yakinen bildiğim için söyleyeyim; bu rezidanslarda paso araplar kalıyor. kıyı kanununun ebesini sike sike bu kaçıncı yapı? bu ülkede anayasayı takan var mı?
soruları kendiniz cevaplayın.
her şerde bir hayır var denir ya, o misal kuzey anadolu fayı'nın marmara kesimindeki bir fay illa bir zaman kırılacak ve işte o vakit menderes zamanından beri ihanet edilen ve tarihi ile doğası katledilen istanbul büyük bir yıkıma uğrayacak.
haussmann'ın paris'te yaptığı gibi tarihçi, mimar ve şehir planlamacılar el ele verip ülkemizin bu eşsiz tarihi mirasını yeniden ayağa kaldıracaklar.
mö. 268'de doğan romalı devlet adamı ve asker.
roma'nın kılıcı da denir.
5 kez konsüllük yapmıştır. genç yaşta politika ve orduya dahil oldu.
galya ve pön savaşlarında önemli görevler üstlendi.
ilk konsüllüğünde mö. 225'de, po ovası'na baskın yapan binlerce galyalıyı durdurdu ve savaş içinde galyalıların kralı viridomarus, konsüle meydan okudu.
savaşa tutuşmalarından sonra, konsül bir mızrak darbesiyle atından düştü ve sonra yumruk yumruğa bir kavga sonucu galyalı kabile önderini öldürdü. bu kısımları plutarkhos'tan biliyoruz.
sicilya fatihi olarak da bilinir, hatta syracusa kuşatmasını başarıyla sonlandırınca, askerlerini archimedes'i kendisine getirmeleri için gönderir; ancak askerler archimedes'i öldürürler.
müteakip konsüllüklerinde(praetor ve proconsul olarak da görev aldı) 2. pön savaşı'nı idare etti. cannae gibi ezici bir yenilgiden sonra roma'nın konumunu ve kazanımlarını korudu.
en zorlu zamanında hannibal'i durduran isim olmuştur.
5. konsüllüğüne seçildiğinde titus quinctius crispinus'la buluşma üzere at sürdüğünde numidyalı süvarilerce baskına uğradı ve katledildi. aynı yerde diğer konsül de öldürülünce roma bir anda en yetkin iki devlet adamını kaybetmişti.
arktik okyanus'taki dev takımada. rusya hakimiyetindedir.
37.000 km^2 alana sahiptir.
batısında kara denizi, doğusunda laptev denizi vardır.
rusya anakarasından, vilkitsky boğazıyla ayrılır.
1 ağustos'ta meydana gelen bir olay olduğu iddia ediliyor.
havalimanı zemini eski maden sahası ve burada hep ufak gölcükler vardı. havalimanı temeli çok geç atıldı zaten, gölcükler kurutuldu ve büyük oranda hem de çok büyük dolgu yapıldı. zemin sakat yani.
orta jurassic dönemine ait tetanuran theropod cinsinden bir dinozor.
166-160 milyon yıl evvel yaşamıştır.
5 metre uzunluğunda ve 1 metre yüksekliğindedir.
günümüzden 150 bin yıl önce ile 13 bin yıl önce arasında avrupa-avrasya civarında yaşamış arkaik memeli türüdür.
afrika aslanı'nın bir alt türü sanılıyordu; ancak dna analizleri ile ayrı bir tür olduğu ortaya çıktı.
alman paleontolog georg august goldfuss tarafından tanımlandı ilk olarak.
ciddi bir tespittir. sembolizm akımının anası ağlatılmıştır. en büyük amaçlarımdan biri ekşi şeyler'e katkıda bulunmak(burada gülücük var).
bu yaz 2. üniversite kapsamında tarih mezunu oldum. edebi eserlerin arka planlarını her daim düşünürüm.
rudyard kipling, malum the jungle book'ta ezeli iki düşmanı tasvir eder. biri mowgli, diğeri ise shere khan'dır. orman üzerindeki hakimiyet aslında hindistan'ı sembolize etmektedir. nasıl mı okuyun da görün.
şimdi mowgli masum, hindu ve iyi tarafken; shere khan, uğursuz ve kötü taraf olarak resmedilir ve dahi orman'ın ezici çoğunluğu da mowgli'nin yanın olup işgalci shere khan'ın yenilgisi adına mücadele eder.
shere khan ismi nerede gelir. buna bakalım:
şir farsça aslan demektir, han ise türkçe kökenli kağan'ın dönüşmüş versiyonudur; yani aslan kraldır. burada aslan kelimesi için; farsçanın seçilmiş olmasının kanımca en önemli nedeni şudur:
derin bir kültürü olan fars dünyası, tarih boyunca hint topraklarına egemen olma amacı güttü. farslar, önce araplar sonra da türkler tarafından egemenlik altına alınınca bu kültürel üstünlükleri bitmedi; hem arap hem de türkler farsçanın edebiyat ve bürokrasi dili olarak var olmasını sağladılar. nitekim gazneliler, yoğun fars kültürü etkisindeki bir türk devleti'ydi. hint topraklarında öncesini saymadan başlarsak bizi ilgilendiren dönem 10. asırda başladı. gaznelilerin, afganistan üzerinden kuzey hindistan'a girip fetihlere girişmesi, hint ülkelerinin egemenlik altına girmesiyle sonuçlandı. bu hem idari hem de sosyal zeminde ciddi etkiler uyandırdı ve islam vs hinduizm çatışması başladı. nüfus olarak hindular her daim kalabalıktı, türkler yönetici kısım azınlıktır. bu örneği genelde mısır'da kurulan ve arapları esir eden türk devletlerinde de gördük. tolunoğulları ve ıhşidler... yukarıda da dediğim gibi yazar orman olarak hindistan'ı, mowgli ve dostları olarak da zulme uğrayan hindu çoğunluğu resmetmiş. devam edelim.
bu egemenlik delhi sultanlıklarıyla, timur ve nihayet timur'un torunu babürlerle sürdü. özellikle babür imparatorluğu uzun süre hafızalarda yer edinecek icraatlara sahiptir, bir yandan katı islami uygulamaları hindulara dayatan sultanları olmuşken; diğer yandan ekber gibi okuma yazma bile bilmeyen eklektik ve hoşgörülü sultanları olmuştur. mesela evrengzib uzun iktidarında hindu tapınakları yıkmak ve rahipleri yaktırmak gibi fantezilere sahipti. bir yandan türkler tarafından kemiksiz 8 asır yönetilen hindistan, diğer yandan hamisi türkler tarafından farsça edebiyata maruz kalıyordu. hint dilleri vs farsça çekişmesi.
burada esasen yazar; semboller üzerinden gidip hint bir çocuğu masum ve özgürlük adına ormanı koruyan ruh ile özdeşleştirirken; shere khan'ı orman üzerinde hegemonya kurmak isteyen, zalim türk'e layık görmüştür.
zaten babürleri de (ingilizler hatalı olarak mughal empire diyor) the east indian company yıkmak suretiyle hindistan'ı tek başına sömürdü. burada yazar, ingiliz sömürüsü üzerindeki dikkati önceki türk hakimiyetine çekerek, hinduların zihnine mi oynamıştır bilemeyiz.