Modern dediğiniz adamlar tekme atmıyor ama ibnelik yapıyor tesettürlü görünce davranışı değişiyor davranışını s.ktiğimin eşeklerinin. Ülkenin her yeri mini etekli kız dolu sizin mantığınıza göre sürekli böyle olaylar olması lazım ama olmuyor bir tane meczup bulup cebine bir kaç kuruş sıkıştırırsanız böyle sanal bir gündem oluşturabilirsiniz. Son olayda aynısıdır. Git goygoyunu başka yerde yap.
Özgürlükse ikisine de. Taciz ve ötekileştirme olmadan. Ama kendisi Müslüman olmayan arkadaşlarda mini eteklileri nasıl yatağa atarım diye az zıplamıyor.
Çomar diyen ibneleri o gece gördük makarna peşinde koştular. Üstelik hala ibnelikte devam etmeleri de tescilli ibne olduklarını gösterir. Bu ibnelere son sözüm ibnelik yapma saygı duy. Yada hiç konuşma adam sansınlar.
Keser döner sap döner.
Ortadoğu neresiymiş? bir daha düşünsünler.
Suriye'yi işgal eden ingilizlerdi. Sınırları ise birlikte çizmiştiniz.
100 sene sonra yediğiniz hurmalar tırmalamaya başladı.
Yazık ölen günahsızlara...
Bu soruyu firavun sormuştu.
(Firavun) Dedi: "Peki, ilk nesillerin hali ne olacak?" (Taha 51)
"Onlara ilişkin bilgi, Rabbim katında bir Kitap'tadır. Rabbim ne şaşırır ne de unutur."
(Taha 52)
Firavun öncekileri çok düşündüğü için bu soruyu sormadı açıkçası sizinde diğerlerini çok düşündüğünüzü sanmıyorum. Belki küfrünüzde kendinize bir ortak arıyorsunuz. Hepimiz yanacak olamayız diye. Bu yüzden onların bazı faydalı işlerini öne çıkarıp o da mı yanacak diyorsunuz. Allah kitabında hatasız ve eksiklik bir yargılama olacağını söylüyor.
Sen onun bunun derdine düşeceğine kendine istikamet ver.
Artık, kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür.
Ve kim bir zerre miktarı şer üretmişse onu görür. (Zilzal 7-8)
Pul, gerçek değil.
Sıradan bir grafikerin 10 dakikada yaptığı pula bakıp karar vermekte ayrı bir aptallıktır.
Hiç mi duymadınız?
Photoshop, illustrator, corel draw, freehand, paint.
Eyyübiler nasıl bir Kürt devletiymiş ki bir tane Kürtçe kitap bırakmamışlar. Selahaddin deyip durmayın, Selahaddin Müslüman bir adamdı.
Sizin peşinden koştuğunuz köpeklere en ufak bir benzerliği bile yok.
Selahaddin Zerdüşt de değil ateist de.
bunu konuşmak bile ayıp, fakat bunu diyen parası olan adama parası nereden gelirse gelsin domalır. Uyuşturucu, fuhuş, kumar, zorbalık fark etmez. paraya hürmet gösteren ancak böyle düşünebilir?
Meclis, cumhuriyetten önce çalışmaya başladığı için yanlış önerme. (1908)
Başbakan olurdu ama cumhurbaşkanı olamazdı.
Fakat Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet bir "parti devleti"dir.
Seçimin yada halkın isteklerinin bir önemi yoktur.
Parti il başkanlıkları Valiliklerle birleştirilmiş, Parti genel sekreteri iç işleri bakanı yapılmıştır. 18 Haziran 1936 genelgesi Parti devleti'nin nasıl olduğunu yeteri kadar açıklamaktadır.
Nüfus TURK 79,6 MOG 3
ilk evlenme yaşı TURK 26,7 MOG 26,2
Boşanma Oranı TURK %20 MOG %32
Kentlesme TURK %71,5 MOG %68.5
Nüfus artış hızı (2014) TURK 1,12 MOG 1,37
Aids oranı her ikisinde de binde birin altında.
Ortalama yaşam süresi TURK 76 MOG 68
Bebek ölüm oranı TURK yüzbinde 18, MOG yüzbinde 22
intihar oranı TURK yüzbinde 8 MOG yüzbinde 10
işsizlik TURK %11.1 MOG %7.7
Okuma yazma TURK %95 MOG %98.4
Kişibaşı gayrisafi Milli hasıla (2014) TURK 9130$, MOG 3100$
önce Kuran samimiyetle okunmalıdır. anlamak için, muhtemelen kafaya takılan mevzular çıkacaktır ama samimiyet çözer.
Burada birden fazla meal okunması, kafa karışan durumlarda ilgili ayetle ilgili tefsir ve açıklamalara bakılması yeterlidir.
Müslümanların Kuran ile yeterince ilgileri yok.
Maalesef uyduruk gaydırık menkıbeleri seviyorlar.
Bütün imkanlara rağmen kitabın yeterince okunmadığını görüyorum.
Hatta bir çoğunun kitabın içeriği ile ilgili net fikri yok.
Müslümanlar şekilciler sakala, tesettüre kıymet veriyorlar.
Ama bir çoğu Kuran'ın tavsiye ettiği toplumu oluşturmaya çalışmıyor.
insan hakkı, kul hakkı, hayvan hakkı, doğa tabiat sevgisi yerlerde.
Mükemmel örnek Peygamberi herkes sevdiğini iddia ediyor.
Şekil dışında peygambere benzemeye çalışan pek az.
Kuran'da bu durumla ilgili uyarı var;
Ve yalnızca Rabbindir Kendi kendine yeterli, sınırsız merhamet sahibi. O, dilerse siz(in varlığınız)a son verebilir ve daha sonra dilediğini sizin yerinize geçirebilir, tıpkı sizi başka insanların soyundan var ettiği gibi. (Enam 133)
O kadar korkaksınız ki,
dinin üzerinize giyilmiş bir gömlek olduğunu sanıyorsunuz.
Müslüman gibi görünmeniz sizi Müslüman yapmaz.
Biraz cesur olup, seçtiğiniz dine tabii olun.
Klavye arkasından Hristiyan olurdum, Budist olurdum yazmak, aptallığın zirvesi.
Olun elinizi kolunuzu tutan yok.
Sayısının önemi yok.
Uzakdoğu'dan, Kuzey Afrika'ya kadar geniş bir coğrafyada kesintisiz olarak varlığını sürdürmüş ve daima bağımsız kalmış bir milletten söz ediyoruz.
Almanya kendine suç ortağı arıyor. Malum kendisi bir soykırım suçlusu.
Türkiye'de ki terör hareketini destekliyor.
Türkiye'yi baskı altında tutmak istiyor.
Yalnız 1915'de Türk genelkurmayında çok sayıda Alman vardı.
Techir'in de en büyük destekçisi ve planlayıcısı Almanlardı.
Soykırım, siyasi bir manevradır artık.
Neyin kafasını yaşıyorsunuz adam 4 yaşındaki kızına sinirlenip çalışan çöp konteynerine atıyor ve preslenmesini bekliyor, kızına bunu yapan hayvanın başkasına merhamet göstermesi beklenir mi?
Ahlak bekçiliği meselenin başka tarafı da kendisini bir şekilde uyaran insanı 4 yerinden bıçaklamak övünülecek bir şey olmasa gerek.
Sağda solda öpüşüyorsunuz diye böyle bir ibneliği övmekte ibneliğin kendisi kadar ibneliktir. Bir gün sizden manyağı çıkar götünüzü keser, akıllı olun.
yalancı kemalistlerin hezeyanları halkın cahilliği harf devrimiyle mi bitti?
ilk öğretimin cumhuriyetten yüyıl önce kız ve erkek çocukların mecburi olduğu ve okuma yazma oranının %60'larda olduğu nüfus sayımlarıyla kesindir.
1950'de kendi sayımıyla %33'ü okuma yazma bilen bir toplum yetiştirmek 23 senede bu başarıyı göstermek nasıl bir başarıdır?
hadi ilkokula gençler, yalanlarınızla kendinizi kandırmaya devam edin.
harf devrimine kadar 36902 kitap basılmıştır. Mevzuyu bilmeden işkembeden atanlara durulur. Balkan savaşları öncesi 1911'de basılan farklı kitap sayısı (tirajı değil) 1739'dur. 1927'de basılan kitap sayısı 1689'dur.
Gerçekler acıdır. Osmanlıca kitap basımı işi cumhuriyetten önce yaygındır.
Ancak ilkokula giden bebeleri kandırırsınız.
Kuran'ı Atatürk'ün ilk kez Türkçe'ye çevirttiğini düşünmek nasıl bir beyinsizlik eylemidir.
Türkler, Kuran'la ilk tanıştıkları dönemden itibaren çevirilerini yapmışlardır.
halbuki 21 mart 1923'de konuşan Mustafa kemal şöyle diyor;
"Cuma günlerini teneffüs ve tatil günü yapmakla çok mantıklı bir iş yapmış oldunuz. Birer haftada bir günlük tatil hem sıhhatiniz için, hem de din gereği olarak lüzumludur. Biliyorsunuz ki, şeriatte Cuma namazından maksat herkesin dükkânlarını kapatarak, işlerini bırakarak bir arada toplanmaları ve islâmların topluma ait meseleler hakkında dertleşmeleri idi. Cuma günü tatil yapmak şeriatın da emri gereğidir. "
Kafirleşmeyin arkadaşlar, kaynak gösterek yazıyorum. Her seferinde kaynak göstermeme rağmen bir kafirlik alameti olarak eksiliyorsunuz problem yok amacınız hakikati bilmekse hakikat bu. Kemal Paşa da iktidarı eline alana kadar dindarları ve tabii cuma tatilini destekliyordu.
1924-1950 arasında islam'ın neredeyse tamamen devlet dışına itildiği dönemde Türkiye ne gibi bir gelişme kaydetmiş merak ediyorum?
Cevap; önceki gelişmenin benzeri yada önceki dönem kadar bile değil.
örneğin, 1927 ile 1950'de ki şehirleşme arasında bir fark yoktur.
ikisini de okuyorum ve basılı kitap diyorum.
Pdf'in en büyük avantajı kelime bazlı arama yaptırabilmek ve yer kaplamaması
basılı kitabın en büyük avantajı kitabın kendisinden başka hiç bir şeye ihtiyaç duymamak ve kolay okunabilirlik.
Konunun uzmanı değilim,
dilde sadeleştirme adıyla bir çok kelimenin sözlükten çıkarıldığı muhakkak.
Bu dilin kelime hazinesini zayıflatmıştır.
Fakat toplumsal hafıza bu kelimelerin bir kısmını korumuştur da.
Sonuçta kim bilimsel bir çalışma yaptı da Türkçe engel oldu? bende dilimizin bu anlamda yetersiz olduğunu düşünmüyorum.