asâyi mûsâ eserinin meyve risâlesi'nin altıncı mes'elesinin basinda üstâd hazretleri şöyle demektedir:
"kastamonu'da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. "bize hâlikımızı tanıttır, muallimlerimiz allah'tan bahsetmiyorlar" dediler. ben dedim: sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusiyle mütemadiyen allah'tan bahsedip hâlikı tanıttırıyorlar. muallimleri değil, onları dinleyiniz."
filmi her seyredisimde, cocukluk yillarim, gözümün önünden sinema seridi gibi gecmektedir. ilk defa, ilkokul ücüncü siniftayken seyretmistim.
senaryosu (elestirilecek yönleri de var tabi) temelde güzel olsa da, teknik acidan aksaklik ve eksiklikler göze carpmaktadir. o zamanki imkânlarla belki de bu kadar cekilebilmistir, bilemiyorum.
ayrica, serap akincioglu, bu dizinin senaryosundan etkilenip, gercek hayatta tesettüre girmistir.
zaman gazetesi yazari tamer korkmaz'in timas yayinlari'ndan piyasaya cikan yeni kitabi.
kitap, oldukca derin konulari islemesine ragmen akici bir özellige sahip. tamer bey'in daha önceden kösesinde degindigi konular da alintilanmis.
kitabin tanitim yazisinda sunlar yazmaktadir.
"abd kontrolünden çıkan adnan menderes'in infazına, 27 mayıs darbesinden önce karar verilmişti. menderes, içerideki abd'nin bizi yönetir hale gelmesi gerçeğine ilk itiraz eden ve sırf bu itirazı yüzünden hayatını kaybeden kişidir."
"o yıl, tarihte ilk defa yerli ve milli çizgide bir isim türkiye cumhuriyeti'nde genelkurmay başkanı olacaktı. gelgelelim, 1 haziran 1977'de film koptu!"
"turgut özal ve adnan menderes'in amerikancı oldukları yönündeki yorumlar, tamamen bir tezgahtır. john f. kennedy'nin suikastının izini sürenler, adnan menderes'in idamını sorgulamalıdır. çünkü aynı isme ulaşacaklar: edgar hoover."
"... sonuçta, 2006'nın 15 mayıs'ında ankara, yıllardır türkiye'ye hükmeden abd'yi devreden çıkarmış ve ankara'nın tam bağımsız stratejik kimliğini kazanması sağlanmıştır."
araştırmacı yazar tamer korkmaz, türkiye'nin abd ekseninden çıkıp, bağımsız bir devlet olma yolunda attığı adımların perde arkasını ilk kez anlatıyor.
kur'ân-i kerîm'de, tâhâ sûresi'nde Allah, -celle celâluhû- hz. mûsâ'ya ve hz. hârûn'a -aleyhime's-selâm- firavuna ''kavl-i leyyin'' ile yaklasmalarini söylemistir.
''Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.''
(tâhâ sûresi, 44. âyet)
kurtlar vadisi dizisinde ''kilic'', hayat bilgisi dizisinde ''hidâyet hoca'' ve yagmurdan sonra dizisinde de ''enki ziyâ alan'' rollerini canlandiran tiyatro oyuncumuz.
''ene medînetu'l-ilmi ve aliyyun bâbuhâ''.
hazreti peygamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- hz ali -radiyallahu anh- hakkinda söylerdigi ''ben, ilmin sehriyim, ali -radiyallahu anh- ise o sehrin kapisidir.'' söz, hadîs-i serîf.
ömrünü risâle-i nûr hizmetine adamis, üstâd bedîuzzamân hazretleriyle görüsen hemen hemen herkesle görüsmüs ve bu görüsmeleri, Allah'in izni ve inâyetiyle ''son sahitler'' adiyla kitap hâline getirmis zât-i muhterem. son sahitler isimli eseri, cileli ömrünün belki de en mühim meyvesidir.
1938 dogumlu emektar sinema oyuncusu. kendisi daha cok, salako filminde canlandirdigi hamido rolüyle taninir.
ayrica, subat sogugu'nda selman eser ve yeseren düsler'de de seyid baba rolleriyle karsimiza cikmistir.
üstâd bedîuzzaman hazretleri'nin avukatligini da yapmis zât-i muhterem. ihsan atasoy'un kaleme aldigi hayatini davasina adayan adam isimli kitap, zannedersem, bekir berk'in hayatiyla ilgili en derli toplu referanstir.
ka'be imâmlarindan.
abdurrahmân es-sudeys ile beraber, terâvih namazlarını kıldırır. oldukça duygusal bir yapıya sâhibdir. zaman zaman namaz esnasinda duygularına hâkim olamayıp ağladığı görülür.
yagmurdan sonra dizisinde, seçil mutlu'nun canlandırdığı rol.
bir yanda, dinlere, (özelde islâm'a) karşı savaş açmış babası vendor karuzo, diğer yanda müslüman olduğunu senelerce gizleyen dayısı ve hulûsi hoca... ikisinin arasında gidip gelmekte...
cemîl cüneyt'e âit oldukca güzel ve etkileyici bir şiir.
Hak Nebi'nin dilinde nifak sayılmış emanete ihanet
Tohum toprağa, yavru yuvaya, yuva anaya emanet,
Şak şak olmuş toprak suya, su gbuluta emanet
Yusuf kuyuya, mısır Yusuf'a emanet
Hak Nebi mağaraya, Medine Hak Nebi'ye emanet,
ibrahim ateşe, ismail bıçağa emanet,
Ne bıçak ne kuyu ne de mağara etmedi ihanet
Asrın ibrahimleri sana emanet
Arkadaş! Gwl sen de bir kor gibi yak sineni
Çünkü hepsi Allah'a emanet
içine doğru derinleş dibi görünmeyen bir kuyu ol,
Sakla Yusufları koynunda, Yusuflar sana emanet
Mağarada yılan olma, güvercin gibi vefalı ol,
Örümcek gibi tehlikelere perdedar ol!,
Mağara gibi al Muhammed ileri, al yedi genci,
Al bütün bir gençliği
Hz. Sümeyra, Hak Nebi'yi evlatlarına emanet etti ,
''sakın ona bir olursa eve dönmeyin'' dedi.
Dönmeden emanete sahip çıkamayacaklarını anlayınca
Vazgeçtiler eve dönmekten,
Evlerinde çıkamayanlar neyin emanetçisi acaba,
Bilecik istasyonunda yaşlı ana,
Oğlunu cepheye uğurlarken ona;
''Oğlum ! babanın Dimetoka'da, dayını Şipka'da,
ağabeylerini Çanakkale'de kaybettim,
sen benim son yongamsın
sen de dönmezsen ben Allah'a emanet'' diyordu
ve ilave ediyordu ''git sen de git,
minareler ezansız, camiler Kur'ân'sız kalacaksa sen de git,
ezan, Kur'ân , vatan kime emanet?
Galiçya da Şipka'da Dimetoka'da kalanların evlatları kime emanet?
''Ben sağ dönseydim uğrunda öldüğüm Kur'ân'ı,
canımdan çok sevdiğim islâm'ı yavruma öğretirdim.''
Diyen ve fakat şimdi mabet yüzünü görmeyen,
Bu şehit evlatları kime emanet?
Cafer-i Tayyar şehit olmuştu, Hak Nebi geldi
Yetimlerinin başını okşadı,
Ve ağladı...
Baş okşayan kim?
Gözyaşı kime emanet?
Cephede kanlar içinde son anlarını yaşarken,
Vücüdundan kanlı kurşunu çıkarıp:
Arkadaşım Memiş, şunu al, oğluma emanet et
''Ben yaşadığım Müdsdetçe vazifemi yaptım,
inandığım mukaddesler uğruna can veriyorum,
senden bunun hakkını vermeni istiyorum.''
Dediğimi ilet.
Mukaddes kurşun kime emanet
Sütçü imamım! iki bacımızın
yaşmağını aldılar diye Maraş'ı kana buladın,
Senin şuurunu kime, yaşmak kime emanet
Şair Hz. Amine'ye:
''Ey bu da yatan yatan ölüm,
bahçende açtı dünyanın en güzel gülü''
derken bahçe kime, gül kime emanet?
Bilaller, dem tutan bülbüller nerede,
Arkadaş, gül de, bülbül de, bağ da, bahçıvan da,
Bıçak altındaki ismailler,
Ateş içindeki ibrahimler,
Kuyuda ki Yusuflar,
Şu gerideki isimsiz kümbet,
Şu ilerideki ıssız mabet,