mujdeci
876 (teknoseksüel)
yedinci nesil silik 4 takipçi 92.12 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sıçılmış su tankından su içmek

    1.
  1. poh yiyenin uşağı diye bir laf var, benim hanzadelerim için eski bir erzurum bilgesi tarafından kaleme alınmış. daha sonra "hele şu kar kış geçsin de yazarık" diyerekten bekleye bekleye sadece deyime dönüşmüşmüş. ya.

    cedric 8, ben 10 yaşındayım o zaman..

    tabi. her çocuk gibi büyüyünce sergen olacaktım. onca saatlik didinmişliğim, adanmışlığım gece kurduğum siyah-beyazlı, 10 numara formalı, 10 numara hayaller hep bunun içindi. onçün idi öğlenin sıcağında derme çatma apartman duvarına çizilmiş 90, 80, 70, 60 diye derecesi bilem verilmiş tebeşirden kalesine kesme vuruşlar yapmam.. bi keresinde annem siyah beyaz formamı ateşe atmıştı "çok top oynuyorsun sen" diye. öyle ağlamıştım ki akşam oldu. 10 numaralı bile değildi hem de. 4 numaraydı formam.

    eee. mahallede annemin totaliter rejiminden ötürü artık her maçım deplasmandı. yine bir gün iki mahalle öteye,"karşıyaka"ya maça gittim. bu karşıyaka da her ilde/ilçede bulunan bir yerleşim adı lan. zinhar izmir'le bir alakası yok. şimdi bile karşı koltuğa karşıyaka diyorum evde. madem adettendir, e adet yerini bulsun.

    eve dönerken nasıl susamışsam artık bir ara asfaltta seraplar, heyyulalar görüyorum. terden yüzüme yapışan tuzlu tuzlu saçlarım, terin aktığı yerler oluk oluk tuzlu izler, rüzfarla birazdan yalama olacak dudaklarım.. tam köteklik bir veletim annem nazarında. işte su bunun için çok önemli arkadaşlar. annesinden çekinen her çocuk için birazcık temiz su bırakmalıyız geleceğe. neyse, yazısında bile meymenet kalmayıp "tank?r" yazan paslı yüzeyli bir tankerin başında çömeldim bir müddet. musluğunu kıvırdım ama nafile, su yok.

    emeyim, vakumlayayım da iki damla su girsin adem elmamız ıslansın demeye kalmadan o korkunç hadise..

    bakın, bu benim geldiğim ülkede bir yavrucak insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biridir. atık sudan ağulanan ceylan gibi bacaklarım titredi, düşerken öğürmenin zorluğunu tattım. kusarken fosfor gibi parlayan göz damarlarımı içerden görüyordum. bayılmışım.. ikindi ezanı okunurken uyanıp, hala sendeleyen emanetimi eve atabildim. tifolar, koleralar, difteriler, diazanteriler, sair mikroplar içerde galebe çaladursun, her yerde serbestçe su içilebilen canım ülkemin şanına zul getirecek gaitasıyla her kimdir bilinmez; tankerin içine nasıl sıçabildiğini iyice araştırdıktan sonra bu adamı bir gün cezalandıracağım. ahdım olsun.

    ***

    + memed kusura bakma ya büyük geçmiş olsun.
    - sen mi sıçtın lan arif tankere.
    + he laaa. al şu kofreti de barışalım hadi.
    - ben sana lokum vereyim de oraya nasıl sıçtın onu söyle..
    5 ...
  2. sevgilinin mükemmel olmadığının anlaşıldığı an

    6.
  3. demir almak zamanı gelmiştir zamandan, meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
    0 ...
  4. ben o kızı yedim

    1.
  5. Bir erkeğin başka bir erkeği sevgili yapma yolundan döndürebilecek en etkili sözlerden biridir. Ve tarafımdan sözlüğe armağan yeni bir bakınız olması dileğiyle.

    virabismillah.

    insanın anılarıyla, özellikle kötü anılarıyla dalga geçmeye başladığı yerde doğmuştur mizah. Bu yüzden mizah orospu çocuğudur biraz, gizlenmek istenen kötü yönlerin alenen anlatıldığı, başkalarının başına gelmiş kötü şeylerin abartılıp, süslenip sunulduğu bir medeniyet fahişesidir. eğlendirir, gülerken düşünürsünüz, başınıza geldiğindeki halinizi tasavvur edersiniz ve yüz kaslarınız gerilir. başınıza geleni, kendi mizahınız yaparsanız büyürsünüz.

    ***

    platonik aşk, platon'un idealar dünyasından yansıyan hayalin başka bedene giydirilmesi durumu; sanki platon'un kucağına doğmuşum, orasu benim vatanımmış gibi sürekli platonik aşık olan kırmızı kravatlı, yeni yetme bir oğlan çocuğu, ben. bitmek bilmeyen dallas dizisi gibi her dönemde yeni bir bedende tutku-hırs-hormon-hayal.. aşk işte. bu kez adı tuğba.

    eeh işte. güzel ve çirkin arasında kalan insanlar vardır ya hani, tuğba tam orada. bazen güzel bazen değil. bazen nefesi bedenimi yakacakmış gibi, bazen öğle arası kısırın yanında lahana turşusu/sivri biber yiyen bir kız. tam kusacakken ağzınıza kayısı tadı gelmesi gibi bir etkisi, bilinmez bir gizi var. abayı yakmamın tek geçerli sebebi sınıfın en güzeli olması. sınıfın estetik durumunu da siz hayal edin artık.

    neyse, bu tuğba'nın mahallesi meskenim, evi mezarım, mavi işlemeli beyaz mendili kefenim, gamzesi mezarımda açan nergisler oladursun; ki kendisinin gamzesi bile yok, eskiden tuğba'yla çıktığını bildiğim hakan adlı çocuk kafamı kurcalayıp duruyor. çocuğu da bilen bilir * alamet-i farika gibi bir piç kurusu. babası huniyle, taşırmadan yapmış. ne eksik ne fazla. yine de ekrem amca'yı * severim. babalarımız ahbaptır. bu vesileyle evlerine kadar gidip bi çaylarını içecek kadar gözüm kara. meselenin özü hakan'la konuşmak. tuğba hikayesini dinlemek.

    bahçede hortumla çakılları sularken buldum hakan'ı. mavi eşofmanını bileklerinden kıvırmış, altına da abartısız bok sarısı bir tuvalet terliği giymiş, üzerinde de parliament mavi gömlek üzerine zengin piçi beyaz süveteri sırtına bağlamış. kız olsam orada veririm. bu kadar tezatı bir araya getiren yaratıcı tabi yumurtaya da can verir. hakan'a lafı dolaştırmadan meseleyi açtım, utana sıkıla tuğba'yı sevdiğimi söyledim, geçmişte neler yaptıklarını sordum. bahçe hortumunun boğazını sıkıştırarak fijüüüüüv diye ileri attığı suları bi an bırakıp hortumun ağzından birkaç yudum su içti.

    - ben o kızı yedim ehe. pastaneden yedim.

    sonrasını duymak bile istemesem de, ister istemez gözümde canlanıyordu. öyle bir anlattı ki şerefsiz, hortumu bırakıp 31 çekmeye gitti. ben de kendimi bir torbaya koyup ayrıldım ordan. öyle yıkılmıştım ki tuğba karım olsa, anam avradım olsun oracıkta boşardım. hem de üç kere değil dokuz kere derdim boş ol diye.

    ***

    hakan'la 2010 yılında sirkeci'de karşılaştık. hasbihal ederken mesele açıldı, daha doğrusu meseleyi o açtı, "cesur adamsın lan, valla bak. ben olsam böyle bir şey yapamazdım." diye gönlümü almayı ihmal etmedi. ve ekledi "ben o dönem her kız için o espriyi yapıyordum lan. kimi sorsalar öyle diyordum.".. çayının son yudumunu alırken seneler evvel hayatımı siktiğinden habersiz neşeyle sırıtıyordu.
    7 ...
  6. sevgilinin küçük üçgenlerle çıkması

    1.
  7. N'oldu lan? Bi futbol muhabbetidir almış yürümüş görüşmeyeli. rakkamsız, terimsiz (fatih terim değil bildiğin terim) başlık açıyoruz ptt 1. ligine yolluyorsunuz oğlum. 30 yaşındayız diye milan'a transfer mi olalım. sansiro'nun kapısına "amın oğlu cesare" mı yazalım illa? korkarım sözlük iyi ergen yapmış pröfesör. tedavisi yalnız kendi içinde. zall köşeyi dönerken arkada bıraktığın sözlüğü unutma!

    hşş kime diyom?

    ***

    minyon tipli, şehla bakışlı, kahküllü sevgilinin gözleri açılınca hücum futbolu oynaması; yanına aldığı birtakım (ki bunlar mutlaka iki kişidir) "yarımşardan tam" çirkin kızın tavsiyelerine uyup uyup hayatı osasuna defansına çevirmesidir. bilenler bilir (parantezine kadar kalıptır bu), nopnormal bir adamım. top atsan uyanmam ya da iğne yere düşse uyanırım marjlarının ortasındayım yani. yahut koklasam sarhoş olurum ve bidonla içsem dokanmaz marjları.. bilemedim, şablonu al, düşün biraz. zekalı adamsın. ekstrem bir hayatım yok. ileri amatör fotoğrafçılığım yok, lüsid rüya görmem, okçuluğa ve biniciliğe eğilimim vardı behri zamanında. gelişigüzel bir arkadaşımın "şövalye mi olacan lan yoksa ehuahuahha" başlıklı espriyi iki sosyal ortamımda dillendirmesiyle çıldırıp uluorta elle taciz etmişliğim var kendisini. allahtan erkek idi de geçiştirdik olayı. gel gör ki yeşil pelikan silginin tükenmez kalem yazısını silmesi gibi silmeye çalıştı ömrüm beni. silinmedikçe yontuldu beyaz kağıtlarım, aşındım amına koyim.

    normalim, kolay sinirlenmem, kalemle gülümseme çizsen güleryüzlü de sayılırım. hayat kocaman bir gamze bıraktı bende. yüzünün çizgileri gülümsüyor dedi bayanın biri bi gün. sonra numarasını verdi, besmele çekip aradım. estetik cerrahide klinik sekreteriymiş sürtük. ama gideri vardı.

    velhasıl çok şeye katlandım; yünlü kazaklarla beyazları yıkayan sevgilim oldu, oruçlu gün cıplah fotoğraf mesajlayan sosyopatlar tanıdım, hoşlandığım kızın bir nebze konuşmaya tenezzülen "sen daha iyilerine layıksın." yalanını uzattıkça uzatışını dinledim yağmurun altında. sabri'siydim bu işin; ne ortalar yaptım zaten yoktular..

    işte bu benim en huylandığım şeydir. bak şimdi çık gel, sümüğünü elinde sündür, geğirerek "jamiryo" de; karşında lahana dolması yerim. soğukkanlı ve karizmatik, gözlerine bakarak hem de.. sıçılmış su tankerinden su içmişliğim var boru değil. ama bu, bu başka işte...

    kadınların birbirine kadınlık öğretmesinden ölesiye tiksiniyorum. boklu tanker suyundan, sümüğü dolama yapıp kanepeme sürtmenden, yemek masasına kokulu çoraplarınla oturmandan daha çok hem de..
    8 ...
  8. şükela olmuş entry yi eksileyen insan türü

    1.
  9. şindi olmuşun arkasından konuşmak gibi olmasın amma ciğeriniz götünüzden gelsin sizin. üstelik bu kıskanç canlılar aramızda yaşamaya devam ediyor.

    uludağ sözlük yeni tasarım ile beraber ortaya çıkan bu gerçekle ilk ben yüzleştiğim için başlık bana kaldı. şükela olan entryleri gezin, bakın. artıya yakın eksi yapmış südübozuklar. bak bak bak.. az daha yeni tasarıma geçmesek bizi uykumuzda mikecek bunlar.
    4 ...
  10. ilk sevişilen kızın vajinismüs olması

    1.
  11. bu mayaların yediği boku biliyorsunuz. 21.12.12 diye diye üç bin senedir talukatımızı siktikten soona "hallahallaa niye gopmadı ki yeaa. hacıt şimdi siz bakınca kıyamet kopmüyo ama yeaa!?!" gibi saçma sapan duruma düştüler. öyle işte efendimin çelebisi, hepimizin böylece kirişi kırmasına sebep verdi bu küt saçlı üçkağıtçılar. göteleklerin numerik sisteminde 1 ve 2'den başka sayı yoktu diye; "nasılsa kıyamet gopmadı, o zaman ben de yoldan çıkhayım" diyerek avantajlı günah tarifelerinden yararlanmaya başladık ma-alem. *
    alışılmışın dışında uludağ sözlükte terbiyeli bir gece yaşasak da, gerek önümüzdeki haftasonu, gerekse yılbaşının yaklaşması ile terbiyemiz bozulacak. aha bu da benim naçizane kehanetim olsun nostradamus kardeş. binaenaleyh, böyle alengirli bir konunun başlığını ve girizgahını takdim ederim.

    hele..

    ilk milli maça çıkılan kızın vajinismüs olması durumudur. daha doğrusu durumun sonradan çakozlanması ile erkekliğe alel* gelmediğinin yıllar sonra akraba sohbeti esnasında farkedilmesidir. amcanızın 3. oğlunun askerden gelişiyle, alakalı alakasız konular konuşulurken geyiğin dibinde akla gelirse eğer; mekanı terkedin. yoksa arşimet'in suyun kaldırma kuvvetini bulduğunda "eureka!" diye bağırarak daltaşak fırlaması gibi "vajinismüs!" diye diye gebze'ye kadar koşarsınız. ne eksik ne fazla.

    neticede maç berabere bitmiş, sayısız fırsattan yararlanamayan almeida omuzlarını küskün çocuklar gibi öne doğru atarak soyunma odasının yolunu tutmuştur. önemli olan gol atması değildir oysa, gol pozisyonuna giren forvet iyi forvettir. yalnız takım üç puan alaydı iyiydi.

    hele helee..

    buradan can yücel sever kardeşime bir çift sözüm var:

    birtakım şeyler düşünüyorsun..

    öyle böyle

    değil..

    ***

    edit: tmm yk bşy!
    1 ...
  12. gürültücü bir evde görülen müzikal rüyalar

    1.
  13. uykunun sonuna doğru zihnin dışarıdan gelen seslere duyarlı hale gelmesi ile yaşanan durum.

    bilmiyorum benden başka yaşayanlar oldu mu ama kayda geçsin.

    kardeşimin alarm müziği eşliğinde neşeli rüyalanmaca. kalkınca devrilen kamyonu kaldırdık tabi.rüya tropikal iklimde geçen konulu bi erotik filme dönüşmüştü. sahne geçişlerinde bu çalıyordu. (alarmı 3 dakikada bir tekrar özelliğine almış pezevenk)



    ya da sayko kardeşin öğle uykusu sırasında yüksek sesle orhan gencebay filmi izlemesi. oğlum uyuyana hiç mi saygın yok. sabahtan beri çöllerdeyim sebepsiz. hayır, kimi sevdiğimi de bilmiyorum bu kadar.



    ya annecik.. sabahın köründe kalkıp mukabele sürecem diye evde yüksek sesle kur'an dinlemesi.. sesini açmadan sürülmüyo mu yani. rüyam el kaide propoganda filmlerine döndü. bazen de ben okuyorum geze geze o kur'an ayetlerini. sesim de pek güzelmiş.

    üstelik mukabele bitince kahvaltı hazırlarken mahsus ilahi falan açıp mutfağa gidiyor.


    ben de yumul yumul uyumaya çalışırken rüyamda beyaz sarıklı çember sakallı din ulemasıyım. yasaklıyorum sana ilahiyi.. yazık bize de.
    4 ...
  14. ödünç verilen elektronik eşyaların akıbeti

    1.
  15. emanet malın canı götünde olur. *
    tabi anlayışımız bu olmamalı. paylaşmak, eşyaları sosyalleştirmek, komünleştirmek öğütlenegelir bize. böyle de yetiştirildik evvelallah. lakin yıllar içinde yukarıdaki deyimin gerçekliği yüzümüze çarptı. nasreddin hocanın meşhur komşusu gibi dayandığımız da oldu kapılara.

    sürgülü telefon ilk çıktığında canımı dişime takıp aldığım telefonun sürgüsüne tecavüz eden misafir çocuğu olgusuyla sarsıldım bir keresinde. soğukkanlılıkla odama gidip yastığı yüzüme bastırarak bağırdım, ki bu sahne hayalimdi. buruk bir sevinç, metanetli bir üzüntü yaşamıştım.

    ama asıl keskin fikirlerim lise yıllarında oluştu. bir yerde, anne baba evde yokken eve gazete serip koşarak 31 çeken liselilerle ilgili bir yazı okumuştum. bizim kafa o kafa. biz dediğim de fatih ve ben. fatih cereyana takılı taraklı tıraş makinesini görünce merakı kabarabilecek zıpırlıkta biriydi. şimdiki gibi 15 liraya zenciden alınmıyordu o makineler. babacağızım yağlayıp bakımını falan yapardı o derece.

    tıraş makinesini kapıp banyoya giden fatih hunharca etek kıllarını kesiyordu. manzaranın dehşetinden müdahale edemedim.

    bi de çıkıp göstermez mi deyyus.. hulk hogan tıraşı yapmıştı hiç unutamıyorum. işte o gün bazı eşyaların özel kalması gerektiğine inandım azizim.

    ***

    o değil de bu fatih bile evlendi lan. nasıl evlendin olum sen?
    4 ...
  16. el yıkayacakken birden fortlayan şakacı musluk

    1.
  17. suların gelmeye yakın zamanı el yıkayacakken birden foşşşş diye efekt verip özellikle apış kısmını ıslatıp toplum içinde şekilden şekile girmemizi sağlayan musluk. takım elbise düşmanı hayın. bir de "noldu lan altına mı işedin" diyen bir arkadaş vardır mutlaka etrafta. iyi bak, mutlaka vardır.
    7 ...
  18. yanak yanağa değdirirken yanlışlıkla öpüşmek

    1.
  19. bayramda seyranda yanak yanağa değdirip boşluğa muccuklarken; yanak değişimi esnasında uzaklığı ayarlayamayarak dudakların birbirine değmesi durumudur. erkek-kız eşleşmesi olduysa fevkaladenin fevkinde bir tesadüftür. (bkz: sevişmek için alternatif bahaneler)

    yok eğer benim yaşadığım gibi öz amcanızın oğlu ile yaşanmışsa bir müddet görüşmemeniz hayrınıza. ibneliğin lüzumu yok.

    edit: ulan o değil de yeni aklıma geldi, bi de biz bu adamla küsmüştük ve yeni barıştık. nasıl özlediyse artık..
    35 ...
  20. gece gece yapılmaması gereken şeyler

    1.
  21. atıştırmak için bile olsa mutfağa gitmeyin. sonra işler çığrından çıkıyor. az önce atıştırmak için mutfağa girip 4 kişilik makarna yaparak ton balığı döktüm üzerine. maydanoz ile süslerken kendimi yakaladığımda artık çok geçti. bir de acı biber turşusu varsa dolaptan uzak durun, zincirletin kendinizi.

    oha. tanım nerede lan?

    gece gece yapılmaması gereken şeylerdir.
    2 ...
  22. hoşlanılan kişiye yaranmak için yapılan mallıklar

    2.
  23. bonkör görülmek için 16 kişilik bi grubun cafe masrafını üstlenmek.

    ulan hadi anladık kendi arkadaş grubumun çayını çerezini öderdim, tanımadığım cafe sakinlerini dahil etmeyeydim iyiydi.
    3 ...
  24. vedalaşmadan önce lafı toparlayamamak

    1.
  25. esasen dürümünün son lokması ile ayranının son yudumunu ayarlayabilen bir kültüre sahip kişiler için utanç verici bir durumdur. aynı yöne gidilen kişi ile vedalaşmadan önce sohbeti sonuçlandıramayıp enteresan cümlelerle vaziyet idare edilir.

    +...ahaha sonra vedat kaş göz etmeye başladı
    - dönüyorum.
    + yok abi ne dönmesi. elinde çift okeyi var bir o ikisi per. ceket koysak taş vermez en azından. dedim böyle nereye kadar vedo?
    - ben buradan sağa dönüyorum yalnız dostum.
    + heaa. oldu o zaman, f grubu ölüm grubu yalnız dikkat etmek lazım. tamam o zaman görüşürüz.
    - görüşürüz.
    + görüşürüz.
    - ya allah,
    + bismillah, allahuekber!!
    - ???

    genelde telefon konuşmaları sırasında kapatma dakikasından önceki hezeyanın sebebi de budur. tabi anlatınca komik olmuyor. ehe.

    (bkz: oldu o zaman)
    3 ...
  26. dokunmatik telefonun asfaltta sürüklenmesi

    1.
  27. Havar komşular havar!

    Yepisyeni dokanmatik telefonun elden düşüp asfaltta sürüklenmesidir. Mal canın yongası diyeler, soğuk suyla yuyalar, şöyle garip bencileyin.. Tsubasa da yeniden başlamış ya la. Dur bakıyım mutfakta mandalina varsa kabuğunu soyup yerim. Bir de seni çok özledim nokia 5210..

    Bir cenabetlik var bu işte. Sağ böğrüme kayışla bağlayaydım seni maralım.. Yetişin a dostlar!

    (bkz: Kayışı koparmak)
    8 ...
  28. yazılı olmayan efsanevi asker hikayeleri

    1.
  29. artık yazılacak..

    şimdi bu hepimizin bildiği helikopterden f-16'ya atlarken değiştirilen şarjör hikayelerinden değil de daha biraz korkunçlu hikayelerdir bunlar. genelde 2-4 veya 4-6 nöbeti sırasında nöbetçiler tarafından nakledilir. herkes bir kez askerlik yaptığı için tekrarlar göze çarpmaz. hikayelerin belli başlı unsurları aynıdır. kafası olmayan süvari, nöbetçileri uyandıran hayalet erbaş, tuğgenerale kafa tutan kırık astsubay, doğuda kafayı sıyırıp batıda suskunları oynayan rütbeli..vb gibi örnekler verilebilir.
    2 ...
  30. mobil e geçen sitenin siki tutması

    1.
  31. yalan mı lan yalan mı ha?

    al sana facebook, al sana twitter, al sana sözlük.. mobil uygulamaya geçtiği için eli işte gözü oynaşta bir sürü ergenin fink atma mekanı olmadı mı? eskiden en azından bilgisayarı olmayan veya bilgisayar kullanma sınırı olan insanları elediği için bu saydıklarım seçkin sitelerdi. "abi 9. masayı elli kuruş uzat" veletlerinin de o uzatılan sürede girebildiği entryler, atabildiği tweetler, paylaştığı durumlar katakulleye gidiyor biz de rahat ediyorduk.

    diğer siteleri siktir et de en azından sözlük için mobil veya androidapp aracılığı ile entry girıilmese de sadece okunsa.. bize de bu işe emek veren insanların duygu ve düşünceleri kalıyor olsa.. ah şu duvarların dili olsa da öpüşsek, şu kapının memeleri olsa.. çok şey mi istiyorum? parkelerin minik g.tleri olsa..
    3 ...
  32. alakasız birine benzetilmek

    1.
  33. Başlığı açarkene sözlükte daha önce açılmış başlıklara baktım apansız. En iyi zamanlarında zeki alasya'ya benzetilen biri olarak buruldum arkadaşım.. Aramızda pirelli takvimine poz verecek adamlar varmış, halbuki uludağ sözlük mülakatında zall'ın sözü vardı bana. Erkekler hem çirkin hem salak olup güpgüzel kızların kankası olacağıdı. Kızlar ise alabildiğine güzel..*
    Benimse en büyük derecem, dıdının dıdısı ile dış kapının mandalının düğününde; izmir'de meskun pilot üsteğmen suat'a benzetilmemdi. Üstelik bu adam ilk uçuşları sırasında kendi köyünün üzerinden sorti yapıp iki ahır damını gömçürten bir manyak. Yine de bir müddet ekmeğini yedim allahı var.

    Arkadaşlar; bilhassa şu benzetmezse ölecek hastası 30'una yakın sonradan sarışın kızlar, sekreterler, tekstil işçileri, 2000 lira mayış aldığı halde 10000 liralık yaşama hayali kuran bayan öğretmenler, kısacası yurdumun maki iklimli kızları sözüm size. Benzetmeyin bizi arkadaşım, biz eğlenmiyoruz.
    4 ...
  34. esprinin ekmek yedireceğinin anlaşıldığı an

    1.
  35. Yapılan esprinin ortamda yüzlere yansımasından sonraki ılgın huzur anıdır. Bin emek lâfı dolaştıra dolaştıra soteye getirdikten sonra tiridine banma dakikasıdır. Genelde peşinden bir sigara yakılarak zafer taçlandırılır.

    Yalnız bu halvet dakikasının içine eden erken boşalasıca tipleri istisna tutmak gerekir. Tam golü atacakken burnunda baloncuk olmuş sümüğü ile "hohoho" diye gülen santa klaus terk bir adam hayal ettim şu an. Bu adama gülmeyiniz.

    Bir de, ekmek çıkacağını anladıktan sonra espriyi iyiçe pekiştirecek sosyopatlıklar yapmayın. Her şeyin bir şeyi var mına koyim.
    1 ...
  36. bütün asker arkadaşlarını hatırlayan akraba modeli

    1.
  37. Sizi temin ederim, ziyaretiniz boyunca kafa sallayıp "hı hı" demekten boyun ve trapez kaslarınız gelişebilir. Yıldız tilbe gibi girdiğiniz evden halil mutlu gibi çıkarsınız. Mutluluk konusunda emin değilim yalnız..

    Eğer beraber hasta ziyaretine gitmişseniz hastanın ötenazi isteme hakkı vardır bir nebze. Ama üzgünüm ki siz dinlemek ve onaylamak zorundasınız. Ya da en yakın oksijen tüpü ile kafanıza vurabilirsiniz..

    O nasıl bir hafızadır ya. Adam acemi birliğinde malzeme kuyruğunda tanıştığı antepli cemil'i bile hatırlar mı? Üstelik adam kapkara ve ön iki dişinin dipleri çürük.

    Bu tür akrabalara denk gelmemek için dini bayramların da stadyumlarda coşku ile kutlanmasını diliyorum.

    + merhaba gardaş ben cemil nassın, ee misin?
    - iyi sağolasın.
    + Sivilde neydin?
    - ilerde yeğenlerimin bayramını sikertmek için yaşadığım her şeyi not alıyorum sivilde. Ön dişin takma mı?
    + kompile..
    - Kompile mi? Tamam..
    7 ...
  38. ilk randevuya çiçek almadan gitmek

    1.
  39. Ben bu boku da yedim hocam..

    Evrensel insan hakları beyannamesi'nin buluşmalar bölümünü okumuş herkes bilir ki ilk randevuya mutlaka çiçekle gitmek gereklidir. Bunun basit bir erkek hilesi olduğunu bile bile kadınlar da bunu yer. Mutlu falan oluyorlar. Ben ise heyecandan olsa gerek bu detayı atlamışım. Tüm anarşikler gibi montrö olsun, lozan olsun, kyoto sözleşmesı olsun hiçbirini kabul etmediğim için bu buluşmalar yasasını da sallamıyorum. Anarşizmin cinsel çekiciliğini bile hesaplayan beynim mecidiyeköy çingenelerinin sattığı karanfillerden almayı düşünmemişmiş.

    Neyse efenim beşiktaş rıhtımında buluştuk. Rıhtımda buluşmak da attila ilhan şiirlerinden kalma bir ayrıntıdır. Rıhtım mı kaldı lan allasen. Motorbotla gezicez sanki. Hallahalla..

    O zamanlar kur aşamasında olan eski sevgilim son derece manyak bir kızdı. Şimdi kötü reklam yapıp kâr marjını düşürmek istemiyorum. Henüz ıhlamurderede başladı çiçekle ilgili laf sokmaya. Yok efendim çok tatlıymışım, yok kollarım çok kalınmış, yok şöyle yok böyle, yok lan işte yok yok.. Çiçekten başka bir şey demiyordu. Çiçek tutmazsa ölecek hastasıydı sanırım.

    Kısık gözlerle ufka bakan ben ise yine kısık ses ve son derece karizmatik bir şekilde "dur hacı bir dakika" dedim. Koşarak gidip kenarda ekili çiçeklerden bir kaç dal koparıp geldim..

    + al ortağım
    - manyaksın yemin ediyorum, çabuk gidelim burdan çabuk..
    + e çiçeg?!
    - Ver hadi ver..

    işte bu kız benimle üç yıl çıktı. Manyak diyorum da boşa mı diyorum ben..
    9 ...
  40. futbolu zamanında bırakamayan futbolcular

    1.
  41. Jübile kıvamına gelip de aç gözlülüğü yüzünden futbolu bırakmayıp para kazandığı halde efsaneleşme şansını tepen futbolculardır. kastımız serkan damla ya da serkan dökme gibi kariyerini süper lige yeni çıkan takımlara adamışlar değil. Onlar da bi anlamadım anasını satayım. Ulan her sene oynadığım takım küme düşse bırakırım ben bu işi, ne bileyim benzinlik falan açarım ya da akp gençlik kollarına girerim ki cenabetliğım işe yarasın.

    Konuya örnek vermek gerekirse rüştü reçber'in neyin peşine takılıp jübile yapmadığını merak ederek başlayabiliriz. Bedeni yetersizlik baş gösterdiği zaman aklıyla dengeleyip harika bir jübile maçı ile bizleri gururlandırabilirdi. Peki şimdi? Ha nihat kahveci?

    gece 1-2 maçımız var gelmez misiniz?
    1 ...
  42. tedbir amaçlı dövülen kişinin masum olması

    1.
  43. insanı derin üzüntüye sokar.

    şimdi tedbir amaçlı dövmek nedir, nasıl uygulanır onu tartışmayacam. polemik istemiyorum. ama bu dayaklı-pataklı anılar ekseriyetle lise yıllarında biriktiğinden hareketle pek de makbul bir şey olmadığının altını çizerim. sanırım yeterince ciddi bir imaj bıraktım.

    ah oğul, çok zaman var ki tedbir amaçlı yediğimiz bir araba dayaklar yüzünden 17 buçuk gün devamsızlığa rağmen rapor falan alıp evde çizgifilm kuşağı izledik. böyle de çelişik bir hayat düzeni, anlamsız, marjinalite dolu. gündüz nizamcı, akşam alemci.. okulda kartal tibet, evde ruhsar dizisindeki cem davran..

    yediğim kafanın, tekmenin hesabını tutmadan bir hatıramı nakledeyim dedim. gene beceremedim.

    o zamanlarda ilker diye son derece gıcık bir arkadaşımız var, orta 2 ten beri sakal traşı olur, kışın kalorifer peteklerinin arasına malafatı dayar, sigarayı beyaz anne işi külotunda saklar, velhasıl enteresan adamdır. kısa marlboro içmese adamdan da sayılmaz ama yani referans sağlam. ancak, gün geçmiyor ki birilerine çatıp vukuat çıkarmasın.

    ve ilkerin son hedefi cengiz diye bir çocuk. bir gece pusuya düşürüp dövücek, kaçışı yok. sonra bir akşam üstü volki-tolki ile haberleşerek 100 metrelik bir çember içine alıp sıkıştırdık çocuğu. ilker'e göre cengiz kızkardeşine sarkıntılık eden bir sapık, biz diğer 3 kişi ise meyhane kavgalarıdaki figüranlarız. operasyon ise benim eserim, vicdanımdaki sızı ile beraber.

    ertesi gün polisle beraber gelen cengiz'in suçsuz olduğu ortaya çıktığında ise şebekemiz yerle yeksan olmuştu. müdür odasında yediğimiz dayağın haddi hesabı yok tabi. ve tabi evde..

    ***

    okul müdürü- meemet oğlum siz eşkıya mısınız, siz hayvan mısınız oğlum? (çottt..)
    ben- hoc..
    okul müdürü- sus bir de konuşuyorsun pezenvenk! (çat çut!!)
    ben- ho...
    okul müdürü- defol lan defol git havyan! (bam güm)
    1 ...
  44. bir erkeği terkederken dikkat edilecek hususlar

    1.
  45. bir erkeği terk ederken dikkat edilmesi gereken hususlardır. bir işi yapıyorsanız iyi yapın diye.. zaten hepsi bir yerde bitmeyecek mi. zaten hepimiz ait olduğumuz ruhları sahte bedenlere giydire giydire heba olup gitmiyor muyuz. dinleyin öyleyse.

    erkeği kişi kaybından çok zaman kaybına inandırmak için en korkunç silahınızı, göz yaşlarınızı kullanın. bir daha ne ağlayacak, ne de ağlayan kişilere acıyacak.. bu iyi bir terk ediştir.

    kokunuzu bırakın parça tesirli bomba gibi. acısın kendine. eşiyle dostuyla görüşemez olsun. içinin bir yanı isyana bayrak açarken seven bir yanı, bir koku ile yeniden yeniden başa dönsün. korkmayın öfkesi kendine.

    mesela ne kadar iyi yemek yaptığından bahsedin terk etmeden önce. sanattan anlayan, zevk sahibi, ince ruhlu ve düşünceli olduğundan bahsedin. hatta diyin ki "en çok da kendini unutup ülken için üzüldüğünde seviyorum seni. bir bütüne parça olma çabasında değilsin diye kocamansın. sen konuşurken içim büyük büyük oluyor, ne dediğini anlamasam da etkileniyorum, gülümsüyorum..". böyle diyin. ki o adam bir daha hiçbir yerde büyük büyük konuşmasın. kocaman olmasın. yemek de yapmasın lan hatta bir daha. tüm hayatını bir taşa bağlayıp atsın denizlere. aynanın karşısına geçip tipine sövsün, hayatına, yedi ceddine, gelmiş ve geçmişine siktir çekerek başlasın sabaha. daha çok sigara içsin, daha az uyuyup daha çok piç olsun. kimsesiz olduğunu hatırlasın daha kim olduğunu hatırlamadan.

    böylesi daha iyi..
    2 ...
  46. düğünlerde acıların çocuğunu oynayan genç

    1.
  47. düğünlerde üzgün yüz ifadesiyle prim toplayan genç bünyedir. olsundur. yakışıyordur. velhasıldır, kelamdır. bir de bu var amına koyyim. her kelimenin sonuna -dır, -dir eki getirip kelimeyi fiilleşirince bombastik ölçüde yazar oluyoruz ya. az yaratıcı olun ayar etmeyin adamı.. neyse zaytungvari devam edelim soğumadan:

    katıldığı onlarca düğünden edindiği tecrübelerle yarattığı "bu düğün bana acı çektirse de eşi dostu darda komam" yüz ifadesini başarıyla sergileyen süleyman dilbaz, özçakır düğün salonunda coşkulu halk tarafından karşılandı. gümüşlü belediyesi adına nikah memuru tarafından takim edilen plaketle, çift posiyon pasta ve sair meyvesuyu ile ödüllendirilen dilbaz, ödül töreninin ardından damatla geline en yakın konuma oturdu. genç kızlar tarafından süzüldüğü gözlenen gencin yüz ifadesinden taşan derdi, başta kız evi olmak üzere düğüne katılmış tüm gelinlik kızlar tarafından merak ediliyor. süleyman dilbaz'ın bu popülerliğine rağmen neden sevgilisinin olmadığı ise merak konusu..
    1 ...
  48. o değil de insanı

    1.
  49. geyik insanıdır. bu insanla muhabbetinizde ani susuşlar olmaz. konuşurken kullandığınız kelimelerden herhangi birisinden yola çıkarak "o değil de hede hödö" gibi bir muhabbete ani giriş yapar. sinir bozucu olanları da vardır. geyik dışında şiddetle kaçınılmalıdır.

    o değil de geyik eti de tatlı olur şimdi.. yirim.
    1 ...
  50. oruç tutan aşırı derecede sevimli kız

    1.
  51. tanıdığım kızların çoğunun oruç tutmamasından doğan bir duygu sanırım. bu açıdan hem aşırı derecede sevimli olup, hem güzel ve bakımlı olup, hem de oruç tutan kızdır.

    kendisi el üstünde tutulmalı, tozlu yere ayak basmasın diye adımının önüne plonjon atlayışı yapılmalıdır.
    1 ...
  52. cüccük hareketi

    1.
  53. bizi öldürmeyip güçlendiren şeydir.
    0 ...
  54. trajik futbol anıları

    1.
  55. futbol; tiyatral görkemi, eğlencesi, coşkusu, bütünleştirici ve hatta bazen ayrıştırıcı yönleriyle yaklaşık 150 yıldır hayatımızda. birçoğumuz henüz karşı cinsten haberimiz bile yokken kendi takımımıza aşka yakın hisler besledik. hafızamızı futbolun yıldızlarıyla, şaşaalı transferlerle, kupalarla, unutulmaz maçlarla doldururken, doğamız gereği trajik yanlarını unuttuk. elbette futbolda da daima tarihi kazananların gözüyle değerlendirdiğimiz için, bu entryde tek maçtan yatan iddaa kuponu hikayelerinden fazlası var.

    (bkz: 5 kasım 1998 beşiktaş valerenga maçı) bir beşiktaş'lı olarak unutması pek mümkün olmayan valeranga maçıyla başlamak istedim.

    beşiktaş ilk yarıyı 3-0 önde bitirip, tur kapısını aralar. maç saati benim gibi ertesi gün okula gidecek çocuklar için hayli geç olduğundan çoğu beşiktaşlı çocuk ilk yarı bitince yatmıştır. ikinci yarı valeranga maçı 3-3'e getirip videodaki abiyi unutulmazlar arasına sokar.



    (bkz: 19 mayıs 2001 schalke unterhaching maçı) bu maçı unutulmaz yapan ise (bkz: 19 mayıs 2001 hamburger sv bayern münchen maçı)
    son haftaya puan puana giren schalke kendi maçını 5-3 kazanıp bayern'in maç sonunu beklemeye başlar bayern 1-0 geridedir. maçı için detaylı bilgi (#4225693)
    maçın sonunda bayern 90+3 golüyle beraberliği yakalayıp binlerce shalke'liyi gözyaşına boğar.
    http://www.youtube.com/watch?v=r2UpUXV-nAA

    (bkz: 25 ocak 2004 guimares benfica maçı) benfica'nın macar forveti miklos feher'in sahada hayatını kaybetmesi ve takım arkadaşlarının gözyaşları.
    http://www.youtube.com/watch?v=X8mzeRVuDBU

    ve sakatlıklar
    http://www.youtube.com/watch?v=osKrTiyu6O8
    2 ...
  56. gürültülü sıçtıktan sonraki bekleme süresi

    1.
  57. umuma açık tuvaletlerde gürültülü şekilde def-i hacet yapan kişinin, tuvaletteki insan sirkülasyonunu dikkate alarak kabinde beklediği süredir. aha da tanım.

    tuvalet takıntılı bir birey olarak bunun istatistik verilerini merak ediyorum. bölgelere göre bir sirkülasyon süresi bulunabilirse beklerken abartıp tuvalette frikik şampiyonşip falan oynamazdık herhalde. en son uruguay ile şampiyon olana kadar beklediğimi bilirim.
    1 ...
  58. türk halkının osmanlı ya özlem duyma sebepleri

    1.
  59. evvela altını çizmem gerekir ki iş bu başlık ekşi sözlük'ten alıntıdır.

    ekşi sözlük klonu olmayı fihristte belirtmekte beis görmeyen bir sözlükte her ne kadar genel temayül pazar keyfi veya saklambaç yazarlığı seviyesinde magazin (t)üretmek ve freud'u haklı çıkarırcasına cinsellik çemberinin dışına çıkmamaya gayret etmek olsa da; yazarların söyleyeceği bir kaç çift güzel söz hatrına bir anket-başlık olması en büyük temennim. ve entry;

    ortaöğretim kitaplarının arka kısmındaki türk dünyası haritasını birleştirmeyenimiz yoktur sanırım. bu bir nevi bizim genetik ideamız. yani türk halkının geriye dönük özlem duyması sorunsalıdır.* kimilerince irticai özlem, kimilerince sürü psikolojisinin bir yan etkisi olarak yaftalansa da sosyolojik durum bunlardan biraz farklı.

    mesele osmanlı imparatoruğu'nun teokratik veya monarşik bir devlet olması değil; devrinde gücün odağında bulunmasıdır. gücün odaklanması için gereken materyallere yüzyıllar içinde kademe kademe erişerek gerçek bir cihan devleti oluşturması, çekim merkezi haline gelmesidir. bu materyaller enerji, ticaret, hakim kültür ve bağlı olarak gelişen askeri güç'tür. bu açıdan kemalistinden dincisine, sosyalistinden milliyetçisine, gencinde de yaşlısında da eser miktarda görülebilecek bir özlem oluşturur. maddeleştirecek olursak;

    * 100 yıla yaklaşan türkiye cumhuriyeti'nin, halk devrimi, bir dip dalga tarafından kurulmamış olması bir etkendir. teba her iki sisteme de eşit yabancılıkta kaldı. gazi mustafa kemal'in güçler birliği ilkesi ile yönettiği genç cumhuriyetin pratikte meşruti monarşi'den farkı yoktu. gazi'nin devrimlerinin filizlenme dönemi dünya'nın bunalımlı dönemi ile çakıştığı için tam bir bütünlük sağlanamadı. oldu bittiye geldiğini bile söyleyebiliriz.

    * bugün bile türkiye cumhuriyeti'nin bir mimarisinin gelişmemiş olması, sanatsal anlamda sınıfta kalıyor olmamız cumhuriyet'in emanetçi bir cunta rejimi gibi görülmesine neden olabilir. türkiye'nin en estetik yapıları (hala) osmanlı mirasıdır.

    * her ne kadar ulus devlet olsak da, silik hüviyet bilincimiz ve dünyadaki bilinirliğimiz, t.C. uyruğunu çekici bir kimlik olmaktan uzak tutuyor. süregelen kürt sorunununu dahi buna bağlayabiliriz. türkiye cumhuriyeti pasaportu güçlü bir pasaport olsaydı, pkk lokal bir köy eylemi olarak kalırdı.

    * en çarpıcısı ise türklerdeki övülme zaafıdır. övülen bir topluluk olmak en büyük arzularımızdan birisi bile olabilir. zaafın getirdiği zaafiyet, buna duyulan açlık ve bastırılmışlık bizi en yakın parlak döneme doğru ittirmekte. bu eşyanın tabiatına uygun bir süreç. ihtiyarlar da genç ve kudretli oldukları günleri yad ederek ölüp giderler.

    * devlet adamlarımızın iyi yetiştirilmediğine dair inancımız. bu da bizi her yönüyle mükemmelleştirilmiş * seçilmiş bir kişi(ler)nin kurtarıcılığına inanma isteğine yönlendiriyor. hiç umut olmamasındansa küçük ve geçici umutlar beslemeyi tercih ediyoruz.

    ***

    bu bir beyin fırtınasıdır. amacım, rejimi sorgulamak veya yanlış-doğru ayrımında trollük yapmak değil. sosyolojik tespitler yardımı ile aslında neyin iyi gitmediğini, toplum olarak nelere ihtiyaç duyduğumuzun tespiti için tarihe farklı bir gözle bakma denemesi.. yazıyı buraya kadar okuduğun için teşekkür ederim. iyi sözlükler..
    16 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük