ona buna bok atarak kendi doğrularını zorla başkalarına kabul ettiremeyeceğini öğrenmesi gereken yazar. eğer bu ortamın dendiği gibi özgür olduğunu düşünüyorsa.
bir baltaya sap olamamış bir eziktir. sanal oyunlardan sanal tatminler elde etmeye çalışır.
akşamüstü cigarayla kola almak için dışarı çıktım. yolda bir arkadaşla karşılaştım. üç beş hoşbeşten sonra yav gelsene şurda internet kafede kardeşim var. onu kafeden alalım hem biraz sohbet etmiş oluruz dedi. kıramadım ipneyi nassın iyi misin falan filan muhabbet sürdü. girdik kafeye, baktım kardeşi fm oynuyor. milan'ı almış, yardırıyor kerata. o an içimden "ulan ne ezik kardeşin varmış senin be. valla senden de kardeşinden de tiksindim lan. hayattan soğuttunuz beni" demek geldi. söylemedim tabi. ama yol boyunca kardeşine sövmedim desem yalan olur.
her entry'si uygun görülmeyen yazar silinseydi emin olun sözlükte yazacak bir tek kişi bulamazdınız. herhangi bir başlığı açın bakın saymayı biliyorsanız sayın kaç tane format dışı çöp entry var o başlığın altında. bir tane benim yazdığım başlığın altına "fidayda yavrum fidayda" diye entry giren biri vardı. sağolsun o gece çok da güldürmüştü beni. ee nası bir entry ki bu şimdi? yazdığınız entrylere bakın sonra gelin benim kellemi isteyin.
hemen işinize gelmeyen birkaç entry girmiş yazarın kellesini istemek de nedir? nasıl bir perişanlık ve fikir üretememenin verdiği acizliktir. burası kurtlar vadisi değil koçum, kurtlar vadisi star'da. akşam 8'de eğer izlemek istersen. bir arkadaş izliyor ordan biliyorum.
dahi hoca lucescu'nun bir veciziyle sözlerimi noktalıyorum:
kitaplarında güçlü ile güçsüzün daimi savaşına yer verir. büyük balığın küçük balığı yutması fikrini benimsemiştir. bunda yazar olmaya karar verdiğinde hergün gidip çalışmalar yaptığı kütüphanede spencer ile tanışması büyük rol oynar. darwinist bir düşünceyle üstinsana ulaşmaya çalışır. ona göre güçsüzlerin bu dünyada işi yoktur. otobiyografik romanı martin eden en iyi kitaplarından biridir.
objektif olmaya çalışan türktür. kim bilir belki kürt arkadaşları vardır. bu arkadaşları yollarda polis çevirdiğinde, otobüsle yolculuk yaptıklarında otobüs durdurulduğunda karşılaştıkları muameleyi kendisine anlatıyorlardır. söz konusu türk de diğer başka etmenleri biraraya getirince kürtlere uygulanan zulüme sessiz kalamaz.
türklerin kürtlere özellikle büyük şehirlerde uyguladığı faşist davranışlardır. kürtçe konuşmaya izin vermezler. kürtsünüz diye ikinci sınıf vatandaş muamelesi görürsünüz. güneydoğu ve doğuda bu davranışlar hat safhaya çıkmıştır.
hamiş:kürt değilim bu arada onu belirteyim ama kürt arkadaşlarım var.
özelleştirmeler tam gaz devam edecek ve ülkenin dışarıdan giren yabancı paralarıyla refah seviyesi artacaktır. ama maalesef kürt zulmü durmadan artacaktır.
aldığı asgari ücretle zaten karnını doyuramadığından aç halde gezen dolayısıyla oruç tutması lüzumsuz olan, ekstra sevap arayışında hercai olan yurdum insanı.
kedinin dilini kötü emellerine alet etmekten çekinmeyen kızın dramını anlatan film. kediyle tanışmaları, yaşadıkları ve sonuç bölümü enfes olan film. üç boyutlu olarak vizyona girecektir. *
yazan yöneten: muslumbabayla samba yapan adam