bu dünyadan atesit olarak ölenlerin cehenneme gideceğine üzüldüğüm kadar müslümanların bu tavırlarına da üzüldüm doğrusu. hakikati bulmuş ama kıymetini bilememiş nice müslüman vardır ki yüce yaradan hidayeti ondan alıp gerçekten hakikati arayan ateiste hidayet vermiştir. en azından müslümanın bundan korkması lazım. hiçbirimiz sonumuzun ne olacağını bilemez. o yüzden son nefesini müslüman olarak verenleden eyelesin bizi yüce yaradan ve ateistlere de hidayet nasip etsin. sonuçta cehennem ya vardır ya yoktur ateist arkadaş. ticaret mantığı ile düşünsen bile cehennemin varlığına inanman menfaatin icabıdır. mantıklı insanlarsınız sonuçta.
biraz da özeleştiri yapmak lazım.
şimdi biz sanki herbi görevimizi yapmışız da ona buna gülüyoruz ya soralım kendimize inancımızın gereğini ne kadar yaşıyoruz genel olarak. küçük bi fıkrayla bitireyim.
cehennemde boğazına kadar kaynar katrana sokulduğu halde gülümseyen birini gören biri sormuş
- la sen ne arsız adamsın bu haline bakıp utanmadan gülüyormusun bir de. azap gören adam cevap vermiş:
-ayaklarımın altında kim olduğunu bilsen sende gülersin. demiş.
şaşırmış tabi adam. kim var diye sormuş
azap gören adam cevap vermiş:
-bizim caminin imamı
şahsen bu hadiseye inananlardanım ki konuyla ilgili hadisler var ve ayetlerden de bazı çıkarımlar yapanlar yok değil. farklı görüşlerin olmasının sebebi bu konuyla alakalı olabileceği düşünülen ayetlerin üstü kapalı olmasından ve hadis rivayetlerininde farklı kanallardan farklı şekilde gelmesinden olabilir. ancak bu hadise inkar edilemez, çünkü konuyla ilgili baya bi rivayet var. sadece nasıl olduğuyla alakalı bazı farklı yorumlar var o kadar. aşağıdaki ayetlerde konuyla yakından alakalı görünüyor ve özellikle son ayetteki ifade hadisenin güçlü bir delili olabilir.
estaizubillah
Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı. ﴾1-2﴿
O, nefis arzusu ile konuşmaz. ﴾3﴿(Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir. ﴾4﴿
(Kur'an'ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu. ﴾5-7﴿
Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu. ﴾8﴿
(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu. ﴾9﴿
Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti. ﴾10﴿
Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. ﴾11﴿
(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? ﴾12﴿
Andolsun ki, o, Cebrail'i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü. ﴾13﴿
Sidretü'l Müntehâ'nın yanında. ﴾14﴿
Me'va cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır. ﴾15﴿
O zaman Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. ﴾16﴿
Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı. ﴾17﴿
Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü. ﴾18﴿
sığınmak ile dost edinmek farklı şeyler. mecbur olmazsan birine zaten sığınmazsın. tarihin belli dönemlerinde bu tür ilticalar farklı din mensuplarına olmuş zaten. mesela hristiyan avrupa'da mezhep savaşlarından dolayı osmanlıya sığınan yahudi ve hristiyanları unutmamak lazım. müslümanlar olarak kötü bir dönem geçiriyoruz. bişey olacağı yok çünkü ayete ters bir durum yok. sen şeyapma o kadar... kafanı yorma.