Malezya ve Endonezya gibi tropik iklimlerde palmiyelerde yetişen, Yılan derisine benzeyen dokuya sahip olması nedeniyle Yılan meyvesi olarak da bilinen, C vitamini ve lif bakımından zengin bir meyve. ismi biraz garip, evet.*
Eğer her tartışmada aynı şeyi yaparsa karşıdaki kişiye kendi duygu ve düşüncelerini rahatlıkla açamadığı ve aktaramadığı için belli bir noktadan sonra fazlasıyla kırılacak ve içindeki biriktirmiş olduğu şeyler dolayısıyla karşısındakine şiddetli bir şekilde patlayacak olan insandır. "Beni yanlış anlar ve kırılır" diyerek düşüncelerimizi ve duygularımızı bir çuvala doldurdukça zamanla hem kendimizi hem de karşımızdaki kişiyi paramparça etmiş oluruz aslında diye düşünüyorum, evet.
iran'da hüküm sürmüş Afşar Hanedanlığının kurucusu Nadir Şah'ın münşi ve tarihçisi olan Mirza Mehdi Han Esterabadi tarafından 18. yüzyılda, iran’da yazılmış ve Kendisinden sonraki Çağatay Türkçesi sözlüklere kaynaklık etmiş Çağatay Türkçesi-Farsça bir sözlük. Üzerinde ilk kez çalışma yapan kişi ingiliz oryantalist/Türkolog Gerard Clauson olmuştur, evet.
1890'da kurulan ve II. Abdulhamid'e karşı yıldız suikastını düzenleyen Ermeni Devrimci Federasyonu (Taşnak) tarafından 1912 yılında öldürülen Ermeni asıllı Van Belediye Başkanı, evet.
1002-1080 yılları arasında yaşayan ve 1002–1072 yılları arasındaki dönemi anlattığı "Çevremizde Yaşayan Yabancı Halklardan Başımıza Gelen Felaketlerin Tarihi" adlı eseriyle bilinen Ermeni din adamı (vardapet) ve tarihçi. Bahsedilen bu eserinde Ermenilerin Bizans-Gürcü ve Anadolu'ya akınlar düzenleyen Selçuklularla olan ilişkilerinden, Ani'nin 1064'te Selçuklularca alınışından ve 1071'de gerçekleşen Malazgirt Muharebesinden bahseder. Ayrıca o başlarına gelen felaketlerin sebeplerini halkın ve ermeni prenslerin yozlaşmasına bağlar ve Tanrının ceza olarak Selçukluları üzerlerine yolladığını belirtir. (Buna benzer pasajlara yıllar önce okuduğum Anadolu topraklarında yaşayan kimi Ermeni din adamlarının -mesela Aknerli Grigor- Moğollar konusundaki eserlerinde de şahit olmuştum)
"Cennetin gazap kapısı topraklarımızın üzerine açıldı. Türkistan'dan çok sayıda birlik hareket etti, atları kartal gibi çevik, toynakları kaya gibi sağlamdı. Aslanlar gibi süratle ilerlediler ve aslan yavruları gibi birçok insanın cesedini acımasızca etobur hayvanlara ve kuşlara attılar. Tanrı gazabını yabancı bir halk aracılığıyla üzerimize yağdırdı, çünkü ona karşı günah işlemiştik"
2006'ya kadar nardan yapıldığı sanılan ama ispanyol bir ekibin araştırmaları sonucu kırmızı üzümden yapıldığı ortaya konan; eski mısır metinlerinde güneş tanrısı Ra'nın oğullarına bir armağanı olarak tanımlanan antik mısır içkisidir, evet.
6. yüzyılda Doğu Roma imparatoru I. Anastasius döneminde yaşayan ve yazdığı eserleri orta çağ boyunca kaynak olarak kullanılan; tam ismi "Priscianus Caesariensis" olan dilbilimci. O, eserlerini sadece öğrenciler için değil; aynı zamanda ana dili Yunanca olan memurlar için de yazmıştır. Latinceyi öğrenmelerine ve resmi görevlerini yerine getirirken bu dili kullanabilecek seviyeye gelmelerine yardımcı olmuştur. Priscian'ın "Institutiones Grammaticae" (Gramerin Temelleri) adında 18 ciltlik sistematik bir Latince gramer çalışması bulunmaktadır ve bu çalışması orta çağda dilbilgisi öğretimi için standart bir eser haline gelmiştir. Bunun yanında okullarda dilbilgisi öğretimi için "De nomine, pronomine et verbo" (isim, Zamir ve Fiil Üzerine) adlı bir eseri daha vardır.
Dilbilgisi kurallarını ihmal edip latincede hatalar yapanlar için orta çağda "diminuere Prisciani caput" yani "Priscian'ın kafasını kırmak" deyimi kullanılmıştır (Uludağ sözlükteki "yıktın frameyi/formatı eyledin viran" jargonunu hatırlatır*), evet.
Latince "homo homini lupus"un yani "insan insanın kurdudur" sözünün kadınlara uyarlanmış hali. Uludağ Sözlük gibi sık sık sözlük kızlarının saç baş yolduğu, birbirlerine köstek olduğu bir ortamda bu başlığın açılmaması şahsımı oldukça şaşırtmış olup kimi kadınlar bu sözün gerçeği yansıtmadığını, erkeklerce uydurulduğunu oysa kızların birbirleriyle daima dayanışma içinde olduklarını iddia ediyor. Ben pek katılmıyorum doğrusunu söylemek gerekirse. Sözlük yazarları ne düşünür acaba bu konu hakkında merak ettim efendim, evet.
Acaba hangi partiyi destekler ve hangi adaya oy verirdi diye durduk yere akla gelen bir soru. Kendisi sığınmacıların derhal ülkeden yollanması gerektiğini dile getirir ve Sinan Oğan'ı desteklerdi diye tahmin ediyorum, evet.
1954'te psikolog Julian Rotter tarafından geliştirilen kontrol odağı nosyonunun iki zıt kutbu vardır. Bunlardan biri iç diğeri ise dış kontrol odağıdır. Dış kontrol odaklı bir insan birçok olayın nedenini ve suçunu dış etkenlerde bulur ve oldukça abartır. Birinin ağzından sürekli "dayın yoksa hiçbir yere gelemezsin, coğrafya kaderdir Türkiye'de doğmak yerine Avrupa ülkelerinden birinde doğsaydım var ya neler neler olurdum, hoca da çok kazık sormuş yoksa yapardım ben, işsizliğimin nedeni çalışan kadınlar kadınların çalışması erkeklerin işsiz kalmasına neden oluyor" çıkıyorsa o kişi bu hayatı dış kontrol odaklı yaşıyordur ve birçok bahanelere sığınarak savunma mekanizmaları üretiyordur. iç kontrol odaklı yaşayan kişi ise bütün başarısızlığı kendinde bulur ve daima kendini suçlar. ikisi de uzun vadede insana zarar verir ve erteleme hastalığına, tembelliğe kapı aralar. Hatta bu iki aşırı uç insanda aşağılık kompleksi bile yaratabilir, evet.
Julius Streicher'in kurucusu olduğu Der Stürmer adlı Yahudi karşıtı gazetede gazetecilik yapan ve 1938 yılında Der Giftpilz (Zehirli Mantar) adlı bir çocuk kitabı yazan Antisemitist Alman yazar. Kitabında Yahudilerin koca burunlu oldukları, Almanları köle gibi kullandıkları, Tanrılarının para olduğu ve para için bin türlü suçu işledikleri söylemlerine yer vermiş ve Alman çocuklarına Nazi ideolojisini aşılamayı gaye edinmiştir.
1942'de Warner Bros tarafından Adolf Hitler, Benito Mussolini ve Hirohito'yu küçük düşürmek ve aşağılamak amacıyla yapılan çizgi film. Yapımda barış güvercinini muhtemelen ABD olarak lanse etmişler. Çizgi filmin sonunda ise barış güvercini üç liderin hakkından geliyor.
Ukrayna-Rusya Savaşı ile ilgili paylaşılan birçok şeyin uydurma ya da bağlamından koparıldığını gözler önüne seren olaylardan yalnızca bir tanesi. Medya okuryazarlığı işte bu yüzden çok önemli efendim.
9. Yüzyılda yaşamış olan Endülüslü şair. Önceki ve zamanındaki şiir, öykü ve anekdotları onlarca cildi bulan "el-ikdu'l-ferid" adlı ansiklopedik eserinde toplamıştır. Bu eserin kimi bölümleri Türkçe'ye çevrilmiştir. Eserinde cinsel anekdotlara ve bel altı şiirlere oldukça fazla yer verilmektedir. Özellikle cariyelerle cinsel ilişkiye girmek isteyen ama postu bir zenciye deldirmekten son anda kurtulan birinin anekdotu bunlardan yalnızca bir tanesidir. Özellikle cariyelerle Harun Reşid arasında geçenleri -kurgu da olsa- söylemeden olmaz. "Ortaçağ islam dünyasında cinsel hikayeler olmazdı, yazamazdınız" diyen olursa bu zatın yazdıklarını o adamın gözüne sokmak lazım efendim.
Amerikalı yazar Will Heinrich'in 2003'te yazdığı ve ona Pen/Robert Bingham Fellowship ödülünü kazandıran roman. Gençliğinde Ressam olma aşkını kaybedip babası gibi hukuk kariyeri üzerinde duran ve daha sonra sessiz sakin bir kasabaya taşınarak hayatını iyi bir insan olmaya adayan Joseph'i konu alır. ilk Başlarda her şey mükemmel gider ta ki Abel isminde bir çocuğu dövülmüş halde kapısının önünde bulana kadar. Abel, iyi insan olma yolundaki bu adamın karanlık tarafını ortaya çıkaracaktır. Eğitime giriş dersinde hocanın tavsiyesi ile satın aldım ve bir gecede bitirdim, "şiddetle" tavsiye ederim efendim. Sonunu biraz daha iyi bağlayabilirmiş aslında yazar ama olsundur.
Ortaçağ müslüman seyyahların çin imparatoru için kullandıkları terim. 9. yüzyılda çin'i gezip seyahatname kaleme almış olan süleyman et-tacir'in de dediği gibi "göğün oğlu" anlamına gelmektedir. aynı zamanda yarı şeffaf çin porseleni için de kullanılan bir kavramdır.
1918'de sadece 5 sayı yayımlanabilen ve ismini Yahya Kemal'in bir mısraından alan; Peyami Safa, Falih Rıfkı Atay ve Reşit Galip'in kimi yazılarının yer aldığı dergi, evet. Daha detaylı bilgi için bkz: https://dergipark.org.tr/...nload/article-file/156824
Romalı stoacılar özellikle Seneca için erdem simgesi olmuş hukukçu. iç savaş sırasında ne Caesar ne pompeius taraftarı olmuş, Roma cumhuriyeti değerlerine sadık kalmış ve bu uğurda türlü çetelerce aşağılanmayı göze almış bir kişilik. Caesar'ın tek adamlığa oynadığını, başa gelirse devleti yozlaştıracağını cesurca haykırıp rüşvete karşı çıkmıştır. Caesar'ın savaşı kazanıp ipleri eline almasıyla hayatına son vermiştir.
Geçmişin de günümüzden bir farkı olmadığını, insanlığın yarısından çoğunun ahmaklar sürüsü olup taklit ve telkinlerle hareket eden makineler olduğunu gözler önüne sermesidir efendim.
içinde bulunduğum durumdur efendim. Evde muhtemelen sabah, akit gibi gazeteler bulunur, Ahaber izlenir gerçi bizimkilerin hakkını yemeyeyim annem haber takip etmez peder bey de posta gazetesi okur sadece. istisnalar kaideyi bozmaz ama. Meral Akşener televizyona çıksa "çıktı yine fetö'nün gelini" diyen bir baba bulunur genelde, evde büyük ihtimalle köpek beslenmez onun yerine muhabbet kuşu olur. Gerçi bizde her ikisi de var ama annem "namaz kılınan eve köpek getirilmez, melekler o eve girmez" dediyse de kardeşim zorla köpek getirdi başta mırın kırın etse de bizimkiler kabullendi. Pazar ve alışveriş günü pahalılıktan yakınılır AKP'nin suyu kaynadı ama muhalefet de beş para etmez denir ve sandıkta yine AKP'ye verilir. Neyse ki ailem baskıcı değil, dayatmacı zihniyet yok. Kardeşim Deist ve rahatça konuşabiliyor mesela. Kimi aileler var Kur'an'ı Muhammed yazdı dediğin an çükünden tavana asar.