güney amerika kıtasının batı cephesince boylu boyunca uzanıp kalmış olan şili ülkesine benzemek amacıyla sevdiceği mutlu mesut uyusun diye yatağın en ucuna kıvrılmış erkek şahsın yaptığıdır.
az önce maruz kaldığım bir pegasus reklamı. dört ay sonrası için çift kişilik yurtdışı bilet satın almaya özendiren bu kampanya çok tatlı neoliberal parçacıklar içermektedir. katılım için son gün 11 şubatmış. malum sevgililer gününe eli boş kıçı yaş girmeyin diye!
her gece saat 02.00'de beni ntv'ye bağımlı hale getiren bir tlc yapımı. amerika'da meydana gelen gerçek ve unutulmaz cinayetleri canlandırmaları ve gerçek fotoğraflarıyla anlatan bir programdır.
2000 yılında tarafımca kurulan partidir. aile içi demokrasiyi sağlamak adına kurduğum, ailemizde kurduğumuz cumhuriyetin demokratik hale gelebilmesi için, tek partili de olsa bir parlementer sistem gereksinimine binaen kurulmuştur.
hedefleri arasında asıl çocukların söz sahibi olması vardı. tabii bu fikirleri zihnimde yeşerdiğinde söküp atmayan, bilakis besleyen ve yeşeten kıymetli aile mensuplarımın da desteği ile kurulmuştur.
ayrıca aynı dönemde ismime binaen (bkz: kemalizm bankası) ve (bkz: kemalizm turizm) de kurulmuştur. kemalizm bankası, şahsıma verilen harçlıkların birikim haline gelmesi sonucu ortaya çıkmış ve ailenin güvencesi altındadır. kemalizm turizmin ise filosunda bir (1) adet bisikleti bulunmaktadır.
neoliberalizm denen yüz karasının insanlara pompaladığı felsefedir. 'kendini sevmezsen kimse seni sevmez' diye de yalan dolanla, basit newton yasaları harici fizik yasası yokmuş gibi gösterirler. oysa hayat o kadar determinist değildir. hayatta schrödinger'in kedisi diye bir şey var.
ne zaman ki, bir punduna düşsem,
gerçekten sevsem ne zaman
o zaman ölümü yere serer sevdiğim
işte o zaman
ne zaman ki içimi açsam en içten
içimi dışıma çıkarırlar hiç acımadan
küsmüyorum, kırgın da değilim kimseye
ama gidiyorum, hikayem bitti.
iksvnin gerçekleştirilen 15. istanbul bienali'nin başlığı ve 2017 senesindeki konusu.
iyi bir komuşunun nasıl olması gerektiğiyle ilgili sorular sorarak tanıtımını yapan bir reklama sahiptir. mesela iyi bir komuşu bizimle aynı gazeteyi mi okumalıdır?
aklıma kendi komşularımı getirdi. yaklaşık 26 yıldır aynı sitede oturmaktayız. sitemizde laz, kürt, alevi, kökten dinci, zaza, şarkıcı, bekar, öğrenci, öğretmen, akp'li, hdp'li, chp'li, liberal, doktor, terzi, avukat, mühendis bilimum fikre ve özelliğe sahip insanlar dolu. 26 yıldır aynı yerde oturmanın verdiği etkinin sebebiyle, her türlü insanı yakinen tanımaktayız.
konuya ilişkin bir anektot anlatmak için açtığım bu başlıkta adını zikredeceğim emekli albay turgut uygun amcamı rahmetle anarım.
yıl 2009, c blok daire 3'te oturan turgut amcam, her sabah saat 7'de çıkıp sahile iner ve 8:30 civarında elinde ekmeğiyle siteye geri döner. kapı girişine yapılan kamera münasebetiyle biz de arada sırada geleni gideni ister istemez takip ederiz. istemsizce takip etmemizin sebebi, televizyonun uydu alıcısı kapalıyken ekranın giriş kapısını sürekli göstermesi.
sanırım bir ilkbahar günüydü ben yine turgut amcanın gelişine tv'den şahit oldum, ama turgut amca garip bir şey yaptı ve 3. katta oturan ve her gün kapısına vakitgazetesi gelen komşumuzun posta kutusuna sıkıştırılan gazeteyi alıp incelemeye başladı. yaklaşık bir iki dakika, birinci sayfayı inceledi ve sonra aynı şekilde yerine yerleştirdi.
turgut amca vefat ettiğinde cenazesinde tüm komşular vardık. az önce yukarıda bahsettiğim sıfatlardakilerin hemen hemen hepsi denebilir.
abd'nin 5 eski başkanı jimmy carter, barack obama, bill clinton ile baba ve oğul george bush'lar, harvey, ırma ve maria kasırgalarının yaralarının sarılması amacıyla düzenlenen bağış konserinde bir araya gelmişler.
amerika bunu güzel biçimde yapabiliyor. kimse kimsenin kanlı düşmanı değil. türkiye'de insanlar birbirine çomar diyor, gavur diyor. herkes günden güne radikalleşiyor bu ülkede. ne yapmalı bilmiyorum. ne zamana kadar bu nefret söylemi sürer bilmem. illa ki büyük istanbul depremi mi olmalı milli birliğimiz ve farkındalığımız için?
sorgulayıcı ama asla fanatik olmayan, iyiliğin bilgeliğini arayan, dogmaya karşı olan. modern dünyada da hala sorun olan arındırıcılığı ve daha geniş çerçevede bakışa sahip olabilen. sorgulanmamış hayatın yaşamaya değer olmayanıdır.
bu düşünce metodu gençler arasında çok yaygınlaşır, agoralarda sohbetler gençleri daha çok heyecanlandırır. gençleri ifade özgürlüğüne iter. ama kastedilen, her şeyi reddeden değil, sadece bir teste tabi tutan bir sistem. alkibiades'i de incelemeden sokrates'e ve sokratik metoda vakıf olmak kolay değildir.
ben küçükken kuzenlerim icq'ya pek sık girerdi. internet o zamanlar aşırı lükstü (yıl 2002) makine mühendisliği okuyan kuzenim icq'dan ayşegül isimli bir kızla chat yapardı. yıllar geçti 2005'te bir anadolu lisesini kazandım. o zamanlar da anadolu liselerinde hazırlık sınıfı mevcuttu. prep c'deyim ben de. bir örnek için icq'yu anlattıktan hemen sonra 'biz ona aramızda ayşegül deriz ehehehe' dedim ama beni kimse sallamadı. hatta bir kaç kişi gülüp dalga geçti. sonra icq'nun vakti geçti, close your eyes, give me your hand darling... do you feel my heart's beating do you understand? do you feel the same or am I only dream it? is this burning and ethernal flame, şarkısından sonra bir daha asla icq'nun adını ağzıma almadım.
2007 öss esitagirlik Türkiye ikincisidir. kendisi aynı sınava 2008de yeniden girip yine Türkiye ikincisi olmuştur. Ayrıca istanbul köy hizmetleri anadolu lisesi mezunudur (bkz: ikhal)
sabah vakti bir şaşırma ile 'fidel castro ölmüş' diye bağırdığımda mutfakta cumartesi kahvaltısı için patates kızartan validemin 'ah onun kalemleri silgileri çok güzeldi değil mi' diyerek ellerini kuruladığımda farkettiğim dumurdur.
vakti zamanında fenerbahçe'nin başkanı olarak da 'aziz nesin' dediğini bilirim.
edit: evladı olarak ben de faber castel'i fabel diye bilirmişim. biz nasıl bir aileyiz yarabbi!
kimseye inanmayın nolur. inanıp da kalbinizi açmayın. ben tövbe ettim. gönlümü açtım. kendi gelip sonra kendi gitti. ben şimdi ne yapacağım. hiç bilmiyorum. nefes alamıyorum.
çünkü mustafa kemal de her insan gibi nefsine hakim olamayan, padişah düzeni işine yaramayacağı için yok eden fakat kendi sultasını kuran Aristofanes in kuşlar adlı eserinde anlattığı insan türündendir.
yaşadığım durumdur. 26 yaşımdayım. evet kabul artık çok da genç sayılmam. tcdd seneye genç kategorisine almayacak beni o da belli. ama daha kötüsü ben çok yaşlı gibi hissediyorum. sözün özü. ben gidiyorum.