mulazimefendi
0 (düz adam)
on birinci nesil yazar 30 takipçi 302.06 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    koç sözlük

    1.
  1. Bomboş, ıssız bir sözlük. Sanki genç bir oğlan Afrika'daki kabilesinden ayrılarak Avrupa'ya okumaya gelmiş sonra vatan hasreti filan derken dayanamamış kabileye geri dönmüş. Bakmış böyle olmayacak az biraz modernleştireyim demiş. ilk iş sözlük açmış ama bi bakmış yazmayı bilen yok. Başlarım böyle işe demiş almış eline mızrağı aslan avına çıkmış. Sözlük de unutulup gitmiş. Aynen böyle. Uludağ sözlük ayağını denk alsın, ayaklara düşmesin.
    0 ...
  2. sen şimdi tüm bu kitapları okudun mu

    1.
  3. Kitapla alakası olmayan tiplerin -yalnızca bağrı açık, döşü kıllı, ayakkabısının ökçesine basan tipleri aklınıza getirmeyin her tipten cahil - şahsi kütüphaneni gördüğünde sorduğu sorudur. Önce ağzını yüzünü bi yalamak istersin sonra insanca cevap verirsin. Yine de cahil dostumuzun suratındaki alaycı ifade canını sıkar. içinden be mına koyduğum evladı az otuzbiri kıs da sen de oku demek geçer. Tabi muhatabın yaşça büyük olması durumunda otuzbir yerine viagra ya da ahaber de konulabilir. Kadınlar genelde etkilenip kitapları kurcaladıkları için onlara sözüm yok.
    3 ...
  4. cüneyt özdemir ve cem yılmaz sohbet

    1.
  5. Cüneyt Özdemir trollere ve acımasız yorumlara karşı neler düşündüğünü soruyor ve Cem Yılmaz müthiş bir olgunluk içinde cevap veriyor. Bildiğin trolleri, yandaşlıktan gözü dönmüş insan müsveddelerini adam yerine koyuyor, empati kuruyor. Açıkçası bu kadar şöhretin zirvelerinde yaşayan birisinin aşağıdakileri horlamadan açıklama yapması zor görülen bir şey. Ben hususi psikolojik destek aldığını ve mental menajerlik kullanmış olabileceğini düşünüyorum. Diğer türlü üstüne çuvallanan yüzlerce aptal insana tahammül edebilmek ve argüman geliştirmek epey zor. Can Yaman bile iki basamak tırmandım diye şöhretiyle sıradan insanları salak yerine koyuyor, cem yılmaz şöhretin şahikasında empatinin anlayışın kralını gösteriyor. Bravo valla. Bir Tarkan bir Cem Yılmaz şöhretle birlikte daha olgun olan nadir ünlülerden. Egolarını törpüleyen bu iki ünlümüzü gönülden tebrik ediyorum.
    0 ...
  6. hande arpat

    1.
  7. türk tabipler birliği konseyi üyesi. "zeytin dalı" harekatı sırasında ttb'nin "savaş bir halk sağlığı sorunudur" tivitinden sonra hakkında dava açılan 12 kişiden birisi. 11 kişinin (1 kişi beraat etti (bkz: Şeyhmus Gökalp) "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek" suçundan ikişer kez 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildi. mahkeme hande arpat'ın sosyal medya paylaşımlarını gerekçe göstererek "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan da 1 yıl 6 ay 22 gün hapis ile cezalandırılmasına hükmetti. arpat toplam 3 yıl 3 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı. twitter hesabını silmiş ama ekşiden (bkz: zengin komşu) beğendiği, retivitlediği tivitler mevcut. anlaşılan o ki, bu şahıs doktor ama can seçiyor işin tuhaf yönü bir de barış yanlısı olduğunu iddia ediyor. yani pyd/ypg/pkk'lı öldürülürken barış kelebeği ama sivil, türk askeri, ışidli öldürüldüğünde kozalak kafalı. ya bi söz vardır ya hani "sen iyisin aslında ama arkadaş çevren kötü" diye bu kadının ne kendi iyi ne de arkadaş çevresi. yine de hapis cezası fazla, ayıplamak yetmez miydi. düşünce sisteminin yanlış olduğu bariz ancak sonuçta düşünce suçu bu. hayır bu kadını pohpohlayan yazılar, haberler, tivitler, siteler, demeçler, kişiler umurumda değil ama böyle olmamalı, hapse düşmek bu kadar basit olmamalı.
    0 ...
  8. 5 tl ile ne yapılabilir

    1.
  9. iyi bi ihtimalle gidiş-dönüş otobüs kartı doldurabilirsin.
    2 ...
  10. türk romancılığı

    1.
  11. cumhuriyetin ağır abilerinin ardından altmışların fakir ama ağır içici ekibi, sonrasında uzun bir sessizlik ve şimdi "ucuz aşk hikâyeleri" yazan topluluk var. ahmet altan, ahmet ümit, zülfü livaneli, elif şafak, canan tan, ayşe kulin vs. kabul ediyorum hepsi saygın yazarlar ama yarattıkları kahramanlar hep egoist, diğerlerini -herkesi- hor gören fakat içleri koca boşluklarla dolu zavallılar, ne var ki onlar zavallı olduklarının farkında değiller bile. umursamaz tavırlarıyla okuyucular üzerinde hayranlık oluşturmak istiyorlarsa bu bayat numarayı yemiyorum. bu kahramanların güya güçlü karakterleri, aşk bile denemeyecek, olgun olmayan ilişkilerde diz çöküyor ve bizlerin gözleri yaşlı "evet tanrım ben tatmin oldum" dememizi bekliyorlar. hayır ben eziklediğiniz o insanların hikâyelerini beğeniyorum ve karakterlerini, sizlerin bu yapmacık ve makyaj üzerine kondurduğunuz romantizmin yanında gerçek mücadeleyi içerdiğini görüyorum. ve diyorum ki sizdeki de dert mi, ne hikâyeler var ah bir bilseniz.
    1 ...
  12. girişimcilik ruhu

    1.
  13. girişimciliğin başarı getirme olasılığı yüksek olan ülkeler arasındayız ama bizde bu otantik kafe, nargile kafe, çiğ köfteci açma, istrideye mantarı, kaliforniya solucanı yetiştirme hevesi olarak algılandığından yan yatıyoruz. bunlar hep feyk. girişimcilik ruhu artık yazılımda; otomasyon sistemlerinde, akıllı sistemlerde.
    1 ...
  14. şamima begüm

    1.
  15. 2015'te, 15 yaşındayken ışid'e katılmak için ta ingiltere'den suriye'ye gelmiş ve orada hollandalı biriyle evlendirilmiş. şimdi ışid bitmek üzere olduğu için tutuşmaya başlamış ve aklına ingiltere vatandaşlığı gelmiş. güya daha önce doğan iki çocuğunu kaybetmiş de şimdi üçüncüye hamileymiş ve onun daha iyi şartlarda büyümesine istiyormuş. tabi ingiltere kadını terörist olduğu için vatandaşlıktan çıkarmış. kadın şu an ülkesiz. zaten pakistan orjinliymiş ama oranın vatandaşlığı yokmuş, hiç bulunmamış bile. uluslararası yasalara göre, ingiltere, başka bir ülke vatandaşı olmayan bir ingiliz'i ülkeye kabul etmek durumunda bulunduğundan kadın dava açmış. yani insan zorla bu kadar hak bu insana fazla diyor. bırak o çöplükte yaşasın. giderken düşünecekti bu mevzuları. ilk çocuğu öldüğünde aklı başına gelmemiş ikincisi ölünce mi akıllandı. tüm bunların üstüne pişman değilim deyince yok artık bu kadar pişkinine ilk kez rastlıyorum dedim. yarın bir gün londra metrosunu nasıl patlatırım diye düşünmemesi için hiçbir neden yok. bence şimdiden kadının söylediklerine "nice bomb plan" desinler.
    1 ...
  16. eyüp sultan cami imamı

    1.
  17. ahmet hakan köşesinde anlatıyor: binali yıldırım eyüp sultan camisine namaza gitmiş, namaz bitip sıra duaya geldiğinde imam "allah rızası için... binali başkanımızın başarılı olması için... el fatiha" demiş. bu vıcık vıcık imam hakkında bir şeyler demek yerine aramızda bir avukat varsa şayet o imamı camide siyaset yapmaktan şikayet edelim. kesin olarak işlem görüyor, affı yok. çoluk çocuğunu vıcık vıcık olma arzularından önce düşünecekti. olaya bi el atalım.
    1 ...
  18. felsefi soruların günümüze uyarlaması

    1.
  19. tanrı kaldıramayacağı bir taş yaratabilir mi? >>>akp delemeyeceği bir kanun yapabilir mi? (bkz: binali yıldırım'ın ibb başkan adaylığı)
    0 ...
  20. medyanın bastırılması

    1.
  21. son olarak tayyip erdoğanı'ın fatih portakal'ın hükumet eleştirisine karşı sert sözleri bir kez daha medyanın bastırıldığını ifşa etmiştir. ajanslarda aman eleştirel bir şey söylerim kaygısıyla hareket etmesi nedeniyle bu memlekette kötüye kötü, iyiye iyi ve göte göt demek sakıncalı hale gelmiştir. maalesef ülkemizde habercilik ve mahpus arasında kuvvetli bir ilişkinin varlığı medya çalışanlarını korkutuyor ve sindiriyor. öte yandan yıllarca, 60'lardan bu yana süregelen medyanın etik dışı; yalan, iftira, nifak sokma, anti-demokratik söylem gibi alçak davranışları cezasını buluyor. nihayetinde ettiğini buluyor. ancak üzülmemek elde değil, böyle olmamalıydı.
    1 ...
  22. kötü oynadığın halısaha maçı sonrası

    1.
  23. duşta kendini sorgularsın, keşke oynamadan önce youtube'tan futbol skills videoları izleseydim diyebilirsin. en kısa zamanda tekrar bir halısaha maçı yapmayı planlarsın.
    0 ...
  24. 9 aralık 2018 rıdvan dilmen

    1.
  25. açıklamalarından anladığım kadarıyla ersun yanal'ı istemiyor ve bunun yerine ali koç'un soy isminin ağırlığını kullanarak zidane, conte, jardim gibi dünya starlarını getirmesini istiyor. ersun yanal'ın başarısını küçümsemiyor fakat şu apaçıktır ki ersun yanal'ın 74 puanla şampiyon olduğu sene(bir sonraki sene ismail kartal 74 puan topladı ve şampiyon olamadı) hem beşiktaş hem galatasaray şampiyonluktan erken kopmuştur. üstelik fenerbahçe avrupa'da mücadele etmiyordu. bir de en etkili sebep takım bir önceki senede aykut kocaman müthiş bir ekip oluşturmuştu ve hem sistem hem kondisyon olarak ligin en hazır takım olarak ersun yanal takımı devralmıştı.
    geçen senenin sonunda fenerbahçe yine toparlanmıştı ve en hazır ekipti. cocu yanlış transferlerin ve türkiye liginin dinamiklerini bilmemesinin kurbanı oldu. yine de takıma sistemli bir oyun kazandıramaması onun zayıf karnıydı. neticede rıdvan dilmen'e göre kim gelirse gelsin bu takım toparlanacaktır. ama fenerbahçe ersun yanal'ı alıp kısa vadeli toparlanmayı hedeflemek yerine nasıl olsa bu kötü gidişattan kurtulacağı için gelecek yılları kurtarmak amacıyla büyük bir teknik direktörle anlaşmalıdır. bu şekilde taraftarlar ve oyuncular tekrar kendine gelebilir. diğer türlü ersun yanal bu seneyi bir şekilde ilk beşte yahut onda bitirebilir fakat bir sonraki sene için yapılanmayı düşünüyorsanız ersun yanal bu vizyona sahip değildir.
    0 ...
  26. sophie madeleine

    1.
  27. bring me sunshine şarkısında 60'ların ses deformasyonu stilini kullanarak müthiş bir şarkı yaratmış. portakal tadında.
    0 ...
  28. ikinci el zaman

    1.
  29. svetlana aleksiyeviç'in romanı. 2015'te nobel edebiyat ödülüne layık görülmüştür. röportajları derleyerek yeni bir edebi metin türü yaratmıştır. farklı hayatları olan rusların sovyet döneminde ve sovyetler birliği dağıldıktan sonraki süreçte yaşadıkları olayları anlatıyor. sınırları zorlayan trajedileri okuduktan sonra özellikle kadınların ağzından dökülen yazıları okudukça şu kanaate varılabilir: hiçbir rus kadın incitilmemelidir, çünkü onlar bahtlarının yoğun acılarıyla ve çektikleri büyük çilelerle, işledikleri ve işleyecekleri tüm günahların kefaretlerini ödemişlerdir. hataları ve yanlışları görmezden gelinmelidir, mümkün olduğunca yaralı gönülleri hoş tutulmalıdır.
    1 ...
  30. babama face açtım çok pişmanım grubu

    1.
  31. herkesin aradığı o ruh müziği

    1.
  32. youtube ta adı buymuş. eski fotoğrafları, anıları göz yaşlarının düşmesiyle birlikte canlandırıyor. tam slayt yapmalık.
    https://www.youtube.com/watch?v=VK1CvZn0TxE
    0 ...
  33. başkanlık sistemi kaldırılacak mı

    1.
  34. hem muharrem ince hem de meral akşener seçildikleri takdirde başkanlık sistemini kaldırıp tekrar parlamenter sisteme geri dönmeyi vadediyorlar. ancak ben bu vaatlerin altını boş buluyorum. çünkü bu tıpkı yıllardır rtenin 82 anayasasını değiştireceğini, yeni bir anayasa hazırlayacağını vadetmesine rağmen bir türlü adım atmaması durumuna benziyor. çünkü 82 anayasası iktidara ve yönetime büyük yetkiler sağlıyordu ve akp ve rte bundan sonuna dek faydalandı. şimdi başkanlık sistemi de başkana büyük yetkiler sağlıyor. sizce ince ve akşener bu yetkileri ve güç potansiyellerini ellerinin tersiyle bir kenara iterler mi? ben zannetmiyorum. çünkü türkiye'de demokratik yollarla gelenler otokratik olarak giderler, darbeyle gelenler demokratik olarak giderler. üstelik başkanlık sistemi referandumla belirlendi. dolayısıyla halkın kararını hiçe sayıp parlamenter sisteme dönmek daha demokratik olmak için atılan adımların aslında demokrasinin kolonlarına atılan birer tekme olduğunu ifşa eder.
    4 ...
  35. sizin hiç kumbaranız oldu mu

    1.
  36. benim bir kere oldu.

    neredeyse doldurmuştum hem de.

    bugünün parasıyla 68 lira demir para,

    68 gofret parası.
    3 ...
  37. öğretmen ataması problematiği

    1.
  38. bana kalırsa tek ve net problem yok. dolayısıyla empati ve farklı bakış açıları önem kazanmaktadır.
    -başlıca sebepler:
    + sistem sorunu:
    1) istihdam edilebilecek sayının çok üstünde öğrenciye eğitim fakültelerinin kapılarını açıyor.
    2) formasyon eğitimi bölüm mezunlarına kolay bir şekilde sağlanıyor.
    3) uzun vadeli planlama yerine kısa ve kısır planlamalar-özellikle seçim dönemlerinde aşırı alımlar- nedeniyle hem niteliksiz öğretmenler mesleğe başlıyor hem de planlanmış ileri atamalar sekteye uğrayarak birikmeye neden oluyor.
    4) atamalarda objektiflik ve şeffaflık değil subjektif yöntemler etkili olduğu için liyakat önemini kaybediyor ve kayırmalar, nepotizm etkili oluyor.

    + toplumsal sorunlar:
    1) veliler ve öğrenciler bu tıkanıklığı görmelerine rağmen öğretmenlik mesleğinin cazibesi-hayali olduğu için değil aksine kolaylık, maaş ve tatiller nedeniyle yani anlayacağınız tamamen duygusal nedenler, sırtını devlete dayamanın en kolay hali- nedeniyle bu eğitim fakültelerine girerek bile bile lades oluyorlar.
    2) öğretmen adayları uzun üniversite hayatı boyunca yoğunluğun düşük olması nedeniyle fazla gayret göstermiyorlar-3 yıldır atanmamış/atanamamış kardeşimden biliyorum- ve düşük puanlara talipler. azim, gayretkeşlik ve sabır göstermedikleri için sonları hüsranla bitiyor. kendilerine nitelik katmadıklarından hiçbir sektörde kendilerine kalifiye iş bulamamaktadırlar. halbuki yapılabilecek pek çok iş var. ne yazık ki ortada kalakalıyorlar.
    1 ...
  39. johnny sins in türk atıştırmalıklarını tatması

    1.
  40. instagramda aptalca bilgilerle dolu keşfet bölümünde zaman öldürmek için dolaşırken bu videonun trend olduğunu öğrendim. hemen youtube'a sarıldım. başarılı bir video olmuş.
    --spoiler--

    yalnız crax'ı beğenmeyerek ayıp etti.

    --spoiler--
    https://www.youtube.com/watch?v=sWDL39d45LA
    0 ...
  41. erkekler niçin saç kazıtır

    1.
  42. her kadın nasıl ki kısa saç modasına uymak isteyip çoğu bu özgüveni kendinde bulamıyorsa her erkek de jason statham gibi görünmek hevesine sahiptir. ancak kazıtanların çoğu ciguliye benzer. saç kazıtmak büyük bir cesarettir. bazen kendini kanıtlamak istersin ve yaparsın işte.
    0 ...
  43. otostop çeken yazarlar

    1.
  44. uber-sarı taksi kavgasından unutuldu otostopçular. bugün kitap fuarı çıkışı kaçırdığım ücretsiz servis yerine otostop çekmeye karar vermiştim. hava soğuktu ve simsiyah bulutlarla kaplı gökyüzü sadece çiseliyordu. onca araç geçiyordu, bir gregor samsa kadar aciz ve acınası durumda insanların ezip geçmek istediği bir böcekten ibarettim ki sanırım bu yüzden hiç kimse almıyordu. bir süre sonra iki kadın durdu ve aldılar. mutluydum çünkü rahatça erkeğin erkeği aldığı, erkeğin kadını aldığı, kadının kadını aldığı ancak kadının erkeği nadiren arabasına aldığı bu memlekette ben yaşamıştım bunu. ve sevindim; gregor samsadan tiksinmeyen birileri vardı, iyi insanlar da vardı.
    2 ...
  45. bitik insan modeli

    1.
  46. başlıca özellikleri şunlardır:
    1) gözüne hiçbir şey batmaz(dünyada bir bitki kadar temassız hayat yaşar, düşen çöpü almak, biten tuvalet kağıdını değiştirmek, kirlenen halıyı süpürmek yahut daha genelinden düzen içinde oturmamış şeyleri, yanlış giden şeyleri doğrultmak gibi bir felsefesi yoktur)

    2) vizyonsuzdur. hayal kurma anlayışı güzel bir evim olsa, pahalı arabalara binsem, süper bir sevgilim olsa gibi bayağılıktan ibarettir. bi üst seviyesi küçük bir mekan açmak, ufak kazançlara tamah etmek ve hatta memur olmaya çalışmaktır)

    3) karar alma mekanizması ilkeldir. kararları büyük ihtimalle günü kurtarmaya yöneliktir. nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilme durumu açıkça gözlemlenebilir. diğer versiyonu kararsızlıktır. bu da yine hem pastam dursun hem karnım doysun anlayışı, kültürsüzlük, niteliksizlik, özenme-gelenek çatışması ve özgüvensizlik içeren bir süreçtir.

    4) başkalarının yapıp ettiği şeylere müthiş bir özenti duyar ve kendisi de yapmaya çalışır ancak alt metne sahip değildir. kitap kafede elit takılmak ister ama kitap okuma anlayışı en son okuduğu sıradan basit tarih, gerilim veya romantik roman türleri olduğu için sıkılır bu mekanda. saç uzatmak ister ancak aile baskısını da hisseder. dolayısıyla memlekete gidince okul zamanı uzattığı saçlara elveda der. boş vakti çoktur ama kişisel gelişim hiçbir şey yapmaz başkasının kişisel gelişimini gördüğünde önce eleştirir fakat içinden kıskanır. parasını aptalca pek çok şeye harcar sonra pişman olur, eline para geçtiğinde yine israf eder.

    5)arkadaş ilişkilerinde konuşur fakat çoğunlukla boş konuşur, mesajlaşmaları ağır bir klasik kadar yorucudur çünkü öylesine sıradandır ki hergün aynı şeylerden bahsedildiğini bilmek işten bile değil. kültür anlayışı meşhur bir yere gidip keko gibi gezmektir, futbol-siyaset-kadınlar üçgeni veya dedikodu-erkekler-kendini pohpohlatmak üçgeni arasında köhnemiş kafe masalarında latte içmektir.

    etrafımızda gerçekten çok bitik insan var. bunlar uzun bir terapi ve yüklemeden sonra kurtulabilirler. ne yazık ki gerekli önem verilmemektedir. gözlemlediğim tüm bu niteliksizlikler çok yakın çevremde neredeyse hergün yaşadığım dramlardır. dolayısıyla egoist ve alaycıyımdır. napalım ödeşiyoruz.
    0 ...
  47. türkiyenin detroiti

    1.
  48. oyumu Zonguldak'a veriyorum. bana 80'ler Türkiye'sinin nasıl bir yer olduğunu gösteriyor sanki. hava daima puslu, deniz fırçayı tüm renklere bandıran bir çocuğun yüzünü buruşturup peçeteye sildiği renkte, öylesine ucube... binalara gelince ne Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin tarihsel dokusu ve estetiğini barındırıyor ne de çağdaş mimarinin meyvelerini sunuyor. arada kalmış bir hiçliğin eseri hepsi de. dolmuşları halen yeşilçamın deutzlarından, insanları yeşilçamın birer figüranı; iyi kalpli, saf, emektar. zencileri de var, öyle ya madenden çıkan insancıklar yüzlerine yapışan simsiyah suretleriyle üç kuruşa her gün azraile selam çakıyorlar. memnuniyet verici hiçbir şey yok, genelevi dahi anlamsızca apaçık ortada çünkü zevkler saklanınca tatlıdır, bu tat vermiyor.

    tek kurtuluşları ne basketbol ne uyuşturucu ne gettolaşma... sadece biraz haykırma.
    1 ...
  49. bilim ve dinin apayrı şeyler midir

    1.
  50. bu konuyu sözlük içinde tartışmak güzel olabilir. şimdi tartışmak isteyen libidosunu bir kenara bıraksın ve ön yargılarını törpülesin.

    bilim ve dinin ayrı şeyler olduğunu düşünüyorum. savlarımı şöyle sıraladım:
    -bilim ilerlemecidir, yanılabilir, değiştirilebilir paradigmalar, teoriler, kurallar üretir; din ise sabit kurallar içerir yalnızca anlayışta ve uygulamada farklılık vardır, buyruklar değiştirilemez
    -bilim var olanı nesne olarak kabul eder, üzerinde deney ve gözleme açık olan fenomenleri inceler, ampiriktir; din inançtır, soyut kavramlar üzerinden anlam sunarak ritüeller oluşturur ve yaşamsal faaliyetleri düzenler.
    -bilim toplumsal, maddi ve ruhi düzeni ve yapıyı neden-sonuç ilişkileri dahilinde açıklar. din tüm bunları tanrıya/inanç nesnesine dayandırır.

    uğraşılırsa daha fazla madde üretilebilir. benim tartışma konum şunun üzerine: dini inançlara sahip insanlar(müslümanların çoğul olduğu ülkede yaşadığımız için müslümanları kastediyorum) dini ritüellerini(oruç tutmak, namaz kılmak vb.) yerine getirirken garip bir şekilde oruç tutmak sağlığa çok faydalı bir şey yahut namaz kılmak bedensel olarak çeşitli faydalar sağlıyor gibi sonuçlar ortaya koyan bilimsel çalışmalardan bahsediyorlar, biliminsanlarının bu konudaki olumlayıcı fikirlerini sunuyorlar. yani dini bir ritüelin ne kadar da doğru olduğunu bilimle kanıtlama çabasına giriyorlar. daha da açık ifadeyle tanrıyı bilimle kanıtlıyorlar. halbuki bilim yanılabilir; yarın bir gün oruç tutmak zararlıdır, böbrekleri hasara uğratıyor diye bir kanıt bulunsa oruç tutanlar bundan vaz mı geçecek, namaz kılmanın fıtığa yol açtığı kanıtlanırsa namaz kılmayı mı bırakacaklar. hayır. öyleyse dini inançları bilimle temellendirme sevdasından vazgeçelim. çünkü din ve bilim ayrı şeylerdir.

    diğer mevzu ise şudur: yakın gelecekte çocuğumuzun cinsiyetini henüz doğmadan seçebileceğiz. yani artık şu diyalog yaşanmayacak:
    -oğlan mı kız mı?
    -oğlan/kız
    -"allahtan"

    bu şu demek oluyor: cinsiyetini seçebildiğimiz takdirde artık "allahtan" diyemeceğiz yani tanrıyı bir kenara atmış olacağız ve bu durum bilim ilerledikçe daha da artacak ve derinleşecek. tanrı bir inançtır ve bu takdirde bir kurallar evreni yaratmıştır. yani tanrının kurallı evreninde yaşamaktayız. bu kurallar fiziktir dolayısıyla şeylerin hepsini tanrıya dayandırmak yerine onun kurallarına dayandırmak gerekiyor. bu bilim ve dini ayıran noktadır.

    newton'un çok meşhur bir sözü vardır: tanrının iki kitabı vardır ilki kitab-ı mukaddestir diğeri doğa kitabı. ilkiyle teologlar uğraşmaktadır ben ise ikincisiyle uğraşmayı seçtim.
    2 ...
  51. yazarların son günlerde kurduğu cümleler

    1.
  52. lümpen (bkz: lümpen) fakat elitist bir tarzım vardır. anlayacağın romantik bi serseriyim işte.
    0 ...
  53. vegan arkadaşı olanların telaşları

    1.
  54. paketli yiyecek ve içeceklerin içindekiler bölümünde hayvansal ürün var mı diye göz atmak.
    1 ...
  55. biraz da bilim

    1.
  56. yapılan araştırmada üniversitede kız/erkek arkadaş yapamayan insanlar mezun olunca iş bulamadıklarında

    işsizlikten daha çok kız/erkek arkadaş bulamayacağına kaygı duyuyormuş.

    freud okuyun freud. libido önemli.
    1 ...
  57. sınavlar başlıyor

    1.
  58. ders çalışmanın en büyük tüyosu evde çalışmamaktır. kütüphanede mis gibi beyin kokusunu içinize çekerek

    çalışırsanız çok daha verimli olabilir. yalnız erken gitmeniz iyi olur yer kalmayabiliyor, özellikle ankaradakiler,

    merkez kütüphanedeki sırayı hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor. sağlıcakla...
    0 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük