bir robert cray şarkısı veya gitar düeti de denilebilir.
Their angry words sound clear thru these thin walls
Around midnight I hear him shout unfaithful woman
And I knew right there the axe was gonna fall
It's because of me
It's because of me
I heard him shout who is he, she mumbled low
He said baby don't you lie to me no more
And I'm listening thru these thin walls silently
As he called out my name I was right next door
It's because of me
It's because of me
She was right next door and I'm such a strong persuader
That she was just another notch on my guitar
She's gonna lose the man that really loves her
In the silence I can hear their breaking hearts
At daybreak I hear him back and say goodbye
I can hear him slam the door and walk away
Right next door I hear that woman start to cry
I should go to her but what would I say
It's because of me
It's because of me
She was right next door and I'm such a strong persuader
That she was just another notch on my guitar
She's gonna lose the man that really loves her
In the silence I can hear their breaking hearts
I get a constant busy signal when I call you on the phone
I get a strong uneasy feeling you're not sitting there alone
I'm having nasty nasty visions and baby you're in every one, yeah
And I'm so afraid I'm gonna find you with that so called smokin gun
Maybe you want to end it, you've had your fill of my kind of fun
But you don't know how to tell me and you know that I'm not that dumb
I put 2 and 1 together and you know that's not an easy sum
And I know just where to find you with that well known smokin gun
I'm standing here bewildered, I can't remember just what I've done
I can hear the sirens whining, my eyes blinded by the sun
I know that I should be running, my heart's beating just like a drum
Now they've knocked me down and takin it, that still hot and smokin gun
Yeah still hot and smokin gun
Yes they've taken it
Still hot and smokin gun
Oh they've taken it
Still hot and smokin gun
Knocked me down, taken it
Gelirleri Eric Clapton tarafından kurulan uyuşturucu ve alkol rehabilitasyon merkezi olan Crossroads Centre'a giden, en iyi gitaristlerin katıldığı özellikle blues müzik dinleyenlerin hayatlarında bir kez katılmak isteyecekleri festivaldir. festivalde efsane gitaristlerin yanında aynı zamanda kendini kanıtlamak isteyen genç ve umut vadeden gitaristler de yer almaktadır.
konuşmayacağım diyorum yapamıyorum. velhasıl ankara'nın merkez sayılacak bir yerine çiçek gönderdim. işte tam yukarıdaki açıklama ve resimdeki çiçeği. uzaktan yakından alakasının olmadığını anlamam uzun sürmedi.
-7 adet kokmayan gül ve 2 adet kirli turuncu lilyum(yine kokmayan. mis kokuluymuş!)
-şık cam vazo dedikleri behere benziyor. kurdele de gelinlerin beline takılan kocaman sade bir kırmızı kurdele olur ya, bildiğin o. pembe ve şık gözükmüyor öyle.
-uyuma gelince... neyse gelmesek daha iyi.
anlattığı dersin iplenmemesi sonucu yurdum öğretmeninin klişeleşmiş serzenişidir.
--spoiler--
bakın arkadaşlar, ben bunları sizin için, siz öğrenesiniz diye anlatıyorum yoksa biliyorum ben bunları. size hiçbir şey anlatmadan da ben mayışımı alırım.
--spoiler--
Richard Doddridge Blackmore tarafından yazılmış aşk romanı. hazırlık sınıflarında, ingiliz dili ve edebiyatı veya üniversitenin ingilizceyle alakalı bilimum dil bölümlerinde okutulabilitesi yüksek roman.
meksika asıllı amerikalı komedyen. sahne adı fluffy'dir. görünüşü ve taklitteki becerisi ile ata demirer'i anımsatır. yıllar önce yayınlanan steve irwin'in discovery channel'da yayınlanan crocodile hunter programını anlattığı bölüm izlemeye değerdir.
1)yılbaşının resmi tatil olmasına karşın çalışan, işgüzar(!) insanımızın akşamında rakıyı, birayı çakıp sabahında işini aksatmamasıdır.
ya da;
2)"şimdi onca akşamdan kalma zındık var, bir uyandırayım da bu mübarek cuma günü sabahı.. ebesinin şeysini görsünler!" diyen insanımızın gerçekleştirdiği eylemdir.
çok sık rastlanan amerikan film klişelerinden biridir. başroldeki artist abimiz patlama olurken hiç s.kinde değilmiş gibi davranmasıyla abimizin ne kadar büyük ve ne kadar karizma olduğu ispat edilmeye çalışılmaktadır ve ağzımız açık seyreder, hayranı oluruz.
(bkz: cool guys don t look at explosion)
oliver stone'un yönetmenliğini yaptığı wall street filminde michael douglas'ın canlandırdığı hisse senedi alıp satarak paradan para kazanan, gerçek hayattaki karşılığı george soros olan film karakteri.
okul başlar ve sıra seçimi için sınıfa dolunur. bir kısım öğrenciler dersi daha iyi takip edebilmek için ön kısmı kaparken, bir kısım öğrenciler de sınavlarda daha rahat kopya çekebilmek ve hocanın anlattığı derslerin kafa şişirmemesi(!) için arka sıraları kapar. ikinci örnekteki görülen öğrenci grubu tipik bir tembel arka sıra öğrencileri grubudur.
ilköğretim ve lise öğretmenlerinin bolca başvurdukları, nadiren üniversitede de görülen , kimi zaman eğlenceli, kimi zaman kabus gibi fakat her zaman heyecanlı bekleyişlere yol açan zamanlardır. hele bir de hocanız kağıdınıza kendi verdiği notla, sizin kağıdınıza verdiğiniz notu karşılaştırmak istemesiyle birlikte okumadan önce size kaç alacağını soruyorsa o zaman daha bir eğlencecli olmaktadır.
bir flashback:
lise yılları ve bir matematik dersi sınav okuma merasimi... hoca 40-50 yaş aralığında tonton, bıyıklı, kastamonu şivesine yakın şivede konuşan, güldürmesi için komiklik yapmasına gerek kalmayan, doğal davranışları komik biri.. ( bir grupta fransızça, almançça, ingilişçe bilenlerin sayısı...)
o zamanlar okulda hafta sonu verilen okul kurslarınının modaydı ve her hoca para kazanmak için bu kursları açar, teşvik için de "bakın işte bu soruya benzer sorular sınavda çıkabilir..." diyerek bir bakıma adaletsiz bir yola başvururlardı. bu nedenle kursa giden öğrenci tembelliğin dibine vurmamışsa yüksek notlar alırdı.
mukavemettin ve içinde bulunduğu tayfa bu şekilde kurs eğitimini kınayan, bu olayı protesto için bu dersi ve aynı zamanda diğerlerini çalışmayan, yiğit, hak ve adalet arayan gençlerden kurulu bir gruptu. kısacası tembel arka sıra öğrencileriydik.
h- hoca
öu- öğrenci uğultusu
muk- mukavemettin
mes- mesut babacan
ikö- inek kız öğrenci
h:6296 mesut babacan!
mes:(ayağa kalkılır ve hocanın gözlerine sahibinden mama isteyen kedi gibi bakılır.)
h:gaç alııır?
mes:valla hocam ne verirseniz o...
h:otur, kötü, 30!
muk:tebrik ederim kardeşim!
mes:eyvallah kardeşim!
h:...gızııım gaç alııır?
inö:yaa bilmoyorum ki, 70 herhalde...( 70 alsa bütün gün ağlar. beklediği not 100'dür ve bütün soruları sınav sonrası analiz etmiş, ineklerle kurulu öğrencilerin oluşturduğu sınav sonrası tartışma kurulunda 3 kez doğruluğunu onaylatmıştır..)
h:kötüüüü... 100!
inö:(bir filippo inzaghi'nin gol sevinci ve yanındaki arkadaşından "ooo.." şeklinde "tüh bee, ben alamadım o aldı.. kaltak, bi dahakine seni geçeyim de gör ebeninkini" der gibi bir nida.)
öu:(hocanın yaptığı üçüncü sınıf çocuğu şakası sonucu yavşak inek öğrencilerin çoğunluğundaki sınıf kırılır...) hahahahah....
h:mukavemettin!
muk:aha ben!
h:mukavemettin, oğluuum, gaç alıır?
muk:(okunan notların hepsinin kötü sözüyle başladığını düşünerek) kötü hocam...
h:doğru, kötüü... 50!
mes:aferin lan!
muk:ooo 3 geliyo oluum...
h:ışıl gızıım...
öu:ışıl yok hocaaam.
h:ışıla söyleyin, galııır! allah allah ışıl gursa da geliyor, nasıl bu kadar düşük almış? söyleyin ışıl galır...
oturulan yer sanki kendi hakkıymış gibi oturan şahsı ver vermesi için rahatsız eden teyzedir. akabinde oturan şahıs ve teyze arasında koltuk sevdası uğruna apansız mücadele başlar, fakat yaş ve tecrübe farkıyla teyzem kazanır.
ayrıca abanacağına güzel bir üslupla rica etmesi, kendisi istemeden yer veren vatandaşa da ufacık bir teşekkürü çok görmemesi teyzemden beklenen davranıştır.
sabahın ilk ışıklarına kadar süren, konuklarından birinin mutlaka zekeriya beyaz olduğu, tavuktan kurban olur mu?, kredi kartına peşin fiyatına altı taksitle alınan kurban caiz mi?... gibi soruların yanıtlanmaya çalışıldığı klişeleşmiş tartışma programları, her kurban bayramı öncesi gelenekmişçesine ekrandaki yerlerini almasıdır.
yetenekli mi yetenekli dans eden papağan. kendisini mezdekeyle, zikir müzikleriyle, çiftetelliyle oynattılar, fakat o gerçekte ray charles müziğinde coşan bir amerikalı.
yeşilçam filmlerinde geçen anlamsız fakat yaran repliklerdir.
ediz hun-ed
türkan şoray-tş
ed - sizinle konuşmak, mutlaka tanışmak istiyorum.
tş - bir erkekle sokaklarda tanışanlardan değilim ben. benim için çirkin, ayıp, küçültücü birşey bu!
ed - ben de sokak çapkını değilim, yüksek mühendisim!! seviyeli bir muhitin insanıyım. böyle birşey benim de ilk defa başıma geliyor.ciddi niyetlerle bekliyorum yolunuzu.
tş - peşimi bırakın yoluma çıkmayın bir daha.
bir zaman sonra...
tş - her an her yerde karşıma çıkıyorsunuz, mektuplar yazıyorsunuz, korkunç bir ısrarla müşkül bir durumda bırakıyorsunuz beni. ne istiyorsunuz benden?
ed - seni! http://www.youtube.com/watch?v=S7_ZC3GkdU4