zaten
artık yazmak gelmiyor içimden.
varlığın el olmuşken ellerime
bazen bir cümle bile kuramıyorum
gözlerimi açtığım vakit
ortasında buluyorum kendimi
hayatın.
sonra diyorumki
hayatı yalan yaşamalı
tıpkı senin gibi
yaşamalı diyorum hayatı
öylesine
senin gibi.
en güzel duyguları
sömürerek hayatı yaşamalı
karşıdakine birşey bırakmadan
azılı bir emperyalist gibi.
yaşamalı işte,
bişekilde...
bazılarına kına yaktıracak askerlik tipidir. hayır yok eşitlik sağlancakmış, kimseye ayrıcalık tanınmayacakmış, herkes kendine okuyormuş falan filan teraneleriyle kendini tatmin yoluna gitmiş arkadaşlarımız sözlükte mevcut onlara şaşıyorum. askerde bu kadar angarya varken, falan komutanın karısının bilmem neyi olmak varken, ot yolmak varken ve sayamadığım bir çok kutsal görev(!) varken bunlar tartışılmaz,herkes eşit yapmalı falan filan olaylarına giriliyor. biri bana komutanın karısına hizmet ile vatan hizmeti arasındaki korelasyonu açıklasın bir ilişki çıksın tamam diyeceğim,az bile bence yurdum gencine iki seneye çıkartılsın. *
ajan olmadığını ispatlamak için neden yaptığını anlayamadığım davranıştır. soyunmak için daha farklı bahaneler üretebilirdi o kerteye geldiyse lakin. **
bazı arkadaşlar ' ordaki insanlar kafası çalışan eğitimli, cahil değil zaten besketboluda böyle insanlar takip eder ' gibilerinden gazeller okuyor. benzer siyasi görüşlere sahip olmazsınız ama orası dünyanın gözlerinin önüdür. cumhurbaşkanına da o kadar saygıyı gösteremiyorlarsa aldıkları eğitiminde saygınlıklarınında amk. oldum olası zaten beyaz türkler diye tabir ettiğimiz yavşaklar böyle halka ve onların seçtiklerine hep tepeden bakmışlardır. neyse hasıl-ı kelam memleket kurtulmuştur vesselam.*
arkadaşımızn yaptığı davranış hoş olmasada asıl üzerinde durulması gereken otuza yakın insancığın içindeki kin ve öfkenin bir insanın üzerinde linç etmek suretiyle dışavurumudur. geldiğimiz durum itibariyle bu çakal sürülerinin artık birşeyleri rahatça ifade etmeleri -demokratik özerklik, yan yana bayrak asılması,imralıdaki yavşağın tahliyesi- olayın vehametini açıklamakla kalmayıp artık şahside olsa insanlarımızın tepki vermesine yol açtırmıştır. taviz tavizi doğurur kabilinden artık devletin biraz daha bu mevzuya ehemmiyet göstermesi elzemdir. iş işten geçmeden ,vakit gelmeden, bir an önce...
bir gece ansızın uyandım ve çok susamışım. uykulu gözlerle sarhoş gibi hareket ediyordum mutfağa. ışığı yakarken orda olduğunu farkettim yavruydu ve de siyahtı. ani bir hareketle terliği kaptım ve tam tepesinde bir müddet beklettim. sonuçta yavruydu ve kararsızdım. bir müddet sonra kararsızlığım geçti ve ezilmişti. uykumda kaçmıştı bilgisayarı açtım biraz gezindikten sonra sözlüğü gördüm. üye olayım dedim aklıma o yavru böcek geldi. kafka'yı sevdiğimden birde böceğin aziz hatırası için bu nicki aldım.**
türk siyasi hayatının en köklü partisinin içinde lider kıtlığı olmasından hareketle genel başkan olmuş kişidir. hitabet konusunda çok fırın ekmek yemesi gerektiğini göstermiştir. dinlediğinizde zaman makinesine binip yetmişli yıllara gidiyorsunuz. aynı kandırma argümanları, aynı söylemler falan filan. hayır yapamıyorsan bırak belki yapan bulunur. *
bir gece vakti hesabınızdaki son parayı çekerken insanı çileden çıkaran bankadır. şöyle ki hesabınıda 10 lira vardır bunuda zaten zor zamanlar için bırakmışsınızdır. parayı çektikten sonra bakarsınız ki köşesi kopuktur.tekrar sokarsınız makineye almaz, bankaya götürsen almazlar,ondan sonra kime yedireceğini düşün dur. *
Endülüs kokan şu kırmızı ellerimi
Kanayan meleklerin ağzına batırıp
Sana ezilmiş bir kentin gözünden
Çöl yangını sevda ile sesleneceğim
Ve ben seni düşündüğüm her saat
Ağız dolusu ağlayacağım ardından
Bilesin ey iklimler boyu andığım
Bu taş duvarlar bir gün dile gelecek
Üşüşecek yine bahçelere çocuklar
Sabahın elleri akşamı kör etmeden
Kandahar dağlarını güller donatacak
Ve sen güneşi avuçlarına hapsedip
Parmaklarında gezdireceksin geceyi
Bilesin ey sonsuzluğuna adandığım
Kanatlarında tüten cennet gülüşleriyle
Beyrut'ta gözyaşı döken güvercinler
Nasıl hasretse Filistin'deki sevdaya
Aynı hasretleri kalbime zincirleyip
Sana Yusufça bir aşkla geleceğim
Bilesin ey sahralarca yandığım
Kara gözlerindeki mülteci sevdayla
Sensizliğe hüküm giyen şu kalbim
Zindansı bir hüzne sırdaş olurken
içimin göklerinden süzülüp gelen
Mekke yağmurlarını sana hasredip
En çok seni susacağım karanlıklara
Bilesin ey cennetine kuşandığım
Yalnızlığın uçsuz bucaksız sahralarında
ismini kızıl kum tanelerine yazarken
Mecnunca bir çaresizliğe düşmeden
Sana Leyla demeye utanmayacağım
Ve saçlarımda parlayan çöl yalnızlığında
Sana Muhammedi bir gökyüzü sunacağım
Bilesin ey vuslatını firak sandığım
Yüzüme bulaşan bu kırılganlığı silip
Mahmur şiirleri ateşe döktüğümde
Gözlerinin kıblesine Kudüs'ü çizip
Seni Filistin gibi seveceğim.
madem bu kadar çok şey biliyosunuz ulan puştlar adama sormazlar mı niye siyasete girmiyorsunuz diye . malum sizin gibi düşünen bir çok siyasi oluşum mevcutken geri kalmayın derim. heryer beşiktaş tribünü değil ona göre.
...Yüzümde ışından ayrılmanın kederi
Biraz da işte geldik gidiyoruzun hüznü var
Ama gördünmü gülüm
Birtek gözlerin değişmedi yine
Bir tek gözlerin.
volkan konak parçasındada geçer, kanımca şarkının en vurucu yerlerinden bir tanesidir.
bir kaç insanın beyniyle kıçının yer değiştirmesinden sebep uydurulan fikirciktir. ve bir insanın değerlerinin olmadığının apaçık göstergesidir. muhakkak burada farklı düşünceler, farklı inaç sistemine mensup insanlar olmalıdır. lakin başkalarının kutsallarıyla dalga geçmek insanı ancak esfele safilin seviyesine indirir yine o da bir insanın ineceği en alçak seviyedir.
''onların kalpleri var. fakat anlamazlar, gözleri var, fakat görmezler, kulakları var, fakat işitmezler. onlar hayvanlar gibidirler. hatta hayvanlardan da sapıktırlar. onlar gaflet içindedirler.''(a'raf suresi 179)
(bkz: biliyorsan konuş dinlesinler bilmiyorsan sus adam sansınlar)
cumhuru reisimizin pek muhterem oğlunun girişimci ve cesaretli(!) olması hasebiyle açmış olduğu alışveriş sitesidir. ayrıca vay anasını dedirten durumdur ki habere göre cesaret etmiş site açmış. ne hikmetse alayının cocukları cesaretli oldu da ticaret yapıyorlar.
yapılan değişikliğin her ne kadar 12 Eylül 1980' nin rövanşı olmasada benimde içinde olacağım grup. Allah sonumuzu hayır etsin.
(bkz: bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete)