Cok yaktin canimi ama ozluyorum iste. Her gece, hala her gece kendimden nefret ediyor olsam bile ozluyorum. Bu seni ozledigimi kendime itiraf ettigim nadir anlardan biri. Sen hic olmamissin gibi yasiyorum cogu zaman. Hic aklima gelmiyormussun gibi yapiyorum, seninle ilgili bir sey duydugumda ilgilenmemis gorunmeye calisiyorum, basariyorum da cogu zaman. Biliyorsun, ben istersem her sey olur derim genelde, evet, sen hic olmamissin gibi davranabiliyorum hatta buna kendimi inandiriyorum da ama icimin kanadigini gormezden gelemiyorum bazen. Beni oyle uzdun ki! Beni o kadar kanattin ki ne yapsam tamamen kurtulamiyorum bu durumdan. Hic olmamani isterdim. Seninle hic tanismamis olmak isterdim. Senin yanindayken hic olmadigim kadar mutlu olmus olsam da senin yanindayken hic olmadigim kadar uzgun olmak istemezdim. Bunlari yasamak istemezdim, hicbir sey yasamis olmak istemezdim. 1yili gecti seninle konusmuyoruz. Hicbir sey yapmadim sana ulasmak icin. Ada olayindan sonra bile sevdim seni ben! O olaydan sonra bile seninle olmak istedim! Ama 24 Mart gecesi bana kendimi o kadar kotu hissettirdin ki seni sevme istedigim kalmadi. En cok o gece kirildim sana, en cok o gece gucendim. Beni onunla bir tutamazdin, sen bu degildin. O gece gordum ki sen aslinda benim gordugum gibi birisi degilmissin. Sen iyi birisi degilmissin, sen bana hic deger vermemissin. Deger verdigini soylerken dogru soylemiyormussun. Beni sevmeni cok istemistim. Cogu zaman emin olamadim bunu istedigimden ama bir an icin olsa bile cok istemistim. O geceden sonra diyorum ki iyi ki beni sevmemissin. Simdi ben disardan bakan biri olarak seni taniyamiyorum. Sanirim sen hicbir zaman benim gordugum sen olmamissin. Ben seni gercekten sevdim. Ben senin yaninda gercekten mutlu oldum. Ama ben en cok senin yuzunden kendime kizdim, kendimden nefret etmemi saglayan en buyuk etkensin sen. Iyi ki artik hayatimda degilsin. Senin mutlu olmani cok istedim, ama artik bunu isteyip istemedigimi bilmiyorum. Sen benim iyi niyetlerimi haketmiyorsun. Merak etme ah etmem. Korkma. Ah etmem, sen ah edilmeyecek bir insan oldugun icin degil, ben dusmanima bile ah etmeyecegim icin. Umarim benden hep uzak olursun.
ikinci şampiyonlar ligi deplasmanım.
sanırım madrid madrid olalı bu kadar rakip takım taraftarı görmedi. özellikle puerta de sol ve plaza mayor galatasaray meydanı gibiydi. insanlar şaşkınlık içinde bizi seyrediyorlardı. maç sırasındaki tribün şovlarımızı bütün stat izledi. skora rağmen, takımımızı en güzel şekilde desteklediğimiz için gayet mutlu ayrılıyorduk stattan. Ancak ne olduğunu anlamadan madrid polisinin saldırısına mağruz kaldık. gözümün önünde insanları acımasızca dövdüler. karşı karşıya geldiğim atlı polisin bana zarar vermemesindeki en büyük neden cinsiyetimdi sanırım. atılan dayak yüzünden yürüyemeyecek duruma gelen abilerim oldu. birçoğunun kafası sarılıydı. kendimizi güç bela havaalanına attığımızda ciddi sağlık problemleri olduğu için uçağa ancak kağıt imzalayarak binenler vardı. benim bindiğim uçak sadece yarım saat rötar yaptığı için şanslıydım, çünkü bizden önce kalkması gereken bir uçağı tam 5 saat havaalanında beklettiler. insanlar aç susuz, yerlerde uyuyarak uçaklarını beklediler. tek amacı takımlarını desteklemek olan taraftara bu şekilde neden saldırıldı hala bilmiyorum. belki siz bu maçı sadece 3-0 kaybettiğimiz bir maç olarak hatırlayacaksınız ama emin olun madrid'te o şiddete mağruz kalan insanlar için bu deplasman çok daha fazlasını ifade ediyor.
Eğer bir zamanlar sevdiysen ne şekilde ayrılmış olursan ol mutsuz olmasını nasıl isteyebilirsin ki? Sorusuyla desteklediğim durum.
Mutlu olsunlar efendim, bir zamanlar sevdiğim herkes çok mutlu olsun.
Türkiye'de en fazla gurur duyulacak takımı tutan taraftardır.
iyi gün taraftarı diyenlere şunu sormak istiyorum; Avrupa'da 8 yerken kaçınız Beşiktaşlıydı? Ezeli rakibiniz sahanızda kupa kaldırırken kaç fenerli takımıyla gurur duyuyordu? Ya da son maçta şampiyonluğu kaybedince stadlarını yakan kimdi?
Bu geceyle ilgili olarak, ali sami yen'e küfür edenler, maddi durumumuz iyi değilken topluca bize cüzdan sallayanlar kalkıp bugünkü pankartı eleştiriyor komik.
Not: Öğrenci olmama ragmen, ligi 8. Sırada bitirdigimiz sezon eskişehir'den kalkıp her maça gittim. Takımımızla her zaman gurur duyan taraftarlar olarak 90dk bağırıyorduk statta biz.
Ayrıca yurt dışında boynumuzdaki galatasaray atkısını gören herkesin söylediği övgü dolu sözler bir tek bize nasip olduğu için bu kadar kudurmanız normal. Bir kez daha çok şükür galatasaraylıyım!
Kendime bile itiraf etmek istemesem de, onca yıl sonra gözümün önüne gelen 1snlik anı nefesimi kesmeye yetiyorsa bu, bazı insanların hep özel kalacağının göstergesi sanırım.
yaşar da görürsem torunlarımın torunlarına bile anlatacağım ilk şampiyonlar ligi deplasmanım.
öncesinde porto ve braga'da Portekizliler'den çok galatasaraylı olması, maç sırasında yan tribünle atkı değiş tokuşu, maç sonucu rakip taraftar tarafından alkışlanmamız, otelimize dönerken bizi görenlerin tebrik edip başarılar dilemesi, ertesi gün boynumuzda galatasaray atkısı gören herkesin yaptığı güzel yorumlarla göğsümüzün kabarması ve tekrar tekrar çok şükür galatasaraylıyım dememiz hiçbir zaman unutulmaz.
yaklaşık 8 saat sonra akdeniz anemisi test sonuçlarımı öğreneceğim. taşıyıcı olmaktan korkuyorum sözlük. taşıyıcı çıkarsam taşıyıcı olan birisiyle evlenemem, iki taşıyıcının çocuklarının başına gelen korkunç şeyleri okudum. ya taşıyıcıysam ve taşıyıcı birisine aşık olursam? milletin ne dertleri var sen buna mı takıldın diyebilirsiniz ama bu aralar en çok korktuğum şey bu. ayrıca yarın kan iğnesi günüm. çok yaktığı için serumla karıştırıp veriyorlar ama kollarımdaki morluklar geçmedi henüz, yarın gene canım yanacak.
umarım taşıyıcı değilimdir.
Bazen hayatınızda sizi iyileştiren birisine ihtiyacınız vardır
Bazen biri sizi gülümsetsin istersiniz
Bazen bütün çocukluğunuzla şımarmak, şımartılmaktır tek arzunuz
Bazen önemli olanın onunlayken mutlu olmak olduğunu düşünürsünüz
Bazen, saatlerce susmadan kendinizden bahsettiğinizde, karşınızdaki sadece gözlerinizin içine baksın diye beklersiniz
Bazen ise, hayatınızda böyle birisi varken, aşık olmak istersiniz.
o kadar zaman sonra neden temple run'a girdim de "ikincisi çıktı bilmiyor musun? bir indir istersen..." uyarısına kapılıp indirdim neden? acaba bundan sonra hangi görev gelecek merakıyla sabah akşam oynuyorum. daha 8.seviyedeyim ama 10milyon puan kazanmak, 500bin coin toplamak ve 10milyon metre koşmak zorundayım.*
depresyonda falan da değildim ama belime kadar olan saçlarımı kısacık kestirmiştim. iki yıl boyunca çok rahattım ayda bir kuaföre gidip saçlarımı düzelttirdiğimi saymazsak. muhtemelen bir daha yapmam. uzatma sürecinde canı çıkıyor insanın.
makyajsız olmak.
aynaya bakıyorum "ooo tamam ya artık dışarı çıkarken makyaj yapmayacağım, böyle gayet iyiymişim." diyorum, gaza gelip makyajsız çıkıyorum sonra girdiğim herhangi bir mağazanın aynasında kendimi görüyorum...
iki yıl önce izmir ekonomi üniversitesi'nden yatay geçişle geldiğim üniversitedir.
yatay geçiş yaptığım üniversitede hazırlığı atlamış olmama rağmen ingilizce sınavına tabi tutulup barajı aşamadığım için hazırlık okumak zorunda kaldım. neyse ki herkesin belalısı olan hazırlık illetinden bir dönemde kurtuldum. yatay geçiş yapmadan önceki iki yıl boyunca aldığım 10 dersi hiçbir şeye saymadılar ( mesela izmir'de iki dönem sosyoloji almış olmama rağmen anadolu üniversitesi'nde bir dönemlik sosyolojiden muaf sayılmadım)bunun için dilekçe yazdığımdaysa dilekçemin üzerine kurşun kalemle alınan olumsuz yanıtla kaldım.
bir dönem hazırlık ve ekstradan almam gereken 10 ders neticesinde 1 yıl uzatarak lisans hayatımı tamamlama yılıma girdim. sondan bir önceki dönemimde bir günde 3 finalimin olmasını geçtim 2 finalimi aynı saate koydular (ki ikisi de aynı bölümden aldığım ders, başka bölümden de seçmemiştim), bunun üzerine konuşmak için gittiğim birimler tarafından pek de umursanmadım. uzun süreli uğraşlarım sonucunda aslında en başında çok kolay bir şekilde çözebilecekleri konuyu çözüme kavuşturdular.
son olarak, 4.sınıf derslerimden birisine günlerce çalışmama rağmen (izmir'de aldığım derslerden birisiydi ayrıca) finalde hocamızın sınıfta hiç çözmediği örneklerle karşılaştık. 60 kişilik sınıfta 33 kişiyle birlikte dersten kaldığımı öğrendim sınavdan sadece bir gün sonra. bu dersin hocası da "bütünlemelerde kimseyi geçirmiyorum, yaz okulunda da dersi açmıyorum." diyor. hangi hakla bunu özellikle son sınıf öğrencilerine yapabiliyor anlamıyorum.
velhasıl kelam, severek, isteyerek geldiğim okuldan bıkmış ve nefret ederek ayrılıyorum.
beşiktaş maçında statta olamayacağım. sneijder de oynamasın istiyorum. antalya maçında oynar hem ben de bizim statta herkesle aynı anda görmüş olurum. çok mu bencilim? hayır zaten o yetişemez beşiktaş maçına ben biliyorum. adam daha yeni geldi biraz alışsın, takım arkadaşlarını falan tanısın değil mi? n'olur beşiktaş maçında oynamasın lütfen. *
düşündükçe gerçek olduğuna inanasım gelmiyor yahu. biz bu adamı tribüne mi çağıracağız şimdi? ooooooo falan yapıp oley oley oley! demeyi bekleyeceğiz falan... off bir de gol atınca "galatasaray'ımızın golü 14 numaralı formasıylaaaa wesley sneijder! wesley sneijder! wesleeeeeeyyyy sneijdeeeeeeerrrr!!! tamam, sakinim.
Robin: Barney, we've tried this, and we failed. Why try again?
Barney: Because I haven't stop thinking about you, and you haven't stop thinking about me.
Robin: I'm such a mess, why do you even like me?
Barney: I guess, because you're almost as messed up as I am.
ödev yapmamak için elimden geleni yapıyorum sözlük. 24 saat sonra sunumumu yetiştirmeye çalışırken kendime çok kızacağımı bilsem de ısrarla bir şey yapmıyorum. şu cuma günü geçse artık...
şu an çok saçma sapan bir ruh hali içerisindeyim. cuma gününe hazırlamam gereken bir sunum var ama daha ortada sunum konusu yok. seçtiğim konuyu beğenmeyen hocam itiraz mailime ne cevap atmış diye bakmıyorum. konuyu değiştirmemi ister diye okumuyorum sanırım ama biran önce maili okumam gerektiğinin farkındayım. offffff bir bütün günü daha okulda konu arayarak geçirmek istemiyorum. offfffffff!