Amerika'dan Avrupa'ya bir kızı bulmak için yola çıkan dört gencin değişik hikayesini anlatan filmdir.
Filmi az önce izledim yapacak bir şey bulamadığım için. Şimdiye kadar izlediğim en saçma, en kötü filmlerden biri olabilir ama izlerken gerçekten çok eğlendim. Absürt olan kurgu ve böyle planlanan sahneler asla canınızı sıkmıyor, hadi lan deyip gülüyorsunuz ve öylesine bir gülüş değil bu, eğleniyorsunuz. Ayrıca şöyle bir durum var filmde, 3-4 mutlu olayla bitiyor. O alıştığımız mutlu sonla değil. Hikayedeki tüm karakterler filmin sonunda istediği yerde, şekilde oluyor.
IMDB 6.6 olsa da film kısa süresiyle birlikte oturup eğlenmek için bir kaç kez izlenebilir. Tavsiye ederim.
Ayrıca film şu sıralar dolar kuruyla ilgili olan bir sahnesiyle sosyal mecralarda oldukça meşhur. Bir hotel sahnesi, muhakkak görmüşsünüzdür.
Kolay bir sınavdır kendileri. Türkçesi basitti, matematikte işlem karmaşası vardı bir miktar, zamanımı çok yedi. Türkçeyi 25-30 dakikada bitirecekken bir paragraf sorusuyla inatlaşmak gibi bir hata yaptım, 10-12 dakkamı yedi ve bununla birlikte matematikte son iki-üç soruyu göremedim. Feni bir bakıma kolaydı, en azından eşit ağırlık olarak fiziği bana çok basit geldi. Sosyalinde seçici sorular vardı. Sonuç olarak 135 değil de 150 dakika olsaydı tamamıyla hakim olunacak tarzdaydı. Zamanını yönetebilen bitirmiştir işi. Fakat arkadaşlar ne olursa olsun geçti sınav.
Saçma sapan konuşmalarına tanık olduğum ve bir çok vaazında nefret suçu işleyen üstüne üstlük karısına ve kızına daha doğrusu kadınlara patates muamelesi yapan şahıstır. (bkz: Bir kilo patatesi bile kese kağıdına sarıp götürüyorsun. Peki ya karını kızını niye çıplak gezdiriyorsun hayvan herif.)
Edit:Bu kafalar yüzünden patatesi taşımak için poşete de ihtiyacımız yok zaten. Tanesi olmuş 1.5 tl.
türkiye'nin en zengin ve en güçlü ailesidir. hatta devleti tehdit edebilecek kadar güçlü denebilir. zira dünya otomotiv sektörünün %52sinde eli olan bir şirket, Tayyip'e çok konuşursan, çekerim tüm fabrikaları Bulgaristan a diyip gözdağı verdiği günden beri fazla birbirlerine sataşmazlar. hükümetin bir şey diyemediğini mayıstaki büyük grevde de gördük.
bundan yaklaşık bir ay önce avrupa gezisindeydim. ilk gecemi belgradda geçirdim, gecenin 4ünde de, sabahın ilk ışıklarında da her şekilde, her tarzda insan sorunsuz şekilde dolaşabiliyordu. belgradda başlayan olay tüm avrupada devam etti. gruptaki kız arkadaşlarımız da çıktı gecenin bir yarısı dışarı, sosyal denet yapalım dedik. tek bir tane laf atan insan çıkmadı onlarca ayyaş arasında. önce senin öyle giyinmenin onun hakkı olduğunu öğrenmen lazım yobaz herif.
edit: 20 gün boyunca, 13 ülke ve 15 şehir.
edit 2: ne lan bu millete ayar ve çeki düzen verme merakı. sanane lan kısa şort giyen kızdan ?
Aslına bakarsak sözlüğün diplerde gezinen muhabbet ortamının yanında oldukça seviyeli görünen muhabbetlerdir. Penis fotoğrafları, ergence açılmış karı kız başlıklarını görmektense bu tarz konuları görmek daha mutluluk vericidir. Sözlük zaten tartışma, fikir alışverişinin en çeşitli olduğu ve olması gereken kurumdur. Birbirimizi kırmayı desteklemiyorum lakin biraz seviye hepimize iyi gider.
Bursa Altıparmağın arka caddesinde sevgi kitap evi var ayrıca kapalıçarşıya çıkmadan önceki ikinci aralıkta bir sahaf vardı, ismini hatırlayamadım. Muhabbeti kurduktan sonra çok yararı dokunur sizlere, zira boş beleş adam değiller, muhabbetleri güzeldir.
2 yıldır hemen hemen her girişimden sonra farkettiğim vahim olaydır. Abi sözlükte düşünerek yazılmıyor muydu? Her ne kadar bilenen olsa da bi seviye üzerinde muhabbetler dönerdi. Az önce gördüğüm başlık (bkz: erkek yazarların penis fotoğrafları) gibileri ciddi manada soğuttu beni. Üyeliği çekip, hesabı silmeyi düşünmeye başladım. Yazıktır abi ya.
Fazla ücret istenmişti sanırım, talep azlığı gibi bi olay yoktu, 2 defa ben gittim, onun haricinde de gayet doluydu, kimse sittir etmedi, biz atar koyup çekildik.
istanbul park'ın ismini bile duymamış nasipsizlerin serzeniş, ilk yarışa gitmiştim, fernando alonso renoult da birinci olmuştu, Schumacher spin atıp yarış dışı kalmıştı, boyumun 2 katı olan ferrari tişörtü hala durur köşesinde.
az önce ağır uykusuzluk ile birlikte izlediğim paradoks yuvası bir yapıttır. Ciddi manada adamı dumur eden, sonu gelene kadar beyninden dumanlar çıkartan, bittikten sonra da ardında onlarca düşünülecek başlık bırakan bir filmdir. izlemeniz gerekir. ınception dan daha sağlam senaryoya sahip, daha ağır izlenesi yapıttır.
Ömrüm boyunca ilk defa, tavuk mu önce gelir, yumurta mı sorusunu bu kadar düşünmemi sağladı. Elbette bir horoz gerekir lakin film sonrasında onu da bol bol düşünüyorsunuz. Buyrun vakit kaybetmeden izleyin sözlük, sabaha karşı cidden iyi gider. Saygılar..
Edit: Kafasını ısıran bir yılan, sonsuza kadar'' repliğini tam olarak bilen varsa, özel mesajdan ulaşabilir mi ?