yanlış anlaşılmasın bununla ilgili bir sorunum yok fakat bu kitap ülkede herhangi birinin evinden çıksa müebbet yer. ne güzel devletimiz var, şehitler üzerinden siyaset yaparlar, chp'lileri şehit cenazelerine almazlar ama meclisteki kitaplarından kimsenin haberi yoktur. yersen.
kürdistan işçi partisi'ne oy atmaktır. henüz yasal olarak seçimlere girme imkanı bulunmadığından yakın geleceğimizde mümkün gözükmemektedir.
(bkz: 1 oy öcalan'a 1 oy pkk'ye)
fetö ve pkk'nın oyununu bozacak hareket. bizzat sayın cumhurbaşkanımızın mahalle başkanları toplantısında verdiği gizli talimattır. uygulaması şöyle; oy vermeye yanımızda bir adet tükenmez kalemle gidiyoruz, millet ittifakı yazısındaki millet kısmını karalayıp üstüne kocaman şer yazıyoruz. saadet partisi ve iyi parti'nin hainlik ve ahlaksızlıklarına milletimizi karıştırmasını önlüyoruz, gazamız mübarek olsun.
mhp ve bbp'nin islamcı ve kürtçü bir terör örgütünün siyasi uzantısı olan partiyle ittifak kurmasıdır. nedense sözlük milliyetçilerinin umurunda değildir.
özetle sandık kuruluna erken gitmek, eğer gelmeyenler olursa onların yerine geçmek ve sandık kurulunda çoğunluğu alarak oy sayımını manipüle etmek şeklindeki plan. devamında da diyor ki kamuoyu araştırmalarının gösterdiğine göre iş çantada keklik değil.
akp'lilerin yıllardır savunduğu argümanların muhalefet tarafından bir bir patlatılmasıyla ortaya çıkmış sorunsal.
argüman 1: adam yol yabdı. muhalefet: yaptın ama fakire fukaraya işsize gidecek parayı da o yollara, avmlere, yandaşlara gömdün.
argüman 2: hastaneler artık çok rahat. muhalefet: rahat değil hala acillerde sıra bekleniyor, sadece acil durumlar dışında hastanede değil evde bekleniyor, çünkü veritabanı icat edildi. bilgisayarlar yayıldı. randevu sistemi uygulanıyor. şehirlere hastane yapmadınız, dağ başına yaptınız adını şehir hastanesi koydunuz, bir de hasta garantisi verip giderlerini de halka ödettiniz.
argüman 3: erdoğan gitse yerine kim gelecek, kılıçdaroğlu mu? muhalefet: hayır, ince veya akşener gelecek, o da olmadı karamollaoğlu.
ek: genel sağlık sigortası adı altında halktan alınan fakat kimsenin alındığından haberi olmayan vergiyi hatırlattığı için arkadaşımıza teşekkür ediyorum
defalarca yaşadıgım olay. mesela tramvayda maç konuşan bir abiye "kaç kaç bitti" dedigimde hiç yadırgamadan "2-1 bitti hakemle aldılar" falan diye yanıt alabiliyorum, ben de yanıt olarak zaten her sene aynı yaa falan diyorum bu şekilde uzuyor gidiyor. egitimli insanlarda ise bu durum ters bakışlarla ve surat asmayla verilen sönük bir "2-1" yanıtı oluyor. sanıyorum bu tipler içten içe "acaba beni sikecek mi" korkusu taşıyorlar yabancılara karşı. annelerinin babalarının sözünden hiç çıkmamış, sokakta gezip çekirdek çitlememiş, eve geç gelip caz yememiş olmalarına baglıyorum bu durumu.
ilkokulda çok zeki oldugu için zalım hocalar tarafından okuldan atılan gavs isimli veledin buldugu formüldür,
2 eroin=4 esrar=1 bonzai=1 mürit şeklinde özetlenebilir.
ecevit'in chp'den yasaklı oldugu dönemde kurdugu partinin hala neden var oldugu sorunsalıdır, ülkede herkes konsolide olmuşken böyle bir yapının hala chp ile birleşmemesi chp'nin başarısızlıgıdır.
egitim hayatınızda karşılaşılan engellerin ardından fark edilen gerçektir. tabii ki tamamı yüksek gelirli degildir bu ögrencilerin, daha dogrusu ailelerinin, orta gelirli aileler de borçla, krediyle, devlet bursuyla çocuklarını okutabilmektedirler. fakat dar gelirli ailelerin imkanlarının sürekli kısıtlandıgını ve çok çok büyük milyonda birlik istisnalar dışında okuyamadıgını görmekteyiz, yoksul çocuklar küçük yaşlarda işe başlamak zorunda kalıyorlar bunun da daha ilkokul çagında farkına varıyorlar. dolayısıyla okula gitseler bile derslere az ilgi gösteriyorlar. zaten gittikleri kenar mahalle okullarında da yüksek gelirli ailelerin çocuklarıyla aynı imkanlarda egitim görmüyorlar. egitimle her gün oynanırken, müfredat ve sınav sistemi her sene degişirken egitimin en büyük sorununu herkesin görmezden gelmesi büyük bir iki yüzlülük örnegidir. sistem yoksul bireylerin çocuklarının da yoksulluga hapsolması ve sermayeye ucuz iş gücü olarak hizmet vermesini amaçlamaktadır.
uzun zaman sonra sözlükte epey çoğaldığını fark ettiğim çomar yazardır. genelde soru eklerini, bağlaç olan ki'yi falan da ayırmazlar bunlar. bu tür yazarların entryleri okuyucu için açık bir ciddiye almama sebebidir.
afrika'da özellikle arap ülkelerinde faaliyet gösteren, müslüman kardeşler'e bağlı terör örgütü. an itibariyle libya'da çoğunluğu haftar'a destek veren tobruk'ta tobruk üniversitesi yakınlarında bir bombalı saldırıda bulunmuşlar.
üslerinden ne emir gelirse "ok" diyen, önüne kadın, çocuk kim gelirse acımayan, müdahale emri geldiğinde dahi ona çizilen sınırların kat kat dışına çıkan, haklı olan hiçbir şikayeti dikkate almayan polislerin insan olup olmadığı sorunsalıdır.
bir takım cehapelilerin, mecliste verdiği önerge kabul edilmedi diye paralel yapı ve mhp'nin de desteğiyle çıkardığı yangının çok afedersiniz darbe girişimi olmasıdır. ayrıca bu yangının cumhurbaşkanlığı seçimlerinden tam 2 ay önce çıkmış olması da 17 aralık'taki darbe girişimini anımsattı. zamanlamasına da dikkat etmek lazım. *
suriye'de el kaide'ye bağlı olarak rejim güçleriyle savaş halinde olan terörist grup. kurucusu usame bin ladin'in en yakınlarından halid suri geçen sene lazkiye'de öldürülmüştüR.
halkın meydanının halka yasaklanmasına bozulan yazar serzenişidir. evet, taksim'i yasaklamasaydınız gitmeyecektim, yasak dendiği için gideceğim. bizden öncekiler askeri vesayete karşı mücadele verdiler, biz de gerekirse tayyiban rejimine karşı mücadele veririz. geri adım yok. 1 mayıs'ta taksim'deyiz.
esas başlık: "yolsuzluk meselelerinin yerel seçim sonuçları üzerinde çok fazla etkisi olmaz" olacaktı.
neden olmaz. çünkü yerel seçimlerde particilik ön plana çıkmaz. özellikle mhp'lilerin istanbul'da kadir topbaş'a oy verdiğini sürekli söylüyorum. insanlar bu yolsuzlukların farkında, yani akp seçmeninin büyük çoğunluğu da bu konulara şüpheci yaklaşıyor. ama kendi ilinde, ilçesinde bunlara değil, belediye başkan adayının kim olduğuna bakıyor. yani kimse kadir topbaş'ın, melih gökçek'in veya mesela lokman çağırıcı'nın* bu yolsuzluklara bulaştığını düşünmüyor. "ben siyasetten anlamam, hizmete bakarım" diyorlar. belediyeden de memnun oldukları için gidip aynı kişiye tekrar oy veriyorlar.
sanılanın aksine, akp seçmeninin büyük çoğunluğunda bir tayyip erdoğan hayranlığı falan da yok. çoğu tayyip erdoğan'ın söylediklerini bile anlamıyor. düşünsenize lan adam çıkmış ordan "paralel devlet bize darbe yapmaya çalışıyor" falan diyor. bu cümleyi akp seçmeninin kaçta kaçı anlayabilir? "siktir et adam çalışıyor" diyorlar. bu noktada bu seçimlerden çıkarılması gereken dersler var.
büyük ihtimalle genel seçimlere akp bu gazla girecek, yani çok yüksek oy alacaklarını falan zannedecekler. ama beklemedikleri bir düşüş yaşayacaklar.
sarıgül'ün kazanamayacağını da tahmin etmiştim, sadece mansur yavaş'ın alacağını söylemiştim, hala da söylüyorum. bugün de diyorum ki genel seçimlerde akp tarihinin en büyük dumuruna uğrayacak. tek başına iktidar olma ihtimali dahi yok. büyük ihtimalle genel seçimlerden sonra chp-mhp koalisyonunu iktidarda göreceğiz. koalisyonun sinyallerini de "yavaş yavaş" almaya başladık. hadi hayırlısı.
az önce tv'de duyduğum haber. çankaya seyranbağları'ndaki öğretmen necla kızılbağ lisesi'nde 300 adet hiç açılmamış sandık bulunmasıdır. doğru olup olmadığına emin değilim. kesin bilgisi olan varsa bilgilendirsin.