gerçekte yaşanılan konuları yansıttığı düşünülüyor. yaklaşık 10 seneden fazla devam ediyor sanırım küçüktüm hatırlamıyorum. gazmandan sonra en çok tutan türk süper kahramanı polat alemdar karakterinin başrol olduğu dizi. bence vatana millete hayırlı önemli işler yapmak için ölümsüz olmak gerektiğini anlatıyor.
yatakta tüm fanteziyi bitiren olaydır.
+ gel buraya canım benim muahh muahh.
- ahh!! dur! sütyenimin demiri battı.
+ hay o demiri oraya koyanın...
- uff dur ya zaten canım yandı of ya of ya...
bilgisayara o kadar dalmıştır kendini kaptırmıştır ki bir eli farede iken diğer eli ile ne yaptığının farkında olmaz kulağı ile burnu ile oynar sonunda eline bir şeyler gelince bu da ne der gibi hayatında ilk defa görmüş gibi bir 3 saniye inceledikten sonra elini bir yere siler farkında olmaz 3 saniyenin ardından tekrar bilgisayara dönmüştür çünkü...
kendimden biliyorum arada yanlış bir durum olmadığı ve iki taraftan birisi yavşamadığı sürece arkadaş olunur. fakat kanımızda var müsait ortam olunca illaki oluyor bir şeyler...
kendimi bildim bileli babamdan ötürü gıda sektöründe catering işindeyim ve şimdiye kadar bayan aşçı yardımcısı gördüm fakat aşçı görmedim. sanırım toplu (sayıca fazla) yemeklerde erkekler daha başarılı fakat kadınlar evde olduğu gibi az sayıda yapılan yemeklerde daha başarılılar. erkeklerinde kadınlar gibi her yemeği güzel yapabildiğini gördüm ama etli kuru fasulye ve kebap çeşitlerini bir başka yapıyorlar...
hani onu ilk gördüğünde günah çıkarmışsın gibi olur ya, hani yeni doğmuş bir bebek gibi hissedersin kendini, yeni bir sayfa açmış gibi olursun, birden davranışların huyların değişir ya, bir satır yazı yazamazken sayfalar dolusu yazacak bir şeyler bulursun ve nokta koymayı unutursun, içinde hislerin kabarır duygularınla hareket etmeye başlar düşünme yeteneğini yitirir mantıklı düşünemezsin, hiç sevmediğin şey telefonla mesajlaşmak sa dahi sürekli mesajlaşmak istersin onunla, zaman geçtikçe daha çok yakınında olmasını istersin, sevdiğin huylarından vazgeçer, sevmediğin huyları severek edinmeye başlarsın, dokunmak, hissetmek, kokusunu içine çekmek istersin, o sana muhteşem gelen sesini sürekli duymak istersin, onunla geçirdiğin dakikalar hiç bitmesin istersin, o hiç olmayı istemediğin yerdedir ve sen sırf o orda diye oraya gitmek istersin, onu birgün kaybedeceğini bilsen bile bilmek istemezsin, önünden bir geçişi bile etkiler seni, karşında oturmasına paha biçemezsin, onunla konuşmak istersin saçmalarsın, derdini bir türlü tam anlatamazsın, kendini ifade etmek istersin kelimeler kafandadır toparlayamazsın, ona iltifat etmeye kelimelerin yetmeyeceğini düşünürsün, senin gibi bir insan olsa bile onu yüce bir varlık gibi görürsün, içinde hiç yaşamadığın duyguları yaşarsın ne olduğunu bilmeden, konuşurken konuları karıştırırsın ya hani ve gerçekten yazdıklarında noktayı koymadığını farkettiğin an noktayı koyarsın yine onu düşünmeye başlarsın her zaman yaptığın gibi. işte böyle birşey...
klozetin anlam ve önemi bakımından düşünüldüğünde böyle bir ürün piyasaya sürülmelidir. bu ürünü bende düşünmüştüm klozette kıçımın donduğu vakitlerde. insanoğlunun en çok düşündüğü yer klozette sıçtığı vakittir zaten ve klozette otururken (düşünürken) dikkatinin dağılmaması için kıçının rahat olması gerekir. önemli bir konudur ve dikkate alınmalıdır...
yaşadığımız toplumdan kaynaklanan sorundur bu.. ingilizce her ne kadar yaygınlaşmış olsa da toplumumuzda ingilizce bilmeyen sayısı fazladır.. tabi ki bu ingilizceyi hiç bilmedikleri anlamına gelmez.. bilinen kelimeler vardır bazı ilgi alanlarından ötürü.. bunlar "sex, yeah, fuck, motherfucker" gibi kelimelerdir.. dolayısı ile böyle bir toplum bu kelimeleri toplum içerisinde yanlış anlama çekebilir yada çok anormal bir şeymiş gibi görebilirler.. adam seks yaptım deyince porno filmi çevirdin sanabilir mesela.. işte bu yüzden seks kelimesi yerine "o iş" diye bahsetmek normal olabilir...
teknolojinin gelişmesiyle gelişen hayal dünyasının bir ürünüdür.. bilgisayardaki bilgiyi beynimize aktarabileceğimiz bir teknoloji gelişirse internetten hatim upload etmek de mümkün olacaktır..
her şehit verdiğimizde kısa zaman sonra farklı bir konu gündeme düşmüyor mu zaten.. halkımız ne yazık ki balık hafızalı ve şehit haberlerini de çabuk unutuyor yeni konular aktarılarak unutturuluyor daha doğrusu.. içler acısı bir durum gerçekten.. şehitlerimizin hayatı israil kadar önemsizmiş demek ki yazık gerçekten yazık...