ortalama bir erkeğin bile göğüsünün 60 larda gezdiğini hesaba katarsak, bu kız tam bir moral bozukluğudur. acilen büyütmesini , büyütmese bile sokakta gezmemesini rica ediyoruz.
şu an sözlüğü kirletmektedir efendim bu fantaziler. en son adriana lima ile yağlı güreş başlığını görünce patladım haliyle. oğlum bak burası sözlük. dinliyor musunuz ben? ben burada hikaye anlatmıyorum. hadi fantezi olur da onunda usturuplusu var kardeşim ya.
öncelikle tam başlığın :kızların izlediği maçın ergen çocuk üzerindeki etkileri olması gerektiğiancak karakter sınırlamasında uğradığı başlıktır..
Sanırım 6.sınıftı öyle hatırlıyorum. tıp dünyasının tabiriyle çocuğun "cinselliği öğrenmesi" başka bir deyişle "cinselliği tanımaya başlaması" dönemi. halbuki perdeyi indir aramızda:
-lan biz nasıl doğduk la ahahahaha.
-olum anne babamız yatakta yaparlar ya hahahah.
-olum o zaman herkesin 20 çocuğu olurdu puhahahah.
-zahahahah
-auhahaua....
muhabbeti yaptığımız dönemler. blu çağı falan diyince millet bişey sanıyo da abartmayın. al sana blu çağı.
neyse bizim bi sınıf maçımız vardı. sınıf maçlarını bilmeyenler için şöyle özetleyebiliriz "kızların izlediği tek maç türü" . herşeyi anlatıyor sanırım bu cümle. kızlar izliyo olum ve biz o dönemlerde cinselliği yeni yeni keşfediyoruz. maçtan önce kadrolar belirlenmiş ve hayret ben de oynuyorum. maç kadrosu açıklandı ama sanırsın ki fatih terim bizi milli takıma çağırdı. o kadar sevinçliyiz. tripler zaten hemen başladı. sınıfta dersin işlendiği yok. erkekler zaten yerlerinde durmuyolar sürekli kaptanla fikir alışverişi yapıyolar. kızlar bize nasıl bir iştah verdiyse bildiğin kağıda saha çizip üzerinde ismi yazan bebeleri oklarla hem defansa yardım ettiriyoruz hemde gol attıyoruz hem pres yaptırıyoruz hem de şut çektiriyoruz...
ve maç saati. bizim kızlarla karşı sınıfın kızları yerlerini almışlar. ama futbol ekibi gözünü karşıya dikmiş. herkes uzağa bakıyo. o sesler... o heyecan evet.
-dı şaaaaaaaaampiyooooonssss(şampiyonlar ligi açılış müziği) şeysinden sonra ertem şener'in seslerini duyar gibi oluyorum bir anda. "musti'ye küçükken aslında doktorlar futbol oynamaması gerektiğini ve bunun kansere neden olacağını söylemişler. ama o dinlememiş. ayrıca ayakkabı numarası 37 ve bugün dünyanın en iyi oyuncusu. ve o bugün 6-f'nin en büyük silahı..."
bizler karşıya bakaduralım kızlar tezahürata başladılar bile. ismini duyanlar tripte duymayanlarda ayrı bir tripte. bende bundan baya bi nasibimi almış olacam ki bizimkilere sürekli talimatlar veriyorum " beyler takım oyunu..."
maç başladı. takım oyununu gör sen. hatta iki takım bir takım olarak takım oyunu oynuyorlar. çünkü herkes topun peşinden koşuyo. kızları görünce kademe anlayışını,kollektif futbolu,takım oyununu unututu bizim pezevenkler. hani kızlar der ya bir topun peşinden 22 kişinin koşması diye aha bu işte. aç kalmış aslanların önüne at eti ve seyret. farkı yok. ama tipleri gör. topuğuyla ağaca çarptırıp kafayla istop etmeye çalışanı mı dersin, bir eliyle ağaç dalına tutunup diğer eliyle kalçasına dehleyip rövaşata vurmaya çalışanı mı, kıçının bir kenarıyla topu durdurup diğer yanıyla vurmaya çalışanı mı yoksa kaleci higuita'nın etkisinden kurtulamayıp top diğer kaledeyken bile uçmaya devam edenini mi.. mübarek maç maç değil yetenek sizsiniz türkiye. herkes kafayı yemiş. ama kızların umnrunda değil. bizi izlemeyi bırak "rakip" taraftarla dedikodulara başlamışlar bile. bazen gözleri kayıyo. o anda bi hareket yaptın yaptın yapamadın otobüsü kaçıran adam gibi bekleyeceksin.
tam böyle bir zamanda allah tarafından atıldığını düşündüğüm bir top geliyodu bana. kızlar maçı izliyor top böyle tam abanmalık bi şekilde salına salına geliyo. lan dedim. işte aradığım fırsat. o golü atarsam kızlar bütün çıkma tekliflerimi kabul edecek hatta teklif bile etmeyecem onlar bana edecek. sonra gelsin kızlar, gelsin kızlar. maçı izleyen kız sayısı 15 ama ben o golü atarsam bütün kızların benim emrime amade olacaklarını düşünüyorum. sanki diğer kızlar, " musti gol attı mı? attı. tamam o zaman hemen diğer kızlara haber verelim ve musti'yi bekleyelim diyecekler". neyse, top geliyo baba.. aldım hızımı. saatte 200 kilometre. gelişine usta. vuracam topa. ama bir anda ekran karardı. herşey karardı. düşmüştüm. amına koduğumun taşı 2 santim sağda olsa şimdi kızlardan kız beğenecektim.gözümü açmak istmedim. taraftarlar arasında platonik aşk beslediğim bi kız vardı çünkü. zorla gözümü açtım ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. arkadaşlarda gülmemek için kendilerni zor tutuyolar. kızlar gülüyolar bile. benim yüzün şaftı kaydı. bi ağlasam kendime gelecem ama olmuyo. betim benzim attı diyorum sana lan düşün acıyı.
neyse bir şekilde maç bitti. skoru hatırlamıyorum bile. demek ki nasıl yer ettiyse bende bu maç sadece kızları düşünmüşüm. işin kötü tarafı bizim forvetlerin yazdığı kızlardı. boş kaleye yuvarlamaz stil yapmayı dener, yanındakine atmaz kendi gider, yerden gelen pasa röveşata kalkmayı dener. o maçı kaybettiğimizi hatırlıyorum ve kaybetmemizin nedeni forvetlerin diğerlerine oranla daha çok kendini göstermek istemeleriydi.işte o günden beri kızların izlediği maçta ben yokum abi. bir cins düşünün; futbolun f sinden anlamasın ama kaderini çat diye değiştirsin. ilginç aliminyum.
anlam veremediğim bir sevdadır. öle bir sevda ki anlatılmaz. hani türk filmlerinde kadın erkeğe aşık olur onun için kurşunun önüne atlar ya aynı hesap. neymiş efendim "memur ol".
çocuğun bireysel yeteneklerini gram keşfetme ihtiyacı duymayan ailelerimizin oğlunun özgüvenin paramparça etmek için ellerinden gelen herşeyi yaptığı uğruna hayatların verildiği bir olay bu. çok ciddiyim ya. "olum sen devlet memuru ol. sakın yükselme. yazar ressam olma. senden bir bok olmaz. en iyi devlet güvencesi. "bu nedir ya. ulan bu çocuk idiot mu? ayriyetten sanane ya. amcam bile gelip diyo memur ol. sanane lan. sanane.
ondan sonra yeni nesil çocukların gerizekalı olduğundan bahsediyoruz. onların böyle anne babaları varsa o çocuk ta öyle bir toplumda yetişiyorsa o çocuğun suçu nedir? toplumun benimsediği adam bellidir. dersleri hep 5. askerliğini yapmış. 23 yaşında memur olmuş. 26 yaşında evlenmiş ve hayatını sürdüren. bir kere bu sistemde derslerde başarıyı yakalamak çalışkanlık değil mallıktır ya. açık ve net. bu eğitim sisteminde başarılı olmak gerçekten de normal bir insanın yapacağı bir şey değil.
olay bu işte. türk milletindeki özgüven kaybı böyle anne babalar olduğu sürece devam edecek. bitmeyecek. oğlunun kendini geliştirmesi için hiç bir fırsat vermeyip onlara özgüven eksikliğini aşılayanlara buradan sesleniyorum: yeter artık çıkın hayatımızdan.
bütün erkeklerin bildiği ama kızların inkar ediği gerçek. düşünsenize dünyada orospuluk yok.sokakların halini düşün. tecavüzün önüne geçemezlerdi yeminle. yok kadınların satılması insan haklarına falan bırakın bunları. o orospular olmazsa sokakta adım atamazsın.
kadınlarımızn makyaj tabusundan mütevellit göremedikleri acı gerçektir. hep aynı senaryodur değil mi? küçük kız annesine özenir falan filan. ulan bir kere de nedenini araştırsana. o kadın neden sürüyor. o kadında yalnış yapıyor ama bunu görmüyor çoğu kız.
bir insan nasıl kaldırabilir merak ediyorum. bir kadın makyajsız geldiğinde "hasta mısın neyin var" diye soruyoruz. o kadar benimsemişiz onların bu gerçek olmayan sahte yüzlerini...
kadının kendine olan güvenini de sarsıyor makyaj. uzun bir süreden sonra makyajsız aynaya baktığında "ben çirkinim" diyor. halbuki o çirkin değil sadece makyajlı haline alıştığın için öyle.
peki ya maddi sıkıntı. bana küçükken bir erkek büyüğüm "paran olursa hemen kozmetik dükkanı aç sittin sene omzun yere değmez"derdi. gülmüştüm ama gerçekten öyle. trilyonlar aktılıyor. neden? sadece sahte güzellik için, boyalı surat için, gerçek olmayan müdahaleler için...
yapmayın sevgili kızlarımız,kadınlarımız. gerçek söylüyorum bunu. makyaj kadına bir hakarettir. sizin cüzdanına sahip olur,sizin özgüveninizi yok eder, bağımlı yapar,insanlara da alıştırır sahte güzellğinizi sonra doğal olarak çıktığınızda insanların karşısına "hasta mısın" sorularına maruz kalırsın...
okuyan bir öğrenciye sorulan en kıl sorulardandır. babacan,efendi,canayakın bir yaşlı kişilik genellikle böyle soruların adamıdır.soruyu sorup sana topu attıktan sonra verdiğin cevap ne olursa olsun bir de "hayırlısı olsun" lafınıda arkaya yapıştırırlar. böyle bir hareketi neden yaparlar anlamam ancak bu işi birilerinin planladığını düşünmüyor değilim.
"ne diyon la"
"sen ne diyon la"
"asıl sen ne diyon la"
"la olum ne diyon la"
"ben bişey demiyom oğlum sen ne diyon la"
"la olum artis artis konuşma la"
"la olum bela mısın bi git la"
"la olum artsi artis konuşma ne diyon la"
"la bela mısın git işine yaa"(burda çocuk ürktü)
"asıl sen git la"
... diyerekten enerjilerini tüketip kavga etmeye dermanı kalmayan çocuklardır.
aslında başlık "fiziksel olarak erken gelişmiş kızların büyüdüm tribi" olacaktı sığmadı. varsın olsun.
en bilineni dediğim gibi ben artık büyüdüm tribidir. özellikel lisede yüzünde sivilcelerin tatil yaptığı, birbirlerine el şakası yapan erkeklerin arasında bu trip daha da kendini gösterir. ama sadece fiziksel bir gelişme vardır. zekasal olarak aşağıladığı erkeklerin 10 da biri etmez çünkü aklını kaşarlıklatan ve kendini kasmaktan başka bir işe çalıştırmaz.
lisede erken büyüyen kızların küçük diye yadırgadığı bir insanım ben. bu kızların sabit birer bakışı da vardır ya "ben buralarım adamı değilim" bakışı her gün bu bakışlara maruz kaldım ve böyle kızları kafamda tanrılaştıran ben onların aslında normal bir insan olduğunu yeni farkına vardım. hatta onların ne kadar boş insanlar olduğunu...
bu trip erkeklerin kendine olan güveninin azalmasında en etkili faktördür sevgili dostlar. bunu geç olgunlaşan erkekler çok iyi bilirler. ama siz büyüyünce ve o kızın hala lise zekasında kaldığını görünce çok mutlu olursunuz..
dünya meşale rekorunun kırıldığı maçtır. meşale gösterilerinin damga vurduğu hatta maçın önüne geçtiği karşılaşmadır. muhteşemdir. anlatılamazdır. orda olmak için neler verilmezdir.
son derece yanlış olan bir sistemdir bu. her tarih kitabında atatürk hakkında yazdıkları klişe şeyler..
hep övgü ve öyle bir anlatım ki öğrenciye onunda atatürk gibi olabileceği değil de hiç bir zaman öyle bir adamın türkiye'ye gelmeyeceğini,onun bir doğa üstü canlı olduğunu anlatılıyor. ama atatürk'ün siyasi kitaplara daha küçük yaşlardayken başladığı,durmadan ders çalışıp harp okulunu seçtiği anlatılmıyor. demek istediğim "atatürk sıradan bir insandı" demek değil. tabii ki onun vatansever özelliği, üstün zekası da var ama sadece bu mu hayır. öğrencilere bu çalışma evresini değilde sadece üstün zekalı olması anlatılırsa öğrenciden "bende atatürk gibi olacağım"hedefini duyabilir miyiz? hayır. atatürk olmayı bir tabu değil de çok çalışmanın idealist olmanın vatansever olmanın yollarından geçtiğini aktarırsak eminim ki bu ülke daha çok atatürk'ler yetiştirecektir.
mahalle abileri tarafından sallanan anılardır. gerçekten de yarıyor insanı. ilk sevişmesinde beş kez boşaldığını söyledikten sonra daha da yanına uğramıyorum.
eğer 1.5 ise sürüm awp ile dolaşıp adamı gördüğünüzde direk zoomu açıp vurun. ama 1.6 da zoom geç açıldığı için 2.silahınızla gidin. adamı gördüğünüzde kıçınızı sağlama alıp pusun.
kimsenin inkar edemediği gerçek. ulan barcelona deyince milletin gözü büyüyor her sene "barcelona şampiyon olsun" muhabbetleri içinde gördüm ki barcelona bir türk takımı olsaydı o stadı yıkarlardı. *
son derece doğru olan herkesin bildiği ama söyleyemediği gerçektir.
insanlar ne yapsın eğitilmeyi? onların karnı doyuyor mu doymuyor mu mesele bu. öyle iğrenç bir sistem ki bu çocukları hayata değil sadece iki saatlik sınava ve diplomaya hazırlıyorlar. hani okul çocuğu hayata kazandırmaktı. hani eğitim yuvasıydı? geçelim bu yalanları. kim şu anda okula bir şeyler öğrenmek için gidiyor? sadece ezbere dayalı bir sistemde ne kadar eğitilebilir ki insanlar.
tanım : internet kafelerde milletin yıkılmasına gerçekten de sıçırtan anılardır.
açtık bir başlık yazmak gerek. fazla komik bir şey değil ama dur bakalım. [bende iş atıyom]
map: de_aztec
olay: son 3 hp kalmış ve nihayet kazandık bende kurtuldum. kutlamak için aşağıda deniz var diye atladım. meğer değilmiş. milletin t.ak geçmesine mecburen bende katılıyorum.
map : de_dust2
olay:ct olarak a kapının tünelini bombalıyoruz. bende eksik kalmıyım dedim çektim bombayı attım. atmamla tünelden cesedin önümüze uçması yarmıştı beni.
bir kere de rush yaparken bombayı yanlışlıkla adamın kafasına çarptırıp ben dahil olmak üzere 4 kişiyi öldürmem de cabasıydı.
fenerbahçeli olmamasıdır. kadıköy'de dayak yiyen, ali sami yen'de polislerin arkasına sığınarak küfür eden adamlardan olmasını engeller en azından. gerek yok böyle şeylere.
arkadaş olay şu. şimdi bir grup şehrin en iyi soyguncusu olduğu iddia edilen bir çete var tamam mı. bunlar yine bir yeri soyacaklar. ama bu iş içini birine ihtiyaç vardır. sonra yaşlı bir kurt soyguncuya giderler. derler ki böyle bir soygun var yapabilir misin? adam da yapamam der ve ilave eder: bu soygunu yapabilecek tek bir isim var bu şehirde... gençler haliyle sorarlar bu adamın kim olduğunu. "morgan freeman" tabii filmdeki adı neyse işte.
sonra adama teşekkür edip morgan'a giderler. ama morgan artık bu işleri bırakmıştır. gençler ısrar eder. "hadi ama morgııınn son bi iş. iyi bir jübile ne dersin. bu soygunu yapabiliriz..." morgan tabii hala naz eder ama şöyle böyle kabul eder.
ama bu adam öyle bi yücelik vardır ki arkadaş bu yücelik zamanla mustafa denizli sendromuna dönüşmüştür. adamlar banka soyacak mesela morgan hemen "bakkala dikkat etmeliyiz" gibi cümle kurar. ne diyon la morgın. gençler şaşırmış biçimde "aa ne alakası var biz bankayı soyacaktık amaaa" gibisinden sorular sora. morgın'da hemen bir "anlayacaksınız, siz daha küçüksünüz anlayacaksınız " bakışı. gençler tabii kabul eder ve bakkalın bu işte parmağı ortaya çıkınca herkes morgın'a döner morgın'da yine aynı bakış.
soygunda morgan klasını konuşturur tabii ve soygun gerçekleşir. ama morgan öyle bir soygun yapar ki " siz bir bok değilsiniz" mesajını çocukların üzerine salar ve öyle gider.
senelerdir değişmedi morgan freeman rolü. hep böyle adam. nasıl bir tip varsa gerçekten de bir şeyleri bırakmış bir bilgin havasında.
futbolda bu maddenin kullanım yasağını ultraslan getirmiştir ayrıca. 3000 meşale yakarak ali sami yen'i cehenneme çevirmiş ve o günden sonra hiç bir takım hiç bir maçta o kadar meşale yakamamaıştır.