24 mart 1923'te, o sıralar devam etmekte olan lozan konferansını ve bu konferansının yapılabilmesini sağlayan süreci konu edinen haber yorum köşesinde sorulan ilgin sorudur.
başlık ilginçtir, zira o dönemde bir deyim olarak kullanılmaya başlanan bu soruya en uygun cevab 'cehennemde' idi.
mustafa kemale bu soru sorulduğunda onun cevabı 'türkiyede' olmuştur
şükrü erbaşın; ister şiir, ister öykü, ister deneme niyetiyle okunabilecek eseri.
anlatım tarzı çok derin bir kitap. seçilen sözcükler ve kurulan cümleler çok güzel;
kıyılarındayım işte tüm kirlenmişliğim, tüm arınmışlığımla.
siyonist ve yahudi sermayeli bir amerikan dergisinin yapmış olduğu anket sonucu ortaya çıkan zırva ötesi durum. eee eğer onlar seçmişse sende paşa paşa onu büyük entellektüel kabul etmek zorundasın. eğer onlar seçmişse sizde paş paşa onu büyük entelektüel kabul etmek zorundasınız. eğer oylamayı sorgulamaya kalkarsan hemen dışlanır ve suçlanırsın.
adamlar açık açık şunu sölemişlerdi: Biz istersek, ilkokul mezunu bir vaizden bile dünyanın en büyük entellektüelini!!! çıkartırız demişlerdi.
küçük emrah, bület ersoy, ajdar kıvamındaki adamlar jüri olacak bizde gururlanacağız. gururlanmakla kalmayacağız, ağlayacağız. ağlamak öle köşelerde, gizli saklı olursa makbul olmaz. illaki kamera karşısında ve canlı yayında olacak.
sonra bunun adına ihlas! diyeceksin.
türkiyede lise öğrencilerinin bile anlamadığı ''ruhı mücerret'' i iki kongolu bebe sölediği için kameralar önünde salya sümük ağlamalısınız. yoksa gazete ve televizyonlarda ''gözyaşı sel oldu aktı'', ''duygusal anlar'' denilip magazin olamazsınız.
hatta çıkan bir iki eleştiri olursa onuda ''hoşgörü'' adına diyalogla bogacaksınız!...
şimdi aranızdan birileri çıkıp; bu çocuklar fatih sultan mehmedi, atatürkü, öğreniyor ne var bunda diyebilir.
peki, ''süfyanı'' kim okuyor o zaman??? hani, atatürke deccal-süfyan demeyeni, müslüman bile saymamaktaydınız.
sevgili fettuhlahçılar yada kendinizi nasıl tanımlıyorsanız: ne yaparsanız yapın siyonist ve masonik odakların gözünüzdeki yeriniz hep aynı. Çünkü ayet açık: Onların dinini (zulüm düzenini ve ırkçı emperyalizmi) kabul etmedikçe sizden razı olmazlar.
asyada, afrikada bazı ülkelerde ''caı'' in destek ve kontrolünde açılan okullarda, çocuklara birkaç kelime türkçe şiir ve şarkı ezberletmeyi tarihi bir sözüm ona ''kültür devrimi'' gibi sunmak sahtekarlığı sergileyenler,
ahmedinejadın iran üniversitelerinde türk dili ve edebiyatı dersi koyma kararına neden hiç sevinmemiş ve sahiplenmemiştir?
sorular böyle uzar gider... her aklı başında olan insan bütün bunların acı bir senaryo olduğunu anlar.
mevcut durumunu korumak uğruna aldığı hormonal haplar yüzünden yakında mutant vari bir yaratığa dönüşeceği aşikar olan diva bülent ablanın, mazbut türk halkına olası zararlarını minimize etmek için türkiye cumhuriyeti başbakanının, evvela yerli kaynaklara yönelip ''türk süpermen tayfunu'' devreye sokmak istemesi, lakin tayfunun emekli olup memleketi kriptona dönmüş olması üzerine başbakan tayyibin son bir çare olarak amerikaya başvurup amerikan süpermenini istemesi ve karşılığında da hertürlü ülke kaynaklarını hizmetlerine fütursuzuca sereceği durumdur.
ruh temizliği için gidilen cemaat evinde, sıcacık çay eşliğinde edilen hoş muhabbetlerden sonra, acaba; maç kaç kaç? gibisinden ebleh bir soru ile elin kumandaya gitmesi ve basılan her ileri tuşunda karşına nur yüzlü insanların ekrana geldiği ''stv'' kanalının çıkması ve sen kendi kendine '' noluyoruz lan başaka kanal yokmu şu maçlara bakabileceğimiz ''diye söylendiğin sırada, aniden titreyip!! kendine geldiğin ve bulunduğun ortamın bir cemaat evi olduğu gerçeğinin önüne serilivermesi.
iranda kocasının öldürülmesine yardım etmek ve daha sonrada 2 kişi ile birlikte olmaktan (zina) yargılanıp recm cezasına çarptırılan, uluslararası kamuoyundan gelen baskılarla cezası ertelenen, bu gün itibari ile asılarak cezalandırılmasına karar verilen ve infazı 04/11/2010 da gerçekleşecek olan insan evladı.
geçmişine, kültürüne, gelenek ve göreneklerine sahip çıkan ve bunlardan feyz alarak geleceğe emin adımlarla yürüyen insanlar için gayet normal olan; aşağılık kompleksi olan özenti toplumlarda ise hor karşılanabilecek durum.
yumurtadan çıkıp kabuğunu beyenmeme durumu.
ev arkadaşının gece yarısına doğru odasına çekilip kapıyı örtmesi ile (kulak kabartılırsa kapıyı kitlediği anlaşılır) internet hızının kaplumbağa seviyesini bile arattığı(ne izliyorsa pezeveng) ve insanın içinden pc yi hunharca katletme hissi uyandıran dehşetengiz durum.
eğirdir dağ komando okulu bünyesinde bulunan, genellikle komando temel kursunu almaya gelen kursiyerlerin barındığı, dağ komando okulundan 8 km yukarıda camiliyayla mesire ve piknik alanında (hahaha puhahaha) bulunan, gökten zembille indiği rivayet edilen eğitim yuvası.
almanyada bir erkek cinsel eğilimlerinden dolayı cinsiyet değiştirerek kadın (travesti) olmuş ve karısından boşanmıştır.
2 yıl sonra cinsel eğiliminde yanılgıya düştüğünü anlamış, aslında kadınlardan hoşlandığını farkederek lezbiyen olmaya karar vermiştir.
Allah(c.c.) her kulu için bir kul yaratmıştır; buna halkımız yazgı der.
Bu doğrultuda hareket eden insan yazgısına rıza gösterir.
eşini sahiplenir, Ondan gelecek sıkıntılara da katlanır.
Birbirlerinin duygu dünyasını ve düşüncelerini anlamaya çalışırlar.
işte bu düsturla hareket eden kadının dile getireceği sözdür.